İçeriğe geç

Dada Manifestoları Kitap Alıntıları – Kaan Çaydamlı

Kaan Çaydamlı kitaplarından Dada Manifestoları kitap alıntıları sizlerle…

Dada Manifestoları Kitap Alıntıları

Dizenin başladığı ve bittiği yerdeki kelimeyi istiyorum.
DADAİST BİR ŞİİR YAPMAK İÇİN
Bir gazete alın
Bir makas alın
Bir yazı seçin ve yapmak istediğiniz şiiriniz için dilediğiniz yeri
Keserek çıkartın
Sonra yapmak istediğiniz şiir için kelimeleri yazıdan adamakıllı kesip çıkarın ve hepsini bir kabın içine koyun
Yavaşça karıştırın
Sonra kestiğiniz kâğıtları birer birer dışarı çıkarın
Çıkardığınız sıraya göre dürüstçe kâğıda geçirin
Şiir size benzedi
Ve işte bu sizsiniz: bayağı hayvan sürüsü sizi anlayıp takdir etmeyecek ama siz hoş, duyarlı, sınırsız ve özgün bir yazar oldunuz.
Yüzün fotograf levhasını asit banyosuna koy.
Sistem yokluğunda bir sistem varsa -benim belirlemelerim dahilinde- onu asla uygulamam.
Yaşasın birleşmenin levazımatçıları!
DAHA FAZLA BAKIŞ YOK!
DAHA FAZLA SÖZCÜK YOK!
Bakmayı kes!
Konuşmayı kes!
Bana iyi bakın!
Bir budala, soytarı ve üçkâğıtçıyım.
Bana iyi bakın!
Çirkinim, yüzümde hiçbir ifade yok, küçük biriyim.
Sizden öte gibiyim!
Dürüstlüğün saflığın dengenin yalın gücünü arıyoruz. HİÇBİR ŞEY aramıyoruz her ANIN CANLILIĞINI onaylıyoruz, aniden gelişen akrobasinin karşıt felsefesini.
Ahlak, herkesin damarına çikolata aşılar. Bu iş, doğaüstü bir güç tarafından değil, düşünce tacirlerinin kredisi ve akademik tekelciler tarafından takdim edilmiştir. Duygusallık: bir grup canı sıkılan ve birbirleriyle kavga eden adamı görünce çare olarak takvimi ve ilimi icat ettiler. Şuna buna etiketler yapıştırarak başladı bizim salıverdiğimiz filozofların savaşı (para biriktirmecilik, değersiz ve dikkatli miktarlar ve ölçülerde) ve biri anladı ki acıma: sağlığı zayıflatan tiksintiyle ilişkili ishal gibi bir his, güneşe gölge düşüren iğrenç bir iş. Felsefi düşüncenin fabrikalarında eriyen çürük bir güneşin belsoğukluğuna karşı tüm evrensel yeteneklerin karşıtlığını, ölüm savaşını, tüm kaynaklarıyla ifşa ediyorum
Ben sistemlere karşıyım. Sistemlerin en kabul edilebilir olanı hiç olmayanıdır.
Beynin çekmecelerini de, onların sosyal örgütlenmelerini de yıkıyorum: Ahlaki çöküşü her yerde yaratmak, cennetin elini cehenneme, cehennemin gözlerini cennete atmak, evrensel bir sirkin doğurgan çarkını, gerçeğin gücüne ve bireyin düşlemine yerleştirmek.
Sizi temin ediyorum: Başlangıç yoktur ve biz korkmuyoruz, duygusal değiliz. Yıkımın, yangının, çürümenin büyük gösterisine hazırlanan bulutlar ve yakarışlarıyla örtülerini yırtan öfkeli rüzgâr gibiyiz. Yasa son verme aşamasındayız ve gözyaşları yerine bir kıtadan diğerine yayılan sirenler yerleştiriyoruz. Zehrin mutsuzluğundan yoksun yoğun sevincin sesiyiz.
Doyumsuz kitleye ulaşmayan bir edebiyat vardır. Yazarın gerçek gereksiniminden, sadece kendisi için doğmuş bir yapıt. Farkındalıklı, yasalara karşı önemini yitiren yüksek bir egoizm. Her sayfa; derin ve ağır bir ciddiyetten, girdaptan, baş döndürücülükten, yenilikten, sonsuzluktan ya da şaşırtıcı saçmalığından, ilkelerin coşkusundan veya tipografisinden patlamalı. Bir yanda cehennem çıngıraklarının takımı olmuş bir dünya sendeleyerek kaçıp gidiyor; diğer yanda kaba saba, sıçrayan, hıçkırıklara boğulan yeni insanlar. İşte sakatlanmış bir dünya ve onu iyileştirme hastalığına yakalanmış çaresiz edebiyat hekimi.
Çürük dişlerinizi, duyan kulaklarınızı, yaralarla dolu dilinizi sökmek için sizin seviyenize inmeden önce,
Kırmadan önce kokuşmuş kemiklerinizi,
Kolera sarmış karnınızı yarıp gübre olarak kullanmak için çıkarmadan önce,
Yağ bağlamış karaciğerinizi, bayağı dalağınızı ve şeker hastalığına tutulmuş böbreklerinizi, parçalamadan önce çirkin, gevşek ve mide bulandırıcı cinsel organınızı
Güzellik, coşkunluk, şeker, felsefe için açlığınızı söndürmeden önce
Matematiksel ve şiirsel metafiziksel biber ve hıyarlarınızı,
Sizi acımasız eleştirilerle dezenfekte etmeden, tutkuyla temizleyip parlatmadan önce
Hepsinden önce
Uzun bir antiseptik banyo yapmalıyız
Ve sizi uyarıyoruz

Bizler katiliz.

Dada yalnız başına kokmaz: O hiçbir şey, hiçbir şey, hiçbir şey değildir.
Umutlarınız gibidir: hiçbir şeydir.
Cennetiniz gibidir: hiçbir şeydir.
İdolleriniz gibidir: hiçbir şeydir.
Politikacılarınız gibidir: hiçbir şeydir
Kahramanlarınız gibidir: hiçbir şeydir.
Sanatçılarınız gibidir: hiçbir şeydir.
Dinleriniz gibidir: hiçbir şeydir
“Hiçbir şey, hiçbir şey, hiçbir şey anlamıyoruz.
Edebiyatın içi boş kafaları ve onların dünyayı ilerletme kuramları kahrolsun!
Başkalarının uydurduğu kelimeleri istemiyorum. Bütün kelimeler başka insanların uydurması. Ben kendi şeylerimi, kendi ritmimi, kendi sesli ve sessiz harflerimi istiyorum, ritmi ve kendim olan her şeyi eşleştirmek için.
Kargaşa içinde yaşayalım.
Yıkmak ve kurmak, devrim açısından özdeş kavramlardır. Tüm yıkıcı istek, aynı zamanda yeniden kurma isteği demektir.
İyilik berrak, aydınlık ve karalıdır, uzlaşmacı ve politik değildir.
Bir gazete alın

Bir makas alın

Bir yazı seçin ve yapmak istediğiniz şiiriniz için dilediğiniz yeri

Keserek çıkartın

Sonra yapmak istediğiniz şiir için kelimeleri yazıdan adamakıllı kesip çıkarın ve hepsini bir kabın içine koyun

Yavaşça karıştırın

Sonra kestiğiniz kâğıtları birer birer dışarı çıkarın

Çıkardığınız sıraya göre dürüstçe kâğıda geçirin

Şiir size benzedi

Ve işte bu sizsiniz: bayağı hayvan sürüsü sizi anlayıp takdir etmeyecek ama siz hoş, duyarlı, sınırsız ve özgün bir yazar oldunuz.

“İyilikle bir ilgisi yoktur. İyilik berrak, aydınlık ve karalıdır, uzlaşmacı ve politik değildir. Ahlak, herkesin damarına çikolata aşılar. Bu iş, doğaüstü bir güç tarafından değil, düşünce tacirlerinin kredisi ve akademik tekelciler tarafından takdim edilmiştir.”
“Matbaasal mikropların yardımıyla çoğalan içi boşaltılmış yavan et.”
“Sonsuzlukla kıyaslandığında her eylemin sonucu boşunadır. Ama eğer hayat amaçsız ve başlangıçsız berbat bir şakaysa ve biz solmuş kasımpatı çiçekleri gibi kötü bir anlaşmanın en iyisini yaparak gerekliliğimize inanıyorsak, uzlaşmanın tek temelini açıklıyoruz demektir: sanat.”
“Düşüncelerini dolaylı olarak zorla kabul ettirmek adına bir şeye karşı bakış açısıyla çabucak bakma biçimi diyalektik adını alır. Başka bir deyişle bardağın yarısına boş demek diğer yarısına dolu demektir.”
“İşte sakatlanmış bir dünya ve onu iyileştirme hastalığına yakalanmış çaresiz edebiyat hekimi.”
“Eski bir yapıtı değerli bulmamın nedeni yeniliğidir. Bizi geçmişe bağlayan tek şey karşıtlıktır.”
“Para kazanmak ve sevgili burjuvayı mutlu etmek için mi sanat yapıyoruz? Kafiyeler para için düzülüyor, tonlamalar göbek çizgisi boyunca akıyor.”
“Komşunu sev” ilkesi ikiyüzlülüktür. “Kendini tanı” ise ütopiktir ama daha kabul edilebilirdir çünkü kötülüğü barındırır.
Her şeyin bir kelime karşılığı vardır; ama sonunda kelimenin kendisi başlı başına bir şey haline gelir. Neden onu ben bulmamayım ki? Neden ağaca ağaç yerine “Plupluş” demiyoruz ve yağmur yağarken bu sefer de “Pluplubaş” demiyoruz?
“Bütün kelimeler başka insanların uydurması. Ben kendi şeylerimi, kendi ritmimi, kendi sesli ve sessiz harflerimi istiyorum, ritmi ve kendim olan her şeyi eşleştirmek için.”
“Ve Dada sizlersiniz, her zaman kelimelerle yazan ama asla kelimenin aslını yazmayan, her zaman asıl noktanın etrafından dolanan saygıdeğer şairler ”
“Yıkmak ve kurmak, devrim açısından özdeş kavramlardır. Tüm yıkıcı istek, aynı zamanda yeniden kurma isteği demektir.”
“Dada, yüreklilik, küçümseme, üstünlük, devrimci karşı koyuş; egemen mantığın, toplumdaki hiyerarşinin yok edilmesi, tarihin yadsınması, köktenci bir özgürlük, anarşi, burjuvanın yok edilmesi anlamına gelir.”
Eğer mantık sanatla evlenseydi ensest olurdu, kendi kuyruğunu yutup içine sokardı, bunu kendisine sürekli yapardı, kendini düzerdi.
Eğer hayat amaçsız ve başlangıçsız berbat bir şakaysa ve biz solmuş kasımpatı çiçekleri gibi kötü bir anlaşmanın en iyisini yaparak gerekliliğimize inanıyorsak, uzlaşmanın tek temelini açıklıyoruz demektir: sanat. Sanat, biz zihinleriyle savaşa gidenlerin yüzyıllardır onu israf etmemizi önemsemez. Sanat kimseye zarar vermez, onunla uğraşanları okşamakla kalmaz ülkenin boktan kültür ortamının gündemine düşme fırsatını elde ederler. Sanat özeldir, sanatçılar onu kendileri için yaparlar. “Anlaşılır bir eser” ise gazetecilerin yaratısıdır. Zira şimdi bu yaratığı yağlı boyalara karıştırmaktan zevk alıyorum: sıkıldığında vicdansızca kinimizi, alçaklığı ve korkaklığı otomatik olarak mahveden metale özenen kağıttan tübü. Sanatçı ya da şair, bu ticaretin bir reyon görevlisinde yoğunlaşmış olan kitlenin düşmanlığından zevk duyar, aşağılanmaktan mutludur, varlığının ispatıdır bu. Gazetecilerin övdüğü yazar ya da sanatçı eserinin anlaşıldığını gözlemler: bir hayvanın öfkesine katkıda bulunan sidikle içgüdüsel bir işbirliği yapan mantonun rezil astarı. Matbaasal mikropların yardımıyla çoğalan içi boşaltılmış yavan et.
Herkesin hem kendi işiyle ilgilendiği ve hem de diğerlerine saygı gösterdiği bir yaşama “hadi ordan”, derim.
Ben sistemlere karşıyım. Sistemlerin en kabul edilebilir olanı hiç olmayanıdır. Kendi adiliğinde kişinin kabını benliğiyle doldurma noktasına dek kendisini tamamlaması, düşünceye karşı veya düşünce için savaşma cesareti, tüm bunlar ansızın dayanılmaz bir biçimde bizi günlük ekmeği kazanmanın gizemine ve ekonomi tarlasının zambaklarına doğru sürükler.
Devam edin çocuklar, devam et insanlık Bilim doğanın hizmetkârları olduğumuzu söylemekte: her şey düzen içinde, aynı anda hem sevişin hem
de savaşın.
Boku çıkmış nesnellikten, uyumdan ve her şeyi bir düzen içine sokan bilimden nefret ediyorum.
Esas Gerçeklik yoktur.
Diyalektik bizi savunduğumuz düşüncelere basit yollarla
götüren eğlenceli bir araçtır.
Ahlaki çöküşü her yerde yaratmak, cennetin elini
cehenneme, cehennemin gözlerini cennete atmak, evrensel bir
sirkin doğurgan çarkını, gerçeğin gücüne ve bireyin
düşlemine yerleştirmek.
Sizi temin ediyorum: Başlangıç yoktur ve biz korkmuyoruz,
duygusal değiliz. Yıkımın, yangının, çürümenin büyük
gösterisine hazırlanan bulutlar ve yakarışlarıyla örtülerini
yırtan öfkeli rüzgâr gibiyiz.
İşte sakatlanmış bir dünya ve onu iyileştirme hastalığına yakalanmış çaresiz
edebiyat hekimi.
Eski bir yapıtı değerli bulmamın nedeni yeniliğidir. Bizi geçmişe bağlayan
tek şey karşıtlıktır. Ahlak dersi veren, psikolojik ilkeleri
düzelten ve tartışaduran yazarlarda, kazanmaya karşı
duydukları gizli istek haricinde; sınıflandırdıkları,
paylaştıkları, yönlendirdikleri gülünç bir hayat bilgisi
mevcuttur. Tempoya ayak uydurmaya çalışırken
kategorilerinin dans ettiğini görmek için niyetlenirler.
Okurları ise alay eder ama önemsemezler, ne yararı var ki
bunun?
Sürekli kendimden bahsediyorum. Çünkü ikna etmek gibi bir niyet taşımıyorum, başkalarını kendi aktığım suyun yatağına sürüklemek gibi bir hakkım da yok, kimseyi peşimden gelmeye de zorlamıyorum.
Kendimi açıklamam çünkü sağduyudan nefret ederim.
Biz sirk yöneticileriyiz ve eğlence yerlerinin rüzgârları, orospuluklar, tiyatrolar, gerçeklikler, duygular ve lokantalar arasında ıslık çalabiliriz, ohoho, dan dan.
DADA konuşmaz. DADA sabit görüşlü değildir. DADA sinek avlamaz.
DADA her şey değildir. DADA her şeye tükürür.
Aptalların ahlaki değerleri ve dehalara olan inançları beni bok gibi hissettiriyor.
halka hitaben
Çürük dişlerinizi, duyan kulaklarınızı, yaralarla dolu dilinizi
sökmek için sizin seviyenize inmeden önce,
Kırmadan önce kokuşmuş kemiklerinizi,
Kolera sarmış karnınızı yarıp gübre olarak kullanmak için
çıkarmadan önce,
Yağ bağlamış karaciğerinizi, bayağı dalağınızı ve şeker
hastalığına tutulmuş böbreklerinizi, parçalamadan önce
çirkin, gevşek ve mide bulandırıcı cinsel organınızı
Güzellik, coşkunluk, şeker, felsefe için açlığınızı
söndürmeden önce
Matematiksel ve şiirsel metafiziksel biber ve hıyarlarınızı,
Sizi acımasız eleştirilerle dezenfekte etmeden, tutkuyla
temizleyip parlatmadan önce
Hepsinden önce
Uzun bir antiseptik banyo yapmalıyız
Ve sizi uyarıyoruz
Bizler katiliz
Islık çalıp yuhalayın, bağırın, dişlerimi tekmeyle dökün, ne olmuş? Ben yine de size ahmak olduğunuzu söyleyeceğim.
Dada yalnız başına kokmaz: O hiçbir şey, hiçbir şey, hiçbir
şey değildir.
Umutlarınız gibidir: hiçbir şeydir.
Cennetiniz gibidir: hiçbir şeydir.
İdolleriniz gibidir: hiçbir şeydir.
Politikacılarınız gibidir: hiçbir şeydir
Kahramanlarınız gibidir: hiçbir şeydir.
Sanatçılarınız gibidir: hiçbir şeydir.
Dinleriniz gibidir: hiçbir şeydir.
Dada hiçbir şey, kesinlikle hiçbir şey istemez, yaptığı halka “Hiçbir şey, hiçbir şey, hiçbir şey anlamıyoruz” dedirtmektir. “Dadaistler hiçbir şey hiçbir şey hiçbir şey değiller ve hiçbir şeyde hiçbir şeyde hiçbir şeyde başarılı olmayacakları kesin.”
Kim hiçbir şey hiçbir şey hiçbir şey bilmez ki
Sanat geri zekâlılar için bir eczacılık ürünüdür.
Neden ağaca ağaç yerine “Plupluş” demiyoruz ve yağmur yağarken bu sefer de “Pluplubaş” demiyoruz?
Başkalarının uydurduğu kelimeleri istemiyorum. Bütün kelimeler başka insanların uydurması. Ben kendi şeylerimi, kendi ritmimi, kendi sesli ve
sessiz harflerimi istiyorum, ritmi ve kendim olan her şeyi eşleştirmek için.
Dada psikolojidir, Alman hazımsızlığı ve bulanık nöbetidir; Dada edebiyattır, burjuvazidir. Ve Dada sizlersiniz, her zaman kelimelerle yazan ama asla kelimenin aslını yazmayan, her zaman asıl noktanın etrafından dolanan saygıdeğer şairler
Dada sonu olmayan dünya savaşı, dada başlangıcı olmayan devrimdir; dada sizlersiniz arkadaşlar, siz şairler, saygıdeğer beyefendiler, sanayiciler ve misyonerler.
Dada, sözlükte yer alan bir kelime ve anlamı da oldukça basit… Fransızcada “sallanan oyuncak at” anlamına geliyor. Almancada ise “hoşça kal”, “sırtımdan in”, “elbet bir gün görüşürüz” Romancada “evet, gerçekten, haklısın, işte bu. Tabii ki, evet, kesinlikle, doğru ”
“Dada, yüreklilik, küçümseme, üstünlük, devrimci karşı koyuş; egemen mantığın, toplumdaki hiyerarşinin yok edilmesi, tarihin yadsınması, köktenci bir
özgürlük, anarşi, burjuvanın yok edilmesi anlamına gelir.”
M. Brauneck
“Edebi boş kafaların dünyayı düzeltme kuramlarına karşı. Yazı ve resimde dadacılıktan yana ”
M. Brauneck
“Edebi boş kafaların dünyayı düzeltme kuramlarına karşı. Yazı ve resimde dadacılıktan yana ” (Dadacılık Bildirgesi, 1918)
Devam edin çocuklarım, insanoğlu, kibar burjuva,bakire gazeteciler… Ben sistemlere karşıyım. Sistemlerin en kabul edilebilir olanı hiç olmayanıdır.
Dada yalnız başına kokmaz: O hiçbir şey, hiçbir şey, hiçbir şey değildir.
Umutlarınız gibidir: hiçbir şeydir.
Cennetiniz gibidir: hiçbir şeydir.
İdolleriniz gibidir: hiçbir şeydir.
Politikacılarınız gibidir: hiçbir şeydir
Kahramanlarınız gibidir: hiçbir şeydir.
Sanatçılarınız gibidir: hiçbir şeydir.
Dinleriniz gibidir: hiçbir şeydir.
Neden ağaca ağaç yerine
“Plupluş” demiyoruz ve yağmur yağarken bu sefer de “Pluplubaş” demiyoruz? Kelime, kelime, kelime, senin alanın, donukluğun, gülünç iktidarsızlığın; o muazzam kendini beğenmişliğinin,
Dada beynimizdeki dilimizdeki alışkanlıklarımızdaki unutulmuşluklarla acı bir şekilde taşak geçer. Der ki: İnsanlık ve tatlı salaklıkları gelişmiş toplumu mutlu eder.
DADA HER DAİM VARDIR
DADA HER DURUMDA COŞTURUR
DADA her şey değildir. DADA her şeye tükürür.
FAKAT . . . . . . . . .
DADA HER ZAMAN SİZİNLE KONUŞUR: ( )
Hepiniz suçlusunuz, ayağa kalkın! Marseillaise için veya “Tanrı Kral’ı Korusun” dendiğinde olduğu gibi ayağa kalkın Dada yalnız başına kokmaz: O hiçbir şey, hiçbir şey, hiçbir şey değildir.
Umutlarınız gibidir: hiçbir şeydir.
Cennetiniz gibidir: hiçbir şeydir.
İdolleriniz gibidir: hiçbir şeydir
( )
Şayet burada oldukça önemli kararlar alınacaksa; dobra bir bakışı hâkim kılmalıyız. Kültürün önemli kısmının temsilcisi olarak manen ve madden hakkımızı talep ediyoruz: biz, sanatçılar, ülkenin ideolojik gelişmesine katılmak istiyoruz, biz devleti ele geçirmek istiyoruz ve üstümüze düşen sorumluluğu yerine getirmek istiyoruz.
İlk kez Dadaizm, hayata karşı estetik bir tavır almayı reddetmiştir. Sadece zayıflıklar için birer kılıf olan ahlak,
kültür ve içselleştirme gibi büyük sözleri paramparça etmektedir.
Bir şiir dizesi bu lanetli dile, bir borsacının kirli kâğıt parçası tarafından ele geçirilmiş elleriyle konulmuşçasına yapışmış pislikten kurtulmak için bir fırsattır.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir