İçeriğe geç

Çocuklar Nasıl Başarır? Kitap Alıntıları – Mümin Sekman

Mümin Sekman kitaplarından Çocuklar Nasıl Başarır? kitap alıntıları sizlerle…

Çocuklar Nasıl Başarır? Kitap Alıntıları

Araştırmalara göre, günümüzde bir çocuğun tam 15 bin saati okulda geçiyor. İnsan ömründen bu kadar zaman alan okulların, çocukları doğal eğilimleri doğrultusunda eğitmek yerine, ellerindeki standart programa/kalıplara göre hepsine aynı şekli kazandırmaya çalışması bir dramdır.
Çağımızda güç bilgiden geliyor ve kitap bilginin stoklanmış halidir. Kitaplar bir fırsat eşitliği aracıdır..
Ve hayat bir oyun oğlum. Ciddi bir oyun. Ciddi işlerde de yapılacak şey belli; elinden gelenin en iyisini yapacaksın. Hazırlıklı bir şekilde gelişine vuracaksın. Her ne gelirse önüne, kabullenip koşacaksın.
Öyle kolay bir sanat değildir uyumak; onun uğruna, bütün gün uyanık kalmak gerekir.
(Nietzsche)
Asla sızlanma . Sızlanmak, bir zalime etrafta bir kurban olduğunu haber verir
Başarılı ve mutlu çocuklar , televizyondan çok kitapların açık olduğu evlerden çıkıyor..
Çocuklar ve hayvanlarla zaman geçirmek , insan beyninde düşünme esnekliği ve farklı açılardan bakma yeteneğini geliştirir
Sert bir rüzgar zayıf bir ateşi söndürür ama alev yeterince güçlüyse onu daha da büyütür
Beyin aynı anda çok işi değil, tek işi yapmayı seviyor
Neredeyse tüm insanlar zorluklara dayanabilir fakat bir insanın karakterini sınamak istiyorsanız, ona güç verin..
(Lincoln)
İnsan mutluluğunun yüzde 50’si genlere , yüzde 40’ı hayata bakış açısına , yüzde 10’u da dış koşullara bağlı..
Spor çocuğunuz için profesyonel bir meslek olmasa bile , sağlıklı bir alışkanlık olarak hayat boyu fayda sağlayacaktır. Üstelik spor zihnini güçlendirerek , okul başarısına da katkıda bulunur. Sağlam kafa , spor yapan vücutta bulunur..
İstekler uyanınca ayaklar hafifler.
Çocuk , büyüyen bir fidan gibidir ; en iyi gelişimi, rahatsız edilmeden aynı toprakta bırakıldığında sağlar..
(Bertrand RUSSELL)
Kelimelerin gücünü anlamadan , insanların gücünü anlayamazsınız
(Konfüçyüs)
Çağımızda güç bilgiden geliyor ve kitap bilginin stoklanmış halidir. Kitaplar bir fırsat eşitliği aracıdır
Dünyayı değiştirenler kitaplar değil , onları okuyanlardır
Einstein’a göre , hayatta iki türlü bilgi vardır : canlı bilgi ve cansız bilgi.
Cansız bilgi kütüphanelerde depolanan , kitaplara hapsedilmiş donuk bilgidir. Canlı bilgi ise bir kitabın okunmasıyla beyne akan, kafanın içinde dolaşmaya başlayan , yaşayan bilgidir. Bu açıdan bakınca , bir kitap okumak içindeki bilgiye can vermektir..
“Bir çocuğun başarısı eğitim sistemine teslim edilemeyecek kadar önemlidir.Kitaplar bunun için var!”
En yeni mutluluk araştırmaları, sık sık aynı sonucu gösteriyor: İnsan mutluluğunun yüzde 50’si genlere, yüzde 40’ı hayata bakış açısına, yüzde 10’u da dış koşullara bağlı. Dış koşulların oranı neden düşük? Hedonik adaptasyon denilen mekanizma yüzünden.
Yeni bir semte veya eve taşınınca hızlı bir mutluluk yaşıyorsunuz ama birkaç yıl sonra etki yavaşlıyor. Maddi imkânlarla gelen mutluluklar, güneşteki dondurma gibi bir süre sonra eriyor. Araştırmalara göre piyango ikramiyesi kazananlarda 1 yıl, yeni evlilerde 3 yıl, yönetici atamalarında 2 yıl içinde başlangıçtaki heyecan kayboluyor. Bunun nedeni insan doğasındaki hedonik adaptasyon mekanizması.
Sevgili Öğretmen,
Ben toplama kampından kurtulmuş bir kişiyim. Gözlerim, hiçbir insanın tanık olmaması gereken şeyler gördü: Eğitimli mühendislerin inşa ettiği gaz odaları, eğitimli doktorların mahkûm ettiği çocuklar, eğitimli hemşirelerin öldürdüğü bebekler, lise ve üniversite mezunlarının kurşuna dizdiği kadın ve bebekler Bu nedenle eğitim konusunda kuşkularım var.
Sizden ricam şu: Öğrencilerinizin daha çok insan olmasına yardım edin. Çabalarınız sonucunda ortaya eğitimli canavarlar, başarılı psikopatlar ( ) çıkmasın. Okuma, yazma ve aritmetik, ancak çocuklarımızın daha iyi insan olmasına katkıda bulunduğu sürece önemlidir.
“9 tane bir aylık hamile kadını bir araya getirerek bir tane tam çocuk elde edemezsiniz.” Warren Buffet
Kendi başıma kalıp kendim hakkında derin bir şekilde düşünmeye başladığımda, ilk fikrime geri dönmekten kaçamıyorum: kendimi geliştirmek.

Benim başlıca hatam ve gelişme yolunda sessizce ilerlemeyi başaramamamın nedeni, kendimi geliştirmeyi mükemmelleşmeyle karıştırıyor olmam. Kişi her şeyden önce kendisini ve kusurlarını gayet iyi tanımalı ve onları gidermeye çalışmalıdır. Yoksa durduğum bu alçak noktada, gerçekleştirilmesi mümkün olmayan ve hatta mümkün olan gerçekleştirme ümidini de ortadan kaldıran mükemmelleşme amacına yönelmemelidir

İçimde diğer insanlar gibi doğmadığıma dair bir his var. Peki bu his nereden geliyor? Yeteneklerimde bir bozukluk ya da bir uyumsuzluk mu var? Yoksa bazı açılardan sıradan insanlardan gerçekten üstün müyüm? Yaşlandım- kendimi geliştirmek için vakit geçti ya da geçmek üzere; ama hala bir şeylere açım Şan ve şöhret değil (şan ve şöhret istemiyorum; onu küçümsüyorum) ama insanların mutluluğu ve yararı üzerinde büyük bir etkiye sahip olmak istiyorum.

Tolstoy, Günlükler

IPSOS KMG’nin 2016 yılında yaptığı bir araştırmanın sonuçlarına göre: Toplumun yüzde 39’u hiç kitap okumuyor, yüzde 47’si hiç dergi okumuyor. En sık yapılan aktivite yüzde 85 ile televizyon izlemek.

TÜİK’in 2015 yılı verilerine göre halk kütüphanelerine üye olanlar 1 milyon 367 bin 139 kişi. Bu sayı ülke nüfusunun yüzde 2’sinden az.

Milli Eğitim Bakanlığı’nın verilerine göre evinde en fazla 10 kitap olan ailelerin oranı yüzde 27. Evlerin yüzde 54’ünde kitap sayısı 25’i geçmiyor. Evdeki 25 kitabın çoğunluğu da, ders kitabı veya test kitabı!

MEB’e bağlı okulların yüzde 70’inde kütüphane yok!

”Çocukken annem bana ‘Asker olursan, general olacaksın. Keşiş olursan, Papa olacaksın’ demişti. Bunlar yerine ressam oldum, Picasso oldum. ” demişti Picasso.
Okulda anladıkça başaracaksın.
Yaşamda başardıkça anlayacaksın.
Özdemir Asaf
Hayatta hangi ülkede yada hangi ailede doğacağımızı seçemeyiz ama ne kadar kitap okuyacağımızı seçmek bizim elimizde.
Çocukların iç disiplinini geliştirmek istiyorsanız, önce siz güvenilir, tutarlı ve dürüst olmalısınız. Anne babanın sözüne güvenilir bir insan olması, çocukların aldıkları kararları uygulama iradesini güçlendiriyor.
Dev araştırmadan çıkan en heyecan verici sonuç şu: Evdeki kitap sayısının , hangi ülkede doğduğundan, ailenin eğitim düzeyinden, ülkenin refah seviyesinden, babanın mesleğinden ve ülkedeki politik sistemden daha önemli olduğu ortaya çıkmış!
Özetle, bilim, “ne varsa suda var” diyor! Sıkıcı ama faydalı bir gerçek! Çocuğunuz güne bir büyük bardak suyla başlayabilir. Hele ki sınav varsa, matara şart! Çalışma masasından da bir şişe suyu eksik etmeyin. Beyninin “kurumasını” istemiyorsanız, onu sık sık sulayın!
“Elbet sefil olursa kadın, alçalır beşer” demişti Tevfik Fikret. Kadınlar iş hayatına daha çok katılırsa, dünya daha iyi bir yer haline gelecektir.
buzdolabının kapağına şöyle sözler yapıştırabilirsiniz: “En iyisini hayal et, en kötüsüne hazırlan, aradaki gelişmeleri kullan!”
Goethe’nin dediği gibi “insan kendini insanda tanır!”
Doğal ortamda yapılan bol hareket, odaklanmayı güçlendiriyor. Gelişmiş ülkelerde hareketsiz hayata karşı savaş açılmış durumda. “Hareketsizlik yeni sigaradır” diye kampanyalar yapılıyor. Beton bina içine sıkışmış hareketsiz hayat, hiperaktifliğe davetiye çıkarıyor.
Kısacası, doğadan koparılmış çocukların sınıfta uzun süre “uslu uslu” oturmasını beklemek hem doğaya hem de çocuk doğasına aykırı.
• Blanden’ın 2006 tarihli araştırmasında da, babanın çocuğun eğitimine düşük düzeyde ilgi göstermesinin, erkek çocukların yoksulluktan kurtulma olasılığını %25 azalttığı bulunmuş.
“Annem bana motivasyon kazandırdı ama babam bana hayaller verdi. Onun sayesinde bir gelecek görebildim.” diyor Liza Minelli. Babalar çocukların hayallerine kaldıraç etkisi yaratıyor.
Bilirsiniz, başa konan taç eğilip yerden yeni şeyler almayı zorlaştırır!
• Üç yaş altındaki çocukların tek başına uzun süre ekran karşısında kalmamasına özen göstermelisiniz. Araştırmalara göre telefon da dahil, kitle iletişim araçları üzerinden yaşanan iletişimler doğal etkileşimin yerini tutmuyor.
Atasözüdür, “yol bilenler kervana katılmaz.”
Eski bir Latin deyişindeki gibi: “Ağır ağır acele et!”
• Tutarlı karakter, çocuğun iradesini tetikler. Çocuğun irade kaşlarını geliştirmek, öğüt vermekle değil örnek olmakla mümkün. Elinizde uzaktan kumanda aletini tutarken ona “kitap oku” derseniz tutarsız olursunuz. Tutarsızlık güvensizlik, güvensizlik de iradesizlik doğurur.
Çocuğun başarısızlıklarını yüzüne vurarak değil, başarılarını vurgulayarak onu büyütebiliriz. Onların yanlışlarını değil, doğrularını yakalayıp onurlandırarak onları geliştirebiliriz. Bu çocuğu temelsiz övgülere boğmak değildir, gerçekten güçlü yönlerini keşfettirmek denektir. Çocuklar övgünün ve yerginin ötesinde, “gerçeğin bilgisine” ihtiyaç duyar.
Hem Will Rogers’ın dediği gibi “hepimiz kahraman olamayız, çünkü birilerinin de kaldırımda dikilip kahramanlar geçerken alkış tutması gerekir”
Çalıştırdığı takım üst üste 88 kez maç kazandı! 12 yılda 10 defa şampiyonluk yaşadı. Amerika’da 6 kez “yılın koçu” seçildi. Şampiyon yetiştirme tarzı üniversitelerce incelendi. Efsane Koç John Wooden, bir gün oturup çocuğuna bir mektup yazdı. O mektup bir babanın oğluyla ilk maçından önce son konuşmasıydı
“Bu ilk oyunun yavrum. Kazanmanı çok isterim. Benim için değil, kendin için, çünkü kazanmak güzeldir Sanki dünyalar senin olur. Ancak bu his geçicidir. Geriye kalan, öğrendiklerindir. Öğrendiklerin ise hayatın kendisidir.
Spor da hayat gibidir. Hayatın mutluluğu, üzüntüsü, neşesi, kalp kırıklığı oyunun içindedir Belki kahraman olursun, belki sıradan. Bilemezsin! Birçok şey şansa, topunun nasıl sekeceğine bağlı.
Ve hayat bir oyun, oğlum. Ciddi bir oyun. Ölümüne ciddi! Ciddi işlerde de yapılacak şey belli: Elinden gelenin en iyisini yapacaksın. Hazırlıklı bir şekilde gelişine vuracaksın. Her ne gelirse önüne, kabullenip koşacaksın.
Elbette kazanmak eğlencelidir ancak mesele kazanmak değildir. Mesele, kazanmayı istemektir. Mesele, vazgeçmemektir. Mesele, yaptığından asla tatmin olmamaktır. Mesele, gevşememektir. Mesele, kimseyi kırmamaktır.
Elbette kazanmak için oyna ancak bir şampiyon gibi kaybet! Çünkü önemli olan kazanmak değildir. Önemli olan kendine bir şans vermektir.”
John Wooden
Özgün insanlar bağımsız beyinlidir. Yalnız kalmak çoğunlukla kendi tercihleridir. Onlar seçilmiş yalnızlıktan yakınmaz, aksine beslenirler. Bu insanlar için yalnızlık kişisel bir yıkım değil, yaratıcı bir inşa sürecidir. Yalnızlık onlar için kafes değil kariyer kaldıracıdır.
Spor da hayat gibidir. Hayatın mutluluğu, üzüntüsü neşesi, kalp kırıklığı oyunun içindedir Belki kahraman olursun belki sıradan. Bilemezsin! Birçok şey şansa, topunun nasıl sekeceğine bağlı. Ve hayat bir oyun, oğlum, ciddi bir oyun. Ölümüne ciddi! Ciddi işlerde de yapılacak şey belli: elinden geleni en iyisini yapacaksın, hazırlıklı bir şekilde gelişine vuracaksın, her ne gelirse önüne, kabullenip koşacaksın. Elbette kazanmak eğlencelidir ancak mesele kazanmak değildir mesele, yaptığından asla tatmin olmamaktır. Mesele, gevşememektir. Mesele, kimseyi kırmamaktır. Elbette kazanmak için oyna ancak bir şampiyon
gibi kaybet! Çünkü önemli olan kazanmak değildir. Önemi olan kendini bir şans vermektir.
John wodden
Okulda anladıkça başaracaksın.Yaşamda başardıkça anlayacaksın.
Özdemir asaf
Wooden insanın şöhretinden çok karakteriyle ilgilenmesi gerektiğini, şöhretiniz insanlar sizi ne sanıyorsa odur, oysa karakteriniz gerçekte neyseniz odur. Sözleriyle anlatır.
Mevlana boşuna dememiş, Kimle gezdiğinize dikkat edin. Bülbül güle, karga çöplüğe götürür.
Acınası bir çocuk yaratmanın yolu, çocuğa erken yaşta her istediğini vermektir demişti Jean-Jackues Rousseu.
Konsantrasyon eşiğinizi tanıyın ve ona göre molalar/aralar verin. Eğer doğal odaklanma eşiğinize saygı duymazsanız, kendinizi zorlasanız da konsantre olamazsınız. Ayrılık aşka, mola yönetimi odaklanmaya dahil!
Neredeyse tüm insanlar zorluklara dayanabilir fakat bir insanın karakterini sınamak istiyorsanız, ona güç verin der Lincoln.
Davranışlarımızın büyük bir çoğunluğu alışkanlıklardan oluşur. Tekrar tekrar neyi yapıyorsak oyuz der Aristoteles. Sonra da kendimizi başarıya göre biçimlendirmek için şu tavsiyede bulunur: Madem alışkanlıklarımızın kölesiyiz, o zaman iyi alışkanlıklar edinmeliyiz.
Bir çocuğu doğru zamanda, doğru miktarda, doğru sebebe dayandırarak övmek bir sanattır.
Schopenhauer, Yalnızlık bütün olağanüstü kafaların yazgısıdır der.
Özgün insanlar bağımsız beyinlidir. Yalnız kalmak çoğunlukla kendi tercihleridir. Onlar seçilmiş yalnızlıktan yakınmaz, aksine beslenirler. Bu insanlar için yalnızlık kişisel bir yıkım değil, yaratıcı bir inşa sürecidir. Yalnızlık onlar için kafes değil kariyer kaldıracıdır.
Özgün başarılar, kendi yolundan gitmeyi, eğer daha iyiyse az seçilen yoldan yürümeyi gerektirir. Arasözüdür, yol bilenler kervana katılmaz.
Çoğunluk, çoğunlukla, çoğunluğa göre davranır! Bu da çoğunluğu vasatlığa mahkûm eder.
İrade ile inat arasındaki fark, akıldır. Akıllı direnme azim, akılsız direnme inattır.
Şimdi yavaşça, içi endişeli iç konuşmalarla dolu olan beyninizi beklemeye alın..
Henry Ward Beecher’a göre: Sebatkârlık ile inatçılık arasındaki fark, birinin çoğu zaman güçlü bir istemden, öbürünün de güçlü bir istememeden kaynaklanmasıdır.
Çocuğun irade kaslarını geliştirmek, öğüt vermekle değil örnek olmakla mümkün.
Tutarsızlık güvensizlik, güvensizlik de iradesizlik doğurur.
Hayal gücü iradenin kanatlarıdır.
Çocukların hayal gücünü başarı katalizörü haline getirin. Bugün yapmasını istediğiniz davranışları, geleceğe yönelik hayalleriyle ilişkilendirin. Hayaller helyum balonları gibidir, ruhumuzu yükseklere kaldırarak davranışların ağırlığını azaltır. Atasözüdür: istekler uyanınca ayaklar hafifler!
Anlamlı ve büyük bir amaç için çekilen gönüllü acılar, hem hayata anlam katıyor hem de başarı rekabetinde üstünlük sağlıyor.
Dayanıklılığın farklı boyutları düşünülebilir. Canı sıkılmasına rağmen çalışmak duygusal dayanıklılık, zihnini zorlama pahasına öğrenmeye devam etmek entelektüel dayanıklılık, antrenman sırasında çektiği acılara rağmen vücudunun sınırlarını zorlamak fiziksel dayanıklılık demek.
Kelimelerin gücünü anlamadan, insanların gücünü anlayamazsınız demiş Konfüçyüs.
Çocuklarınıza bırakacağınız son maddi miras malvarlığınızdır. Ortanca miras kütüphanenizdir. İlk miras ise kelime hazinenizdir.
Çağımızda güç bilgiden geliyor ve kitap bilginin stoklanmış halidir. Kitaplar bir fırsat eşitliği aracıdır.
Gözü arkada kalmadan çocuk büyütmek isteyen her aile çocuğuna iyi bir kütüphane miras bırakabilir.
Golem etkisi zarar verir, Mutlak Golem Etkisi mutlaka zarar verir!
Aşırı başarı beklentisi kadar zararlı olan bir şey varsa, o da hiçbir başarı beklentisine sahip olmamaktır. Başarı beklentisinin hiç olmaması, özensizlik ve kayıtsızlıkla birleşip başarısızlığı kalıcı hale getirir.
Nasıl ki koca bir ağaç tek kök üzerinde duramazsa, büyük bir başarı da tek bir şeyi doğru yapmakla gelmez.
Başarılı çocuk yetiştirenler, konfeksiyonculardan çok terzilere benzer; kalıplara değil, vücut ölçülerine bakarak çalışırlar.
Okulda anladıkça başaracaksın. Yaşamda başardıkça anlayacaksın.
– Özdemir Asaf

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir