Jean Baudrillard kitaplarından Cool Anılar kitap alıntıları sizlerle…
Cool Anılar Kitap Alıntıları
Hatır için fotojenik gülümseme bir savunma mekanizması, yırtıcı bir hayvandan kurtulmak için ölü taklidi yapma biçimi değil mi?
..
Bütün dünya batılı olduğunda, güneş nereden doğacak?
..
Bütün dünya batılı olduğunda, güneş nereden doğacak?
Lacan haklı: Dil anlamı belirtmez, anlamın yerini alır.
“İki kopma biçimi: Birinin nedeni uzaklık, diğerininki fazla yakınlık..”
bir şeyin parçası değilseniz onun hakkında konuşmaya hakkınız olmadığını öne süren bir tür ahlak yasası var. bir şey hakkında konuşmak ile, o şeyin parçası olmak bambaşka şeylerdir. bunun en iyi örneği ölüm: ölüm hakkında konuşabilmek için canlı olmanız gerekir.
bütün dünya batılı olduğunda, güneş nereden doğacak?
“İnsanın kendisiyle ilgilenmesi zamanımızın komik bir yanılsaması.
Başkalarıyla ilgilenmesi ise trajik.”
Başkalarıyla ilgilenmesi ise trajik.”
İki kopma biçimi: Birinin nedeni uzaklık, diğerininki fazla yakınlık.
Anısı yüreğinizi daraltınca, hoş olanın yüceliği anlaşılır.
Anısı yüreğinizi daraltınca, hoş olanın yüceliği anlaşılır.
İçimizde uyuyan çocuk, ilelebet uykusuzluk hastalığına yakalandı. Onu büyütmek ne işe yarar artık?
Tembellik, sabırsızlıkla at başı gider her zaman: çünkü tembel olduğumuz için hızlıca sonuca ulaşmak isteriz. Acelecilik ise, bir tür erken boşalmadır.
Sonsuza kadar bir soruyla yaşamak, bir cevapla yaşamaktan daha iyi.
En büyük hata, arzuyu gerçekliğe dönüştürmektir.
Düşünmek, iz bırakmadan karda yürümek kadar zordur.
İnsana inanıyorum, her şeyi yapabilir! İstemeden nükteli olan bir söz: İnsanın, en iyi şeyleri yapabilecek durumda olduğunu söylediğini sanıyor. Oysa, insanın en kötü şeyleri de yapabilecek durumda olduğunu söylemiş olmuyor mu.
Rüyalar gerçek hayattan gelen arzuların yerine geldiği bir ortam olmaktansa, gerçekler rüyalardan doğan arzuların yerine geldiği bir ortam olmalıydı.
Rüyalar arama motoru olmalıydılar.
Rüyalar arama motoru olmalıydılar.
Görünmez aptallık yüzdesine gelince; görünür aptallıklarla kıyas kabul etmez.
Buna karşılık, belki de gizli zekâ yüzdesi ile tutku ve hayal gücü yüzdesi görünürde olanın çok daha üstündedir.
Buna karşılık, belki de gizli zekâ yüzdesi ile tutku ve hayal gücü yüzdesi görünürde olanın çok daha üstündedir.
Yapay varlıklardan oluşan gelecek kuşaklar, eli mahkûm, insan ırkını ortadan kaldıracaklar; tıpkı insan ırkının hayvan türlerini ortadan kaldırması gibi. Geriye dönük olarak, maymun muamelesi yapacaklar bize ve bizden geldikleri için utanç duyacaklar. İnsanları kapattıkları hayvanat bahçeleri kurup, yok olmakta olan bütün türler gibi bizi de koruma altına almaya çalışacak ve çocuksu bilim-kurgu kahramanlarına dönüştürecekler.
Ölümü hiç hayal etmedim: Sürpriz olarak kalmalı.
Derinlik, o eski derinlik değil artık. Çünkü 19. yüzyılda, görünümleri yok eden zorlu bir çalışma yapıldı ve anlam yüceltildi; buna karşılık 20. yüzyılda da bunun kadar müthiş bir çalışmayla anlam yok edildi
Ne için? Bugün artık, ne görünümlerin ne de anlamların tadını çıkarabiliyoruz.
Ne için? Bugün artık, ne görünümlerin ne de anlamların tadını çıkarabiliyoruz.
Hakikat, olabildiğince hızlı kurtulunması ve başkasına bırakılması gereken şeydir. Aynı hastalıklar gibi, gerçekliği iyileştirmenin tek yolu budur. Elinde hep gerçekliği tutan kaybeder.
İki kopma biçimi: Birinin nedeni uzaklık, diğerininki fazla yakınlık.
İki kopma biçimi: Birinin nedeni uzaklık, diğerininki fazla yakınlık.
İki kopma biçimi: Birinin nedeni uzaklık, diğerininki fazla yakınlık.
Tanrı insanı yaratırken, onun yapayalnız kalamayacağını gördü ve ona bir gölge verdi
”Tanrı insanı yaratırken, onun yapayalnız kalamayacağını gördü ve ona bir gölge verdi. O gün bu gündür, gölgesini şeytana satmaktan vazgeçmedi insan! ”
Felsefe ölüme sürükler, sosyoloji ise intihara.
İki kopma biçimi: Birinin nedeni uzaklık, diğerininki fazla yakınlık
“Beklemek erken ödenen bir kefarettir.”
“Var olma nedenlerimiz, taşların var olma nedenlerinden daha fazla değil ve hayatımızın bir yanı güneşe bakıyorsa, diğer yanı cehennem soğuğunda.”
“Beklemek erken ödenen bir kefarettir.”
Anısı yüreğinizi daraltınca, hoş olanın yüceliği anlaşılır.
“Anısı yüreğinizi daraltınca, hoş olanın yüceliği anlaşılır.”
“Ölmek bir şey değil, yok olmayı bilmek gerek.”
Erkek erotizmi, reklamlarda kullanıldığında hep çok gülünç oluyor. Kamu sahnesinde kadın bedenini erotik fuhuş un eşdeğeri olarak görmek isteyen erkekler/kadınlar, imgelerin zihindeki oyunundan hiç anlamıyorlar. Kadını konu alan erotik sanrının başarısı (kadınlar için bile), kıçının yarısaydam görünümünden ve bu görünümün bir tapınma nesnesi kadar mükemmel olmasından geliyor. Böylesi bir sanrıya uygun olan yalnızca kadın. Erkek, hiçbir zaman saydam ve dolayısıyla sanrı nesnesi olamıyor. Sahneye bütün ağırlığı, bütün yapmacıklı-ğıyla girdiği an, nesnenin büyüleyiciliği de kalmıyor. Erkek, yanılsama sahnesinde başarılı olamıyor. Konu olmak isteyen her şey gibi, görüntülerin oyunuyla gülünç duruma düşüyor. Yapılacak tek şey kalıyor: Yok olup gitmek.
Ölmek bir şey değil, yok olmayı bilmek gerek.
Ölüm biyolojik rastlantının alanına giriyor, iş değil. Yok olmak ise daha önemli bir ihtiyaç. İnsan, kendi yok oluşunun denetimini biyolojiye bırakmamalı. Yok olmak; ne hayata ne de ölüme denk düşen bir muamma halini almak. Bazı hayvanlar ile yakınlarının karşısına geçip kendilerini yok eden vahşiler bunun nasıl yapılacağını biliyorlar.
Ölüm biyolojik rastlantının alanına giriyor, iş değil. Yok olmak ise daha önemli bir ihtiyaç. İnsan, kendi yok oluşunun denetimini biyolojiye bırakmamalı. Yok olmak; ne hayata ne de ölüme denk düşen bir muamma halini almak. Bazı hayvanlar ile yakınlarının karşısına geçip kendilerini yok eden vahşiler bunun nasıl yapılacağını biliyorlar.
Felsefe, kendi sorusunu sorabilmek için dünyanın vadesini uzatmak istiyor; ancak dünyanın bir sorular evreni olmadığını unutuyor. Dünya bir cevaplar evrenidir; otomatik ama yine de şiirsel ve olası bütün sorulara önceden verilmiş cevapların ev reni.
Felsefe, dünyanın yarattığı muammayı felsefi bir soruna dönüştürmek istiyor; ancak muamma hiçbir soru sorulmasma fırsat tanımaz. Dünyayı anlaşılmaz kılan şey cevapların önceden verilmiş olmasıdır.
Felsefe, dünyanın yarattığı muammayı felsefi bir soruna dönüştürmek istiyor; ancak muamma hiçbir soru sorulmasma fırsat tanımaz. Dünyayı anlaşılmaz kılan şey cevapların önceden verilmiş olmasıdır.
İnançta hafif bir bunamanın izleri vardır; ancak inançtan çok daha kuvvetli bir hal olan ikna olma, gerçek bir geri zekâlılıktan başka bir şey değildir. İkna olan kişinin geri zekâlılığı, yalnızca muzaffer bir ahmaklığın gerisinde kalır.
Erkekler, kadınların cinsel taleplerinden androjini ya da travesti sayesinde kaçıyorlar; kadınlar ise, erkeklerin taleplerinden kaçarken iffeti ve büyücülüğü kullanıyorlar.
Gizemli olan baştan çıkarmanın görüntüsü değil; asıl baştan çıkarıcı olan, kendi arzusunun ya da kendi imgesinin avı olanın görüntüsü.
Ölüm de kendi yokluğuyla parıldıyor.
Muhteşem, büyüleyici bir devingenlik, havaya denk bir çeviklik: kedi.
Ateşle paranoyak
Toprakla takıntılı
Suyla şizofren
Rüzgârla histerik
Bütün zihinsel törenlerin parçalanmaz bir biçimi var.
Toprakla takıntılı
Suyla şizofren
Rüzgârla histerik
Bütün zihinsel törenlerin parçalanmaz bir biçimi var.
Her hayatın iki yörüngesi vardır: Biri çizgisel ve tersinmez, yaşlanmanın ve ölümün yörüngesi; diğeri elips biçiminde ve tersinir, ne çocukluğu ne ölümü ne bilinçaltını tanıyan ve kendi ardında hiçbir şey bırakmayan bir zincir kurarak hep aynı
figürlerin dolanmandan oluşan yörünge. Bu zincir diğeriyle sürekli kesişir, bazen de birden izlerini siler.
figürlerin dolanmandan oluşan yörünge. Bu zincir diğeriyle sürekli kesişir, bazen de birden izlerini siler.
ve önünüzde yalnızca histerinin külleri ve zihinsel olarak baş eğmiş bir kadının harabesi kalır.
Her acıda ya da hazda, onu olabildiğince hızlı bitirmeye ve bir an için varoluştan bağışlanmaya dair gizli bir dilek vardır. Sona ne kadar çabuk ulaşılırsa, bağışlanmanın da süresi o kadar uzar.
Kusursuz olan bir şey varsa o da her yeni karşılaşmada her şeyi birisinden bekleme ihtimalinin doğmasıdır. Kavramsal olarak hepimiz bakiriz ve hepimiz, akla rağmen, bütün yüzlerde bir kader bulmayı umuyoruz.
Şeyleri anlamak üzere en yüksek duyumu sağlayan tek bir görme biçimi vardır; kendinden geçmenin ya da simülasyonun tamamen denetim altına alınmış biçimi.
İşte bizim ayırt edici özelliğimiz: Ölüm getiren teknolojinin verdiği zararları onarmak için sentez teknolojisi kullanmak.
İrade çağında değil, keyfilik çağında yaşıyoruz
Anomi değil, anomali çağında yaşıyoruz
Olay değil, olasılık çağında yaşıyoruz
Erdem değil, gizillik çağında yaşıyoruz
Güç değil, potansiyel çağında yaşıyoruz
vb, vb.
Anomi değil, anomali çağında yaşıyoruz
Olay değil, olasılık çağında yaşıyoruz
Erdem değil, gizillik çağında yaşıyoruz
Güç değil, potansiyel çağında yaşıyoruz
vb, vb.
Neden odanın ortasında, olmayan bir avizenin altında uçmayı tercih eder? Ve kim kumanda eder molekül hareketinin ev versiyonu olan bu kesintili, usanmak bilmeyen uçuşu? Sinek virajları bilmez: Ne büyük giz! Sonsuzluğu da: Gelişigüzel, gizlice kutupları yok edilmiş bir güzergâhı izleyerek hep aynı küçük uzamı kateder. Denge kavramını da bilmiyor gibidir:
Uzamın bütün noktalarına dokunma oyunu oynadığı ve saatler süren kesintisiz uçuşlar onun kafasını hiç karıştırmaz -tam olarak nereye konması gerektiğini her zaman bilir ve her an kalkmaya hazırdır. Bütün bu tuhaf hareketleri ve dönüp durması, enerjinin sorunlarına tümüyle yabancıdır. Meğerki bütün enerjisini tekrarlayan bu hareketlerle, boş uzamının ayrıntılı tasviriyle tüketmesin. Bir böceğin, Liliputular’ın,Brown Hareketindeki parçacıkların dünyasını andıran köşeli
uzamında insan, dik açılarla hareket etmenin imkânsızlığıyla bir canavar, Nuh nebiden kalma bir yaratık gibi görünmek durumundadır.
Uzamın bütün noktalarına dokunma oyunu oynadığı ve saatler süren kesintisiz uçuşlar onun kafasını hiç karıştırmaz -tam olarak nereye konması gerektiğini her zaman bilir ve her an kalkmaya hazırdır. Bütün bu tuhaf hareketleri ve dönüp durması, enerjinin sorunlarına tümüyle yabancıdır. Meğerki bütün enerjisini tekrarlayan bu hareketlerle, boş uzamının ayrıntılı tasviriyle tüketmesin. Bir böceğin, Liliputular’ın,Brown Hareketindeki parçacıkların dünyasını andıran köşeli
uzamında insan, dik açılarla hareket etmenin imkânsızlığıyla bir canavar, Nuh nebiden kalma bir yaratık gibi görünmek durumundadır.
Aztek efsanesinin güzelliği: Tanrılar kendi ölümleriyle, ışığa, yıldızlara, göğe, toprağa, insanlara hayat veriyorlar birer birer.
Freud: Hazzı ilke haline getirdi.
Lacan: Aynayı evre haline getirdi.
Lacan: Aynayı evre haline getirdi.
Aşırı derecede görünen, aşırı derecede gerçek, saydam ve işlemsel bir dünyada sessizliğin etkisine bel bağlamaktan başka çare yok.
Her şey, düşsel bir belirtisizliğin ikincil ama yine de nihai çözümler düşleyen haline doğru kapandığında; içimizdeki bütün gerilimler sübliminal* bir hal içinde çözüldüklerinde; yine eylemsizlik noktasını bulmak ve her şeyi yok ederek olağanlaştırmak gerekir.
*İng. Bilinç eşiğinin altında kalan algı
Eskiden iyi stratejiler yabancılaşmanın etkilerini biriktirmek üzerine kuruluyordu; bugün, kayıtsızlığın etkilerini biriktirmek daha güvenli bir yol sayılıyor. Çevresinde kendi için, güçlü soğurma ya da kan çekme süreçleri yaratan bir kayıtsızlık kutbu oluşturmak.
İki kopma biçimi: Birinin nedeni uzaklık, diğerininki fazla yakınlık. Yükle gelen kopma, cazibeyle gelen kopma. Böylesi bir yakınlık, günden güne, çöldeki binlerce kilometre boyunca, bir cinayet kadar tahammül edilmez olabilir. Nitekim böyle
oldu.
oldu.
Hiçbir şey, kendi süslerine bürünmüş ağaçların törensel inadına, günü tamamlamakta olan ışığa, kesintisiz çevrimini sürdüren rüzgâra ve ölüme denk olamaz. Düşünce ise paradoksal bir zincirden başka bir şey değildir.
Görünüş de serinlik gibi bir tutkudur. Kişide, hakikat takıntısının yanı sıra bir görünüş tutkusu bulunur. Bu yüzden de
görünüm törensel bir eylemdir; düşünce eylemi ise, hiçbir zaman törensel olamaz. Bununla birlikte zekâ düşüncenin, sır ise
hakikatin baştan çıkarıcı biçimleridir.
görünüm törensel bir eylemdir; düşünce eylemi ise, hiçbir zaman törensel olamaz. Bununla birlikte zekâ düşüncenin, sır ise
hakikatin baştan çıkarıcı biçimleridir.
Bizler her ne olursa olsun toplumsal komaya, siyasal komaya, tarihsel komaya adanmışız. Anestezik yok oluşa, anestezi altında fading’e* adanmışız.
*Ing. Sönme, yavaşlama, kaybolmaya yüz tutma
Diyalektiğe özlem duyuluyor; örnekleri, Benjamin ve Adorno. En ince diyalektik bile, her zaman özlemde son buluyor.
Öte yandan ve çok daha derin bir şekilde (Benjamin ve Adorno’da da) sistemde belli bir melankoli var; hem hiç iyileşmeyecek hem de diyalektiğe karşı bağışıklığı olan bir melankoli bu. Bugün saydamlıkları alaycılığa kaçan şekillerde üste
çıkan da o.
Öte yandan ve çok daha derin bir şekilde (Benjamin ve Adorno’da da) sistemde belli bir melankoli var; hem hiç iyileşmeyecek hem de diyalektiğe karşı bağışıklığı olan bir melankoli bu. Bugün saydamlıkları alaycılığa kaçan şekillerde üste
çıkan da o.