İçeriğe geç

Deli Kurt Kitap Alıntıları – Hüseyin Nihal Atsız

Hüseyin Nihal Atsız kitaplarından Deli Kurt kitap alıntıları sizlerle…

Deli Kurt Kitap Alıntıları

Biz insanları dinlerine göre değil, soylarına göre ayırırız.
Unutulan yara daha çabuk iyileşir.
-Müslüman değilim.
– Nesin?
– Türküm dedim ya
Siz Osmanlılar da Karamanlılar gibi insanın yüreğindeki nesneye mi karışırsınız? Müslüman olup olmadığımı niye soruyorsun? Türk olduğum yetmiyor mu?
Hepimiz, kaderimizin götürdüğü yoldan, kendi sonumuza doğru gideceğiz!
İnsan anıldıkça yaşıyor demektir.
Asıl ölüm unutulmaktır.
İnsanlar daima bir şeye hasret kalacaktır.
Bir hayat kasırgası içinde ömür geçirenler, bir gölgelikte dinlenmek için vakit bulamayanlar, tehlikelerle arkadaş olanlar böyle geçici bir huzura kavuşunca kendi gönülleriyle hesaplaşırlar, geçmişi hatırlarlar. O zaman her şeyin ölçüsü büyür ve hatıralar güzelleşir.
Sana nasıl gönül verdim, bir bilsen.
Unutulan yara daha çabuk iyileşir.
Ayrılık biraz da ölüme benzemez miydi ?
Sana nasıl gönül verdim, bir bilsen.
Hayat birkaç hatıradır.
– lt; lt;Asıl ölüm unutulmaktır. gt; gt;
Bir hayat kasırgası içinde ömür geçirenler, bir gölgelikte dinlenmek için vakit bulamayanlar, tehlikelerle arkadaş olanlar böyle geçici bir huzura kavuşunca kendi gönülleriyle hesaplaşırlar, geçmişi hatırlarlar. O zaman her şeyin ölçüsü büyür ve hatıralar güzelleşir. Mazide kalan insanlar kusurlarından ve suçlarından sıyrılmıştır. O, bir arkadaşsa daha vefalı, bir sevgiliyse daha çekici; bir anaysa daha şefkatli olur. Hattâ böyle dakikalarda insan düşmanını bile bağışlamağa hazırdır.
Ayrılık biraz da ölüme benzemez miydi?
Sana nasıl gönül verdim, bir bilsen.
Hayat bir kaç hatıradır.
Asıl ölüm unutulmaktır.
-Hepimiz, kaderimizin götürdüğü yoldan, kendi sonumuza doğru gideceğiz!
Hepimiz, kaderimizin götürdüğü yoldan, kendi sonumuza doğru gideceğiz!
Ayrılık biraz da ölüme benzemez miydi?
Ölüm o kadar güç değildir. Unutulmak yamandır.
”Ne yaman güzellik! ” diye düşündü.
Ayrılık biraz da ölüme benzemez miydi?
Yalnızken de az konuşmaya alışanın ağzı sıkı olur. Kalabalıkta boşboğazlık etmez.
Bir insanın kim olduğunu söyleyememesi gerçek bir talihsizlikti.
Mazide kalan insanlar kusurlarından ve suçlarından sıyrılmıştır. O, bir arkadaşsa daha vefalı, bir sevgiliyse daha çekici; bir anaysa daha şefkatli olur. Hatta böyle zamanlarda insan düşmanını bile bağışlamaya hazırdır.
“ Bir şeyler oluyordu ama anlamıyor, anlamak için de kendisini zorlamıyordu. O kadar büyük bir bahtiyarlığın içinde yüzüyordu ki, bir adım ilerisini görmüyor, bir ân sonrasını düşünmüyordu. “
İnsanlar daima bir şeye hasret kalacaktır.
Orada mutlaka olağanüstü bir şey vardı.
Orası insanı büyüleyen bir yer olmalıydı.
Çünkü orada Gökçen vardı.
İnsanlar daima bir şeye hasret kalacaktır..
“ Unutulan yara daha çabuk iyileşir. “
“Hayat dediğin, birkaç hatıradır.”
İlle o gözleri yok mu? İşte onlar belâ Kime bakarsa öldürüyor..
Sana nasıl gönül verdim, bir bilsen.
Yalnız onun sesini işitmek yahut dizinde yatmak veya gözlerini görmek bir ömre değerdi.
Unutulan yara daha çabuk iyileşir.
Anası tek başına söyledi:
-“Ölüm o kadar güç değildir. Unutulmak yamandır.”
Babası fısıldadı:
-“Asıl ölüm unutulmaktır.”
Amcası ilave etti:
-“Unutmak da ölmektir.”
İsa Beğ devam etti:
-“Hayat birkaç hâtıradır.”
Balâ Hatun bitirdi:
-“Hayat ölümün başlangıcıdır.”
“Şu dağların meşesi gönlüm,
Billur şişesi gönlüm!
Yanıklık kemiğe işledi,
Ateş düşesi gönlüm,
Bıçak deşesi gönlüm
Kılıç üşesi gönlüm”
“ Bir daha görüşemeyiz. Hepimiz, kaderimizin götürdüğü yoldan, kendi sonumuza doğru gideceğiz! “
Ölüm o kadar güç değildir. Unutulmak yamandır. Asıl ölüm unutulmaktır.
“ Hayat birkaç hâtıradır. “
“ İnsanlar daima bir şeye hasret kalacaktır. “
“ Bir hayat kasırgası içinde ömür geçirenler, bir gölgelikte dinlenmek için vakit bulamayanlar, tehlikelerle arkadaş olanlar böyle geçici bir huzura kavuşunca kendi gönülleriyle hesaplaşırlar, geçmişi hatırlarlar. O zaman her şeyin ölçüsü büyür ve hatıralar güzelleşir. Mazide kalan insanlar kusurlarından ve suçlarından sıyrılmıştır. O, bir arkadaşsa daha vefalı, bir sevgiliyse daha çekici; bir anaysa daha şefkatli olur. Hattâ böyle dakikalarda insan düşmanını bile bağışlamağa hazırdır. “
“..biraz dışarıda dolaşacağım. Şu parlak ay ışığının altında dünya güzelliklerini göreyim diyorum. “
-İnsan anıldıkça yaşıyor demektir.
– Anıldıkça yaşıyor demektir.
– Yaşıyor demektir
Ölüm o kadar güç değildir. Unutulmak yamandır.
İnsanlar daima bir şeye hasret kalacaktır
Hayaletler çabuk kaybolurlarmış diye işitmişti. Fakat kaybolmuyor, gitgide daha güzelleşiyordu.
Bir hayat kasırgası içinde ömür geçirenler, bir gölgelikte dinlenmek için vakit bulamayanlar, tehlikelerle arkadaş olanlar böyle geçici bir huzura kavuşunca kendi gönülleriyle hesaplaşırlar, geçmişi hatırlarlar. O zaman her şeyin ölçüsü büyür ve hatıralar güzelleşir. Mazide kalan insanlar kusurlarından ve suçlarından sıyrılmıştır. O, bir arkadaşsa daha vefalı, bir sevgiliyse daha çekici; bir anaysa daha şefkatli olur. Hattâ böyle dakikalarda insan düşmanını bile bağışlamağa hazırdır.
Osmanlılar ne Birleşik Haçlılardan çekinirler, ne de yeni bir Aksak Temür Beğ’in çıkmasından telaşa kapılırlardı. Fakat bir Osmanlı Şehzadesinin meydana atılmasından büyük huzursuzluk duyarlardı. Osmanlı ancak Osmanlı’dan korkardı.
En tehlikeli maceraya atılırken, ölüme giderken veya veda ederken bile birkaç satır Osmanoğulları çok konuşmasını sevmedikleri gibi, uzun yazmaktan da hoşlanmazlardı. Osmanoğulları büyük iş yaparlar, fakat bundan bahsetmezlerdi.
İnsan anıldıkça yaşıyor demektir
Hayat ölümün başlangıcıdır
Sevgi körleşmeye başlayınca gözler ağulanır
Şu ömür dediğin şey savaştan kaçan Rum atlısı gibi ne çabuk yol alıyor
Osmanoğulları büyük işler yaparlar, fakat bundan bahsetmezlerdi.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir