İçeriğe geç

Dedem Beni Korkuttu Hikâyeleri Kitap Alıntıları – Küçük İskender

Küçük İskender kitaplarından Dedem Beni Korkuttu Hikâyeleri kitap alıntıları sizlerle…

Dedem Beni Korkuttu Hikâyeleri Kitap Alıntıları

“Göz damlalarıma sığmayacak kadar çoksun
Ve ben çölde bir serap görmüş gibiyim
Çünkü, biliyorum, şairim beni seviyor”
Nisana bir şey olsa hemen mayıstan biliyorlar.
Her ayrılık biraz toprak kokacaktır, bunu da biliyorsun.
şiirin içindeki su sözcüğü, ateş sözcüğünü söndürebilirdi.
aşkın da insanı yalnız koyan hadiseleri vardır, kış geceleri sırlarımızı hiç saklayamadı. ben bu yüzden çok rakı içtim. ben bu yüzden çok ağladım.
ölmek ist.. ..anbul muydu yoksa..
sevgi buluşu peşinde,
ezeli bir siyah menekşe acısı…
‘sana olan aşkımı, dostluğumun bir anısı olarak sakla sevgilim.’
Tanrım, sen ölmemelisin. 
dışarı
solduruyor onu. eritiyor.
sokak’larda öleyazıyor o.
mutluydun sen, biliyordum. Bunu bilmeye katlanamıyordum.
sen bir elementsin keşfedilmemiş
—geceyle ölüm arasında bir bağlaç gibiydim—
“göz damlalarıma sığmayacak kadar çoksun
ve ben çölde bir serap görmüş gibiyim(…)”
fazla sözcük kullanmadan kuruyorum cümlelerimi, dil’den usandım çünkü. çünkü denizin, toprağın, ateşin, pıhtının konuşmadan da anlattığını öğrendim ben.
ölüme de tıpkı hayata olduğu gibi, karşı çıkamıyorum.
o zamanlar
yalnızlığımızda radyasyon tehlikesi
gözbebeklerimizde bir akbaba dokusu
garipliğimizde bir bardak gri şarap
ve galiba aşk vardı.
sen benim mecburi istikametimdin. sapakta vuruldum.
sana bağlılığım, bir vebaydı…
‘sana olan aşkımı, dostluğumun bir anısı olarak sakla sevgilim’
Günahlarım mı? Benim adisyonumu garsonlar tanrı diye açacaklardır.
Nasıl da karışıyoruz birbirimize, adlarımız, yaşantılarımız, müziğimiz, son günler’imiz nasıl da iç içe!..
Bağışla beni Ehrimen. İnan, ikimize okyanus satın alacağım. Kıta kiralayacağım. Adalar sunacağım sana. Mercanlar. İstiridyeler
Bir büyü ülkesinin küfrüyüm, kendi kendimin mührü, kendi kendimin hayalî muskasıyım, içinde kendi canın taşıyan
yarım bırakmaları seviyor, hastalıklı bir ihtirasla özlüyoruz. bu, hüzünlü bir kaygıdan, tuhaf yanılsamalardan kopup gelen bir serzeniş işte!
Her ayrılık biraz toprak kokacaktır.
Şiirin içindeki su sözcüğü, ateş sözcüğünü söndürebilirdi.
ölüme de tıpkı hayata olduğu gibi, karşı çıkamıyorum. korkunç sapmalar. işaretler, pragmalar. veyahut yanlış bir musiki. kayıtsızlıklar cevher ile şiddetin aşina valsi..
Asırlardır kilitli rivayetim var.
güller ardına yığacaktım onu.
bedenini tansık ile yıkayacaktım. izin
vermeseler de, ona, tutku telaşını anlatacaktım.
– ben ki, avının karşısında yalvaran
tek avcılım belki de.
Yükseldi. Omzuma dokundu. Hükmetti.
O halde, kuşkusuz, burada her şey itici ya da yıpratıcıdır sizin için.. Çünkü burada güzelliği acı şekillendirir, hüzün de adını koyar.
-sen bir elementsin keşfedilmemiş
-sen de!
ve o gece içtiler, beraberliklerine!
Bana yardım et. Beni yine büyüle, beni hatırlat.
aşk konusunda, gerilim konusunda bizi eğitmeyecekler. hep yaban kalacak, ansiklopedilerde geçmeyeceğiz.
garip. hiç mi aşk filmi izlemedin. hiç mi öpüşmedin sinemalarda. oysa ne çok severdin gerilimi, korkuyu, öğrenmeyi..
fazla sözcük kullanmadan kuruyorum cümlelerimi, dil’den usandım çünkü. çünkü denizin, toprağın, ateşin, pıhtının konuşmadan da anlattığını öğrendim ben.
biz seninle zavallı günlerin
kaliteli kısımlarında kıpkırmızı öpüşürdük.
müptezel yarından baklenen.
kafkaesk bir aile planlaması.
yani şüphe. yani dram. yani yoz. yani ebedi şaibe.
senin ömrün önünde kuyruğa girmiştim.
bu sonsuza dek sürecek.
biliyorum. biz kravat takıncaya kadar.
devlet devrilinceye kadar.

kim bilir belki bir oyun.
ebe, öldürülünceye kadar.

tırmaladık birbirimizi, bu çok sürecek

bu sonsuza kadar sürecek.

Canım yanıyor düşündükçe.
Canımı söndüremiyorum.
geceyle ölüm arasında
bir bağlaç gibiydim—
O’nu tanımıyorum. O’nu anlamıyorum.
Kim’seninim.
biz seninle zavallı günlerin
kaliteli kısımlarında kıpkırmızı öpüşürdük.
ellerinizde midye kabuğu kesikleri ve tarifsiz bir yağmur kokusu var!
müptezel yarından beklenen.
kafkaesk bir aile planlaması.
yani şüphe. yani dram. yani yoz. yani ebedi şaibe.
ve unutma
aşkın da insanı yalnız koyan hadiseleri vardır.
her ayrılık biraz toprak kokacaktır, bunu da biliyorsun
ölüme de hayata olduğu gibi karşı çıkamıyorum.
Sana olan aşkımı,dostluğumun bir anısı olarak sakla sevgilim.
bir tel kopar ahenk ebediyen kesilir.

~Yahya Kemal~

ellerinizde midye kabuğu kesikleri ve tarifsiz bir yağmur kokusu var!
her ayrılık biraz toprak kokacaktır, bunu da biliyorsun..
ölüme de hayata olduğu gibi karşı çıkamıyorum.
ve unutma
aşkın da insanı yalnız koyan hadiseleri vardır.
5. Rahip:
Tırnaktan uzayan kıl. Üzüntü. Kurban.
Mutluluk hapları; bizimkisi homolitik anemi.

Tersi:
Seni bir aforizma yüzünden terk ediyorum sevgilim!
Yazılı name.

– Geceyle ölüm arasında
bir bağlaç gibiydim –

Sen gök çetesinin reisi
Ben yağmurun üvey oğlu.

Sevgi buluşu peşinde, ezeli bir siyah menekşe acısı

-geceyle ölüm arasında bir bağlaç gibiydim-
sen. bir tanımsızlığın, tanrısızlığın, en uç noktasından bana karanfiller ve boyama kitapları getirmeye gittiğinden beri, girdiğim her otopsiden canlı ve bezgin çıkıyorsam, bunu adlandırmaya, yorumlamaya çalışırken en çok da chopin dinliyorsam, -sen-, bir son güne erişilmiş ve saadet aşılmış demektir; kimsenin sevinci otoreaksiyon göstermez.
biz bir hasretin figüranıydık
bir romansın dublörü
ben etten sürgün bir yaban
sen
bir tür zakkum likörü!
sıkılıyordum ve seviyordum seni Hayta.
hani yeşil penguenlerimiz olacaktı..
hani ben alkol tamircisi olacaktım..
hani sen buzdolabı bozucusu olacaktın..
bize böyle neler oldu Hayta..

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir