Sabahattin Ali kitaplarından Dağlar ve Rüzgar – Kurbağanın Serenadı – Öteki Şiirler kitap alıntıları sizlerle…
Dağlar ve Rüzgar – Kurbağanın Serenadı – Öteki Şiirler Kitap Alıntıları
Kadınlar bana yalnız soğuk bir deri verdi.
Bir kardeş sevgisini uzattığım her erkek,
Çamurladıktan sonra kalbimi geri verdi…
Görmesen bile denizi,
Yukarıya çevir gözü:
Deniz gibidir gökyüzü;
Aldırma gönül, aldırma
.
https://1000kitap.com/seyyyyyh
Maskesi çabuk düşer temiz olmayanların;
.
İnsan olmak dokunuyor haysiyetime.
.
1931
Başını göğsüme sakla sevgilim,
Güzel saçlarında dolaşsın elim.
Bir gün ağlayalım, bir gün gülelim,
Sevişen yaramaz çocuklar gibi.
1932
Görmesen bile denizi,
Yukarıya çevir gözü:
Deniz gibidir gökyüzü;
Aldırma gönül, aldırma
.1933
Dışarda mevsim baharmış,
Gezip dolaşanlar varmış,
Günler su gibi akarmış
Geçmiyor günler, geçmiyor.
. 1933
Kanatlarımdan vuruldum;
Mor çiçekli dal gibiydim,
Bahar vaktinde kırıldım.
Bir gün kadrim bilinirse,
İsmim ağza alınırsa,
Yerim soran bulunursa :
Benim meskenim dağlardır.
Kıvılcım bile yokken ocak körüklenir mi?
Şimdi benim tahtım senin dizindir,
Sevgilim, saadet ikimizindir,
Göklerden gelen bir yadigar gibi.
Sözün şiirlerin mükemmelidir,
Senden başkasını seven delidir,
Yüzün çiçeklerin en güzelidir,
Gözlerin bilinmez bir diyar gibi.
Onda bir şey var demiştik
O bizi anlar demiştik,
Böyleymiş kara yazımız.
Hey gönül gene bu gece
Kederin geceden yüce;
Gel susalım beraberce:
Böyleymiş kara yazımız.
Ellerimden öptü ellerimden
Avuç iclerimden öptü.
Unutabilir misin şimdi?
Ben ölsem unutmam
Yalnız gitmekten yorgunum;
Zannetme sana dargınım,
Ben gene sana vurgunum.
Başkalarına gülsem de,
Senden uzak kalsam da,
Sevmediğini bilsem de
Ben gene sana vurgunum
Sebepsiz bir keder alır.
Bütün ömrümün beynimde
Acı bir tortusu kalır.
Anlıyamam kederimi,
Bir ateş yakar derimi,
İçim dar bulur yerimi,
Gönlüm dağlarda bunalır.
Ne kış, ne yazı isterim,
Ne bir dost yüzü isterim.
Hafif bir sızı isterim,
Ağrılar, sancılar gelir.
Yanıma düşer kollarım,
Görünmez olur yollarım,
En sevgili emellerim
Önüme ölü serilir
Ne bir dost, ne bir sevgili,
Dünyadan uzak bir deli
Beni sarar melânkoli:
Kafamın içersi ölür.
En büyük şey, en asil şey küçülür burda.
Burda yalan para eden biricik iştir,
Burda herşey bir yapmacık, bir gösteriştir.
Hangi derdimi sayayım?
Aşka nasıl dayanayım?
Yandım, daha mı yanayım?
Yetmez mi gönül, yetmez mi?
Göğsümde tıkanır sesim,
Yok yaşamağa hevesim,
Ben bir dermansız bikesim,
Yetmez mi gönül, yetmez mi?
Görmesen bile denizi,
Yukarıya çevir gözü,
Deniz gibidir gökyüzü;
Aldırma gönül, aldırma
Coşkundum pınarlar gibi,
Sarhoştum rüzgarlar gibi,
İhtiyar çınarlar gibi
Bir gün içinde devrildim.
Aklı kafamızdan sürsek,
İlmin içine tükürsek,
Dünyaya çevirip dirsek,
Günümüzü hoş geçirsek
Toprağa girinceye dek,
Esrarı görünceye dek,
Yani, geberinceye dek,
Günümüzü hoş geçirsek.
Anlıyamam kederimi,
Bir ateş yakar derimi,
İçim dar bulur yerimi,
Gönlüm dağlarda bunalır.
Niçin benden uzaktasın?
Dağa, taşa soruyorum:
Niçin benden uzaktasın?
Bu ilahi yaşayışın tek mükafatı
Sefaletin kendisini boğan yasıdır
kanatlarımdan vuruldum;
mor çiçekli dal gibiydim,
bahar vaktinde kırıldım .
(157-233 arası)
çünkü ne zaman baksam gözlerim kamaşıyor
gönlüm şimdi ufak bir sevinçten bile mahrum
yalnız sizi kazanmak emeliyle yaşıyor
(1927)
korkulu rüyâlarla geçen bir uyku gibi
çabalama, kabul et olduğu gibi
hayattan fazla bir şey bekleyenler delidir
(1928)
(çatana, küçük vapur anlamında)
ne bir macera saklar;
çıkarmaz bu dudaklar
ne bir küfür ne tevhit
korkutmaz beni ölüm
bir şeytan kadar hürüm
süremez bende hüküm
ne allah, ne de nahit
(1928)
bu sesleri duyanlar gülüyorum sanırdı
(1934)
ben yanına varınca dudağını kıvırdı
silâhsız gördüğüne saldıran kahramanlar
en alçak tekmelerle beni yere devirdi
.
(1934)
kâlbimi bir çamurda çırpınırken bulurdum
(1934)
etrafımın sözlerine aklım ermedi
etrafım da bana asla kulak vermedi
(1931)
kara bahtın bana eski işidir
ömrümdeki yıllar kadar yâr sevdim
her biri bir başkasının eşidir
(1932)
senden başkasını seven delidir
yüzün çiçeklerin en güzelidir
gözlerin bilinmez bir diyâr gibi
başını göğsüme sakla sevgilim
güzel saçlarında dolaşsın elim
bir gün ağlıyalım, bir gün gülelim
sevişen yaramaz çocuklar gibi
(1932)
geri kaldı her yoldaşım
gel sevgilim, gel kardaşım
ben gene sana vurgunum
(1931)
onda bir şey var demiştik
o bizi anlar demiştik
böyleymiş kara yazımız
(1931)
taze bir çiçek dalıdır
içerim ateş doludur
mayıs’ta gönlüm delidir
(1932)
yukarıya çevir gözü
deniz gibidir gökyüzü
aldırma gönül, aldırma
dertlerin kalkınca şaha
bir küfür yolla allaha
görecek günler var daha
aldırma gönül, aldırma
(1933)
gezip dolanlar varmış
günler su gibi akarmış
geçmiyor günler geçmiyor
(1933)
insan sohbetleri yasak
uzak olun benden, uzak
benim meskenim dağlardır
.
(1931)
*dağlar ve rüzgâr
*kurbağanın serenadı
*öteki şiirler
bunlardan birinci bölüme girenler 1931-1934 yılları arasında yazılmışlardır. bazıları, ”dağlar ve rüzgâr ” kitabına alınmazdan/alınmadan önce, dergilerde çıkmıştır. bunların sayısı 5’tir:
*dağlar (kasım 1931, atsız mecmua)
*rüzgâr (haziran 1931, atsız mecmua)
*karayazı (nisan 1932, atsız mecmua)
*mayıs (mayıs 1932, atsız mecmua)
*unutamadım (eylül 1932, atsız mecmua) .
(önsöz: asım bezirci)
(sunu: atilla özkırımlı)
(sunu: atilla özkırımlı)
(sunu: atilla özkırımlı)
15 ocak 1934’te varlık dergisinde ”benim aşkım ” şiirini yazıp yeniden göreve atanmasını sağlamış olur
(sunu: atilla özkırımlı)
”memleketten haber ” başlığını taşıyan şiir 6-5 hece ölçüsüyle yazılmış bir taşlamadır gerçekten. ama şiirde atatürk’ün adı geçmemektedir. yargılanma sonucu, cumhurbaşkanı’na ”ima yoluyla ” hakaretten 1 yıla hüküm giyer sabahattin ali.
26 aralık 1932 .
(sunu: atilla özkırımlı)
almanya dönüşü ”resimli ay ”da çıkan (bir orman hikayesi, eylül 1930; bir gemici hikayesi, ekim 1930) öyküleri izler, ama şiiri de bırakmamıştır. nitekim 1934’te yayımlanan ilk kitabı ”dağlar ve rüzgâr ”da 1931-1934 yıllarında yazdığı, çoğu yayımlanmamış şiirlerini toplar
(sunu: atilla özkırımlı)
Alnımı yalayıp gitme.
Kafamda gene bir yangın var,
Alevlerimi dağıtma.
Boşa harcama hızını,
Çalma dalların sazını,
Işıklı ayın yüzünü
Kara bulutlarla kapatma.
Toprağa değdikçe yanıp,
Düz ovalarda fır dönüp,
Yüce dağlarda şahlanıp
Çukur derelerde yatma.
Dağdan düşen sel gibiyim,
Karla yüklü dal gibiyim,
Kurumuş gazal gibiyim
Beni dört bir yana atma.
Sen deli, efkarım deli,
İkimiz şaşırdık yolu,
Viranda baykuş misali
Ötme deli rüzgar, ötme.
Sema hazinesi almazdı şerr ü şurumuzı
Sabah ! sende heman demen-i duaya sığın
Hüda mürevvet edüp affeder kusurlarumuzı.
Sübhane rabbike rabbi’l-izzeti amma yesifun ve selamün ale’l-mürselin. ve’lhamdüllillahi rabbi’l alemin. sadakallahül azim. amin:
Bir yığın saman gibi şöyle parladım gitti
Fakat şimdi saçlarım beyaz,yüzüm buruştu;
Daha yirmi yaşında ihtiyarladım gitti!..
Neticesiz bir aşka verdim gençliğimi,
Ne ufak bir temayul, ne bir iltifat gördüm
Önünde yalvararak söylerken sevdiğimi,
Gözlerinde yüzüme inen bir tokat gördüm
Bu bir taraflı aşktı hiç durmadan, Allahım,
Ümitsizlik sararken beynimi bir ağ gibi;
Ben yine seviyorum onu Aman Allahım!
Bir macera görmedim ben bu macera gibi
Bakir bir incisiniz;
Belki birincisiniz
Aşıklar hedefinde!
Siz bir bülbülsünüz ki
Sesine doyulmuyor.
Öyle bir gülsünüz ki
Sararmıyor, solmuyor.
Biz aşık olduk size,
Bilmem ki ne dersiniz?
Sanırım gülersiniz
Bu deliliğimize!..
Red göreceğiz belki
Arzu en güzelinden:
Biz bu sevda selinden
Nasıl kurtulalım ki!..
Daima sizi sandık
İlahe, güzellikte!
Acaba ne kazandık
Gönlümüzü verdik te?..
Bir ses geldi uzaktan:
Hasta, yorgun bir kadın
Şimdi çalıyor keman
Eriyor, bükülüyor,
Ayın altında evler..
Kemandan dökülüyor,
Semailer, peşrevler
Keman hırçın ve marşız,
Asabını geriyor;
Dalgalanan birkaç iz,
Karanlıkta eriyor
Bazan hazin bir beste,
Gönüllerde yanıyor;
Geceden deste deste
Nağmeler toplanıyor
Sen, ey karanlıklara
Hicran dağıtan kadın!
Git başka bir diyara!
Kalbimi parçaladın
Ölü bir külçeyim şimdi kemikle etin,
Dimağım pençesinde sonsuz bir rehavetin.
Beyhudedir ey gönül, beyhudedir gayretim!
Kıvılcım bile yokken ocak körüklenir mi?..
Zaten ne bulmuşum ki yaşamakta tat diye
Gönlüme cok söyledim can yükünü at!. diye
Sorarım sana gafil hiç insan hayat diye
Omuzları çökerten bu yükü yüklenir mi?..
Kimse baş çevirip de bakmayacak gebersem,
Bilmem gönül ne cevap verecek şöyle dersem
Gayen ne bu manasız yaşayışta a sersem,
Böyle paçavra gibi ömür sürüklenir mi?
Hayat Ne fazla gülmek, ne de yasa girmektir.
Mevzuatı çiğnemek, talihi devirmektir
Dünyayı parmağının ucunda çevirmektir
Yaşamak, yatağından seller gibi taşmaktır.
İnsan ki gelip geçer dünyadan nefes gibi;
Ne büyük ıstıraptır yaşamak herkes gibi?..
“Yükseksin!” Tatlı bir ses olamaz mı bu ses gibi
Yaşamak: Kartal gibi göklerde dolaşmaktır.
Halik ki her mahluktarf başka yarattı biz
Zaman bir avuç toprak yapsa da cismimizi
Kainat hayretlerle anmalı ismimizi
Yaşamak, asırları bir hamlede aşmaktır
Gafil!.. Sen ki bilinmez bir kuvvete esirsin.
Çelimsiz varlığınla neyine güvenirsin?..
Hiçiz Sadece hiçiz Kulaklarına girsin:
Yularımızı tutan mukadderin ellidir.
Hayat ki akıp gider bulanık bir su gibi,
Korkulu rüyalarla geçen uyku gibi
Çabalama Kabul et olduğu gibi!
Hayattan fazla bir şey bekleyenler delidir
Hakikat, sanat, ilim masaldan ibarettir,
Aşk iki cins beyninde tutkudan ibarettir.
İnsanlar ki bir sürü aptaldan ibarettir;
Gülmeli, kahkahalarla gülmelidir
Kara topraklara verdim kendimi
Her şey bana engel oldu alemde,
Bir coşkun nehirdim, yıktım bendimi.
Benim gönlüm doğuşundan deliydi;
Başka dünyaların şaşkın seliydi
Bunun böyle olacağı belliydi
Her şey biter sel yerine döndü mü
Dünya durmaz, bahar olur, kış olur,
Belki senin gözün biraz yaş olur,
Ben garibim, benim gönlüm hoş olur,
Sevdiklerim ayda yılda andı mı
Yıldız olur sana ışık tutarım,
Bülbül olur pencerende öterim.
Yer altında belki rahat yatarım
Yer üstünde çektiklerim dindi mi
Şimdi yaşamayı tatlı bulursun,
Koşarsın, gülersin, tez yorulursun,
Bir gün olur yine bana gelirsin
Deli gönlüm yaşamağa kandı mı
Niçin benden uzaktasın?
Dağa, taşa soruyorum:
Niçin benden uzaktasın?
Yanık bir bülbül ötüyor,
Sesini hatırlatıyor;
Yüzün gözümde tütüyor,
Niçin benden uzaktasın?..
Çimenler sararıp yanmış,
Çiçekler yere kapanmış,
Yeryüzü çöllere dönmüş,
Niçin benden uzaktasın?..
Şu köşede otururdun,
Şurda ayakta dururdun,
Şurda salınır yürürdün;
Niçin benden uzaktasın?..
Yüzüm gülmeğe üşenir,
Gözümden yaşlar boşanır,
Sen yokken nasıl yaşanır?
Niçin benden uzaktasın?..
Yollarda kaldı gözümüz,
Yare çalındı yüzümüz,
Böyleymiş kara yazımız.
Çiçekler açılmaz oldu,
Pınarlar içilmez oldu,
Yar bize bir gülmez oldu,
Böyleymiş kara yazımız.
Bu bahtımızın işidir;
Bu her işlerin başıdır:
Yar başkasının eşidir,
Böyleymiş kara yazımız.
Yalnız ona yar demiştik,
Onda bir şey var demiştik
O bizi anlar demiştik,
Böyleymiş kara yazımız.
Her gönül gene bu gece
Kederin geceden yüce;
Gel susalım beraberce:
Böyleymiş kara yazımız.
Takatını tüketmez mi?
Sendeki ateş bitmez mi?
Yetmez mi gönül, yetmez mi?
Aşkına yoktur endaze,
Aklını aldı o taze,
Aleme oldun kepaze,
Yetmez mi gönül, yetmez mi?
Yar yoluna baktırdıgın,
Uykusuz bıraktırdıgın,
Aşk yüzünden çektirdiğin,
Yetmez mi gönül, yetmez mi?
Hangi derdimi sayayım?
Aşka nasıl dayanayım?
Yandım, daha mı yanayım?
Yetmez mi gönül, yetmez mi?
Göğsümde tıkanır sesim,
Yok yaşamağa hevesim;
Bende bir dermansız bikesim,
Yetmez mi gönül, yetmez mi?
Senin dalına kondum hey!
Yüksek yerlerde uçmuştum,
Ayak ucuna indim hey!
Denizler gibi derindim,
Gözlerine sığ göründüm.
Karlı dağlardan serindim,
Sana sokuldum, yandım hey!
Tükenmez mihnetler çektim,
Kanlı gözyaşları çektim,
Akıllılara örnektim,
Divanelere döndüm hey!
Aşıklar sana Ne yapsın?
Dudaklar nereni öpsün?
Sen bir acayip şarapsın,
Daha içmeden kandım hey!
Yadını düşürmez dilim,
Sana ulaşır her yolum;
Kirli, günahkar bir kulum,
Yüzüne bakıp yundum hey!
Aldırma gönül, aldırma;
Ağladığın duyulmasın,
Aldırma gönül, aldırma
Dışarda deli dalgalar
Gelip duvarları yalar;
Seni bu sesler oyalar,
Aldırma gönül, aldırma
Görmesen bile denizi,
Yukarıya çevir gözü:
Deniz gibidir gökyüzü;
Aldırma gönül, aldırma
Dertlerin kalkınca şaha
Bir sitem yolla Allaha
Görecek günler var daha;
Aldırma gönül aldırma
Kurşun ata ata biter;
Yollar gide gide biter;
Ceza yata yata biter;
Aldırma gönül, aldırma
Sen koru benim aklımı
Karardım kaldım damlarda,
Aydınlat benim yolumu
Nefesin esen rüzgarda,
Saçların savrulan karda,
Yerde, gökte, bulutlarda,
Ararım nazlı gülümü
Karanlık göklerde aysın,
Kurak ovalarda caysın,
Bir tek inandığım şeysin,
Uzattım sana elimi
Düşmanlar gülüp sevinsin,
Dostlar arkasını dönsün
Benim güvendiğim sensin,
Kırmazsın benim gönlümü
Bir gün şu damlardan çıksam,
Gelip önüne diz çöksem
Ağlayıp içimi döksem
Anlatsam sana halimi
Kuşlar süzülüp uçmuyor,
Yıldızlar ışık saçmıyor,
Geçmiyor günler, geçmiyor.
Avluda volta vururum;
Kah düşünür, otururum,
Türlü hayaller görürüm;
Geçmiyor günler geçmiyor.
Gönülde eski sevdalar,
Gözümde dereler, bağlar,
Aynada hayalim ağlar,
Geçmiyor günler, geçmiyor.
Dışarda mevsim baharmış,
Gezip dolaşanlar varmış,
Günler su gibi akarmış
Geçmiyor günler, geçmiyor.
Yanımda yatan yabancı,
Her söz zehir gibi acı,
Bütün dertlerin en gücü;
Geçmiyor günler, geçmiyor.