İçeriğe geç

Daha Fazla Kumkurdu 2 Kitap Alıntıları – Asa Lind

Asa Lind kitaplarından Daha Fazla Kumkurdu 2 kitap alıntıları sizlerle…

Daha Fazla Kumkurdu 2 Kitap Alıntıları

“Bazılarının,” dedi Zackarina, “aşkları çok tuhaf oluyor. Bütünüyle başka biri oluyorlar. Tanımakta zorlanıyor insan.”
Ama bazı insanlar öyküleri ne görür ne de işitir, dedi Kumkurdu. Sanki beyinleri tıkanmıştır.
Ah, benim sevgili dolunayım, diye iç çekti kumkurdu. Sonra başka bir şey demedi, yalnızca uludu. Ama ay onun demek istediklerini anladı, hem de Kumkurdu tek bir söz bile söylememişken çünkü arkadaşlar birbirini her zaman anlardı.
“birinin dost mu düşman mı olduğu nasıl anlaşılır?” dedi zackarina.
“vallahi, yemek gibi,” dedi kumkurdu. “tadına bakmak gerekir.”
“olmaz ki,” dedi zackarina. “insanların tadına bakılmaz ki.”
“yaa, ama gözlerinin içine bakabilirsin,” dedi kumkurdu. “o zaman her şey anlaşılır.”
Ama sen de, dedi. Ölümle tanışmakla ölünmez ki.
Peki kuşlar, dedi Zackarina, onlar şeyi biliyorlar mı? Uçtuklarını?
Düşünmek ve sormak, dedi Kumkurdu. İşte insanın özellikleri bunlar.
Yalnızca neşeli anıların kaldığını bir düşünsene, dedi. Belki o zaman, hüznün denen şeyin ne olduğunu hiç bilemeyecektim.
“Hem kimin öleceğine ben karar vermiyorum,” dedi. “Hayat karar veriyor ve o benden daha güçlü.”
“Fırtınalarda büyürüm ben. Tehlikeli maceralar yaşadığımda, hep böyle büyümüş çıkarım karşına!”
Bazı yıldızlar oynar suyun içinde
Bazıları da parlar gece gökyüzünde.
Ölüm ve hüzün her zaman birlikte gezerler, dedi.
Birinin dost mu düşman mı olduğu nasıl anlaşılır? diye sordu Kumkurdu’na.
Şey, yemek gibi, dedi Kumkurdu. Tadına bakmak gerek.
Olmaz ki, dedi Zackarina. İnsanların tadına bakılmaz ki.
Öyle ama gözlerinin içine bakabilirsin, dedi Kumkurdu. O zaman her şey anlaşılır.
“Birinin dost mu düşman mı olduğu nasıl anlaşılır?” diye sordu Kumkurdu’na.
“Şey, yemek gibi” dedi Kumkurdu. “Tadına bakmak gerek.”
“Olmaz ki, insanların tadına bakılmaz ki.”
“Öyle ama gözlerinin içine bakabilirsin,” dedi Kumkurdu. “ O zaman her şey anlaşılır.”
Ne zaman soluğumu üflesem öyküler, masallar uyanır, dedi Kumkurdu. İnsanlar görebilsin diye uyandırırım onları.
İyi ama yapraklar nasıl kitap olur? diye sordu Zackarina. Sonra eldivenler?
Kumkurdu’na göre çok basitti. Birinin yaprağı ya da kaybolmuş eldiveni görmesi yeterdi. Onların içindeki öyküyü gören birinin. Gören, anlayan ve başkalarına anlatan birinin
Yolunu kaybederse bir gün birisi, tralalala, telaşa kapılmayıp beklemeli en iyisi.

Ama ne kadar beklemeli? dedi Zackarina
Bulunana kadar, dedi Kumkurdu. Çünkü kaybolan biri varsa, onu arayan biri de vardır.

Sen büyümüşsün, dedi Zackarina.
Tabi ya, dedi Kumkurdu. Fırtınalarda büyürüm ben. Tehlikeli maceralar yaşadığımda, hep böyle büyümüş çıkarım karşına!
Eğer yaşanmakta olana başkaldırıyorsanız ve gençseniz, yaşadığınız her ne olursa olsun serüvendir.
Bence hemen harekete geçmeyecekse ‘şimdi’ dememeli insan.
Yalnızca neşeli anıların kaldığını bir düşünsene dedi. Belki o zaman, hüzün denen şeyin ne olduğunu hiç bilemeyecektim.
Devletler, kontrollerine aldıkları muhalefet hareketlerini, ayaklanmaları ya da devrimleri, dışında kaldıklarından daha kolay engeller.
-“Birinin dost mu düşman mı olduğu nasıl anlaşılır?” diye sordu Kumkurdu’na.
-“Şey, yemek gibi.” dedi Kumkurdu. “Tadına bakmak gerek.”.
-“Olmaz ki!” dedi Zackarina. “İnsanların tadına bakılmaz ki!”.
-“Öyle; ama gözlerinin içine bakabilirsin.” dedi Kumkurdu. “O zaman her şey anlaşılır.”.
“Tehlikeli şeylerin huyu bu.” dedi Kumkurdu. “Önce tehlikesiz ve eğlenceli görünürler.”.
Bence hemen harekete geçemeyecekse şimdi dememeli insan.
“Yalnızca neşeli anıların kaldığını bir düşünsene.” dedi. “Belki o zaman, hüzün denen şeyin ne olduğunu hiç bilmeyecektim.”.
Hiç koştuğunu görmedim ama yıldırımdan daha hızlı. İşte, Ölüm bu
Bence hemen harekete geçmeyecekse “şimdi” dememeli insan.
Bence hemen harekete geçemeyecekse ‘şimdi’ dememeli insan , dedi Zackarina.
“Bazıları,” dedi Zackarina, “aşık olduklarında çok tuhaflaşıyorlar. Bambaşka bir şey oluyorlar. Tanımakta zorlanıyor insan.”
Bir zamanlar bir kız vardı, hep kumsalda oynardı. Kumsalda bir kurt yaşardı. Kız ve kurt arkadaş olmuşlardı.
Yalnızca neşeli anıların kaldığını düşünsene, dedi. Belki o zaman, hüzün denen şeyin ne olduğunu hiç bilmeyecektim.
Birinin Dost mu Düşman mı olduğu nasıl anlaşılır? diye sordu Kumkurdu na.
şey, yemek gibi, dedi Kumkurdu. tadına bakmak gerek.
Olmaz ki dedi Zackarina. İnsanların tadına bakılmaz ki.
Öyle ama gözlerinin içine bakabilirsin, dedi Kumkurdu. O zaman her şey anlaşılır.
Bence hemen harekete geçemeyecekse şimdi dememeli insan
Aşk, herşeyi değiştirmede dünya şampiyonuydu
“Tehlikeli şeylerin huyu bu, “ dedi Kumkurdu. “Önce tehlikesiz ve güzel görünürler.”
Düşüncelerimin ve kararlarımın sür’atine kendim de hayret ediyorum ve hiç bir zaman fikrin fiile bu kadar çabuk çevrildiğine şahit olmadığı mı düşünüyorum.
” Ama ne kadar beklemeli? dedi Zackarina
Bulunana kadar, dedi Kumkurdu. Çünkü kaybolan biri varsa, onu arayan biri de vardır.
‘Annem ve babam bugün kitap okuyorlar,’ dedi Zackarina. ‘Oturuyor da oturuyor, okuyor da okuyorlar.’
Birinin dost mu, düşman mı olduğu nasıl anlaşılır? diye sordu Kumkurdu’na.
Şey, yemek gibi dedi Kumkurdu.
Tadına bakmak gerek.
Olmaz ki.İnsanların tadına bakılmaz ki.
Öyle ama gözlerinin içine bakabilirsin,
dedi Kumkurdu.
O zaman her şey anlaşılır
”Bulunana kadar, (beklemeli) ” dedi Kumkurdu. ”Çünkü kaybolan biri varsa, onu arayan biri de vardır. ”
Denizde fırtına koptuğunda karaya her şey vurabilir.
Ölüm, Tiko adlı köpeği aldı, birlikte uzaklara gittiler. Gittikleri yer aslında çok yakında bir yerdi ama aynı zamanda çok uzaktı da.
”Hiç koştuğunu görmedim ama yıldırımdan daha hızlı. İşte, ölüm bu ”
”Sen büyümüşsün, ” dedi Zakkarina.
”Tabi ya, ” dedi Kumkurdu. ”Fırtınalarda büyürüm ben. Tehlikeli maceralar yaşadığımda, hep böyle büyümüş çıkarım! ”
Bence hemen harekete geçmeyecekse şimdi dememeli insan.
”Uygun anı bekliyorum, ” dedi. ” Her şeyin gerçekleştiği o küçük, küçücük anı Geçmiş zaman ile gelecek zaman arasındaki o küçük anı
”Yalnızca neşeli anıların kaldığını bir düşünsene, ” dedi. ”Belki o zaman, hüzün denen şeyin ne olduğunu hiç bilemeyecektim. ”

”Hem ben arkadaşlarımı unutmak istemiyorum, ” dedi Kumkurdu.

”Bazıları, ” dedi Zakkarina, ”aşık olduklarında çok tuhaflaşıyorlar. Bambaşka bir şey oluyorlar. Tanımakta zorlanıyor insan. ”
“Birinin dost mu düşman mı olduğu nasıl anlaşılır?” diye sordu Kumkurdu’na.
“Şey, yemek gibi” dedi Kumkurdu. “Tadına bakmak gerek.”
“Olmaz ki. İnsanların tadına bakılmaz ki.”
“ Öyle ama gözlerinin içine bakabilirsin,” dedi Kumkurdu. “O zaman her şey anlaşılır. ”
Kuşların durumu neydi ki? Düşünebilirler miydi? Yoksa yalnızca uçarlar mıydı? Kuş kafalarında hiçbir düşünce taşımadan yalnızca kanat mı çırparlardı?
Aşk, her şeyi değiştirmede dünya şampiyonuydu. Mini minnacık bir aşk, birdenbire her şeyi değiştiriyor, başka bir şeye dönüştürüyordu.
Tehlikeli şeylerin huyu bu, dedi Kumkurdu. Önce tehlikesiz ve eğlenceli görünürler.
Hem kimin öleceğine ben karar vermiyorum, dedi.
Hayat karar veriyor ve o benden daha güçlü.
Tehlikeli şeylerin huyu bu, dedi Kumkurdu. Önce tehlikesiz ve eğlenceli görünürler.
Aşk, her şeyi değiştirmekte dünya şampiyonuydu.
Ben öykünün kendisiyim.
“Hem kimin öleceğine ben karar vermiyorum.” dedi.”Hayat karar veriyor ve benden daha güçlü.”
Sonra arkasını döndü ve gitti.Çok ağır adımlarla yürümesine rağmen kaşla göz arasında kayboldu.
“Harika,değil mi?” dedi Kumkurdu.”Hiç koştuğunu görmedim ama yıldırımdan daha hızlı.İşte,Ölüm bu ”
Kuşlar uçtuklarını biliyorlar mıydı?
“Gerçek.” dedi.”Çok büyük,çok önemli bir yer. Orada her şey olur.”
Aşk her şeyi değiştirmede dünya şampiyonuydu. Mini minnacık bir aşk, birdenbire her şeyi değiştiriyor, başka bir şeye dönüştürüyordu.
“yalnızca neşeli anıların kaldığını bir düşünsene,” dedi. “belki o zaman, hüzün denen şeyin ne olduğunu hiç bilmeyecektim.”
“Birinin dost mu düşman mı olduğu nasıl anlaşılır?” diye sordu Kumkurdu’na.
“Şey, yemek gibi,” dedi Kumkurdu. “Tadına bakmak gerek.”
“Olmaz ki,” dedi Zackarina. “İnsanların tadına bakılmaz ki.”
“Öyle ama gözlerinin içine bakabilirsin,” dedi Kumkurdu. “O zaman her şey anlaşılır.”
Ama asla tavşanı olmayacaktı. En azından o gün. Annesiyle babasına göre, tavşana bakamayacak kadar küçüktü o. Ne aptallık! Küçücük bir tavşana bakabilmek için fil kadar büyük mü olmalıydı?
Bence hemen harekete gecemeyecekse şimdi dememeli insan dedi Zackarina.
“Birinin dost mu düşman mı olduğu nasıl anlaşılır?” diye sordu Kumkurdu’na.
“Şey yemek gibi,” dedi Kumkurdu. “Tadına bakarak.”
“Olmaz ki,” dedi Zackarina. “İnsanların tadına bakılmaz ki.”
“Öyle ama gözlerinin içine bakabilirsin,” dedi Kumkurudu. “O zaman her şey anlaşılır.”
Birinin dost mu düşman mı olduğu nasıl anlaşılır? diye sordu Kumkurdu’na.
Şey, yemek gibi, dedi Kumkurdu. Tadına bakmak gerek.
Olmaz ki, dedi Zackarina. İnsanların tadına bakılmaz ki.
Öyle ama gözlerinin içine bakabilirsin, dedi Kumkurdu. O zaman her şey anlaşılır.
Aşk, her şeyi değiştirmede dünya şampiyonuydu. Mini minnacık bir aşk, birdenbire her şeyi değiştiriyor, başka bir şeye dönüştürüyordu.
Yalnızca neşeli anıların kaldığını bir düşünsene, dedi. Belki o zaman, hüzün denen şeyin ne olduğunu hiç bilmeyecektim.
Hem kimin öleceğine ben karar vermiyorum, dedi. Hayat karar veriyor ve o benden daha güçlü.
Tehlikeli şeylerin huyu bu, dedi Kumkurdu. “Önce tehlikesiz ve eğlenceli görünürler.”
“Düşünmek ve sormak, işte insanın özellikleri bunlar.”
“İnsan ne diyorsa onu yapmalı.”
“Aşk, her şeyi değiştirmede dünya şampiyonuydu. Mini minnacık bir aşk, birdenbire her şeyi değiştiriyor, başka bir şeye dönüştürüyordu.”
“Her zaman başka bir yol vardır.”
“İlk başta o kadar tehlikeli değildi,” dedi Zackarina.
“Tehlikeli şeylerin huyu bu,” dedi Kumkurdu. “Önce tehlikesiz ve eğlenceli görünürler.”

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir