İçeriğe geç

Çocuk Eğitimi El Kitabı Kitap Alıntıları – Haluk Yavuzer

Haluk Yavuzer kitaplarından Çocuk Eğitimi El Kitabı kitap alıntıları sizlerle…

Çocuk Eğitimi El Kitabı Kitap Alıntıları

&“&”

Başkasını olduğu gibi kabul etmek, onu gerçekten sevmektir. Kabul edildiğini hissetmek sevildiğini de hissetmektir.
Çocuğuna gerçek servet bırakmak isteyen ana-baba, ona iyi dinlemeyi öğretir.
Olumlu düşünün ki, bu düşünce çocuğunuza da yansısın.
Çocuğunuzu başka çocuklarla karşılaştırmayın. Çocuk, anne ve babası tarafından önemsenmek, değerli bir insan olarak kabul edilemek ihtiyacındadır.
Çocuğunuzla birlikte geçen zaman asla boşa harcanan zaman değildir.
Çocuğun kendisini ben değerliyim" diye algılayabilmesi ve "önemli olduğunu hissedebilmesi" için, öncelikle yakın çevresinden sosyal kabul görmesine ihtiyaç vardır. Bu ortamın oluşturulması için de çocuğa "uygulama" olanağı vermek gerekir. Dilediği gibi giyinen, giysisini seçen, dilediği resimleri yapan, yemeğini baskısız bir şekilde yiyen, hareketlerine katı sınırlar getirilmeyen, kişiliğine saygı gösterildiğini gören ve kendini özgürce ifade edebilen çocuk "ben değerliyim" diye düşünür. Çocuğun önemli ve değerli olduğunu hissetmesi onu yeni atılımlara ve başarılara götürür.
Çocuğu olduğu gibi kabul eden, onu destekleyip yüreklendiren aile üyeleri, çocuğun benlik değerinin tohumlarını ekmiş olur.
İnsanoğlu fark edilmek ve önemsenmek ihtiyacını yaşamın her evresinde duyar. Bebekler de, yaşamın ilk evrelerinden başlayarak dokunulmayı, kucaklanmayı isterler. Zaman içinde beden teması, göz kontağı, gülümseme, canlı bir çevre, müzik ya da konuşma şeklinde ses uyarıcısı verme, iletişim için gerekli öğeleri oluşturur.
Başkasını olduğu gibi kabul etmek, onu gerçekten sevmektir. Kabul edildiğini hissetmek sevildiğini de hissetmektir.
Çoğu kez, bir çocuğun ihtiyacı olan tek şey, ona duygularının anlaşıldığını hissettiren, sıcak bir sessizlik ortamıdır.
Çocuğuna gerçek servet bırakmak isteyen ana-baba, ona iyi dinlemeyi öğretir.

Publilius Syrus

Çocuğuyla daha iyi bir iletişim" kurmak, onunla var olan çatışmalarını ortadan kaldırmak isteyen anne-baba, öncelikle, "kendini değiştirmek" konusunda "istekli" ve "kararlı" olmalıdır.
Sevilen ve kişiliğine saygı duyulan çocuk başkalarını sever ve onlara saygı duyar. Böylelikle sevgi ve saygı, erken gelişim yılları boyunca disiplinin temelini oluşturur.
Bir çocuk sevilmediğini hissettiği sürece kendini değersiz ya da yetersiz hisseder.
Çocuklarınızı daha iyi tanımakla işe başlayınız; çünkü, onları hiç tanımıyorsunuz.
Çocuk anne baba elinde bir emanettir. Kalbi kıymetli bir cevher gibi temizdir. Mum gibi her şekil alabilir. Bütün yazı ve şekillerden uzaktır. Temiz bir toprak gibi olup, hangi tohum atılırsa büyür. İyilik tohumu ekilirse, din ve dünya saadetine kavuşur.
Ergen, kendisine bir yetişkin gibi davranıldığını ne kadar erken hissederse, kendisi de bir yetişkin gibi davranmayı o derece erken başarabilecektir .
Çocuğuna gerçek servet bırakmak isteyen ana-baba, ona iyi dinlemeyi öğretir.

Publius Syrus

Anne-baba çocuk ilişkilerini, içinde yaşanan toplumun etkisi belirler. Türk aile ve eğitim sistemine bakıldığında, genelde otoriter, kısıtlayıcı, aşırı koruyucu ve kontrol edici bir yapının öne çıktığı, çocukların saygılı, başeğici, pasif, uysal kişilik yapısıyla biçimlendiği; kurallara uygun davranışlar ödüllendirilirken, aktif, sorgulayıcı, atılgan davranışların cezalandırıldığı görülmektedir.
Bir çocuk sevilmediğini hissettiği sürece kendini değersiz ya da yetersiz hisseder.
Çocuğu sevmek, sözle sevgiyi ifade etmenin ötesinde, eylemle bu duyguyu ona yaşatmaktır.
Düşüncelerinizin kalitesi yaşam kalitenizi etkiler.
Sevilen ve kişiliğine saygı duyulan çocuk, başkalarını sever ve onlara saygı duyar. Bu nedenle disiplinin sevgi temeli üzerine inşa edin.
Gençler, en önemli sorunun, farklı değer, inanç ve düşünce yapısına sahip olan bu kuşak tarafından anlaşılamamak" ve onlarla "sağlıklı bir iletişim kuramamak" olduğunu belirtmektedirler.
Davranışlar davranışları doğurur. Siz başkalarına nasıl davranırsanız, benzer tepkiler alırsınız.
Olumlu düşünce, olumlu duygu ve davranışı hazırlar.
Bilgi verilmesini kabullenmek, suçlamaya katlanmaktan daha kolaydır. Çocuklar olup biten hakkında bilgilendirildikleri zaman, çoğunlukla, yapılması gerekeni anlarlar.
İnsanlar size nerede hatalı olduğunuzu söylerken, gerekeni yapmak zordur. Biri size sadece, sorunun ne olduğunu anlattığı zaman, o konu üzerinde dikkatinizi toplamanız daha kolaydır.
Çocuk olsaydım bu durumda ben neler hissederdim?
Bir şeyi ne kadar çok istediğinizi anlayan birinin olması, gerçeği kabullenmenizi kolaylaştırır.
Çocuk, hissetmekte ve düşünmekte olduklarını, kısaca o anki yaşadıklarını sözcükler halinde duyduğu zaman rahatlar.
Dertlerinizi sizi gerçekten dinleyen birine anlatmak çok daha kolaydır. Bazen ebeveynin bir şey söylemesine bile gerek yoktur. Çoğu kez, bir çocuğun ihtiyacı olan tek şey, ona duygularının anlaşıldığını hissettiren, sıcak bir sessizlik ortamıdır.
Anne babasının kendisini dinlediğini gören çocuk önce, kendisine değer ve önem verildiğini, kabul edildiğini, buna bağlı olarak da sevildiğini düşünür.
Çocuğuna gerçek servet bırakmak isteyen ana-baba, ona iyi dinlemeyi öğretir.*
Anaokulunun amacı öğrenmeye ilgi uyandırmaktır"
Eksik aile ortamının yaşa ve kişilik özelliklerine göre çocuk ve genci farklı etkilediği görülür: Annesinin ölümünü kabullenemeyen 8 yaşındaki bir erkek çocuğu, annesinin şeker sevmesi sebebiyle her ikramda bir tane de annesi için şeker almaktadır.
Üniversiteye hazırlanan bir genç kız, orta 3’te babasını yitirdiğini, o tarihe kadar iftiharla geçen bir öğrenciyken babasının ölümünden sonra çalışamadığını söylemekte ve eklemektedir: Babam olmadan hiçbir şey olmuyor.
Ne çalışabiliyorum, ne yaşayabiliyorum." Aradan 5 yıllık bir süre geçmesine rağmen genç, en son babasıyla sinemaya gitmiş olması nedeniyle, sinemaya da gitmeyi reddetmektedir.
Çocuk anne baba elinde bir emanettir.
Kalbi kıymetli bir cevher gibi temizdir.
Mum gibi her şekli alabilir.
Bütün yazı ve şekillerden uzaktır.
Temiz bir toprak gibi olup, hangi tohum atılırsa büyür.
İyilik tohumu ekilirse din ve dünya saadetine erer.
https://1000kitap.com/yazar/imam-gazali
Vaka örneği:
Kız.
22 yaşında, Lise mezunu.
Ailede ikinci çocuk. Hemcinsi ile lişkisi var. Küçüklükten beri evde tartışmalar oluyordu. Annemle babamın arasında. Ben çok üzülürdüm, onları barıştırmaya çalışırdım. Annem bir şey yemezdi. Ben son tartışmada kendimi öldürmeye bile kalktım. Büyüyünce ben de mi böyle olacağım diye düşündüğüm olmuştur. Ailem beni sürekli içlerinden sevdiklerini söylerdi, şımarırım diye dıştan göstermezdi. Ağabeyimle ilişkim olmadığı için onu adeta düşman gibi görürdüm. Kardeşim olarak saymazdım. Babam hep olaylara kötü ve olumsuz, önyargılı bakardı. Okul bittikten sonra sahilde arkadaşlarımla dolaşmaya, okul gezilerine gitmeme babam hiç izin vermezdi. Tepkileri başta sert olurdu. Kızım sana telefon geldi" yerine "telefon sana" derdi. İki sene öncesine kadar babamla konuşmaya cesaret edemezdim. Erkeklere karşı biraz ilgisizim. Ağabeyimle çok tartıştığımız zaman üzerime yürürdü. Kız arkadaşımda ihtiyacım olan sevgiyi buldum."
Kucaklayarak,öperek, okşayarak kurulan ilişkide, bedensel temasa duyulan ihtiyacın karşılanmasında önemli rol oynar. Yan sayfadaki(bir sonraki alıntı) vaka örneğinde ihtiyacı karşılanmamış, doyumsuzluğunu dile getiren bir genç görülmektedir. Çocuğu olduğu gibi kabul eden, onu destekleyip yüreklendiren aile üyeleri, çocuğun benlik değerinin tohumlarını ekmiş olur.(*)
Kabul belirtilerinden biri de kucaklamak, öperek sevmek gibi fiziksel temastır. Bazı araştırma bulguları, psikosomatik hastalıkları olan kişilerin yeteri kadar yakın bedensel temasla, sevilme deneyimine sahip olmadıklarını, öpülüp, kucaklanmadıklarını ortaya koymuştur.

(* https://1000kitap.com/yazar/dogan-cuceloglu https://1000kitap.com/kitap/icimizdeki-cocuk–250056 )

Beş yaşındaki bir çocukla benim aramdaki mesafe bir adımdır, fakat yeni doğmuş bir bebekle beş yaşındaki çocuk arasındaki uzaklık korkunçtur"

https://1000kitap.com/yazar/lev-tolstoy

Vaka örneği:
Kız
16 yaşında, Lise 2 öğrencisi

Birkaç yıldan beri babasının cebinden habersiz para alıyor.
Babam bugüne kadar bana ihtiyacın var mı diye sormadı. İşine daha çok önem veriyordu. Bana ilgisiz kalırdı. Baba-mın yüzünü gördüğüm süre iki saati geçmezdi. Okula gelmezdi. Derslerimi sormazdı, cebinden beş kuruşun çıkmasından korkan bir insandı. Beni çok serbest bıraktı. Bu çalma olayından sonra, arkadaşların kötü mü iyi mi, iyi arkadaş seç diye yeni yeni sormaya başladı. Benimle hiç ilgilenmiyorlar diye düşünüyordum. Bazen acaba beni gerçekten sevmiyorlar mı diye düşündüğüm oluyordu. Bu olayı babama tepki olarak, bazı şeyleri anlaması için yaptım.
Olay olmasaydı her şey eskisi gibi devam edecekti. İlgilenmeyeceklerdi benimle."

Bilinçaltı dünyamız doğru-yanlış ya da gerçek-gerçekdışı gibi değer yargılarında bulunmaksızın sadece bilgileri depolar ve bu bilgiler, daha sonraki aşamada davranışın oluşumu için kullanılır. Bu yüzden bilinçaltına depolanan bilgilerin niteliği davranışımızı etkiler.
Çocuk anne-baba elinde bir emanettir. Kalbi kıymetli bir cevher gibi temizdir. Mum gibi her şekli alabilir. Bütün yazı ve şekillerden uzaktır. Temiz bir toprak gibi olup, hangi tohum atılırsa büyür. İyilik tohumu ekilirse din ve dünya saadetine kavuşur. (İmam-ı Gazali)
Bir çocuk sevilmediğini hissettiği sürece kendini değersiz ya da yetersiz hisseder.
Çocuğu olduğu gibi kabul eden, onu destekleyip yüreklendiren aile üyeleri, çocuğun benlik değerinin tohumlarını ekmiş olur.
Çocuklarınızı daha iyi tanımakla işe başlayınız; çünkü onları hiç tanımıyorsunuz.
Başkasını olduğu gibi kabul etmek, onu gerçekten sevmektir. Kabul edildiğini hissetmek sevildiğini de hissetmektir.
3. Mektup
….bey
….bey
Her şeyi bana annemin öğrettiğini sanıyorsun ama ben her şeyi düşünebiliyorum ve anlıyabiliyorum. O iğrenç kadınla olduğun sürece seni affetmiycem. Annemi sevdiğini söylüyordun. Beni de annemide sevmediğin anlaşıldı. Bizi rahat bırak kendi rahatına bak manyak
….bey.
Bazen ölmeyi düşünüyorum. Çünki benim için ve annem için bir yaşam bırakmadın sen. Annem çok üzülüyor ve ben onun her zaman yanında olacağım. Benim için her şeyi yapar annem. Şimdi çok hasta
Sürekli kusuyor ve ağlıyor.
….bey.
2.Mektup
Baba Baba Babaaaaa
Baba o iğrenç kızla beraber olduğunu biliyorum. Lütfen sana bir zaman veriyorum. Beş gün. Annemle seni bir arada görmek istiyorum. Bu beş gün içinde. Annem o kızdan güzel ve akıllı. Sen de annemi sevdiğini söylemiştin. Benimle de ilgilenmiyorsun. Annem hastayken beni okula bile götürmedin.
Kumar oynamak çok kötü bir şeydir.
Aşağıdaki mektuplar boşanmış aile ortamına uyum sağlama ya çalışan 8 yaşındaki bir çocuğa aittir. Çocuk mektuplanında suçlu bulduğu babasına yönelik duygularıyla, içinde bulunduğu ortama ait sıkıntılarını ifade etmeye çalışmaktadır:

1. Mektup
……bey.
Baba lütfen artık normal babalar gibi ol. Bir ailem olsun istiyorum. Annemle seni bir arada görmek istiyorum ama sen o kızı tercih ettin benle annemi değil ayrıca bende dahil olmak üzere hepimize yalan söyledin hâlâ söylüyorsun ama biz kanmıyoruz herkezi kandırabilirsin ama beni asla kandıramiçaksın bunu o küçüçük akılsız beynine sok geri zekalı babacığım.
….bey bundan sonra sana öyle diycem.
….bey belki de o paraları o iğrenç kızla yeni evinizde harcarsınız.
Ayrıca senin yaptığın odaya da eve de giremem.

“Çalışmaları ailesi tarafından desteklenmeyen ve başarısızlıklarından dolayı eleştirilen çocuk, kendini değersiz bir kişi olarak görür, kendini küçümser.Bu da onun var olan yeteneklerini gizlemesine neden olabilir. “
“Kendinizi durmadan başkalarıyla kıyaslamayın.Unutmayın ki; herkes için geçerli bir başarı yoktur, herkesin kendi başarısı vardır.”
Çocuğu başarılı arkadaşlarıyla kıyaslamak yerine kendisiyle kıyaslamak gerekir. Önemli olan çocuğun “dünü” ile “bugünü” arasında görülebilen somut farktır.
Kendinizi durmadan başkalarıyla kıyaslamayın. Unutmayın ki; herkes için geçerli bir başarı yoktur, herkesin kendi başarısı vardır..
Düşüncelerinizin kalitesi yaşam kalitenizi etkiler.
Çoğu kez, bir çocuğun ihtiyacı olan tek şey, ona duygularının anlaşıldığını hissettiren, sıcak bir sessizlik ortamıdır.
Çocuğa gerçek servet bırakmak isteyen anne-baba, ona iyi dinlemeyi öğretir.
“Bazen, sadece, bir şeyi ne kadar çok istediğinizi anlayan birinin olması, gerçeği kabullenmeyi kolaylaştırır.”
Bir çocuk sevilmediğini hissettiği sürece kendini değersiz ya da yetersiz hisseder. Freud
Çocuklarınızı daha iyi tanımakla işe başlayınız; çünkü onları hiç tanımıyorsunuz.
Çocuklarınızı daha iyi tanımakla işe başlayınız; çünkü, onları hiç tanımıyorsunuz.

(Rousseau)

Çocuk eğitiminde öyle bir çizgide durun ki çocuğunuz hem her an sizi yanında hissederek destek bulsun , hem de sizi hiç görmeyerek kendini özgür hissetsin.
Düşüncelerinizin kalitesi yaşam kalitenizi etkiler.
Çocuğun kendine özgü, bağımsız bir birey olarak kabul edilmesi , ruh sağlığının temelini oluşturur.
Bazen , sadece , bir şeyi ne kadar çok istediğinizi anlayan birinin olması, gerçeği kabullenmeyi kolaylaştırır.
Bir çocuk sevilmediğini hissettiği sürece kendini değersiz ya da yetersiz hisseder.

Freud

Çocuk anne – baba elinde bir emanettir.
Kalbi kıymetli bir cevher gibi temizdir. Mum gibi her şekli alabilir. Bütün yazı ve şekillerden uzaktır. Temiz bir toprak gibi olup, hangi tohum atılırsa büyür. İyilik tohumu ekilirse, din ve dünya saadetine kavuşur.

Gazzali

Düşüncelerinizin kalitesi yaşam kalitenizi etkiler.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir