İçeriğe geç

Das Reich Der Sieben Höfe Kitap Alıntıları – Sarah J. Maas

Sarah J. Maas kitaplarından Das Reich Der Sieben Höfe kitap alıntıları sizlerle…

Das Reich Der Sieben Höfe Kitap Alıntıları

İnsan kalbi taşıdığın için ne mutlu sana, Feyre. Bırak hiçbir şey hissetmeyen zavallılar kendine acısın.
Ve işte karşımdaydı; Yüce Lordum, sevgilim, önümde diz çökmüştü.

Seni seviyorum, dedim ve hançerimi savurdum.

Sevdiğim şeyler nedense elimden alınmaya meyilli oluyorlar.
İnsan kalbi taşıdığın için ne mutlu sana, Feyre. Bırak hiçbir şey hissetmeyen zavallılar kendine acısın.
Her tarafı dikenlerle kaplı birini kim etrafında ister ki?
Seni seviyorum, diye fısıldayıp yanağımı öptü.
Dikenlerini ve her şeyini.
Onun gül bahçesini tekrar koklayana dek, altın benekli gözlerine tekrar bakana dek. Ev işte buydu. Burası benim evimdi.
“Umuda ihtiyacımız var, yoksa dayanamayız. Bırak umut etmeye devam etsin Feyre. Bırak daha iyi bir yaşam hayal etsin. Daha iyi bir dünya.”
Yanındaki kadın ne derse desin, sadece bu basit insan kalbimle de olsa, seni seviyorum. Bedenimi yaktıklarında bile seni sevmeye devam edeceğim.
Sonunda tüm çukurları ve tepeleri kaplayan bahar yeşili çimenlere ulaştık. Onun topraklarına. Bizim topraklarımıza.
Hoşça kal demeye geldim. Biricik sevgilin seni buralardan alıp götürmeden önce.
Uzun sürmeyecek. Her ayın bir haftasını unuttun galiba?
Nasıl unutabilirim?
Ama kendimi yeniden o ateşin içine attım, kendimi o ateşe bıraktım, Tamlin’e bıraktım ve beni yakmasına izin verdim.
Elimi Tamlin’in kalbine koydum. Düzenli kalp atışları kemiklerimde yankılandı.
Kendimi Güçlü hissediyordum; güçlü ve sağlıklı. Ben
Bir ulu periye dönüşmüştüm.
Sevgi, bilmecenin cevabı Sevgi.
Ve işte karşımdaydı; Yüce Lord’um, sevgilim, önümde diz çökmüştü.
Seni seviyorum, dedim ve hançerimi savurdum.
Tahta bıçağın temizliği parmaklarımdaki kanla alay ediyordu sanki.
Kolumu iyileştirirken Benimle pazarlık etmene gerek yoktu. Yılın tüm haftalarını talep edebilirdin. Tüm haftaları Ve yine de evet derdim.
Bana övgüler yağdırmayacak mısın?
Sen zaten kendini yeterince beğeniyorsun.
“Kalbimde o kadar nefret olduğu için pişmanım.”
Duyuların en büyük düşmanındır ve sana ihanet etmek için fırsat kollayacaklar.
Tanışmadığımız halde hayatı boyunca beni arayanlar kadar
Dudaklarını öptüğüm halde beni ayaklar altına alanlar var
Zeki ve adil olanı kolluyormuş gibi görünsem de arada
Kafa tutacak kadar cesur olanları kutsuyorum aslında
Lütuflarım yumuşak huylu ve tatlıdır çoğu zaman
Ama küçümsenince olurum yenilmesi zor bir hayvan
Her darbem güçlüdür, tozu dumana katarım
Ama hemen öldürmem, yavaş yavaş yaparım
Daha iyi bir dünya var, Nesta. Dışarıda senin gelip bulmanı bekleyen daha iyi bir dünya var.
Onu sevdi, onun için yas tuttu.
Ölmesine göz yumdu. Sen Yüce Lord’unu kurtarmak için dünyanın sonuna giderdin.
Evet, giderdim.
Güzeller güzeli bir kız varmış zamanın birinde
Sıradışı olsa da biraz, hayat doluymuş yine de
Pek arkadaşı yokmuş biçarenin
Ama reddetmekten çekinmemiş hiçbirini
Kapısında dizilen erkeklerin
Seni neşelendiren şeyler hakkında kendini asla kötü hissetme,
Seni seviyorum. Dikenlerini ve her şeyini.
Eve gitmelisin Feyre.
Evim. Orası evim değil, cehennemimdi.
Babam bir keresinde ablamların daha iyi bir hayat hayali kurmalarına izin vermemi söylemişti Daha iyi bir dünya. Ona böyle bir şeyin olmadığını söylemiştim. Hiç anlamamıştım Çünkü aklım almıyordu Böyle bir şeyin mümkün olabileceğine inanmıyordum. Şu ana kadar.
Ne oldu?
Seni öpebilirim diye düşünüyorum.
Öp o halde.
Dans et, Feyre.
Bir keresinde, eğer savaşçı veya Yüce Lord olmasaydı, gezgin halk ozanı olmak isteyebileceğini söylemişti. Şimdi onu böyle çalarken dinlediğimde bu işten bir servet kazanabileceğini görebiliyordum
Bu gece ulu peri veya sıradan peri yok, sadece biz varız.
Gece Sarayı aklına eseni yapar. Kendi kurallarına, kendi kokuşmuş törelerine göre yaşarlar.
Bu resim bana hatırlatıyor.
Neyi?
Yalnız olmadığımı.
Gelip yanımdaki sandalyeye otursan yeterdi.
Ve güzel bir kadının karşısında hava atma fırsatını kaçırsaydım. Boş versene.
Prythian’ın yedi Yüce Lord’unun her biri her yıl bu ayini düzenler, çünkü büyüleri topraktan gelir ve sonunda toprağa döner.
Taş kalplinin teki olsan da Tamlin, o kalbinin içinde sakladığın korku belli oluyor.
Güzeller güzeli bir kız varmış zamanın birinde
Sıradışı olsa da biraz, hayat doluymuş yine de
Pek arkadaşı yokmuş biçarenin
Ama reddetmekten çekinmemiş hiçbirini
Kapısında dizilen erkeklerin
Çünkü sendeki insani neşe beni büyülüyor. Şu kısa ömründe her şeyi böyle yabani, yoğun ve anlık yaşaman inanılmaz. Kendimi bunun çekiminden kurtarmıyorum, yapmamam gerektiğini bildiğim halde, yapmamak için kendimi zorladığım halde.
Eğer sana acı veriyorlarsa, komik olduklarını sanmam.
Cesaretimi toplayıp Yüce Lord’un resmini yaptım. Aylaklık günlerinde birlikte at sürerek topraklarını gezdiğimiz Yüce Lord’un. Konuşmaktan veya saatler süren huzurlu sessizliği paylaşmaktan mutlu olduğum Yüce Lord’un.
Burası Prythian. Sizin efsanelerinize göre burada hiçbir şey imkansız değildir.
Feyre, neden? İyi günlerinde bile bizden nefret ettin. Üstelik Andras’tan sonra Öyleyse neden?
Çünkü yalnız ölmek istemezdim. Çünkü birinin son nefesimde, hatta sonra bile elimi tutmasını isterdim. Peri ya da insan, herkes bunu hak ediyor.
Kanatlarım
Onları geri alacaksın.
Söz mü?
Söz.
Kanatlarım, Kadın kanatlarımı aldı.
Kadın artık her kimse, kanatlarını almamıştı. Koparmıştı.
Isaac bana hiç böyle gülümsememişti. Ve Isaac karşısında nefesim hiç böyle kesilmemişti.
Gülmenin nasıl bir şey olduğunu biliyor musun acaba?
Kenetlenmiş ellerimize baktım. İkisi de kendimize ait olmayan kanla kaplıydı.
Bahar, Yaz, Güz, Kış, Şafak, Gün ve Gece. Kendince ölümcül güçlere sahip Yüce Lordlar tarafından yönetilen Prythian’ın yedi sarayı. Onlara güç demek yetmez, çünkü onlar gücün kendisidir.
Perilerin yönetici soylularından biriydi, yani ulu periydi: çekici, ölümcül ve acımasız.
Hayata karşı hayat; ama ya bedel olarak sunduğum hayat diğer üç hayatı tamamen kaybetmek anlamına geliyorsa?
“Her tarafı dikenlerle kaplı birini kim etrafında ister ki?”
“Ve işte buradayız,” dedi bitkinlikle, “ölümsüz dünyamızın kaderi okuma yazma bilmeyen bir insanın ellerinde.” Gözlerini kapatıp bir elini alnına koyduktan sonra başını eğdi ve tatsız kahkahalarla güldü. “Ne keşmekeş ama.”
“Umuda ihtiyacımız var, yoksa dayanamayız. Bırak umut etmeye devam etsin Feyre. Bırak daha iyi bir yaşam hayal etsin. Daha iyi bir dünya.”
Hayvan kılığına girebilirim ama uygar biriyim Feyre.
”İnsan kalbi taşıdığın için ne mutlu sana, Feyre. Bırak hiçbir şey hissetmeyen zavallılar kendine acısın. ”
Ekmek ve et kadar umuda da ihtiyacımız var,
Umuda ihtiyacımız var, yoksa dayanamayız.
Ellerimi göğsüne dayayıp kalp atışlarına dinledim. Buydu. Şimdi tek ihtiyacım olan şey buydu. Yaptıklarımı temizlemeyecekti belki, ama… onu yakınımda hissetmeye, koklamaya, tatmaya, kendimi onun gerçek olduğunu, bu ananın gerçek olduğunu hatırlatmaya ihtiyacım vardı.
“Her tarafı dikenlerle kaplı birini kim etrafında ister ki?“
“Dikenler?“
”Dikenli. İğneli. Huysuz. Aykırı.“
Peri değildim ama yeryüzünün parçasıydım, yeryüzü benim parçamdı ve onun üzerinde hayatım boyunca dans etsem doymazdım.
“Bahar, Yaz, Güz, Kış, Şafak, Gün ve Gece. Kendince ölümcül güçlere sahip Yüce Lordlar tarafından yönetilen Prythian’ ın yedi sarayı. Onlara güçlü demek yetmez, çünkü onlar gücün kendisidir.”
“Kendininkinden başka hayatlardan sorumluysan böyle olmaz mı? Ne yapmam gerekiyorsa onu yaparsın.”
Fazla kişiseldi, bir şeylerin karşılığıymış gibi… ve fazla kalıcı, birbirimizin neyse olduğumuzu ve olmadığımızı sürekli hatırlatacak kadar kalıcı.
“Çünkü Tamlin’e duyduğum aşk elimde kalan tek şeydi; feda edemeyeceğim tek şey.”
“Müzik belleğime sızıp anılarımı birbirine bağladı, yorgan haline getirdi ve etrafıma sararak kemiklerimi ısıttı.”
“İnsan kalbi taşıdığın için ne mutlu sana, Feyre. Bırak hiçbir şey hissetmeyen zavallılar kendine acısın.”
“Kendininkinden başka hayatlardan sorumluysan böyle olmaz mı? Ne yapman gerekiyorsa onu yaparsın.”
‘İnsan kalbi taşıdığın için ne mutlu sana, Feyre. Bırak hiçbir şey hissetmeyen zavallılar kendine acısın.’
Gülmenin nasıl bir şey olduğunu biliyor musun acaba?
“Ekmek ve et kadar umuda da ihtiyacımız var. Umuda ihtiyacımız var, yoksa dayanamayız.”
Seni neşelendiren şeyler hakkında kendini asla kötü hissetme.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir