John Steinbeck kitaplarından Cennet Yolu kitap alıntıları sizlerle…
Cennet Yolu Kitap Alıntıları
Hiç kimse yapmayı istediği, yapılmamış şeyler var oldukça memnun değildir bence
Tanrım, günler nasıl geçiyor! Tıkı hayat gibi: bakmazken çabucak, bakarken ağır mı ağır.
Bence bir adam çocuklarında iyilik ya da kötülük görüyorsa, onlar rahimden çıktıktan sonra kendisi onlara ne aşılamışsa onu görüyordur.
Kafamın içinde bir çağıltı var, dedi. Suyun altında duyulan sesler gibi. Kendimi o bir yılın içinden çekip çıkarmam gerekiyor.
Kimsenin içinde yeterince sevgi yoktur. Taş bahçenin taş ağaçları sevgi fazlalığından değil, azlığından çoğalır.
”Günah çok garip bir şeydir,” dedi Samuel. “Bence bir adam, içinde dışında ne varsa, hepsini silkeleyip atsa, yine de bir yanında, kendini rahatsız edecek birkaç küçük günah saklamayı başarır.Günahlar, en son vazgeçebileceğimiz şeylerdir. ”
İnanılmayan bir doğru adama bir yalandan çok daha fazla zarar verebilir..
“Batı’ya ellerini kollarını sallayarak, kendilerine güvenli biçimde ve bağırıp çağırarak geldiler ve ödeme yasalarını bir yana bırakarak, ödemesi yüz yıl sürecek kiliseler inşa ettiler. Mezhepler kötülükle savaştılar, bu doğru, ama birbirlerini de hırsla didiklediler. Bu mezhepler, bir doktrin çevresinde dövüşüyorlardı. Her biri, geri kalanların cehennemlik olduğuna kesin olarak inanıyordu. Ve hepsi de, bütün bu gürültücülüklerine karşın bir tek şeyi, Kutsal Kitap’ı getiriyorlardı: Bütün sanatımızın, şiirimizin, ahlakımızın ve ilişkilerimizin temeli olan Kutsal Kitap’ı.”
Lekesiz değillerdi ama lekesizlik potansiyeli taşıyorlardı, tıpkı kirli bir gömlek gibi.
Dünyada müthiş bir gerilim var, kopma noktasına yaklaşan bir gerilim; insanlar mutsuz, kafaları karışık.
İnsanın başka şeyi yoksa, sahip olduğu her neyse onunla övünür.
İnsanlar bir şey olmandan hoşlanıyorlar, tercihen kendileri neyse o olmandan.
“Kanunlar korumak için yapılır, yok etmek için değil.”
“Babam bir kalıp dökmüş, beni de o kalıbın şeklini almaya zorlamıştı. Kötü bir dökümdüm ama tekrar eritilmem de mümkün değildi. Hiç kimse tekrar eritilemez. Böylece kötü bir döküm olarak kaldım.”
“Yalan, kazanç ya da kaçış aracıdır.”
“Vicdansız doğmuş bir adama, ruhu yaralı adam gülünç görünse gerekir.”
Bazı insanlar için için bütün dünya ile dosttur, bazıları da kendilerinden nefret eder. ”
“Nasıl ki bir bebek kolsuz doğabiliyorsa, bir başkası da merhametsiz ya da vicdan potansiyeli olmadan doğabilir.”
“Bir kadını sevdiğinde ondan hiçbir zaman emin olamaz insan ”
“Paran yoksa, parayla mücadele edemezsin..”
Çürüyen bir dünyaya tasa sızmıştı; kaybolan neydi, terbiye, rahatlık ve güzellik mi ?
Eski zamanlar, neşeli, tatlı ve basit zamanlar, sanki zaman genç ve korkusuzmuşçasına.
Yeni bölüm, yeni hayat. Bu leş yüzyılın kapağını bir kapadık mı ellerimiz temiz olacak. Önümüzdeki manzara güzel.
Birine göre susan adam akıllıdır, ötekine göre lafı olmayan adamın düşüncesi de yoktur.
Taksitle alınan şey sana ait sayılmazdı, onun uğruna borçlanmış olurdun.
“Bana sorarsanız güçlü bir kadın bir erkekten daha güçlü olabilir, bilhassa kalbinde sevgi varsa.”
Doktor bazen insanların birden çöktüğünü söylüyor. ”
Aç adamın zihni obur olur.
Bana da sorarsanız kuvvetli bir kadın erkekten daha kuvvetlidir Hele kalbinde aşk olursa.Bence seven kadına kurşun işlemez.
“Hayatımı bir çeşit müzik gibi görüyorum; her zaman iyi bir müzik değil ama yine de bir formu ve ezgisi var. Uzun zamandır hayatım orkestra olmaktan uzak. Tek bir nota değişmeyen bir keder.
İlgiyle renklenmiş, trajediyle yaralanmış, sevinçle bölünmüş zamanlar ise hatırada uzun görünen sürelerdir.
İnsanların yaptıkları şeyleri anlamalarını da bekleme. İnsanlar birçok şeyi içgüdüsel olarak yapar, bir arının bal yaptığı gibi, tilkinin köpekleri aldatmak için partilerini suya batırdığı gibi.
Paran yoksa parayla mücadele edemezsin.
“Karşındakine daima ölümden önce bir kaçış yolu bırakman gerekir.”
“Böğründe bir sancı vardı, hastalıklı bir düşüncenin verdiği bir acıydı bu, bir Weltschmerz’di. Biz buna Welshrats derdik. Hani, dünyanın verdiği acı bütün ruhunuzu bir gaz gibi kaplar da umutsuzluğa kapılırsınız ve sizi üzen olayı arar, ama bir şey bulamazsınız.”
“İnanılmayan bir doğru, adama bir yalandan çok daha fazla zarar verebilir.”
“Kimsenin içinde yeterince sevgi yoktur. Taş bahçenin taş ağaçları sevgi fazlalığından değil, azlığından çoğalır.”
Doğrunun keskin acısı geçebilir ama yalanın insanı ağır ağır kemiren ızdırabı hiçbir zaman yok olmaz.Her zaman kanayan bir yaradır.
Hikayemiz tek bir hikaye.Bütün romanlar,bütün şiirler,içimizdeki hiç bitmeyen iyilik-kötülük çekişmesi temeli üzerine kuruludur.Ayrıca bana öyle geliyor ki ,kötülük hiç durmadan yeniden canlanıyor,oysa iyilik ,erdem ölümsüzdür.Kötülüğün hep yeni,taze bir çehresi vardır,oysa erdem dünyadaki her şeyden köklü ve saygındır.
Bildik bir düşman o kadar tehlikeli değildir, o kadar şaşırtamaz.
Doğrunun keskin acısı geçebilir ama yalanın insanı ağır ağır kemiren ıstırabı hiçbir zaman yok olmaz. Her zaman kanayan bir yaradır.
Kötülük hiç durmadan yeniden canlanıyor; oysa iyilik, erdem ölümsüzdür. Kötülüğün hep yeni, taptaze bir çehresi vardır, oysa erdem dünyadaki her şeyden köklü ve saygındır.
İnanılmayan bir doğru adama bir yalandan çok daha fazla zarar verebilir.
Onun kötü biri olduğunu söylemek kolay ama sebebini bilmediğimiz sürece pek bir anlamı yok.
Bazen bir sessizlik bütün sözlerden anlamlıdır.
İnsanın başka şeyi yoksa, sahip olduğu her neyse onunla övünür. Belki ne kadar az şeyi varsa, o kadar çok övünmesi gerekir.
İnsanlar yılanlardan daha zehirlidir.
Çocukluk bile matah değildi artık , eskisi gibi değildi. O zamanlar tek dert iyi bir taş bulmaktı; eskimiş bir papucu keserek yapılan sapanla kullanılacak ,yusyuvarlak değil de suyun biçimlendirdiği yassı bir taş.Ne olmuştu bütün iyi taşlara,o bütün o basitliğe?
Bu kokuşmuş yüzyılın canı cehenneme!
Bazen bir sessizlik bütün sözlerden anlamlıdır.
Sevgi yok senin içinde.
Vardı, beni öldürmeye yetecek kadar.
Vardı, beni öldürmeye yetecek kadar.
Sinirli, gri bir bulut doğuya doğru koşuyor, üzerine yağmur yağdıracak ağaç arıyordu.
İnanılmayan bir doğru adama bir yalandan çok daha fazla zarar verebilir
“İlk birkaç dakikadan sonra insanları görmekten çok hissederiz.”
“Beni tanıdığını zannederdim. Şimdi başından beri hiç tanıdı mı, emin değilim…”
İnsanlar bir șey olmandan hoșlanıyorlar, tercihen kendileri neyse o olmandan.
İnsan her şeye dayanıyor O bakımdan harikulade hayvanlarız. ”
O zaman öğrendik ki, savaş, öyle çabucak olup biten kahramanca bir değişiklik değil, ağır, inanılmaz derecede karmaşık bir konudur.
Ona bir hatıraya gülümser gibi gülümsedi.
“Yalanın bazen iyilik olsun diye kullanıldığını biliyorum. Ben yalandan iyilik gelebileceğine inanmam. Doğrunun keskin acısı geçebilir ama yalanın insanı ağır ağır kemiren ıstırabı hiçbir zaman yok olmaz. Her zaman kanayan bir yaradır.”
Her şey bir günlüktür, hatırlayan da hatırlanan da.
Ne kadar yaşayacağınızı bilmiyorum Adam. Belki uzun bir süre. Belki bir saat
Bizi yaratan her kimse, sence çabalamaktan vazgeçer miydi?
Her şey inanılmaz şekilde beklendiği gibi oluyor.
İnsanların nasıl dayandığına hep şaşırırım
Hayat ve ölüm vaadedilmiştir. Istırap hepimizin hakkıdır.
Bir şeyleri dilememeyi çok küçük yaşta öğrendim. Dilemek hak edilmiş hüsrandan başka bir şey getirmez insana.
”Bazen aradaki engel o kadar zayıftır ki, dokunduğun anda devriliverir.