İçeriğe geç

Çatlıycak Kadar Aşki Kitap Alıntıları – İsmet Özel

İsmet Özel kitaplarından Çatlıycak Kadar Aşki kitap alıntıları sizlerle…

Çatlıycak Kadar Aşki Kitap Alıntıları

Uzak nedir?
Kendinin bile ücrasında yaşayan benim için
gidecek yer ne kadar uzak olabilir?
İÇİMDEN ŞU ZALİM ŞÜPHEYİ KALDIR YA SEN GEL YA BENİ ORAYA ALDIR
Sözlerimin anlamı beni ürkütüyor böylesine hazırlıklı değilim daha.
Bilmek. Bu da ürkütüyor.
Gene de biliyorum:
Kapanmaz yağmurun açtığı yaralar çocuklarda.
ben öyle bilirim ki yaşamak berrak bir gökte
çocuklar aşkına savaşmaktır
Özlenen bir pişmanlık diyerek tarif ederler aşkı sorarsak
Kalbime döneceğim, ama hangi yolla?
Yağmur yalnız yağarken yağmurdur
sen yalnız senken sensin
Çocuklar acıları paylaşmaz demiştim omuz silkerek
acılardır paylaşan çocukları
gün geldi paylaşıldı acılar
çocuklar paylaşıldı
varsın zindanların uğultusu vursun kulaklarımıza
yaşamak
bizimçün dokunaklı bir şarkı değil ki.
bilemem insan nerenin yerlisidir
gözümün feri saydım onu, gücüm bundadır
Hayatsız kalmıştım.
Razı değilim beni tanımayan tarihe
beni sinesine sarmayan
tabiattan rıza dilenmeyeceğim .
Diyorum hepimizin bir gizli adı olsa gerek
Belki çocuk ve ihtiyar, belki kadın ve erkek
Hepimiz, her birimiz gizli bir istemle adaşız
yoksa şimdiye kadar hesapların tutması lâzımdı
hayatımıza kendi adımızla başlardık
bilmediğimiz bu isim , hesaptaki bu açık
belki dilimi çözer, aşkımı başlatırım
aşk yazılmamış olsa bile adımın üzerine
adımı aşkın üstüne kendim yazarım
Vara iksir vara tin vara tılsım vara kut
Ha gayret kanat takıp uçmama ramak kaldı
varsın bende biriksin
durgun suyun sayhası
yumuşatmayı bilen ateş
öğüt sahibi toprak
nasıl olsa geri verecek
benim kılıcımı.
söyleyin
aynada iskeletini
görmeye kadar varan kaç
kaç kişi var şunun şurasında?
Sözlerim var köprüleri geçirmez
kimseyi ateşten korumaz kelimelerim
Uzak nedir?
Kendinin bile ücrasında yaşayan benim için
gidecek yer ne kadar uzak olabilir?
koşmam gerek
yetişmem gerek yazgıma
tutm am gerek, sormam gerek, bilmem gerek
esenlemem , kargışlamam , irkitmem gerek niçin
niçin , niçin, niçin
kuyuya düşen çocuk niçin ölmesin
incir yarpuz karamela
lâ havle ve lâ kuvvete illâ billâh.
hiçbirşey söylemeyen sözlere varmak için
herşeyin sonuna kadar söylenmesi gerekti
gülümsüyor, kıracak!
susuyor, söylemiyor bildiği tek şiiri
güzel olan hiçbir şey hülâsa edilemez
demiş çünkü Valéry.
bütün cevaplar sendedir, saklama
Burslu okuduğu yıllardan kalma ceza reisinin
garip bir tarafı var
kaşlarını çatınca bir çocukluk
dolduruyor yüzünü
ürkünç bir uğursuzluk gülümsediği sıra.
şehrin insanı, şehrin insanı, şehrin
pahalı zevklerin insanı, ucuz cesaretlerin.
Azıcık gece alayım yanıma yalnız
serçelerin uykusuna yetecek kadar gece
şehrin insanı, şehrin insanı, şehrin
kaypak ilgilerin insanı, zarif ihanetlerin.
yerim i yadırgadım
yerim olm adı zaten kendi m ezarım dan başka
Ölümle şaka olmaz diyenler
kıyasıya yanıldılar bu çağda
beni bir ses sahibi kıl, kefarete hazırım
öyle mahzun
ki hüzün ciltlerinde adına rastlanmasın.
demiri bir hecenin sıcağında eriyor iken gördüm
İnsanlar
hangi dünyaya kulak kesilmişse öbürüne sağır
rıhtıma varmayan ceset elbette hatırlanmaz.
ez bütün çiçekleri kendine canavar dedir
haksızlık et, haksız olduğun anlaşılsın
yaşamak bir sanrı değilse öcalınmak gerekir.
Yargı kesin: Acı duymak ruhun fiyakasıdır
kin, susturur insanı; adına çıdam denir
baktım akşam herkesin kabul ettiği kadar akşamdı
hiç bir meşru yanı kalmamıştı hayatımın.
Benim gövdem yıllar boyu sevmekle tarazlandı
öyle bir çalımlarla gecenin çitlerinden atlardım
bir güneş sayardım kendimi denizin karşısında
çünkü çam kokularına sürtünüp ağırlaşan ruhların
inanmazdım dosyalara sığacağına
Kardeşler! deseydim Kardeşlerim !
Bakın yaklaşıyor yaklaşmakta olan
Bakın yaklaşıyor yaklaşmakta olan
Bakın yaklaşıyor
yazık, şairler kadar cesur değilim
Keşke yağmuru çağıracak kadar güzel olmasaydım
ölüm ve acılar çatsaydı beni
düşüncem yapma çiçekler kadar gösterişli ve parlak
sözlerim ihanete varacak doğrulukta olsaydı.
Benim adım insanların hizasına yazılmıştır.
Her gün yepyeni rüyalarla ödenebilen bir ceza bu.
varsın zındanların uğultusu vursun kulaklarımıza
yaşamak
bizimçün dokunaklı bir şarkı değil ki
B en ki kazdım, küredim , ellerimle boşalttım geceyi
yıldızları, hüznü ordan fırlatıp attım,
sonra ordan fırtınalı bir tüzeyle halka bakınca
yeniden yaralandım dünya ırmaklarından.
pusmuş bir şahanız şimdilik, ne kadar şahan olsak
ama budandıkça fışkıran da bizleriz
ölüyoruz, demek ki yaşanılacak.
gözlerim nemli değil
gözlerim namlu.
yürürüm hüzün ve ağrılar çarelenir
sevmekle doğrulanmıyor madem kalbimiz
girelim yarim izin avlusuna tam tekmil
dünya
kirletilmez bir inatla dönüyor
altımıza yıldızlar seriliyor
B en savaşarak senin
bulanık saçlarından tutup
kibirli güzelliğini çıkartıyorum ortaya
Nelerse ki yaşamak sözünü âsi kılan
Nelerse ki lekesiz, umutlu ve budala.
Denedim .
Karanlık sözler yazıyorum hayatım hakkında.
Aşklarım, inançlarım işgal altındadır.
Gözlerim nemli değil,
Gözlerim namlu
Ben savaşarak senin
bulanık saçlarından tutup
kibirli güzelliğini çıkartıyorum ortaya
Yaşamak umrumdadır.
Yüzüne ay kırıkları çarpıp uyansın sevdiğim
Evet, ilmektir boynumdaki ama ben
Kimsenin kölesi değilim.
Kokusu gitmediğimiz şehirlerin önceden
bir baş dönmesiyle kabarıyor hafızamızda
sonra ayrılıklar düşüne dalıyoruz:
Bize ait olan ne kadar uzakta!
Kadın şairler aşktan bahsettiği zaman mangalın küle olan mahcubiyeti artar.
Sabah şairin üstüne saldırıyor
yaşamaktan bir güneşle kaplanıyor onun kalbi
onun kalbi topraktan sıyrılıyor
aşk dahi sıyrılıyor topraktan
Ruhu saran zevklerden sözaçtı da nice yıldır nice insan
Kimseler anlatmadı sargıların kaldırıldığı zamanı
Raspa raspa ras
K o re’ye mektup yas.
aşk yazılmamış olsa bile adım ın üzerine
adım ı aşkın üstüne kendim yazarım.
bakıp başkasının başkayla kurduğu bağlantıya
aşka dair diyoruz ilk anı bu olmalı
Yalnızım ve en kuvvetli tarafım da bu.Nasıl yorumlarsan yorumla.

Hoşçakal..

Külçeler yüklüyüz ve çıkmak istiyoruz yokuşu
kovulduk ölümün geniş resimlerinden.
mürekkebin utandığını gördüm basılı kâğıtlarda
bende kül, bende kanat, bende gizem bırakmadılar
yazık, şairler kadar cesur değilim
keşke yağmuru çağıracak kadar güzel olmasaydım
ölüm ve acılar çatsaydı beni
düşüncem yapma çiçekler kadar gösterişli ve parlak
sözlerim ihanete varacak doğrulukta olsaydı.
öyle yoruldum ki yoruldum dünyayı tanımaktan
karanlık sözler yazıyorum hayatım hakkında.
ölümden korkup da sonunu sayan
ölür gider yar koynuna giremez.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir