Friedrich Nietzsche kitaplarından Deccal – Hıristiyan Karşıtı kitap alıntıları sizlerle…
Deccal – Hıristiyan Karşıtı Kitap Alıntıları
Suça karşılık kurban düşüncesi, hem de en iğrenç, en barbarca biçimiyle : suçlunun günahları için, suçsuzun kurban edilmesi! Ne denli tüyler ürpertici bir putataparlık!
Kişi sevgi içindeyken, başka zamanlarda dayanabileceğinden çok daha fazlasına dayanır, her şeye katlanır.
Bir insan, kirli düşüncelere sahip olduğu için utanmaz. Bir başkasının, o kirli düşüncesini bilme ihtimali utandırır.
İnanç mutluluk verir: dolayısıyla, yalan söyler
… yargılamayın derler ama yollarında duran her şeyi cehenneme gönderirler.
Kimileri öldükten sonra doğar.
İnsan var edildiği için minnettardır ve bu sonuçla bir Tanrı’ya ihtiyaç duymaktadır. Bu Tanrı bir yandan insanın yararınayken, diğer yandan insanın yaralarına da neden olmaktadır. Ne dost, ne de düşman rolü oynar. İyilik için ondan yardım istenirken, kötülük de onun tarafından gelmektedir.
Bugünün insanı boğuyor beni
İnsan, göreceli olarak, en bozuk yapılı hayvan, en hastalıklı hayvandır, içgüdülerinden en tehlikeli biçimde uzaklaşmış olan hayvan
İnsan bilimselleşince rahiplerin ve Tanrıların işi biter!
Kuzey Avrupa’nın güçlü ırklarının Hristiyan tanrıyı kendilerinden itip uzaklaştırmamış olmaları, onların dinsel yetenekleri için pek de onurlandırıcı değil; beğenileri konusunda ise, birşey söylemeyelim. Böylesine hastalıklı ve yaşlılıktan güçsüzleşmiş bir décadence yaratığının üstesinden gelebilmeleri gerekirdi. Ama, onun üstesinden gelememiş olmaları yüzünden de başlarına bela gelmiştir: onun hastalığını, yaşlılığını, çelişikliğini bütün içgüdülerine sokmuşlardır —o zamandan beri de artık hiçbir tanrı yaratamamışlardır! Neredeyse ikibin yıl, ve bir tek yeni Tanrı yok!
gururlu bir halk, kurban vermek için bir tanrıya gereksinim duyar Din, bu koşullar altında, bir şükran biçimidir. Kişi kendisi için müteşekkirdir: bunun için bir tanrıya gereksinim duyar.
«Doğa» kavramı «tanrı»nın karşıt kavramı olarak ayarlanınca, «doğal» sözcüğü «günahkâr» anlamına gelmek zorundaydı, —bütün bu uydurmalar dünyası, köklerini, doğal olana (—gerçekliğe!—) karşı bir nefrette buluyordu, gerçek karşısında derin bir hoşnutsuzluğun dilegelişiydi Bu da herşeyi açıklıyor. Gerçeklikten yalanlar yoluyla kaçıp kurtulmak için nedenleri olan kim? Gerçeklikten acı çeken. Ama gerçeklikten acı çekmek demek, kendisi bir bahtsız gerçeklik olmak demektir
bir estetik beğeni değil miydi, insanlığı bunca zaman körlük içinde tutan
Küçümsemeyelim bunu: biz bile, biz özgür tinliler bile «değerlerin yeniden değerlendirilmesi »yiz, bütün eski «doğru» – «doğru olmayan» kavramlarına karşı cisim bulmuş bir savaş ilanıyız, zafer ilanıyız.
Kurtuluş doktrininin, onlardan ya da onlara dayanarak çıktığı iki fizyolojik gerçek vardır. Ben onlara,tamamen sağlıksız topraklarda yüce bir hedonizm gelişmesi diyorum. Oldukça güçlü bir Yunan canlılığı ve sinir-gücüyle karışık olmasına rağmen, onlarla en çok ilgisi olan şey, Epikürcülük, paganizmin kurtuluşu teorisidir. Epikür tipik bir çöküş örneğiydi: onu ilk tanıyan ben oldum. – ne kadar az olursa olsun, acı korkusu bunun sonucu din sevgisinden başka bir şey olamaz.
– Mesleği,hayatı reddetmek,yalanlamak ve zehirlemek olan din adamları,üstün türden insan olarak görüldüğü müddetçe şu soruya asla bir cevap bulunamayacaktır.Hakikat nedir ? Bahsettiğimiz,yokluğun ve reddetmenin bu avukatı ” hakikatin ” temsilcisi sayılıyorsa eğer,hakikat çoktan çarpıtılmış demektir..
İnsanın görüşleri tutsak edilmiştir.
Doğruluğa giden yol, yasak yol olur.
‘Sonuç olarak her şey, hangi amaçla yalan söylendiğine bağlıdır.’
Hıristiyanlığı mahkum eden bu sonsuz iddianameyi bütün duvarlara yazacağım, duvarları olan her yere – körleri de görür kılacak harflerim vardır benim Hristiyanlık, diyorum, tek büyük lanet, tek büyük içsel yozluk, hiçbir aracın yeterince zehirli, gizli yeraltı, küçük gelmediği tek büyük intikam içgüdüsür- diyorum, tek silinmez utanç lekesi insanlığın
Hristiyanlık bugüne dek insanlığın başından geçen en büyük talihsizliktir.
Eğer yaşanmakta olana başkaldırıyorsanız ve gençseniz, yaşadığınız her ne olursa olsun serüvendir.
Yaşamanın artık hiçbir anlamı yok, diye yaşamak, yaşamın anlamı olur artık Neye yarar ki topluluk ruhu, neye yarar geçmişe ve atalara şükran, neye birlikte çalışmak, güvenmek, herhangi bir toplu refah arzulamak ve amaçlamak? Hepsi ayartı bunların, hepsi doğru yol dan sapmalar.
Sevgi insanın şeyleri en olmadıkları gibi gördüğü durumdur. Sanrı gücü en yüksek noktasındadır, aynı zamanda tatlılaştırıcı, ferahlatıcı güç de. Kişi sevgi içindeyken, başka zamanlarda dayanabileceğinden çok daha fazlasına dayanır, her şeye katlanır.
Devletler, kontrollerine aldıkları muhalefet hareketlerini, ayaklanmaları ya da devrimleri, dışında kaldıklarından daha kolay engeller.
Güçlü bir umut, yaşam için, ortaya çıkmış herhangi bir tek gerçek mutluluktan çok daha büyük bir uyarıcıdır.
Yaşamın ağırlık noktası yaşamın içine değil öteye hiçliğe yerleştirilince o zaman yaşamın ağırlık noktası toptan kaldırılmış demektir.
Bizi bu modernlik hasta etti.
Ne yaptığımı bilmiyorum, ne yaptığını bilmeyen her şeyim ben.
”Hakikat burada ”: bu söylenince, orada bir rahip yalan söylüyor demektir
‘Sonuç olarak her şey, hangi amaçla yalan söylendiğine bağlıdır.’
Bir canlıya, bir türe, bir bireye, içgüdülerini yitirmişse, kendisine zararlı olanı seçiyor, yeğliyorsa, yozlaşmış derim.
Hıristiyanlığı cicileyip bicileyip, allayıp pullamamalı
Tanrı, doğru olan her şeyi çarpık yapan bir düşüncedir.
İnsanların çoğu, yanılsamayı gerçeğe tercih eder. Uyuşturur ve kavraması kolay.
Bu noktada bir iç çekişi bastıramayacağım. Beni en kara melankoliden daha kara bir duygunun -insan horgörüsü- kapladığı günler vardır
İnsan kendi karakterine bakarak tanrıyı yaratmıştır. Üstün gördüğü özellikleri tanrıda görmek hoşuna gider. İğrenç özelliklerini de şeytana yüklemiştir.
Rönesans garip ve anlamsız bir olay büyük bir boşunalık.
Dindar bir insan yalnızca kendini düşünür.
Haçlı seferleri üst düzeyde bir korsanlıktan başka bir şey değildir.
Anarşist ve hristiyanların kökenleri birdir.
İyilik bir ayrıcalıktır.
Kadın ağzı kız göğsü çocuk duası kurban dumanı bunlar her zaman temizdir.
… bizler için önemli olan yalanın hangi amaç için söylendiğidir.
… yan tutan insan zorunlu olarak yalancı olur.
Tanri tovbe edeni bagislar. -Soylenmek istenen: Tanri rahiplere boyun eğeni bagislar.
“Tanrılar bile aptallık karşısında çaresiz kalırlar.”
Insanlik uzerinde dolayli yollardan yaptiklari zararli etkiler nedeniyle gunumuzde Yahudi karsiti olan Hıristiyanlar bulunur, ancak bu Hıristiyanlar kendi dinlerinin Yahudiligin vardigi en mantiksal sonuc oldugunu anlayamazlar.
Hıristiyanlığın üç erdemi olan inanç, sevgi ve umut hakkında söyleyeceklerim bu kadar: Bunlara Hıristiyanca kurnazlıklar adını veriyorum. Budizm böyle kurnazlıklar için fazla olgun, fazla pozitivisttir.
Sanki alçakgönüllülük, iffet, yoksulluk kısacası kutsallık, şimdiye kadar yaşama herhangi bir korkunçluktan ve günahtan daha çok zarar vermemiş gibi
İnsanı artık tin den, tanrısallık tan türetmiyoruz. Onu hayvanların arasındaki yerine geri koyduk. En güçlü hayvandır o bizim için, çünkü en kurnazıdır.
İnsan, göreceli olarak, en bozuk yapılı hayvan, en hastalıklı hayvandır.
Onlar kendilerine zayıf demezler, iyi derler
… bütün dünya daha nelere inanmıyor ki!
“Kişi aldanmaya kapılmamalı: büyük tinliler, kuşkucudurlar.”
“Doğruluk, birinin sahip olduğu ve bir başkasının da sahibi olmadığı birşey değildir”
“Hademe olarak tanrı, posta memuru olarak tanrı, takvim düzenleyicisi olarak tanrı, —temelde, her türlü raslantının en budalaca türü için bir sözcük…”
“İnanç», doğru olanı bilmek istememek demektir.”
“Hristiyanlık, bugüne dek insanlığın başından geçen en büyük talihsizliktir.”
“Ne ki acı çeker, ne ki çarmıha gerilir, o, tanrısaldır…”
“Hristiyan hareket, bir Avrupa hareketi olarak, her türden atıkların ve artıkların toplu hareketidir”
.
Bütün yeryüzü tek bir tımarhane?
İnsan, göreceli olarak, en bozuk yapılı hayvan, en hastalıklı hayvandır, içgüdülerinden en tehlikeli biçimde uzaklaşmış olan hayvan
in majorom dedi honorem: Ulu Tanrının şerefi adına.
İnanç mutluluk verir dolayısıyla yalan söyler.