İçeriğe geç

Cennete Götüren Namaz Kitap Alıntıları – Ahmet Bulut

Ahmet Bulut kitaplarından Cennete Götüren Namaz kitap alıntıları sizlerle…

Cennete Götüren Namaz Kitap Alıntıları

“Ey iman edenler! Rüku edin, secde edin, Rabbinize kulluk edin ( emirlerine uygun yaşayın ) ve hayır işleyin ki umduğunuza erişesiniz.” [ HAC SURESİ – 77. AYET ]
Hele bir düşün..
Burada heba edilen ömür sermayemiz değil mi ?
Ahirette bunun hesabı sorulmayacak mı ?
Ömrünü nerede ve nasıl geçirdin ?
Gençliğini nerede harcadın, derse bizi yaratan cevabımız ne olacak?..
Burası bir gölgeliktir. Asıl hayat ahiret hayatıdır.
Gayesi dünya olanın düşüncesi dağınık olur.
İmam Gazali rahmetullahi aleyh okumak üç türlüdür der.
Dilin okuması
Aklın okuması
Kalbin okuması.
Dilin okuması, Kur’an ayetlerini dilin kurallarına göre seslendirmesidir.
Aklın okuması, okuduklarını anlaması ve tefekkür etmesidir. Kalbin okuması ise okuyup anladıklarını hissetmesi ve yaşamasıdır.
Kıldığımız namazları diriltmek bizim dirilmemizle ancak mümkün olur. Bizim dirilmemiz de namazlarımızı diriltmekle.
Namaz kılan Allah’ın bahtiyar kulu seni namazda koşturan nedir?
Arkanda düşman ordusu mu var?
Kimin huzurundasın hiç düşündün mü?
İnsan sevdiğinin huzurundan ve sohbetinden kaçar mı?
Kaçarsa ona sevgili denir mi?
”Namaz kıldığında dünyaya veda eden kişinin namazı gibi namaz kıl. ”

Hadis-i Şerif, (İbn-i Mace)

” İnsanlar helak oldu alimler müstesna. Alimler helak oldu, ilmiyle amel edenler müstesna. İlmiyle amel edenler de helak oldu, ihlasla amel edenler müstesna. ”
Hevanın hakim olduğu yerde hayat fesada uğrar.
Efendimiz (s.a.v) gözün harama bakışını şeytanın zehirli oklarından bir ok olarak bildirmiş. Harama her bakışın kalbimize saplanan bir ok olduğunu unutmayacağız. Kalbimizi şeytanın oklarından koruduğumuz nispette maneviyatımız güçlenir ve namazlarımızdan tat almaya başlarız.
Kalbimize girenler namazımızdaki huşumuzu etkiler. Bunun için kalbimize girenlere dikkat edeceğiz. Gözümüzle gördüklerimiz, kulağımızla dinlediklerimiz, dilimizle söylediklerimiz kalbimizi hasta eder. Sonra da ”kalpleri vardır hissetmezler ” uyarısının muhatabı oluyoruz.
”Hiçbir Müslüman yoktur ki farz bir namazın vakti geldiğinde, o namazı güzel bir abdest alarak huşusuna ve rükusuna dikkat ederek kılsın da büyük günah işlemedikçe, o namaz ondan önceki günahların kefareti olmasın. Bu her zaman için böyledir. ”
~Müslim
Hakkı verilerek kılınan namaz mü’mini aklın ve dinin yasakladığı her türlü kötülükten arındırır. Şayet arındırmıyorsa, suç namazın hakikatini keşfedemeyen bizlerindir.
Huşu ile kılınan namaz mü’mini günah yükünden kurtarır. Namazın öncesi ve sonrası arasında ciddi bir fark meydana getirir.
Efendimiz (s.a.v) şöyle buyuruyor:
”Kim güzelce abdest alır, rükuları ve secdeleri tam yaparak huşû ile vaktinde namazını kılarsa, o namaz bembeyaz, parıl parıl bir şekilde göğe yükselir ve sahibine şöyle der:
”Sen beni nasıl geçirmedin, vaktinde kılarak korudun ise Allah da seni korusun. ”
Kim ki güzelce abdest almaz, rükuları ve secdelerini huşû ile yapıp, vaktinde namazını eda etmezse, onun namazı da simsiyah zifiri karanlık halinde göğe çıkarak sahibine şöyle der:
”Sen beni zayi ettiğin gibi Allah da seni zayi etsin! ”
Allah’ın dilediği zaman gelince bu tür namazlar, bir eski paçavra gibi dürülüp sarılarak sahibinin suratına çarpılır. ”
~Et-Terğip ve’t-Terhib
Kur’an, Müslümanın hayat rehberidir. Rabbini tanıtır. Ahireti haber verir. Yol kılavuzu peygamberleriyle tanıştırır. Kulun nereden gelip nereye gittiğini bildirir. Dünya ve ahiret mutluluğunun reçetesini verir.
Eğer yaşanmakta olana başkaldırıyorsanız ve gençseniz, yaşadığınız her ne olursa olsun serüvendir.
Ya Rabbi, biz Seni hakkıyla medh-ü sena edemeyiz. Sen kendini sena ettiğin gibisin.
Hayat bizi sıkıyorsa , bizim için yaşanmaz bir hâl almışsa ve boğulacak gibi oluyorsak mutluluk kaynağı ile aramız açılmış demektir.Oradan gelecek manevi akımın mutluluk kanalları tıkanmıştır. Suçluyu dışarıda değil kendi içimizde arayacağız.
Devletler, kontrollerine aldıkları muhalefet hareketlerini, ayaklanmaları ya da devrimleri, dışında kaldıklarından daha kolay engeller.
Namaz, Allah’ım en çok sadece seni seviyorum demenin kula en güzel yakışan ifade şeklidir. Aşığın maşuka kavuşmasıdır. Sohbetidir. O’nunla arasına başka bir şey karıştırmaz vesselam.
İnsanlar helak oldu alimler müstesna. Alimler helak oldu, ilmiyle amel edenler müstesna. İlmiyle amel edenler helak oldu, ihlasla amel edenler müstesna.
Sözlerin en güzeli ve en büyüğüdür: Allahu Ekber.
Allah senin büyük zannettiğin her şeyden daha büyüktür.
Büyüklerden bir büyük değil. Eşi ve benzeri olmayan tek büyüktür.
Yerlerin ve göklerin yaratıcısı O’dur.
Aklın idrakten aciz olduğu bir büyüktür O.
Aklın şöyledir dediklerinden ötedir.
Kendisini kitabında tarif ettiği gibidir.
Esma ve sıfatlarıyla bildirdiği gibidir.
Rabbimiz şöyle buyuruyor:
Hiçbir çocuk edinmeyen, mülkünde (hakimiyetinde) ortağı olmayan, acizliği olmadığından dolayı da bir yardımcıya ihtiyacı bulunmayan Allah’a hamdolsun, de ve O’na tekbir getir (büyüklüğünü ilan et). (İSRA/111)
Rabbini tekbir et (büyükle). (MÜDESSİR/3)
Hocam inanmış bir yürek yetmez mi? ..
Bugünün diliyle pasif iyi olmak yetmez, aktif iyi olacağız.
Dostlarımın bir kısmı piyasadaki durgunluktan bahsediyor, bir kısmı da milli takımın son oyununu methediyordu. Tabutumu taşıyan bir diğeri ise yanındakinin kulağına fısıldayarak:

Rahmetlinin tersliği, öldüğü günden belli. diyordu. Sırılsıklam olduk birader. Duyduklarım herhalde yanlış olmalıydı. Yoksa bunlar, uykularımı onlar için feda ettiğim dostlarım değil miydi?

Tesettür, bak bana , gör beni dedirtecek cinsten değildir. Allah görüyor bilinciyle O’nun istediği gibi giyinmektir.
Duygu ve düşüncemiz kadar namazdan nasibimizi alırız. Gönül sarayını sarayın sahibine hazır hale getirmeliyiz. Padişah konmaz saraya, hane mamur olmadıkça demiş eskiler.

Başbakanın gideceği yerin belediyesi günler öncesinden temizliğe başlıyor. Her taraf pırıl pırıl ediliyor. Gerekli temizlik yapıldıktan sonra çevre düzenlemesiyle o mekanlar daha görkemli hale getiriliyor.

Biz de gönül sarayımızı Allah’tan başka her şeyden temizleyip tevbe suyuyla yıkamalıyız.

Dil zikrede zikrede kalbin çalışmasına vesile olur.Kalp zikretmeye başlarsa bütün hücreler zikretmeye başlar.
Ben cinleri ve insanları ancak Bana ibadet ve itaatle kulluk etsinler diye yarattım.

Zariyat süresi 56

Namaz imanın meyveleri olan bütün ibadetleri içerisinde barındırır .içinde hepsinden bir nüve vardır.Namaza hassas olan diğerlerine de hassas olur.
Evladım yazmak kolay,söylemek kolay.Ama yaşamak zordur.
Allah’a kul olmanın zevkini tattırır.
Secdelerde tevazuyla O’nun huzurunda alçaldıkça yükseldiğimizi hissettirir.
Başka hiçbir yaratılmışın karşsında eğilmeme bilinci verir.
Kulun Rabbine en yakın olduğu hal secde halidir.
İşte bu sebeple secdede çok dua etmeye bakın!
Zira edepten mahrum kalan Allah’ın rahmetinden de uzak kalır
Öyle hal oluyor ki televizyonlu odadan televizyonsuz odaya geçmek zamanın hicreti oluyor
Hak ile irtibat için halk ile irtibatı kesmek gerekir.
Namaz imanın meyveleri olan bütün ibadetleri içerisinde barındırır.
Mehmed Zahid Kotku’nun bir sözünü hatırlatalım:
Evladım yazmak kolay, söylemek kolay. Ama yaşamak zordur.
Camide müslümanız ama miras paylaşımında müslümanca davranamıyoruz. Camide namazımıza karışan Allah mirasımıza karışamaz mı?
Rabbimiz eşkiyayı namazla evliya yapmıştır. Evlat katilini namazla sahabe yapmıştır. Hakkı verilerek kılınan namazlar bugün de aynı sonucu verecektir Allah’ın izniyle.
Hz.Muhammed s.a.v.:
..huşu ile yapıp, vaktinde namazını eda etmezse, onun namazı da simsiyah zifiri karanlık halinde göğe çıkarak sahibine şöyle der: Sen beni zayi ettiğin gibi Allah da seni zayi etsin!

Allah’ın dilediği zaman gelince bu tür namazlar, bir eski paçavra gibi dürülüp sarılarak sahibinin suratına çarpılır.

Mehmed Zahit Kotku’nun bir sözünü hatırlatalım:
Evladım yazmak kolay, söylemek kolay. Ama yaşamak zordur.
Dilin okuması Kur’an ayetlerini dilin kurallarına göre seslendirmesidir. Aklın okuması, okuduklarını anlaması ve tefekkür etmesidir. Kalbin okuması ise okuyup anladıklarını hissetmesi ve yaşamasıdır.
Kul namazda kiminle sohbet ettiğini bilseydi asla ordan ayrılmak istemezdi.
Modern dünyanın çocukları olan bizler zarfa kıymet verdiğimiz kadar mazrufa, o zarfın içindekilere kıymet veremiyoruz.
İman, en büyük imkandır.
Rabbimiz bizi dinimizin hizmetçileri kılsın.
Dünya hayatı bir oyun ve oyalanmadan başka bir şey değildir.
Rabbim bu bilincimizi kuvvetlendirsin. Bizlere uykumuza hükmedecek bir bilinç nasip eylesin.
Münafıklara en ağır gelen namaz yatsı namazıyla sabah namazıdır. Eğer bu iki namazdaki hayrın ne olduğunu bilselerdi, emekleyerek de olsa onları kılmaya gelirlerdi.
Sizden herkes, namaz beklediği müddetçe namaz kılıyor gibidir.
Rabbim öğrendiklerimizle yaşayabilmeyi nasip eylesin.
Rabbimiz Kur’an’ı kalbimizin baharı eylesin.
Efendimiz (sav) “Şu iki şeyi hiç unutmayın. Bir ölüm. İki yaptığınız her işte Allah razı mı değil mi ?“ diyerek hayat prensibimizi bizlere öğretiyor.
Yıllarca okuduğumuz birkaç sure ve duayı bile anlama gayretinde bulunmadık. Ömrümüz boyunca hiç lazım olmayacak yüzlerce konuya kafa yorarken dünya ve ahiretimizi mamur edecek bu sure ve dualara kör ve sağır kesilmek gerçekten ne büyük gaflet.
Abdest en sonra Kelime i şahadet getirmek ve Kadir suresini okumak da tavsiye edilir.
O (sav) “Kul namazda kiminle sohbet ettiğini bilseydi asla oradan ayrılmak istemezdi“ buyurarak kulaklarımıza hakikati fısıldadı.
Nebevi Reçete
“Hiçbir Müslüman yoktur ki farz bir namazın vakti geldiğinde, o namazı güzel bir abdest alarak huşusuna ve rükusuna dikkat ederek kılsın da büyük günah işlemedikçe, o namaz ondan önceki günahların kefareti olmasın. Bu her zaman için böyledir.“
Rabbimiz eşkıyayı namazla evliya yapmıştır.
Efendimiz şöyle buyuruyor:
“Kim güzelce abdest alır, rükuları ve secdeleri tam yaparak huşu ile vaktinde namazını kılarsa, o namaz bembeyaz, parıl parıl bir şekilde göğe yükselir ve sahibine şöyle der: “Sen beni nasıl geçirmedin, vaktinde kılarak korudun ise Allah da seni korusun.”
Kul namazda kiminle sohbet ettiğini bilseydi asla oradan ayrılmak istemezdi.
(İşte) nice adamlar (var)dır ki onların ne ticaret ne de alışveriş Allah’ı anmaktan, namazı dosdoğru/gereğine uygun kılmaktan, zekatı vermekten alıkoyar. Onlar, (dehşetinden) kalplerin ve gözlerin halden hale geçeceği bir günden korkarlar.
(Nur, 38)
Efendimiz (sav) “Şu iki şeyi hiç unutmayın. Bir ölüm. İki yaptığınız her işte Allah razı mı değil mi ?“ diyerek hayat prensibimizi bizlere öğretiyor.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir