İçeriğe geç

Cölanj Kitap Alıntıları – Taylan Kara

Taylan Kara kitaplarından Cölanj kitap alıntıları sizlerle…

Cölanj Kitap Alıntıları

&“&”

Güç tehlikeli bir alışkanlık, hemen bağımlılık yapar ve yoksunluğu da ciddi belirtiler verebilir.
İnsanın, her insan ya da nesne ile olan ilişkisinde diğerlerinden farklı göründüğü bir kreşendo vardır; varılan doruktan sonrası hep iniştir.
Binlerce bebeğin annesinden ihtiyar doğup cesetleşerek büyüdüğü, sonrasında sürekli bulaşıcı bir çürüme ile çevrelerine yaydıkları öldürücülüğü yuksek bir hastalıktır yaşamak; insan cinsel yolla dünyaya bulaşan bir enfeksiyondur artık…
Eğer sadık bir eşsen kafandan ne diye sadakat geçsin?
En büyük dehşetler, karşılaştığında, çırpınman gerektiğini bile anlayamadıklarındır.
Büyük adaletsizliklerin olduğu yerde küçük adaletler aramak, adaletsizliğin tipik bir görüntüsüdür.
Kendi hayatımızda hep haksız çıkmak çok sorun değil; keyif verici olan başkalarının hayatlarında haklı çıkmaktır.
Bir şeyin arkasına bakıp da hayal kırıklığına uğramadınsa sana tavsiyem o şeyin biraz daha arkasına bak; hayal kırıklığı oralarda bir yerlerde olmalı.
Her insan acı tarihinin bütün arkeolojisini içinde taşır; hiç kazı yapmasa bile, farkettiği hiç müzesi olmasa bile…
Dünyaya, evrene, insanlığa iyilik mi yapmak istiyorsun: o halde uyu!
Her insan, çocukken kendine yönelik eşsizlik ve güçlülük duygularından sıyrılıp gerçek hayatı, sıralandığını ve önemsizliğini anladığında, az ya da çok sarsıntı duyar.
Ayrışmak isterken sürekli benziyoruz; en çok ayrışırken benzeşiyoruz.
Nikah salonlarının, kurumun ruhuna uygun olarak aslında Çetecilik ve Organize Suçlar Bürosu"na bağlı olması gerekirdi.
Evren, bir tanrının elinden çıkmayacak kadar kötü kurgulanmış; kostümler bozuk, ışık yetersiz, senaryo boktan ve kamera hep başka şeyler çekiyor.
Yarattığı evrenin en büyük eksiğiydi tanrı… Bu filmin sıkıcı olmasının nedenini şimdi anlıyor musun?
Zaten yeryüzünün reddettiği her şeyi, yerin altına gömüp durmuyoe muyuz?
İnsan beynindeki hiçbir düşünce ölüm düşüncesi kadar kısa ömürlü değildir.
Anılarımızın yükünü, geçmişimizin kirini, fotoğraflara, biblolara çeşitli nesnelere asarak hafifleyebiliyor, ancak bir sürü hayat destek elemanı"nın yardımı ile yaşayabiliyoruz.
Aslında benim doğumum da bir çeşit düşük sayılır; ben de hiç beklemediğim bir dünyaya düşmüştüm.
Hiçbir şeyi iki kez yaşamadan bütün hayatımızı aynı geçirebilme hüneri: insana verilen tanrısal bir ceza; her canlının tadının farkında olmadan her gün yediği insani yemek…
Çünkü insan işkenceyi, önce çıplak gördüklerine yapar, güncel bir insanlık geleneğidir bu.
Ölü bir kahraman olmaktansa yaşayan bir solucan olmayı tercih etmiştik; annelerimizi üzmektense solucanlaşmıştık,bu durumdan herkes memnundu.
Ömrüm,yaralarını iyileştirmeye çalışırken aldığım yaraların kaba bir tarih toplamı gibi…
Konuşma balonlarımıza bakılırsa, uyum yoğunluğundan kendimizden geçiyorduk.
Denizin dibindeki her tarafına sular giren batık gemiler gibi her yanı tahminlerle işgal edilmiş bir dünyada sorunsuzca yaşlanıyorduk.
Efendilerin en büyük sermayesi uşaklarının bilincidir .
Büyük adaletsizliklerin olduğu yerde küçük adaletler aramak, adaletsizliğin tipik bir görüntüsüdür. Herkesin her gün işlediği suçlarda suçlu bulma ihtiyacı diğerlerinden daha şiddetlidir; bir tane suçlu bütün toplumu temize çıkarır çünkü. Bu yüzden herkesin katil olduğu yerde çimenlere basanları asarlar. Toplumdaki varlığı olmayan adalet yükü, çime basanı öldürerek hafifletilebilir ancak.
Çoğulluğu kasteden ifadeler, bir süre sonra çoğulu oluşturanlardan biri tarafından tamamen işgal edilir.
Ayrışmak isterken sürekli benziyoruz; en çok da ayrışırken benzeşiyoruz.
Evren, bir tanrının elinden çıkmayacak kadar kötü kurgulanmış; kostümler bozuk, ışık yetersiz, senaryo boktan ve kamera hep başka şeyler çekiyor.
İnsan beynindeki hiçbir düşünce ölüm düşüncesi kadar kısa ömürlü değildir.
Büyük adaletsizliklerin olduğu yerde küçük adaletler aramak, adaletsizliğin tipik bir görüntüsüdür. Herkesin her gün işlediği suçlarda suçlu bulma ihtiyacı diğerlerinden daha şiddetlidir; bir tane suçlu bütün toplumu temize çıkarır çünkü. Bu yüzden herkesin katil olduğu yerde çimenlere basanları asarlar. Toplumdaki varlığı olmayan adalet yükü, çime basanı öldürerek hafifletilebilir ancak.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir