İçeriğe geç

Çelo Kitap Alıntıları – Abbas Sayar

Abbas Sayar kitaplarından Çelo kitap alıntıları sizlerle…

Çelo Kitap Alıntıları

‘ ‘ İnsanın ağıt burun ucuna dek gelip doya doya ağlayacak bir yer bulamaması aynı acıyı dağıtır yüreğe.. ‘ ‘ *
‘ ‘ Bizim köylerde bir Ortaasya geleneği sürüp gi­derdi. Koca ölünce evin atası babası, ana olur, ka­dın ağırlaşır, işten güçten biraz uzak tutulur ve cümle ev halkı onun ağzının içine bakar, kırmaktan, in­citmekten çekinilir, emri başüstüne geçerdi. ‘ ‘
‘ ‘ Etti, buldu. Et­me kulum bulun. İnleme kulum ölün.. diyorlardı ken­di kendilerine.. ‘ ‘
‘ ‘ Bu insanlar ruh altlarında, şuur altlarında ilkel zamanlardan bir şeyler alıp bugüne getirmişlerdi. Bu ne biçim ağlamaktı? Feryat dolu bağırışlarına garib bir uluma karışıyordu. ‘ ‘
‘ ‘ Kaderin ecdadına iyi bir küfür savurdu. Biraz kendini toparladı. Sonra yeniden duygularının bozgu­nuna uğradı. ‘ ‘
‘ ‘ Sigara içmediği için hayıflandı. Şimdi bir《cuva­ra》savursaydı, ferahlardı belki ‘ ‘
‘ ‘ Kimsecikler yoktu yanda, yörede.. Zaten kel bayırdı buralar. Kıl ucu ot olur, o da temmuza《merhaba》diyemeden sararır, kurur, kavrulur giderdi.. ‘ ‘
‘ ‘ Birgün tersine döner yazın in­şaallah. Kulun kısmetine düşen sabır.. Sabrile koruk helva olmuş. ‘ ‘
‘ ‘ Umut direklerine iyisinden çelme atıldığını hissetti. ‘ ‘
‘ ‘ İnsanın muamelesi halına göredir. Herkes kendine yakışanı işlemeli.. ‘ ‘
‘ ‘ Umutla şüphe, aydınlıkla karamsarlık yüreğinde kenet­lenmişti. Birbirinden ayıramıyor, hiçbirine tek başına sahip çıkamıyordu. Yine de günün ilk ışığı güç veri­yordu içine. Sabah yeli misk kokuyordu. Yöre, yeşil, mavi, aydınlık ve tüm gücüyle hayata bağlıyordu in­sanları ‘ ‘
‘ ‘ Seven gözler karanlıkta bile birbirlerine bakınca, yürek derinliklerini görürler. Hele alaca karanlığın hiç lafı olmaz. ‘ ‘
‘ ‘ Olacaklar insanların yüreksiz, içtensiz davranışla­rından daha güçlüdür. ‘ ‘
‘ ‘ El seyir meraklısı Bu millet laf getirüp, laf götürmeye bayılır. ‘ ‘
‘ ‘ Şimdi beni iyi dinle! Sırt sırta vere­ceğiz. Arka olacağız birbirimize. Kan kussak《Kızılcık şerbeti içtik》diyeceğiz. Ta ki, hasedin, fesadın dili boğazına aksın. ‘ ‘
‘ ‘ Hepsinin karnı haset fesat yuvası Kimse onduğu­muzu istemez. Bir bizim mi? Kimse kimsenin. Habire birbirlerine çelme takarlar. ‘ ‘
‘ ‘ Hasetin mu­radı koynunda kalsın.. Çekemeyenlerin boğazına sü­lük kaçsın.. ‘ ‘
‘ ‘ Evi düşündü. Kezik’le evliliği düşündü. Tarlaları bir bir sürdü. İnsan boyu ekin, harman, hasat. Deste deste pangonatlar. Kezik bir gülüyordu ki deme gitsin ‘ ‘
‘ ‘ Tarlası tapanı batsın. Hepsi bugün var, yarın yok. Kala kala insaniyetlik kalır. ‘ ‘
‘ ‘ Dön dolaş, her bir yan insan dolu. Herkes başının çabasında. Tüm bir millet bir boğazıyla başa çıkamıyor. Toprak bölük bölük. Her bir dört yanın insanı elinden gelse, tarlasını akşam cebine koyacak, sabah yerine götürecek. ‘ ‘
‘ ‘ Kimse dünyaya kazık çakmadı. Birisine bir iyilik ettin mi, sözüm ona kağnısını çamurdan çıkardın mı yanına onun sevabı kalır. Zulümkâr mısın? Haset, fesat mısın? Cenab-ı Mevla öyle kulundan ahını alır bir gün.. Bir perseder, bir daha da belini doğrultmaz.. ‘ ‘
‘ ‘ Bir garib sevdâ idi yüreğini yakan. Seviyordu Kezik’i. Dünyada Kezik’ten başka bir dayanak gör­müyordu kendine Yoksa tüm boşluklarda yuvarla­nıp gidecekti ömür boyu. ‘ ‘
‘ ‘ Mülkü olmayanın iki dünyada da canı yanık, beli büküktür. Satma, Çelom, satma mülkünü. ‘ ‘
‘ ‘ Tarlası olanın itibarı böyük olur. Toprak muhanet değil. Adamı aç bırak­maz, açık bırakmaz. Benim rahmetliğin bir evlek yeri yoktu. Bir mezarlık yeri yoktu koca köyde. El kapıla­rında ırgatlık ile irezil olup gitti. Bir söğüt gölgesine oturup: Bu tarla benim. Bu ekin, bu bostan benim, diye keyiflenemedik. Pel pel baktık ellerin mülküne( ) ‘ ‘
‘ ‘ El kadar yüreğimde dağlar gibi derdim var. Söyletmeyin beni.. ‘ ‘
‘ ‘ Vay anam vay. Dünya var­lıklının dünyası. ‘ ‘
‘ ‘ Bura köy yeri Çelo! Kanun sökmez bu yerde. Burada kanun kuvvettir. Burada kanun arkadır. Bura­da kanun paradır. Bu, dediklerim yoksa belin kıya­mete dek büküktür ‘ ‘
‘ ‘ Var da yedik.. Var da kur­sağımıza üç beş lokma düştü.. Allah var olanı yok etmesin. Var evinin kapısını kapamasın. Varlıkta zor­luk yoktur. Her bir kötülük gelirse, yokluktan gelir. Yokluk muhanet kapısıdır. Yokluk gavurluk kapısıdır. ‘ ‘
‘ ‘ Bereket mi kal­dı? Bir iki iyi amelli kul yüzünden Allah indinde iyi ameli olan makbul kul yüzünden yağdı bu yağmur ‘ ‘
‘ ‘ Anadolu köylüsü için her sabah doğanın bir 《besmelesidir.》Toprağa attığı, tohum yüz santim olsa, onu yeni, topraktan uyanmış gibi görür. Gücü ölçüsünde eler, beler. O büyüdükçe kendinin de büyüdüğünü, geliştiğini sanar. Yani, top­rağın verdiği için yaşar Türk köylüsü.. Kendi değil toprak önemlidir Kendi değil, toprakla bağdaşan ürün önemlidir. ”Bire bir verdi ekin der direnir. Bire on verdi ekin der.. Direnir.. Bu kez de aklı kendini çalar. Ne aşağısı, ne yukarısı Olsun, bir geçim ol­sun ‘ ‘
‘ ‘ Ay ışığında köy bir hoş olur. Çıt çıkmaz itinden kurdundan. Tüm bir dünyası susar köyün. Işık ve göl­ge yalar her bir yönü.. Türkü tutturmak ister kadınların aklı. Erkekler gavur Erkekler merhametsiz ‘ ‘
‘ ‘ Yıkık kalbi düzeltmek yıkık kapıyı onarmaktan daha sevab. ‘ ‘
‘ ‘ ( )Bir karpuzun içindeki yüz çekirdek karpuz dilimlerini yiyenlerin, kendilerini ayıklamak zahmeti­ne katlanan insanların çabalarından habersizdir. O, kendilerinin toprağa düşüren çekirdeğin soyunu sür­dürmek için bire yüz, bire iki yüz çekirdek olup çıkar yeryüzüne. ‘ ‘ ♡
‘ ‘ Her bir bitki gö­zünü ikiye ayırmıştır. Bir parçası toprağa bakar, bir ötekisi gökyüzüne. Nöbet tutarlar. Yerle, gökü yü­reklerinde paylaşırlar. Göğe mi yere mi sahip çıkan anlaşılmaz en sonunda ‘ ‘
‘ ‘ Nazar eden ba­şında bulsun. Allah dünyasını da ahiretini de kara yazsın. Sininde bir rahat uyku görmesin. El alsın yele versin, yel alsın sele versin. Tüm bir muratları koyun­larında kalsın. ‘ ‘
‘ ‘ Sözüm söz. Sözünden döneni Allah mur­tad defterine yazsın ‘ ‘
‘ ‘ Allah kül diye avuçladığını altun etsin ‘ ‘
‘ ‘ Duaya çıkacağız Hangi yüz ilen? Hangi amel ilen? Yalancılık bizde, haksızlık biz­de, ikiyüzlülük bizde, sahtekârlık bizde, hürmetsizlik bizde. Vallaha da onmayız, billaha da onmayız. ‘ ‘
‘ ‘ Yiğidi öldür. Hakkını ketmetme ‘ ‘
‘ ‘ Dünya kötü olmuş. Var mı senin malın? Cümle alem kulun Yok mu senin malın? Tımarhane yolun İyi günlerde değiliz. Allah encamımızı hayra tebdil eyleye ‘ ‘
‘ ‘ ( )Az mı çekti Çelo? it ca­nı varmış ki dayandı o zuluma ‘ ‘
‘ ‘ Bugün dünya yarın ahiret, Allah bütün günahları bağışlar emme kul hakkını bağışlamaz ‘ ‘
‘ ‘ ( )Kuş bile sevdiğinin kanadı altında ısı­nır. Sevip de varmadın ya Biliyorum zor ilen oldu Zor ilen gittin Albaz’ın oğluna Ağan malına tamah etti. Mal, adamın yüreğini doyurur mu hiç ‘ ‘ *
‘ ‘ Birgün sizin de geleceğiniz yer bura Kimse­nin kefenine cep dikmiyorlar. Kimse ayakkabısının ça­murunu getiremiyor buraya( ) ‘ ‘
‘ ‘ ( )Önce iyiler gidiyor. Allah, yarattığı ve de sevdiği kula dayanamayıp ilk kez alırmış. Dünya kötüler dünyası, çıfıtlar dünyası, puşt, pezevenk dünyası. ‘ ‘
‘ ‘ Yetim duâsı iksirli olur derler, sana duâm yeter Abi!.. ‘ ‘
‘ ‘ Allah hiç kimsenin yazısını kara yazmasın Abi. Bir ters kaderim varmış. Bir ondurmayan kader!.. ‘ ‘
Ahir ölüm değil mi abi Ahir ölüm Bu zulmun ne sevabı var? Bu zulum niye kanat gerer üstümüze?..
İnsanın ağıt burun ucuna dek gelip doya doya ağlayacak yer bulamaması aynı acıyı dağıtır yüreğe..
İnsan bazan bir başına ve belki de kendine gülmek isteğini delice duyar içinde.
Burası köy yeri. Burada babayiğitliğin dokuzu eyvallah demektir. Diklenmeye pek gelmez köy yerinde. Burda kanun kuvvettir. Burda kanun varlıktır. Burda kanun insanın arkası olmaktır. Fakir isen belin kıyamete dek büküktür.
Kırk yıl başın aşağıda dolaşmaktansa bir gün dik baş gezmek iyidir.
Kala kala bir iyilik kalır arkamızda.
Dünya kötü olmuş. Var mı senin malın? Cümle alem kulun.. Yok mu senin malın? Tımarhane yolun. İyi günlerde değiliz.
Var mı senin malın? Cümle alem kulun.. yok mu senin malın? Tımarhane yolun..
Kendisini suçlaması yatıştırdı yüreğini
Kader düğümü, düğüm üstüne atıyordu.
İki ayrıdan bir tek çıkmayacağını günler çabucak göstereceğe benziyordu.
Hepsi bugün var, yarın yok. Kala kala insaniyetlik kalır.
Dünyada Kezik’ten başka bir dayanak görmüyordu kendine Yoksa tüm boşluklarda yuvarlanıp gidecekti ömür boyu.
Çelo’ya birden durgunluk çöktü. İçinin ezildiğini duydu. Bir garib sevda idi yüreğini yakan. Seviyordu Kezik’i.
El kadar yüreğimde dağlar gibi derdim var. Söyletmeyin beni.
Onu irbet etmeden, onun haksızlığını dıvar gibi başına yıkmadan gitmek istemiyor yüreğim. Allaha havale etsen bu hesab hangi zaman görülür?
Fakir isen belin kıyamete kadar büküktür.
İyiliğinin de, kötülüğünün de hiçbiri benden yana değil.
Umutla, umutsuzluğun yarışı sürdü gitti yüreklerde.
Bir bilek gücü mü aramızdaki aralık?
Bir müşkülüm var. Seninle meşveret edilecek bir iş. Herkese her dert söylenmez. Herkese sır verilmez.
-Ben dibi görünmedik suya adım atmam.
Düşünceleri, hayalleri birbirini kovalıyor, hiçbirinin içinden rahatça çıkamıyordu.
Kuş bile sevdiğinin kanadı altında ısınır.
Allah hiç kimsenin yazısını kara yazmasın Abi. Bir ters kaderim varmış. Bir ondurmayan kader!..
İki dene bağ vardı. Biri benim olsa yeter Bir evlek’i benim olsa yeter Sözüm sana değil, kurtulurum el kapılarından. Damım olur Allah bir helal süt emmiş nasip eder. Bir dünya yüzü görmüş olurum. Kıl ucu yaşar giderim gönlümce Ahir ölüm değil mi Abi Ahir ölüm Bu zulmun ne sevabı var? Bu zulum niye kanat gerer üstümüzde?..
İnsan bazan bir başına ve belki de kendine gülmek istediğini delice duyar içinde. Bu olanağı bulmassa sidiği sıkıştırmış gibi acı duyar. Ama bedende değil yürekte. İnsanın ağıt burun ucuna dek gelip doya doya ağlayacak bir yer bulamaması aynı acıyı dağıtır yüreğe..

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir