İçeriğe geç

Denemeler – 2 Cilt Takım Kitap Alıntıları – Montaigne

Montaigne kitaplarından Denemeler – 2 Cilt Takım kitap alıntıları sizlerle…

Denemeler – 2 Cilt Takım Kitap Alıntıları

”Ruh başıboş kalınca türlü hayaller kuruyor. ”
Yaşamamızı ölüm kaygısıyla, ölümümüzü de yaşama kaygısıyla bulandırıyoruz.
“Alışkanlıklar köleliğin farklı bir biçimidir.”
Tanrı beni kendimden korusun.
Ne ölümden kor, ne de ölümü iste.
Yaşamak kölelik olur, ölme özgürlüğümüz olmazsa.
Övmek için de olsa beni olduğumdan başka türlü göstermek isteyeni yalanlamak için öbür dünyadan seve seve kalkar gelirim.
Her inanç kendini can pahasına benimsetecek kadar güçlü olabiliyor.
Hiçbir şeyde aşırıya gitme yok.
Düşüncede saplantı ve azgınlık en açık ahmaklık belirtisidir.
Herkesin gözü dışardadır; ben gözümü içime çevirir, içime diker, içimde gezdiririm. Herkes önüne bakar, ben içime bakarım: Benim işim gücüm kendimledir.
En zavallı, en aptal insanlar bile akıldan yana paylarından razıdır.
Kafaları, midelerinden ve bacaklarından daha önce zayıf düşenleri gördüm.
Bir kişinin yanılması bütün halkın yanılmasına yol açar.
Sonsuz bir hayatın ne çekilmez olacağını bir düşünün.
Hayatın değeri uzun yaşanmasında değil, iyi yaşanmasındadır: Öyle uzun yaşamlar var ki, pek az yaşamışlardır.
Kaç yüzyıl yaşarsanız yaşayın,
Ölüm yine ebedi olacaktır.
Devletler, kontrollerine aldıkları muhalefet hareketlerini, ayaklanmaları ya da devrimleri, dışında kaldıklarından daha kolay engeller.
Hayat kendiliğinden ne iyi, ne kötüdür: ona iyiliği, kötülüğü katan sizsiniz.
Nasıl doğuşumuz bizim için her şeyin doğuşu olduysa, ölümümüz de her şeyin ölümü olacak.
Eğer yaşanmakta olana başkaldırıyorsanız ve gençseniz, yaşadığınız her ne olursa olsun serüvendir.
Fazla yüz bulan, her dediğini yaptıran aşk bezginlik verir,
İyi bir yemeği fazla kaçırmak da mideyi bozar.
Bir insanın özünde soyluluk olmadı mı, dünyanın tacını giyse yine çıplak kalır.
Cimrilik bütün insan deliliklerinin en gülüncüdür.
Çekilir şey midir memlekettin bir bucağına çivilenip kalmak?
madem ki ölümün önüne geçilemez, ne zaman gelirse gelsin. sokrates’e otuz zalimler seni ölüme mahkum ettiler , dedikleri zaman tabiat da onları! demiş.
her insanın ölçüsü yüreğinde, istemindedir aslında.
Öyle görünüyor ki, insan aklı hızlı ve isteyerek hare kete geçme, oysa yargı yavaş ve ağır hareket etme özelliğindedir.
‘Bütün umudum kendimde.’
Aylaklık aklı her yöne çeviriyor.
Ruhun belli bir amacı olmayınca, kendini yitiriyor, çünki nasıl deniyor: Her yerde olmak, hiçbir yerde olmamaktır.
Kazanacağım zaferden yüzüm kızaracağına, talihime küsmeyi yeğlerim.
Zafer ister şansa bağlı olsun, ister hileye, Her zaman övgüye değer.
Hiç kimse başkalarnın aptallığından yararlanmaya çalışmamalıdır.
Doğru yol uğruna kendimi ateşe atabilirim; ama elden gelirse başkalarını yanmaktan korurum.
‘Ölmek isteyeni kurtarmak, öldürmekle birdir.’
Dostlarım bana her zaman istediğimden çok fazla sır vermişlerdir. Philippides, Lysimakhos’a pek akıllıca cevap vermiş. Kral ona: “Dile benden ne dilersin? Ne vereyim sana?” dediği zaman: “ Sırlarınızı vermeyin de ne verirseniz verin.” demiş. Bakıyorum, herkes kendisine verilen işin gizli kapaklı her tarafını bilmek istiyor. Bunlar kendisinden gizlendi mi küsüyor, ben ise göreceğim işten fazlasını söylemedikleri zaman rahat ediyorum. Bilip de söylememenin üzüntüsünü duymak istemiyorum.
‘Görmüyor muyuz
Bocalıyor insan, aranıyor hep,
Yer değiştiriyor,
Yükünü atmak ister gibi.’
İnsanın en kötü hali kendini bilmez ve yönetemez olduğu zamandır.
Hayat bir işinize yaramadıysa, boşu boşuna geçtiyse, onu yitirmekten ne korkuyorsun? Daha yaşayıp da ne yapacaksın?
Kim bilmez ki delilik, özgür bir kafanın yiğitçe çıkışları,yüce ve görülmedik bir erdemin ortaya attıklarıyla çok yakın kapı komşusudur.
İnsanların en güç inandığım tarafı değişmezlik, en kolay inandığım tarafları da değişirliktir.
İnsan da var ki, ebedi olarak susmayı öğreneceği bir zamanda konuşmayı öğrenmeye kalkar.
Yaşadım, talihin bana yürüttüğü yol bitti.
(Vergilius)
Her şey mevsiminde gerek; iyi şeyler ve onlarla beraber her şey.
Sonsuz bir hayatın ne çekilmez olacağını bir düşünün. Ölüm olmasaydı sizi ondan mahrum ettim diye bana lanet edecektiniz.
Birçok insanların ölmekle, dertlerinden kurtulduğunu görmüşsünüzdür; ama kimsenin ölmekle daha fena olduğunu gördünüz mü? Kendi görmediğiniz, başkasından duymadığınız bir şeye kötü demek ne büyük saflık!
Sizin bu tadını çıkardığınız varlıkta hayat kadar ölümün de yeri vardır. Dünyaya geldiğiniz gün bir yandan yaşamaya, bir yandan ölmeye başlarsınız.
İnsanın kumanda etmeye hakkının olması için kumanda ettiklerinden daha değerli olması gerekir.
Kral Dionysios, Platon’a, İran işi, uzun, damalı ve kokulu bir elbise hediye etmiş. Platon: ‘Ben erkeğim; kadın elbisesi giymek istemem, ‘ diyerek almamış; ama Aristippos almış ve demiş ki: ‘İnsan ne giyerse giysin, erkekse yine de erkektir ‘
Güç de, akıl da onlardan yana; bırakalım meydanı gençlere; yarışamayız onlarla.
Ölümün bizi nerede beklediği belli değil, iyisi mi biz onu her yerde bekleyelim.
Gereğinden fazla uslu olmayın,uslu olmanın da bir haddi vardır.
Herkesin gözü dışarıdadır;ben gözümü içime çeviririm,içime diker,içimde gezdiririm. Herkes önüne bakar,ben içime bakarım:Benim işim gücüm kendimledir.
Hiçbir şey kendiliğinden ne o kadar üzücüdür, ne de o kadar zor. Bizim gevşekliğimiz, güçsüzlüğümüzdür ona bu niteliği veren.
Hastalıklarımızın en belalısı, bedenimizi sevmemek, küçük görmektir.
Bir tazı koşmasıyla övülür, tasmasıyla değil; bir kuş kanadıyla övülür, püskülleri, çıngıraklarıyla değil. Niçin bir insanı da kendinin olanla değerlendirmiyoruz?
Dünyada insanlığını bilmekten, insanca yaşamaktan daha güzel, daha doğru bir iş yoktur.
Kalbimizin fazla çarptığını, kanın yüzümüze çıktığını hisseder hissetmez meseleyi kapatmalıyız. Öfkemiz geçtikten sonra her şeyi başka türlü göreceğiz. Kızdığımız zaman bağıran, konuşan biz değil, hırsımızdır.
Bir varlık biçim ve nitelik değiştirdi mi
O anda yok olur biraz önce var olan.
İki alışveriş (dostluk ve aşk), rastlantılara ve başkalarına bağlıdır; Biri aramakla bulunmaz kolay kolay, öteki yaşla solar gider. Onun için hayatımı doldurup doyuramazdı onlar. Üçüncü alışveriş, kitaplarla kurduğumuz ilişkidir ki daha sağlam ve daha çok bizimdir.
Tabiatın kanunları bizim yaptıklarımızdan her zaman daha akıllıcadır.
Tanrıların bize verdiği bütün nimetlerin hiçbiri katıksız ve kusursuz değildir, onları bir dert pahasına satın alırız.
Yakınmada, vahlamada acıdığımız şeye değer verme vardır bir çeşit.
Bir amaca bağlanmayan ruh,yolunu kaybeder; çünkü,her yerde olmak hiçbir yerde olmamaktır.
En iyisi gençlerde öğrenme hevesini ve sevgisini uyandırmaktır, yoksa kitap yüklü birer eşek yaparız onları, kırbaç zoruyla bilim dolu bir çanta taşıtıyorlar onlara; oysa bilimi evimizde saklamak yetmez, evlenmek gerek onunla.
Değiştirilemeyen bir düzen kötü bir düzendir.
Hayat kendiliğinden ne iyi, ne kötüdür: ona iyiliği, kötülüğü katan sizsiniz
Hayattan sonra ölümdesiniz; ama hayatta iken ölmektesiniz. Ölümün, ölmekte olana ettiği ise, ölmüş olana ettiğinden daha acı, daha derin, daha can yakıcıdır.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir