İçeriğe geç

Cthulhu’nun Çağrısı Kitap Alıntıları – H. P. Lovecraft

H. P. Lovecraft kitaplarından Cthulhu’nun Çağrısı kitap alıntıları sizlerle…

Cthulhu’nun Çağrısı Kitap Alıntıları

Mutsuzdur o kişi, çocukluk anıları yalnızca korku ve üzüntü getiren. Zavallıdır o kişi, geçmişe baktığında, içinde raflar dolusu eski kitapların çıldırtıcı bir şekilde uzandığı, kahverengi perdeli, büyük ve kasvetli odalarda tek başına geçirilmiş saatler veya alacakaranlıkta huşuyla seyredilmiş, çok yükseklerde ki çarpık dallarını sessizce sallayan tuhaf, devasa, asma yüklü ağaçlardan oluşan korular gören.
Sonsuzluğa uzanan bir tek ölüler değildir,
Sonsuz çağları deviren ölüm bile ölebilir.
Çünkü unutmak beni yatıştırsa da, bir yabancı olduğumun hep bilincindeyim; bu yüzyılda ve hâlâ insan olanların arasında bir yabancıyım.
Şarlatanlar ve sahtekarlarla sık karşılaşanlar, her şeyden önce sakıngan olur.
Mutsuzdur o kişi, çocukluk anıları yalnızca korku ve üzüntü getiren. Zavallıdır o kişi, geçmişe baktığında, içinde raflar dolusu eski kitapların çıldırtıcı bir şekilde uzandığı, kahverengi perdeli, büyük ve kasvetli odalarda tek başına geçirilmiş saatler veya alacakaranlıkta huşuyla seyredilmiş, çok yükseklerdeki çarpık dallarını sessizce sallayan tuhaf, devasa, asma yüklü ağaçlardan oluşan korular gören. Tanrılar bana böyle bir kaderi layık gördü – bana, şaşkın, hayal kırıklığına uğramış kişiye; budala, mahvolmuş kişiye.
Sonsuzluğun kara denizlerinin ortasında yer alan dingin bir cehalet adasında yaşıyoruz ve çok uzaklara yolculuk etmek bize göre değil.
Mutlak korku çoğu zaman hafızayı merhametli bir şekilde dumura uğratır.
Üstünü kapattığı tahmin bile edilmeyecek korkular dünyaya salınırsa, hiçbir ölümlü zihni bunu kaldıramaz.
Demek ki en kötü kâbusları, korkunç gerçekliklerdi.
Cahil gözler hiçbir şey göremez ve beceriksiz insanlar asla kâşif olamazlar.
Çünkü ancak gerçek bir sanatçı, korkunç olanın asıl anatomisini ve korkunun fizyolojisini, gizli içgüdüleri ya da kalıtımsal korku anılarını uyandıracak çizgi ve oranları, pasif tuhaflık hissini harekete geçirecek uygun renk kontrastlarını ve aydınlatma efektlerini tamı tamına bilir.
Gencin zihni çok tuhaf şeyler hayal ediyordu.Hayalgücü insanı rahatsız edecek kadar genişti.
Rüyalar sfenkslerden ve babillerden eskidir.
Dünyadaki en merhametli şey insan beyninin her şey arasında bağlantı kuramamasıdır diye düşünüyorum. Sonsuzluğun kara denizlerinin ortasında yer alan, dingin bir cehalet adasında yaşıyoruz ve çok uzaklara yolculuk etmek bize göre değil. Şimdiye kadar bilim bize pek zarar vermedi, fakat bir gün arasında bağlantı olmadığını sandığımız bilgileri birleştirerek öyle gerçekler ortaya çıkacak ki hepimiz ya deliricez ya da güvende olmak için yeni bir karanlık çağ yaratıcağız.
“İnsanlığın en eski ve en güçlü duygusu korkudur.
En eski ve en güçlü korkusu ise bilinmeyenin korkusudur.”
Anılar ve olasılıklar, gerçeklerden çok daha berbat.
“Mutlak korku çoğu zaman hafızayı merhametli bir şekilde dumura uğratır.”
Kozmosta acı olduğu kadar merhem de vardır ve bu merhem, acıyı ve üzüntüyü unutmaktır.
Sonsuzluğun kara denizlerinin ortasında yer alan, dingin bir cehalet adasında yaşıyoruz ve çok uzaklara yolculuk etmek bize göre değil.
On yaşındayken İstanbul’a ayak bastım. Ülkenin en büyük şehrindeyim ve danışacak, sığınacak kimsem yoktu. Başkasının kâbusu olur ama benim için ucu nereye gideceği bilinmeyen bir macera
Tek mutluluğu deneylerin getirdiği heyecandı ve hayvanları alıp onları pençeleri arasında kliniğe götürdüğü en sonunda büyümüş gözler, kızarmış gözbebekleri, köpük kaplı ağızdan sarkmış şişik bir dille komaya girmelerini izlerken attığı şeytani kahkahaları ve heves dolu düşünceli bakışları yaşadığı rutinini özlüyordu.
Dünyadaki en merhametli şeyin insan beyninin her şey arasında bağlantı kuramaması olduğunu düşünüyorum. Sonsuzluk içindeki kara denizlerin ortasında cahillikle dolu bir adada yaşıyoruz ve bulunduğumuz yerden ileri gitmemeliyiz.
Bazı şeyler hakkında tahmin yürütmek iyi değildir.
Anormallikler her zaman tiksinti, şüphe ve korku uyandırır.
Herkes katildir; fikirleri öldürüyorlar, icatları çalıyorlar.
Geçmişte yaşadıklarım sanki veda etmek için gözümün önünden geçti.
Bazen ne kadar iyi top sürersen sür, topu sadece kendinde tutmaktan zarar gelir.
Ne olursa olsun her şeye inanırlar! Cahil gözler hiçbir şey göremez ve beceriksiz insanlar asla kaşif olamazlar.
Aptallar ve yalancılarla harcayacak zamanı yoktu ve nefret ettiği basit insanların onun hakkında ne düşündüğünü umursamıyordu.
Sonun nasıl olacağını kim bilebilir? Yükselmiş olan batabilir ve batmış olan yükselebilir.
Ölüm anıları silebilecekse bir lütuf olurdu.
Sonsuza dek yatabilen ölü değildir,
Ve tuhaf, uzak zamanlarda ölüm bile ölebilir.
Yeryüzündeki en büyük lütuf, insan zihninin çevresinde bulunan her şeyde bağlantı kurma konusundaki yetersizliğidir bence.
O iğrenç büyücü, cehennem ateşlerini boya maddeleriyle uyandırmıştı ve fırçası kabuslar üreten bir asaydı.
Evet, Thurber, tıpkı güzellik gibi dehşetinde yaşamdan resmedilmesi gerektiğine uzun süre önce kanaat getirdiğimden, dehşetin yaşadığını bildiğim yerlerde biraz araştırma yaptım.
Unutmak beni yatıştırsa da, bir yabancı olduğumun hep bilincindeyim; bu yüzyılda ve hala insan olanların arasında bir yabancıyım.
Bu yeni, ani sessizlik hoşuna gitmemişti! Şeytani bir yanı vardı.
İkinci kez çığlık atmadı, korku onu felç etmişti ve hiç bir ölümlünün yayından çıkmayan sessiz bir okla vurulmuş gibi yere düştü.
Fakat gelecekte ne olacağını nereden bilebiliriz? Yükselen şey batabilir ve batan şey yükselebilir.
Yıldızların ötesinden geldiler ve figürlerini yanlarında getirdiler.
Sonsuza kadar uyuyan ölü değildir, yeterince zaman varsa ölüm bile ölebilir.
Evrendeki dehşetlerin tümünü tanıdım ve artık bahar gökleriyle yaz çiçekleri bile bana zehir gibi gelecek
Sonsuza dek yatabilen ölü değildir,
Ve tuhaf, uzak zamanlarda ölüm bile ölebilir
Pickman’ın kullandığı modeldi bu. Arka planda da mahzen stüdyosunun en ufak ayrıntılarına dek görünen duvarı vardı yalnızca.
Ama kozmosta acı olduğu kadar merhem de vardır ve bu merhem, acıyı ve üzüntüyü unutmaktır.
İnsanlık onlar için kör bir şekilde saf olmak olan ahmaklar içindir. İnsanlık, topluluğu kendi yararına kullanmak anlamına gelen politikacılar içindir.
Sır olan şey söylenen o cümle değildi, sır asla yüksek sesle söylenmiyordu sadece fısıldanıyordu.
Şimdiye kadar bilim bize pek zarar vermedi. Fakat bir gün arasında bağlantı olmadığını sandığımız bilgileri birleştirerek öyle gerçekler ortaya çıkaracak ki hepimiz ya deliriceğiz ya da güvende olmak için yeni bir karanlık çağ yaratacağız.
Dünyadaki en merhametli şey, insan beyninin her şey arasında bağlantı kuramamasıdır diye düşünüyorum.
Death would be a boon if only it could blot out the memories.
“Sonsuza dek yatabilen ölü değildir
Ve tuhaf,uzak zamanlarda ölüm bile ölebilir.”
Yeryüzündeki en büyük lütuf, insan zihninin çevresinde bulunan her şeyle bağlantı kurma konusundaki yetersizliğidir bence. Sonsuzluğun kara denizlerinin ortasında yer alan, dingin bir cehalet adasında yaşıyoruz ve çok uzaklara yolculuk etmek bize göre değil.
Ama kozmozda acı olduğu kadar merhem de vardır ve bu merhem acıyı ve üzüntüyü unutmaktır.
Yeryüzündeki en büyük lütuf, insan zihninin çevresinde bulunan her şeyle bağlantı kurma konusundaki yetersizliğidir bence. Sonsuzluğun kara denizlerinin ortadında yer alan, dingin bir cehalet adasında yaşıyoruz ve çok uzaklara yolculuk etmek bize göre değil. Her biri kendi yönünde ilerlemeye çalışan bilimler şimdiye dek bize pek zarar getirmedi; fakat günün birinde, kopuk bilgilerin birleştirilmesi önümüze öyle korkunç gerçeklik manzaraları serecek ve oradaki ürkütücü konumumuzu öyle bir şekilde sergileyecek ki ya bu keşif karşısında delirecek ya da ölümcül ışıktan kaçarak yeni bir karanlık çağın huzuruyla güvenliğine sığınacağız.
“Akıl sağlığı yerinde bir adama silah doğrultarak onu korkutmak mümkündür, fakat bir delinin sonuçlara karşı olan ilgisizliği ona insanüstü bir güç ve tehdit verir.”
“İronik, artık deliliğim yok oldu ve acıyı izlemek zevkli olmayacak!”
“Sonsuza kadar uyuyan ölü değildir,
Yeterince zaman varsa ölüm bile ölebilir.”
Mutsuzdur o kişi, çocukluk anıları yalnızca korku ve üzüntü getiren. Zavallıdır o kişi, geçmişe baktığında, içinde raflar dolusu eski kitapların çıldırtıcı bir şekilde uzandığı, kahverengi perdeli, büyğk ve kasvetli odalarda tek başına geçirilmiş saatler veya alacakaranlıkta huşuyla seyredilmiş, çok yükseklerdeki çarpık dallarını sessizce sallayan tuhaf, devasa, asma yüklü ağaçlardan oluşan korular gören.
Tam o sırada, içerideki deli müzisyene karşılık verircesine dışarıda uluyarak esmeye başlayan gece rüzgarı panjuru takırdattı.
Şimdi alaycı, dostane hortlaklarla birlikte gece rüzgarına biniyor ve gündüzleri, Nil kıyısındaki mühürlü ve bilinmeyen Hadoth Vadisi’nde bulunan Nephren-Ka’nın yeraltı mezarlıklarında oyun oynuyorum.
Burada üst üste nesiller yaşadı, hissetti ve öldü. O zaman insanlar yaşamaktan, hissetmekten ve ölmekten korkmazlardı.
Huzur içinde yatsınlar, eğer evrende huzur diye bir şey kaldıysa.
Yükselmiş olan batabilir ve batmış olan yükselebilir.
“Bahtsız ataları ve insanlardan uzak yaşamalarının aptallaştırıcı etkileri yüzünden evrim basamaklarından yavaşça geriye doğru inen basit hayvancıklardı onlar.”
Mutlak korku çoğu zaman hafızayı merhametli bir şekilde dumura uğratır.
Boş kafalı kalabalıkları hoşnut etmek için romanlarının ne kadar boş olması gerektiğini bildiğinden, kitaplarını yaktı
Sıkıcı, tekdüze bir yaşam, bilinmeyene karşı daha büyük özlemler doğurur.
Allah biliyor ya sinirli olmam için bir dünya sebep var ve aklım başımda olduğu için kendimi şanslı sayıyorum.
Ama oyunun tehlikeye değeceğini düşünüyorduk.
Orda yalnız otururken korku benzeri bir duyguyla ürperdim. Yalnız diyorum çünkü uyuyan birinin yanında oturan biri, düşünülemeyecek kadar yalnızdır.
Kararı vermek, yapmaktan kolaydı.
Ne istiyorsak onu yaratırız çevremizde, istemediğimiz şeyi ise süpürüp temizleriz.
Üzerinde kafa patlatmanın iyi olmayacağı şeyler vardır.
Duygularının açıklanmadan bir yana itilmek zorunda kalması ilk defa başına gelmiyordu.
Güzellik diye bir şey yoktu. Özgürlükte yoktu.
Zihin açıklığına ve sabrına hayran kaldım.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir