İçeriğe geç

Dante ve İslam Kitap Alıntıları – Miguel Asin Palacios

Miguel Asin Palacios kitaplarından Dante ve İslam kitap alıntıları sizlerle…

Dante ve İslam Kitap Alıntıları

Hâdis uydurma çağının, ancak büyük hadis bilginleri Buharı ve Müslim’in sahih hadisleri bir araya getirmelerinden sonra kapanmış olduğu düşünülebilir. Ne var ki bu da, mevzu hadislerin yaygınlığını azaltmadı.
9. Yüzyıla kadar hadisler sadece ağızdan ağıza aktarıldı. Bu durum yayılmalarına yardımcı oldu ve yeni hadislerin yaratılmasını kolaylaştırdı.
Hesap gününde Allah, cehennemliklerden bir kısmının cennete götürülmesini emredecek. Bunlar cennet havasının muhteşem kokusunu soluyup cennetteki köşkleri ve cennet ehlini bekleyen zevkleri izleyecek kadar yakınlaştıklarında aniden şöyle bir ses duyulacak: Çekin onları cennetin önünden! Oraya layık değiller. Ve geri dönerken, şimdiye dek hiç bir varlığın hissetmediği ve hissedemeyeceği bir üzüntüye boğulacaklar. Sonra şöyle yakaracaklar: Ya Rab! Bizi, seçilmiş kullarını bekleyen ödülleri göstermeden cehenneme atsaydın, oradaki işkencelere dayanmak bizim için daha kolay olurdu. Allah şöyle cevap verecek: Ödülden yoksun kıldığım sizler, şimdi size layık olan cezanın acısını çekeceksiniz.
Allah, cenneti insanın farklı kavrayış derecelerine hitap edecek şekilde tasvir etmiştir. Mesih, cennet zevklerini tamamen manevi düzeyde tanımladı ve kendisine inananlara Incil’de şöyle seslendi: ‘Size söylediklerimi yaparsanız, Tanrı’nın Krallığı’nda benimle birlikte, benim ve sizin Tanrınızın yanında oturur ve tahtının etrafında onu öven ve yücelten ilahiler söyleyen melekleri izlersiniz. Orada her tür zevki tadacaksınız, ama yiyip içmeyeceksiniz.’ Mesih’in bu konuda bu kadar açık konuşması ve bizim kitabımızda yer alan alegorilerin hiçbirine yer vermemesinin nedeni, sözlerinin Eski ahit’e aşina olan, dolaysıyla da Mesih’in sözlerine hazır olan insanlara hitap ediyor olmasıydı. Peygamberimiz için bu durum geçerli değildi. O, Allah tarafından, çöllerde ve dağlarda yaşayan cahil ve kaba insanların arasına gönderildi. Bu insanlar herhangi bir ilim terbiyesi almadıkları gibi, ne yeniden dirilişe ne de ahirete de inanıyorlardı. Hatta bırakın cennetteki sultanları, yeryüzündeki hükümdarların yaşadığı hazlardan bile habersizdiler. Dolaysıyla, Kuran’daki cennet tasvirlerinin çoğu, bu insanlar tarafından anlaşılsın ve onları doğru yola yönelmeye teşvik etsin diye bedensel zevklere dayanmaktadır.
İbn Arabi
Başka hiçbir dini alıntıda, cennetlik ve cehennemlikkerin durumu ve bulundukları yerler hakkında Kuran’daki ve onun etrafında örülen diğer islam kaynaklardaki kadar ayrıntılı görsel tasvirler bulamayız.
Yahudiliğin ve Hıristiyanlığın gayri meşru çocuğu olan İslam, Eski Ahit ve Yeni Ahit’i diğer doğu dinlerinden alinmiş unsurlarla harmanlamıştır. İslamin daha geç tarihde ortaya çıkması ve eski dünyanın en dindar halklarının yaşadığı bölgelerde hızla yayılması asimilasyon sürecini kolaylaştırmıştır.
Hz Muhammed’in öbür dünyaya gerçekleştirdiği mucizevi bir yolculuktan bahseden bir Kuran ayeti etrafında, hayal gücünün yardımıyla sayısız versiyon icat edildi.
Felsefi akıl yürütme, insana ruhani yolculuğunun ilk basamaklarında, yani erdemlerin hayata geçirilmesinde rehberlik edebiliyor olsa da, onu en yüksek erdemlerin simgesi olan cennete yükseltebilecek olan şey ancak ilahi inayettir.
Bazıları Allah’ın gönderdiği elçinin rehberliğini minnetle kabul eder, bazılarıysa peygamberlerin kavrayış yeteneklerinin kendilerininkinden üstün olabileceğini kabul etmeyerek ona dudak bükerler. Birinci grup, Allah’ın elçisine vahyettiği yolu takip eder. İkinciyse sadece kendi aklının ışığında ilerler.
Yaratıcı’nın bedenle birleştirdiği andan itibaren, ruhun amacı, varlığının özü olan Allah’ı bilmektir.
Hesap gününde Allah, cehennemliklerden bir kısmının cennete götürülmesini emredecek. Bunlar cennet havasının muhteşem kokusunu soluyup cennetteki köşkleri ve cennet ehlini bekleyen zevkleri izleyecek kadar yakınlaştıklarında aniden şöyle bir ses duyulacak: Çekin onları cennetin önünden! Oraya layık değiller. Ve geri dönerken, şimdiye dek hiç bir varlığın hissetmediği ve hissedemeyeceği bir üzüntüye boğulacaklar. Sonra şöyle yakaracaklar: Ya Rab! Bizi, seçilmiş kullarını bekleyen ödülleri göstermeden cehenneme atsaydın, oradaki işkencelere dayanmak bizim için daha kolay olurdu. Allah şöyle cevap verecek: Ödülden yoksun kıldığım sizler, şimdi size layık olan cezanın acısını çekeceksiniz.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir