İçeriğe geç

Dayının Yuxusu Kitap Alıntıları – Fyodor Dostoyevski

Fyodor Dostoyevski kitaplarından Dayının Yuxusu kitap alıntıları sizlerle…

Dayının Yuxusu Kitap Alıntıları

Felaket hiçbir zaman tek başına gelmez.
Hepsi benim ya da sizin yaptığınızın otuz kat kötüsünü yapmaya hazırlar.
Her şey o kadar kirli ki bu çamuru örtmek için küçülmeye değmez.”
Hay Allah kahretsin, nedir bu; uykuda uyanık uykuda !… bırakın şu lanet olası tekerlemeyi!
Sayıklıyor musunuz yoksa prens?
Unutulacak bir şey mi bu. Unutulabilir mi?
Emin olun, yanıldınız siz. Bir düştü bu. Yoksa soylu duygularınızla oynayabilir miydim ben?
Ancak böylesine büyük bir aile sevinci kalbimden vakitsiz koparabilirdi bu sevimli sırrı….
Namuslu bir eve zorbalıkla hele böyle bir halde gelemezsiniz.
Ben böyle bir alçaklığı yapacak adam değilim ben.!..
Ah Tanrım
kuşkusuz aşkınız temiz kutsal bir aşktır.
Hepimiz en sade hiçbir çıkar kokusu olmayan işlerde bile hesaplı hareket ederiz, hem bunun farkına varmadan yaparız.
Üstelik daima kendi kendimizi aldatarak soyluluktan bir an ayrılmadığımızı iddia ederiz.
O bir güvercin kadar temizdir; Çıkar nedir bilmez, yalnız sevmeyi bilir, sevgili yavrum!…
Acı çekiyorsunuz bitkinsiniz, Can evinden vuruldunuz; bunun için benimle böyle konuşmanıza şaşmamalıyım. Ama ben de kendimi size karşı suçlu hissettiğim için Bir an önce kalbimi olduğu gibi açmaya karar verdim. Oturun konuşalım.
Çok iyi yürekli olmakla birlikte henüz çok gençsiniz oysa ben bir anneyim.
İnsanın sabrının da bir sınırı var.
İyi terbiye görmüş bir adamın konuşması mıydı bu?
Her şey ölür Zina’cığım, her şey anılar bile O yüce duygularımız da
Karşınızda bir hanım bulunduğunun farkında değilsiniz sanırım..
Zaten felaket hiçbir zaman tek başına gelmez
Ancak şimdi yaşamaya başlıyorum.
Hepimiz, en sade, hiçbir çıkar kokusu olmayan işlerde bile hesaplı hareket ederiz, hem bunu farkında olmadan yaparız.
“Zaten bıraktım kendimi, ne zamandır hayal kurduğum yok .”
bana mantığın sesini dinlettiğin için sana teşekkür ederim.
”.karşısındakini vurup yıkmaktan çok, sürekli bir korku içinde tutmaktan hoşlanır. Zeka ve siyaset de budur zaten . ”
Nə üçün həddindən çox yüksəyə qalxandan sonra Napaleonun başı fırlandı, o özünü itirdi? Napoleon kral nəslindən deyildi, heç gentilhomme də deyildi, buna görə də mənsəbi artandan sonra özünü itirdi, çünki əslində hara aid oldğunu xatırladı.
Nə üçün həddindən çox yüksəyə qalxandan sonra Napaleonun başı fırlandı, o özünü itirdi? Napoleon kral nəslindən deyildi, heç gentilhomme də deyildi, buna görə də mənsəbi artandan sonra özünü itirdi, çünki əslində hara aid oldğunu xatırladı.
Ne vicdansız insanlar var!
Ah bir umudum olsa……

Kalbimi ona vermeyi önerebilsem.

Güzellik gençlikte değil ki…
İnsafsızca bir hainlik bu….
İnsanın ağzından neler çıkıvermez ki.
Başarıya giden her yol doğrudur.
Yumuşak atın tekmesi pek olur.
Acaba gereğinden çok açılmadın mı onun ipiyle kuyuya inilmez çünkü.
Kuşkusuz İnsanlar fikir ayrılığına rağmen birbirlerini sayabilirler.
Kirli bir işe girişip Çamura Bulaşmaktan kaçınmak da bir alçaklık
Hayatınızda bir kere olsun samimiyetle hareket edin.
Bir insanın hayatı söz konusu olunca yalan da geçerli sayılır.
Öylesine güzelsin ki, İnsan güzelliğine bir krallık feda eder.
Aman Tanrım ne saçmalık!….

Yalnız şuna emin olun ki en Önemli şey de aldanmışsınız; . Kendimi ne uğruna feda edeceğimi bilmeden yapmayacağımı bunu haberiniz olsun.

İnsanoğlu bu, canının istediğini söyler!
yarı ölü sayılır,yürüyen bir ölü, gömmeyi unutmuşlar o kadar
Zorbalık gereksinime dönüşen bir alışkanlıktır.
En basit ve en tarafsız hareketlerimizde bile kendi çıkarlarımız gözetiriz, üstelik bunu hiç farkına varmadan yaparız! Bunu yaparken de soylu duygular taşıdığımızı söyleyerek kendimizi kandırırız.
Duyduğu vicdan azabı sevdiği adamın gönlünü almak için her şeyi yapmasına neden olacaktır.
Hakkındaki düşüncemi çoktandır değiştirdim. Ne yazıktır ki bunun sebebi sensin.
Bağlanamadığın birisini ömrünün sonuna kadar sevmek için Tanrı huzurunda yemin etmek çok acıdır.
Saygı beslemediğin bir kimseye ait olmak ondan da kötüdür.
Bir insan kalıntısı yalnız gömmeyi unutmuşlar.
Şu her şeye burnunu sokan insan severlik……
Oysa işin Özü her zaman gözden kaçan önemsiz ayrıntılardadır.
oysa ki işin özü daima gözden kaçan, önemsiz ayrıntılardadır. En önemli hallerde bile ben hep ayrıntılarla ilgilenirim.
.. Seni ezbere bilirler; hatta senin kendi hakkında bilmediğin şeyleri bile bilirler. İnsan, kasabalıların doğuştan psikolog ve kalp uzmanı olduklarını düşünmeden edemez..
Karşısındakini vurup yıkmaktan çok, sürekli bir korku içinde tutmaktan hoşlanır. Zeka ve siyaset de budur zaten!
Ama yapamadım, insan severliğim ağır bastı. Heine’nin dediği gibi, ‘şu her şeye burnunu sokan insan severlik…’
İnsanın ağzı torba değil ki büzesin, konuşup dururlar!
bütün hayatım hayallerden oluşmuştu. Yaşamıyordum, durmadan, sürekli hayal kuruyor, insanları küçümsüyordum, ama insanlara karşı neyimle gururlandığımı kendim de bilmiyordum. Kalbimin temizliğiyle mi, duygularımın soyluluğuyla mı?
Bir yol gösterene, sizi seven, sayan, sizi anlayan bir kalbe ihtiyacınız var.
Birisine karşı nefretimizi saklayamadık mı, yahut saklamak istemedik mi onunla aynı ortamı paylaşmak istemiyoruz demektir, bunu bilin.
Zayıf, kof, daima başkasının etkisi altında hareket etmeye
alışmış, ama bir aralık isyan bayrağını çekip kuvvetli, makul
olmaya karar vermiş kimselerin bu hareketlerinin daima
belirli bir sınırı vardır. Başlangıçta isyanları son derece
şiddetlidir. Bu şiddet, çılgınlık hali alır adeta. Karşılarına
çıkan engellere gözleri kapalı atılırlar, güçlerinin üstünde
gayretlidirler. Fakat belirli bir noktaya varınca kendinden
geçmiş o insan birden duruverir,
‘Ben neler yaptım?’
gibilerden korku içinde kalakalır. Hemen arkasından da
sönmüş bir balon gibi pörsür, ağlamaklı olur, diz çöküp af
diler, her şeyin eskisi gibi olması için yalvarır, her şeyin bir an
önce sonuçlanmasını ister.
Nihayet gün doğdu, ama yeni gün de hayırlı gelmedi. Zaten felaket hiçbir zaman tek başına
gelmez…
Ölmekte olan gencin ruhunda artık geri gelmeyecek hatıraları
canlandı. Hayat, sanki ayrılmanın bütün acılığını tattırmak
için bedbaht hastanın kalbinde yeniden alevlendi.
“Her şey ölür Zinacığım, her şey, hatıralar bile… O yüce
duygularımız da… Yerine ağırbaşlılık gelir. Niye şikayet
edelim! Yaşıyorsun, mutlu olmaya bak. içinden gelirse sev;
ölenle ölünmez.
Sen belki hayatında ilk kez yapacaksın, ama onlar haftanın her gününü pis oyunlar düşünerek geçiriyorlar.
Gözlerinde sahtelikten uzak, gerçek gözyaşları ışıldıyordu.
İnsanoğlu bu canının istediğini söyler!
Eğer aşka inanmıyorsan, o zaman kendini başka bir şeye, daha yüce bir şeye yönelt, bir çocuk gibi içtenlikle, inançla, Tanrı seni kutsayacaktır.
Güvenmemek mi anne! Kelime oyunlarını bir tarafa bırakalım artık! Birbirimizi anlıyoruz, değil mi?
Sanat daima doğadan üstündür, Amca.
Ben hayal kurmayı bırakalı uzun yıllar oldu
Napoleon’nun alabildiğine yükseldikten sonra başının neden döndüğünü söyler misiniz bana?
Buradaki insanlar onu kaptıkları gibi, çekiştire çekiştire, parçalara ayırırlardı! Sanki altın madeni ya da elmas tarlasıymış gibi üzerine saldırırlar, hatta onu soyup soğana çevirilerdi.
Ayrıntılar çok önemli, işin özü o Aptal ayrıntılardadır hep.
Insanın ağzı torba değil ki büzesin, konuşup dururlar!
Çok rica ederim, neden Napolyon boyundan büyük işlere kalkışıp beceremediğinde bile ne oldum delisi oldu acaba?

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir