Douglas Adams kitaplarından Çoğunlukla Zararsız kitap alıntıları sizlerle…
Çoğunlukla Zararsız Kitap Alıntıları
…artık kolayca penceresinin eşiğine tırmanabilme ve istediği zaman kendini oradan atabilme özgürlüğüne sahip olmuştu. Bununla birlikte, genellikle pencereye çıktıkları ve etraflarına bakınıp düşüncelerini topladıkları bir iki saniye içinde ansızın ihtiyaç duydukları tek şeyin rahat bir soluk almak, olayları farklı bir açıdan görmek ve belki de birkaç koyun yetiştirebilecekleri bir çiftlikte yaşamak olduğunu fark ediyorlardı.
Bırak geçmiş kendi kendine kalsın ve yaşadığın an geleceğe doğru ilerlesin diye düşünüyordu.
Hiçbir şey ışık hızından daha hızlı yol alamaz ve bu konudaki tek istisna, kendi özel kanunlarından başkasını tanımayan kötü haberler olabilir.
Herhangi bir şekilde gördügün, yaşadığın veya duyduğun bir şey sana özeldir. Kendi algılayış şeklinle kendine bir Evren yaratırsın. Bu nedenle Evrende algıladığın her şey sana özeldir.
Tavsiye için bana geliyorsun, ama tanımlayamadığın şeylerle baş edemiyorsun. Hımm. O halde sana yalnızca, aslında zaten bildigin şeyleri söylemeliyiz, ama bunlara yeni bir haber süsü vermeliyiz, ha? Eh, hep aynı şey.
Hepimiz, sınırlarda toplanmaktan hoşlanırız.
Karın suyla buluştuğu sınırda. Toprağın havayla buluştuğu çizgide. Vücudun beyinle buluştuğu noktada. Uzayın zamanla karşılaştığı yerde. Bir tarafta olup diğer tarafa bakmayı severiz.
Karın suyla buluştuğu sınırda. Toprağın havayla buluştuğu çizgide. Vücudun beyinle buluştuğu noktada. Uzayın zamanla karşılaştığı yerde. Bir tarafta olup diğer tarafa bakmayı severiz.
Gezegende yaşayan herkesin yalnızca tek bir arzusu vardı o da burayı terk etmekti.
“Bir yolcuya verecek tavsiyeleriniz var mı?”
“Evet. Sahilde bir ev al.”
“Evet. Sahilde bir ev al.”
Tanrım beni bilmem gerekmeyen şeyleri öğrenmekten koru. Hatta beni bilmediğim şeyler olduğunu öğrenmekten koru. Öğrenmemeye karar verdiğim şeyler olduğunu öğrenmemeye karar verdiğimi bilmekten koru. Amin.
Herhangi bir şekilde gördüğün, yaşadığın veya duyduğun bir şey sana özeldir. Kendi algılayış şeklinle kendine bir Evren yaratırsın. Bu nedenle Evrende algıladığın her şey sana özeldir.
Sen benim gördüğümü göremezsin, çünkü kendi gördüğünü görüyorsun. Benim bildiğimi bilemezsin, çünkü kendi bildiklerini biliyorsun. Benim gördüklerim ve bildiklerim senin gördüklerin ve bildiklerine eklenemez, çünkü aynı cinsten şeyler değiller. Ne de senin gördüklerin ve bildiklerinle değiştirilebilir, çünkü bu senin kendini değiştirmen anlamına gelecektir.
‘Gerçek mutluluğun sevinçlerinden biri de’ diye şakıdı robot, ‘onu paylaşmaktır’.
Mantıklı düşünebilen herhangi bir şeyin en az kendisi kadar mantıklı düşünebilen bir başka şey tarafından kolayca aldatılabilmesi mümkündü
Yaşadıkça öğrenir ve öyle ya da böyle yaşarsın.
Bir de paniğe kapılırsın.
Bir de paniğe kapılırsın.
ben nereye aitim?
Yaşadıkça öğrenir ve öyle ya da böyle yaşarsın. Bir de paniğe kapılırsın.
Devletler, kontrollerine aldıkları muhalefet hareketlerini, ayaklanmaları ya da devrimleri, dışında kaldıklarından daha kolay engeller.
Herhangi bir şekilde gördüğün, yaşadığın veya duyduğun bir şey sana özeldir. Kendi algılayış şeklinle kendine bir Evren yaratırsın. Bu nedenle Evrende algıladığın her şey sana özeldir.
Sorunlardan biri, ışık hızı ve bu hızı aşmaya çalışırken karşılaşılan güçlüklerdir. Bu imkansızdır. Hiçbir şey ışık hızından daha hızlı yol alamaz ve bu konudaki tek istisna, kendi özel kanunlarından başkasını tanımayan kötü haberler olabilir.
Kendi algılayış şeklinle kendine bir evren yaratırsın. Bu nedenle evrende algıladığın her şey sana özeldir.
Bir şeyi görmen onun orada olduğu anlamına gelmez. Aynı şekilde bir şeyi görmemen de onun orada olmadığı anlamına gelmez. Her şey algılarının senin dikkatini nereye yönelttiğine bağlıdır.
Kurallar çoğaldıkça küçülürler.
Sen benim gördüğümü göremezsin, çünkü kendi gördüğünü görüyorsun. Benim bildiğimi bilemezsin, çünkü kendi bildiklerini biliyorsun.
Eğer yaşanmakta olana başkaldırıyorsanız ve gençseniz, yaşadığınız her ne olursa olsun serüvendir.
-Tanrım, beni bilmem gerekmeyen şeyleri öğrenmekten koru. Hatta beni bilmediğim şeyler olduğunu öğrenmekten de koru. Öğrenmemeye karar verdiğim şeyler olduğunu öğrenmemeye karar verdiğimi bilmekten koru.
-Tanrım, tanrım, tanrım. Beni yukarıdaki duanın sonuçlarından koru. Amin.
Herhangi bir sorunu çözmenin en önemli koşulu, dedi kendi kendisine, insanın bir sorunu olduğunu fark etmesidir.
asıl gerçek, geldikleri ve gittikleri yerdi, yani hiçlik.
yaşadıkça öğrenir, öyle ya da böyle yaşarsın.
insanlar yok yere birbirlerine iyi davranmazlardı çünkü.
Verdiğimiz her kararla, aldığımız her nefesle bazı kapılar açılıyor, bazılarıysa kapanıyor. Bu herkesin başına geliyor. Her günün her dakikası.
Artık siz de istediğiniz gibi saçmalayabilirsiniz, lütfen buyrun.
Kendimizi bir parça hırpalanmış hissetmememiz mümkün değildir.
Sanırım kaybettiğim şey, başka bir hayattı.
Herhangi bir sorunu çözmenin en önemli koşulu, insanın bir sorunu olduğunu fark etmesidir.
“Bozulabilircek bir şeyle bozulması imkansız olan bir şey arasındaki en önemli fark, bozulması imkansız olan şey bozulduğu zaman ona ulaşmanın ya da onu tamir etmenin mümkün olmamasıdır.”
Tasarımcıların bir ahmağın bile yanlış kullanamayacağı bir şey tasarlamaya kalkıştıklarında yaptıkları en büyük yanlış, gerçek aptalların dehasını küçük görmeleridir.
Evren neyse oydu, kabul eder ya da onu terk edip giderdiniz. Ama diğer taraftan, hiçbir şey istememek, dilememek ya da ummamanın doğal bir şey olmadığını düşünmeden de edemiyordu.
“Herhangi bir şekilde gördüğün, yaşadığın veya duyduğun bir şey sana özeldir. Kendi algılayış şeklinle kendine bir evren yaratırsın. Bu nedenle evrende algıladığım her şey sana özeldir.”
“Sen benim gördüğüme göremezsin, çünkü kendi gördüğünü görüyorsun. Benim bildiğimi bilemezsin, çünkü kendi bildiklerini biliyorsun. Benim gördüklerim ve bildiklerim senin gördüklerine bildiklerine eklenemez, çünkü aynı cinsten şeyler değiller. Ne de senin gördüklerin ve bildiklerin değiştirilebilir, çünkü bu senin kendini değiştirmen anlamına gelecektir.”
Herhangi bir şekilde gördüğün, yaşadığın veya duyduğun bir şey sana özeldir. Kendi algılayış şeklinle kendine bir Evren yaratırsın. Bu nedenle Evrende algıladığın her şey sana özeldir.
Yapılan bir araştırma çoğu münzevinin münzevi olmadan önce çikolatayı tanımadığını ortaya çıkarmıştı. Terapi merkezine gelen müşterilerin çoğuysa onu fazlasıyla iyi tanıyorlardı.
Hayatı yaptığımız herhangi bir plana göre yaşamaya çalışmanın bir yemek tarifindeki malzemeleri süpermarketten almaya benzediğini düşündü. Şu kesinlikle gittiğiniz yöne gitmemekte kararlı market arabalarından birini alırdınız ve sonuçta almayı düşündüklerinizdan tamamen farklı şeylerde dışarıya çıkardınız.
Eğer kendisini kandırabiliyorsa herkesi kandırabilirdi.
Hiçbir şey ışık hızından daha hızlı yol alamaz ve bu konudaki tek istisna, kendi özel kanunlarından başkasını tanımayan kötü haberler olabilir.
Bir şey olacaksa, olacaktır.
Bir şeyi görmen onun orada olduğu anlamına gelmez. Aynı şekilde bir şeyi görememen de onun orada olmadığı anlamına gelmez. Herşey algılarının senin dikkatini nereye yönelttiğine bağlıdır.
Sincap bir zafer çığlığı attı, paçavrayı tekrar kaptı, üzerinden aşağı atladı, karanlık ve boğucu gecenin içine doğru koştu, bir ağaca tırmandı, gövdesindeki bir oyuğa daldı ve arkasına yaslanıp bir sigara yaktı.
Yaşlı Thrashbarg bir seferinde bazen bir yanıta ulaşıldığında sorunun kaybedilebileceğini söylemişti.
Bırak geçmiş kendi kendine kalsın ve yaşadığın an geleceğe doğru ilerlesin diye düşünüyordu.
ama hiçbir şey ummamak -bu gerçekten doğal olamazdı, değil mi? Bu nefes almamak gibi bir şeydi.
Tanrım beni bilmem gerekmeyen şeyleri öğrenmekten koru. Hatta beni bilmediğim şeyler olduğunu öğrenmekten de koru. Öğrenmemeye karar verdiğim şeyler olduğunu öğrenmemeye karar verdiğimi bilmekten koru. Amin.
Herhangi bir şekilde gördüğün, yaşadığın veya duyduğun bir şey sana özeldir. Kendi algılayış şeklinle kendine bir Evren yaratırsın. Bu nedenle Evrende algıladığın her şey sana özeldir.
Sen benim gördüğümü göremezsin, çünkü kendi gördüğünü görüyorsun. Benim bildiğimi bilemezsin, çünkü kendi bildiklerini biliyorsun. Benim gördüklerim ve bildiklerim senin gördüklerin ve bildiklerine eklenemez, çünkü aynı cinsten şeyler değiller. Ne de senin gördüklerin ve bildiklerinle değiştirilebilir, çünkü bu senin kendini değiştirmen anlamına gelecektir.
Mantıklı düşünülebilen herhangi bir şeyin en az kendisi kadar mantıklı düşünebilen bir başka şey tarafından kolayca aldatılabilmesi mümkündü.
Herhangi bir şekilde gördüğün, yaşadığın veya duyduğun bir şey sana özeldir. Kendi algılayış şeklinle kendine bir Evren yaratırsın. Bu nedenle Evrende algıladığın her şey sana özeldir.
Bırak geçmiş kendi kendine kalsın ve yaşadığın an geleceğe doğru ilerlesin diye düşünüyordu.
Bırak geçmiş kendi kendine kalsın ve yaşadığın an geleceğe doğru ilerlesin
Herhangi bir şekilde gördüğün, duyduğun veya yaşadığın bir şey sana özeldir. Kendi algılayış şeklinle kendine bir Evren yaratırsın. Bu nedenle Evrende algıladığın her şey sana özeldir.
Sen benim gördüğümü göremezsin çünkü kendi gördüğünü görüyorsun. Benim bildiğimi bilemezsin, çünkü kendi bildiklerini biliyorsun. Benim gördüklerim ve bildiklerim senin gördüklerin ve bildiklerine eklenemez, çünkü aynı cinsten şeyler değiller. Ne de senin gördüklerin ve bildiklerinle değiştirilebilir, çünkü bu senin kendini değiştirmen anlamına gelecektir.
çalmak başka bir şeydi. Bu, sizi besleyen eli ısırmak anlamına gelirdi. O eli emebildiğiniz kadar emmek, hatta şefkatli bir şekilde kemirmek kabul edilebilirdi, ama ısırmanız doğru olmazdı.
Herkesin hayatta büyük fırsatı yakaladığı bir an vardır. Eğer gerçekten önem verdiğiniz fırsatı kaçıracak olursanız , hayatınızdaki her şeyin ürkütücü derecede kolaylaştığını görürsünüz .
Hayatı, yaptığınız herhangi bir plana göre yaşamaya çalışmanın bir yemek tarifindeki malzemeleri süpermarketten almaya benzediğini düşündü. Şu kesinlikle ittiğiniz yönde gitmemekte kararlı market arabalarından birini alırdınız ve sonuçta almayı düşündüklerinizden tamamen farklı şeylerle dışarı çıkardınız. Onları ne yapardınız? Yemek tarifi ne olurdu? Hiçbir fikri yoktu.
Herhangi bir şekilde gördüğün, yaşadığın veya duyduğun bir şey sana özeldir. Kendi algılayış şeklinle kendine bir Evren yaratırsın. Bu nedenle Evrende algıladığın her şey sana özeldir.
“Bir şeyi görmen onun orada olduğu anlamına gelmez. Aynı şekilde bir şeyi görememen de onun orada olduğu anlamına gelmez. Her şey algılarının senin dikkatini nereye yönelttiğine bağlıdır.”
“Yaşadıkça öğrenir ve öyle ya da böyle yaşarsın.”
“Bir de paniğe kapılırsın.”
“Bir de paniğe kapılırsın.”
“Garip günlerde yaşıyoruz! Yaşadığımız yerler de öyle: Her birimiz kendimize ait bir Evrenin içinde. Evrenlerimizi doldurduğumuz kişilerse kendi Evrenlerimizle kesişen diğer Evrenlerin gölgeleri.”
Uzun zaman önce, doğal olarak düşündüğü pek çok şeyin, örneğin yılbaşında başkalarına hediyeler almak, kırmızı ışıkta durmak ya da her saniye, saniyede on metre hızla düşmek gibi şeylerin yalnızca kendi dünyasına özgü alışkanlıklar olduğunu ve başka bir yerde geçerli olmayabileceklerini fark etmişti; ama hiçbir şey ummamak – bu gerçekten doğal olamazdı, değil mi? Bu nefes almamak gibi bir şeydi.
Herhangi bir şekilde gördüğün, yaşadığın veya duyduğun bir şey sana özeldir. Kendi algılayış şeklinle kendine bir Evren yaratırsın. bu nedenle Evrende algıladığın her şey sana özeldir.
Sen benim gördüğümü göremezsin, çünkü kendi gördüğünü görüyorsun. Benim bildiğimi bilemezsin, çünkü kendi bildiklerini biliyorsun. Benim gördüklerim ve bildiklerim senin gördüklerin ve bildiklerine eklenemez, çünkü aynı cinsten şeyler değiller. Ne de senin gördüklerin ve bildiklerinle değiştirilebilir, çünkü bu senin kendini değiştirmen anlamına gelecektir.
Hayatı yaptığınız herhangi bir plana göre yaşamaya çalışmanın bir yemek tarifindeki malzemeleri süpermarketten almaya benzediğini düşündü. Şu kesinlikle ittiğiniz yönde gitmemekte kararlı market arabalarından birini alırdınız ve sonuçta almayı düşündüklerinizden tamamen farklı şeylerle dışarı çıkardınız. onları ne yapardınız? Yemek tarifi ne olurdu? Hiçbir fikri yoktu.
Herkesin hayatta büyük fırsatı yakaladığı bir an vardır. Eğer gerçekten önem verdiğiniz fırsatı kaçıracak olursanız, hayatınızdaki her şeyin ürkütücü derecede kolaylaştığını görürsünüz.