İçeriğe geç

Darağacında Üç Fidan Kitap Alıntıları – Nihat Behram

Nihat Behram kitaplarından Darağacında Üç Fidan kitap alıntıları sizlerle…

Darağacında Üç Fidan Kitap Alıntıları

Ölüm hangi nitelikte olursa olsun, yine de kendi ağırlığıyla gelir. Ve o gün Ankara’daki ölüm, ağlamayı dahi yasaklayan cinstendi.
Sözde söz özgürlüğü, düşünce özgürlüğü denilen şey, artık sözde bile değildi.
Korkarım, bu kan gölü bir gün onu döktürenlerle birlikte susanları da boğar.
Onların inandıkları yolun değerlendirilmesi, ne kadar tarihin sorunuysa, onların yargılanış biçiminin değerlendirilmesi de, o kadar bugünün sorunudur
Işkence acıları unutulur, onurlu ve dik yaşamak iz bırakır hayatta..
Ve içlerinden bazıları düşünmeye başlar. Düşünür ve düşündükçe yigitlenir, korkusuzlanır, biliçlenir Eğilir halkın acılarına. Umut verir.
Bir bakıma, yaşama arzusuyla ölümün çarpıştığı yerdir dünya.
Ömrüm, senden özür diliyorum.
“Delikanlım, İyi bak yıldızlara. Onları belki bir daha göremezsin. Belki bir daha yıldızların ışığında kollarını ufuklar gibi açıp geremezsin.
Ve nerede birileri özgür olmak için mücadele ediyorsa, onların gözüne bak Anne, beni göreceksin.
toprağa düşen bakımsız yapraklar gibi değil
azarlanmış çocukların kederiyle değil
doğuşun ve sevmenin feryadıyla gidiyor
ölümü donatan arkadaşlarım
Pahalılık gene başıboş gidiyor, karşılıklı saygı tarihe karışıyor,
az çalışıp çok kazanan kişiler türeten ülke oluyorduk.
Halkın yarı nisbeti aydınlanmak şöyle dursun okuyup yazmayı
bile öğrenememişti. İdareciler gene ‘nurlu ufuklar’ nutukları
ile karın doyurmaya devam ediyorlardı –
-Teslim ol- diye bağırıyorlardı.-Sonunda ölüm de olsa konuşmam,- diye mırıldandı; -işkenceacıları unutulur, dik yaşamak iz bırakır hayatta -Bu onun son yakalanışıydı.
Ah, bir kere daha kederliyim
ah, çılgın bir aşkın kollarında incelen bıçak
seni öperek bilemeliyim
Ömrüm senden özür diliyorum
O günler, kendi karanlığı içinde geçti gitti.
Geçen sadece günlerdi. Ölümse sadece biçim değiştirdi…
İnsanlar doğar, büyür, yaşar, ölürler, önemli olan çok yaşamak değil, yaşadığı süre içinde fazla şeyler yapabilmektir. Deniz Gezmiş
Eğer yaşanmakta olana başkaldırıyorsanız ve gençseniz, yaşadığınız her ne olursa olsun serüvendir.
N.Ağırnaslı ,İnönü ‘ye, korkarım bu kan gölü onu döktürenlerle birlikte, susanları da boğar , dedi
Kanla beklediğim şarkılarda gelişen sevgilim
belki de kalbinde düğümlenen
ölüme giderken duyduğum gülümseyiştir
bakarsın seninle artık görüşemem
alnına vuran ışığı
sakın kaybetme geceleri.
Nihat Behram
Tarih asıl suçluları affetmeyecektir!
Asıl suçlular kurtulsa dahi, onları koruyanlar tarih önünde er geç hesap vereceklerdir.
Artık
pürüssüz bakışımızdaki hüzün
kaybedişten değil ,
acıyla da olsa
bayırlardaki yuvalarından
sıyrılarak uçan yavru kuşlarda
coşkunun yaralarla bezenişidir

onların kalbini öpüyoruz ağlayışlarda.
Nihat Behram

Uğrunda ölüme gidilen şey kendini karanlıkta bir ışık gibi hissetmektir.
yıldızlar mı dökülüyor gökten kırlara
Devletler, kontrollerine aldıkları muhalefet hareketlerini, ayaklanmaları ya da devrimleri, dışında kaldıklarından daha kolay engeller.
Dünyanın ve Ortadoğu’nun en eski devletlerinden biri
olan Türkiye, hala kalkınamamış olup, yarı bağımlı durumdadır.
Bir avuç sermaye çevresi Amerikan doları uğruna ulusumuza
ihanet etmiş ve bağımsızlığımızı yabancılara ticaret
konusu yapmışlardır. Yurdumuzun bağımsızlığı için giriştiğimiz
bu kavgada Kurtuluş Savaşı’mızda şehit olanların onurlarını
ve ulusumuzun kaderini korumaya kararlı olduğumuzu
bildiriyoruz.
Kurtuluş Savaşı’mızın tüm şehitlerine selam olsun.
Haktan yana, adaletten yana olmak zordur. Büyük fedakarlıklar yüreklilik ister.”
İnsanlar doğar, büyür, yaşar ve ölürler. Önemli olan çok yaşamak değil, yaşadığı süre içinde fazla şeyler yapabilmektir.

.

Tarih, asıl suçluları affetmeyecektir.
Ölüm hangi nitelikte olursa olsun,yine de kendi ağırlığıyla gelir.Ve o gün Ankara daki ölüm,ağlamayı dahi yasaklayan cinstendi.Haberi ilk veren spiker,sesinin titremesi nedeniyle huzurundan edildi.Mezarlığa ilk giden genç tutuklandı.Sokakta ilk bağıran bir kadın,alınıp götürüldü.Ve binlerce insan yeraltı yatağında akan bir dere gibi içinde yaşadı duygularını.
6 mayıs sabah gök sancılanırken saat 04.00 sıralarında görevliler Deniz in babasını almaya geldiler.Ondan sağ olarak aldıklarını ona cansız olarak vereceklerdi .
(İdamdan hemen önce)Hüseyin avukatlarına dönerek Ayağımda bu beyaz lastik pabuçlar var,ayakkabılarımı giymeme fırsat vermediler,çullanırcasına,âdeta havalandırarak apar topar getirdiler,babama söyleyin,bu lastikleri gördüğü zaman,ayakkabısı yokmuş diye üzülmesin.
Ben halkımın bağımsızlığı ve mutluluğu için şerefimle bir defa ölüyorum.Sizler,bizi asanlar şerefsizliğinizle her gün öleceksiniz. Yusuf Aslan
Üçü de ilkin kendisinin asılmasını isteyen bir duygu taşıyorlardı.Onları darağacına çıkmak değil,darağacına çıkacak arkadaşlarını seslerden,kıpırtılardan dinlemek zorunluluğu incitiyordu.
İnsanlar doğar,büyür,yaşar,ölürler,önemli olan çok yaşamak değil,yaşadığı süre içinde fazla şeyler yapabilmektir. Deniz Gezmiş
Sonunda ölüm de olsa konuşmam,
– diye mırıldandı;
-işkence acıları unutulur, dik yaşamak iz bırakır hayatta ”
“Tarih, asıl suçluları affetmeyecektir!”
(İdamdan hemen önce)Hüseyin avukatlarına dönerek Ayağımda bu beyaz lastik pabuçlar var,ayakkabılarımı giymeme fırsat vermediler,çullanırcasına,âdeta havalandırarak apar topar getirdiler,babama söyleyin,bu lastikleri gördüğü zaman,ayakkabısı yokmuş diye üzülmesin.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir