İçeriğe geç

Çocuklara ve Büyüklere Masallar Kitap Alıntıları – Üstün Dökmen

Üstün Dökmen kitaplarından Çocuklara ve Büyüklere Masallar kitap alıntıları sizlerle…

Çocuklara ve Büyüklere Masallar Kitap Alıntıları

Başkalarının başınıza koyduğu şapkayla yetinmeyin. Kendi şapkanızı kendiniz seçin. Daha da iyisi, kendi başlığınızı kendiniz örün.
Adalet doğanın temelidir.
İşte hayat böyle; çoğunluk bir şey söylüyor diye, çoğunluğun görüşüne katılmak niye?
“İnsanlar, tavşanların, kaplumbağaların, sansarların, tilkilerin, ayıların, porsukların, susamurlarının, yaban kedilerinin, domuzların, karıncaların, geyiklerin ve daha nicelerinin evlerini, yaşam alanlarını ellerinden aldılar. Şimdi bu insanlar hırsız sayılmıyor da, üç-beş parlak düğmeyi yerde bulup yuvasına taşıyan müvekkilim Akça niçin hırsızlıkla suçlanıyor? Müvekkilimi mahkemeye veren insan müsveddeleri hangi hakla saksağanlara hırsız diyor?”
Hayvan Mahkemesi’nin yargıcı, ormanın en yaşlısı olan Kaplumbağa idi. Yargıç Kaplumbağa, doğası gereği yavaş hareket ettiği, dava dosyalarını yavaş okuduğu için, genelde mahkemeler yıllarca sürerdi. Ancak bir de şu vardı: Hâkim Kaplumbağa dosyaları çabuk okusa bile, yargıç sayısı az, dava sayısı çok olduğu için mahkemelerin yıllarca sürmesi doğaldı.
Hiçbir zaman yanlış hissetmeyiz.Hissettiklerimiz bizim içimizdeki gerçeklerdir.
Bazen herkesin doğruluğundan emin olduğu bir bilgi,en yanlış bilgi olabilir bu evrende.
Aslında insanlar da genelde empati kurmayı bilmezdi fakat biliyormuş gibi davranırlardı…
Bazen herkesin doğruluğundan emin olduğu bir bilgi, en yanlış bilgi olabilir bu evrende.
Daha önce hiç düşünmediklerimizi düşünmeye başladığımız zaman gelişebiliriz ancak.
Büyük işler için yola çıkanlar küçük sıyrıklara aldırmazlar.
Ne olduğunuza başkaları karar vermesin, siz karar verin. Size başkalarının değer biçmesine izin vermeyin, kendi değerinizi kensiniz belirleyin. Gandi, Onurunuzu siz vermedikçe kimse elinizden alamaz. demiş.
Bazen herkesin doğruluğundan emin olduğu bir bilgi, en yanlış bilgi olabilir bu evrende.
Ne yana gideceğini bilmeyenleri, bir yerlere çekebilir birileri.
Büyük işler için yola çıkanlar, küçük sıyrıklara aldırmazlar
İnsanlar da genelde empati kurmayı bilmezdi fakat biliyormuş gibi davranırlardı.
Ne olduğunuza başkaları karar vermesin, siz karar verin. Size başkalarının değer biçmesine izin vermeyin, kendi değerinizi kendiniz belirleyin.
Sakın üzülme, büyük işler için yola çıkanlar küçük sıyrıklara aldırmazlar.
Bazen de insanlar başlarına ne geldiğini anlayamadıkları için ağlayarak rahatlamayı bile beceremezler
Ne yana gideceğini bilmeyenleri bir yerlere çekebilir birileri
Büyük İşler için yola çıkanlar küçük sıyrıklara aldırmazlar
Aslında insanlarda genelde empati kurmasını bilmezdi fakat biliyormuş gibi davranırlardı bazen birbirlerine kibarlık olsun diye seni anlıyorum derlerdi ama anlamazlardı
“ Siz , söz dinleyen bir çocuk mu yetiştirmek istiyorsunuz , yoksa gerçeği birinden öğrenen ya da kendi gayretiyle keşfeden bir çocuk mu ? “
Bazen ne kadar iyi top sürersen sür, topu sadece kendinde tutmaktan zarar gelir.
Sizin eşyalarınızı çalan hırsızın evine gidip kendi eşyalarınızı çalmanız , gerisingeri kendi evinize götürmeniz , ahlaken doğru olabilir ancak hukuken suçtur . Tam tersine , yerde bulduğunuz bir mücevheri alıp evinize götürürseniz , hukuken suç işlemiş satılmazsınız fakat ahlaken hatalı sayılırsınız.
– Çok gezen mi çok bilir, çok oyuyan mı?
– Bence okuyarak gezen en fazla bilir. Bazı turistler tarihi mekânları okumadan gezer, bazıları ise gezmeden önce okur, gezerkrn de okur. Onlar en doğrusunu öğrenir.
On yaşındayken İstanbul’a ayak bastım. Ülkenin en büyük şehrindeyim ve danışacak, sığınacak kimsem yoktu. Başkasının kâbusu olur ama benim için ucu nereye gideceği bilinmeyen bir macera
başkalarının sana değer verip vermemesi değil, (senin) kendini değerli hissetmen önemlidir.
Geçenlerde bir amcanın Ben insanın cahilini severim dediğini duydum. Kendisi de cahilmiş anlaşılan
Daha önce hiç düşünmediklerimizi düşünmeye başladığımız zaman gelişebiliriz ancak.
Ne olduğunuza başkaları karar vermesin, siz karar verin. Size başkalarının değer biçmesine izin vermeyin, kendi değerinizi kendiniz belirleyin. Gandi, ‘Onurunuzu siz vermedikçe kimse elinizden alamaz.’ demiş .
Başkalarının başınıza koyduğu şapkayla yetinmeyin. Kendi şapkanızı kendiniz seçin. Daha da iyisi, kendi başlığınızı kendiniz örün
Bazen herkesin doğruluğundan emin olduğu bir bilgi, en yanlış bilgi olabilir bu evrende.
Çoğunluğun doğru bildiği şeyleri sorgulamak suç mudur?
Sayın yargıcım, damın üzerine serçe çıkar, kumru çıkar, martı çıkar. Niçin ille de saksağan çıkardılar ve kazmayla vurdular? Bu insanların saksağanlara bir düşmanlıkları var. Hani bu insanlar çevre dostuydu?
En olumsuz koşullarda bile daima umut olmalıdır içimizde.
nesneler başkalarıyla empati kurmasını bilmezdi. Aslında insanlar da genelde empati kurmayı bilmezdi fakat biliyormuş gibi davranırlardı; bazen birbirlerine kibarlık olsun diye ‘Seni anlıyorum’ derlerdi ama anlamazlardı.
. anne ve babalar çocuklarını yetiştirirken her zaman istemeden hata yapar, onların sayılabilir miktarda hatası ama sayılamayacak kadar çok artısı vardır. Bu yüzden onları suçlamamak gerekir.
Şüphesiz ki yazarı belli bir masal da okuyucusuna, dinleyicisine belirli eğitsel iletiler verebilir. Ancak yazarlar bu iletilerin altını kalın bir kalemle çizmemeli, okuyucusunun gözüne, zihnine sokmaya çalışmamalıdır. Masaldaki eğitsel ileti estetiğin çok da fazla önüne geçmemelidir.
eğer birine zarar verecek bir şey yaparsak özür dilemeliyiz. Ancak başkasına zarar vermeyen hatalarımız olduğunda özür dilememeliyiz.

insanların bir kanunu vardır; denizde yüzen kayıp bir şeyi kim bulursa o şey, bulanın olur. Buna ‘Lukata Hakkı’ diyorlar.

hepiniz başkalarının size verdiği adı düşünüp üzülüyorsunuz, niçin kendinize hak ettiğiniz bir ad verip de mutlu olmuyorsunuz?

Onurunuzu siz vermedikçe, kimse elinizden alamaz.

hiçbir zaman yanlış hissetmeyiz, hissettiklerimiz bizim içimizdeki gerçeklerdir, ancak içimizdeki gerçekler, bazen dış dünyaya uymaz, dış dünyadaki gerçeklerle örtüşmez.

Aslında insanlar da genelde empati kurmayı bilmezdi fakat biliyormuş gibi davranırlardı; bazen birbirlerine kibarlık olsun diye ‘Seni anlıyorum’ derlerdi ama anlamazlardı.
zanlı ile suçlu arasında, un ile ekmek arasındaki kadar fark vardı. Bazı unlar ekmeğe dönüşürdü ancak bazıları dönüşmezdi.
Hiçbir zaman yanlış hissetmeyiz. Hissettiklerimiz bizim içimizdeki gerçeklerdir. Ancak içimizdeki gerçekler; bazen dış dünyaya uymaz, dış dünyadaki gerçeklerle örtüşmez.
Eskiye rağbet olsa bitpazarına Nur yağırdı
Bir zamanlar saçma görünen Alaatin’in sihirli lambası da günümüzde sanırım internete dönüştü . Alaattin sihirli lambasından bir şey istediğinde, lamba ,dünyanın uzak bir köşesinde de olsa o şeyi getiriyordu .Şimdi bu işi internet yapıyordu .
Daha önce hiç düşünmediklerimizi düşünmeye başladığımız zaman gelişebiliriz ancak.
HİSSETTİKLERİMİZ BİZİM İÇİMİZDEKİ GERÇEKLERDİR.ANCAK İÇİMİZDEKİ GERÇEKLER,BAZEN DIŞ DÜNYAYA UYMAZ,DIŞ DÜNYADAKİ GERÇEKLERLE ÖRTÜŞMEZ
Bazı büyükler bilmedikleri şeyler karşısında ‘bilmiyorum’ demeye çekinirdi.
Genç bir Eskimo Ay’ı yeryüzüne indirmek, küçük parçalara bölüp aydınlatsın diye iglolara dağıtmak için çok uğraşmış; ama başaramamış.
Gökten üç elma düşmüş: Biri sana, biri bana, biri de bu masalı yazana.
“Masal yazarı / anlatıcısı masalında, şekeri pastadan çıkarıp çocuğun eline ayrıca vermemeli, şeker pastanın içine sinmiş olmalı. Biz yetişkinler bunu becerdiğimizde, masalın hem edebi, hem de eğitsel değerine saygı göstermiş oluruz.”
Ne olduğunuza başkaları karar vermesin, siz karar verin. Size başkalarının değer biçmesine izin vermeyin, kendi değerinizi kendiniz belirleyin. Gandi, ‘Onurunuzu siz vermedikçe kimse elinizden alamaz.’ demiş.
Başkaları size olumsuz bir sıfat verdiğinde ya da sizi haksız olarak suçladığında, başınızı dimdik tutabilmek için özgüveninizin yüksek olması gereklidir. Düşük olmayan, aynı zamanda aşırıya, ben-merkezciliğe de kaymayan bir özgüven gereklidir kişiye. Sizin özgüveniniz nasıl? Düşük mü, yüksek mi? Yeni tanıştığınız önemli biriyle konuşurken, ‘Rahat görünmek için ne yapmalıyım, ellerimi nerede tutmalıyım?’ diye düşünüyor musunuz?
Bazı ablalar ve abiler, kardeşlerine gereğinden fazla otoriter davranır, onlara bir tür anne baba tavrı takınır. Bir insanın kardeşine iyi örnek olması doğaldır ancak onu yönetmeye çalışması doğru değildir.
Bu dünyada bazı insanların paraya, bazılarının unvana, (masalımızdaki) kedilerin ise ciğere zaafı varmış. Sizin herhangi bir şeye zaafınız var mı? Eğer varsa, bu şey uğruna nelerinizi feda edersiniz, nelerinizi etmezsiniz? Zaafınız olan bu şey için onurunuzu, dostlarınızı, ailenizi, vatanınızı ya da başka insanların hayatını feda eder misiniz?
Aslında insanlar da genelde empati kurmayı bilmezdi fakat biliyormuş gibi davranırlardı.
İşte hayat böyle; çoğunluk bir şey söylüyor diye , çoğunluğun görüşüne katılmak niye ? Bazen herkesin doğruluğundan emin olduğu bir bilgi, en yanlış bilgi olabilir bu evrende.
Belki de o eski tekerleme de, ben annemin beşiğini tıngır mıngır sallarken diyen nineler , farkında olmadan zamanda yolculuk yapılabileceğini sezinlemişlerdi.
Çünkü nesneler başkalarıyla empati kurmasını bilmezdi. Aslında insanlar da genelde empati kurmayı bilmezdi fakat biliyormuş gibi davranırlardı ; bazen birbirlerine kibarlık olsun diye ‘ seni anlıyorum’ derlerdi ama anlamazlardı.
Eskiye saygımız var şimdi; ancak fazlaca da rağbet gerekmez eskiye. Hani ne demiş nineler, dedeler, “ Eskiye rağbet olsa bitpazarına nur yağardı” diye.
Galiba insanlar, kendilerinden başkasının coşku duymasını istemiyorlardı.
Geçmişe ancak aptallar dönmeye çalışır.
Çoğunluğun doğru bulduğu şeyleri sorgulamak suç mudur?
Israr inadı doğurur.
İşte hayat böyle; çoğunluk bir şey söylüyor diye , çoğunluğun görüşüne katılmak niye ? Bazen herkesin doğruluğundan emin olduğu bir bilgi, en yanlış bilgi olabilir bu evrende.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir