İçeriğe geç

Çarşamba Çikolataları Kitap Alıntıları – Aslı Kocaeli

Aslı Kocaeli kitaplarından Çarşamba Çikolataları kitap alıntıları sizlerle…

Çarşamba Çikolataları Kitap Alıntıları

Hayaller gerçekleri kıskandıracak kadar özgür. Her türlü olasılığı içinde barındıran ve tüm bu olasılıklardan senin seçtiğini mümkün kılan İnsanın bir kraliyeti varsa o da kesinlikle hayalleridir.
Aristoteles’e göre dost insanın öteki kendidir, diyor. Birinin öteki kendi olması Ne güzel bir tanım.
Bu evin salonu bol güneş alırdı ama arka odaları da bir o kadar karanlıktı. Etrafa karşı yüzü gülen ama içinde derin üzüntüler taşıyan insanlar gibiydi. Tıpkı benim gibi.
Yaşamı yalnızca tadını çıkarmak için değil, ona göğüs germek, bitirmek için yaşamalıyız. Çok mutsuz olmanın en güvenilir yolu çok mutlu olmayı istemektir.
Hayaller gerçeklere kıskandıracak kadar özgür. Her türlü olasılığı içinde barındıran ve tüm bu olasılıklardan senin seçtiğini mümkün kılan
Keşke insan bir yerden taşınırken içindeki üzüntüleri de taşımasa.
Içine kapanık insanların en belirgin özelliği diğerleri anı yaşarken onların anı gözlemlemesidir.
Çocukların mutluluk depolarını dolduran şey ailelerinin onlara olan sevgisidir. Çocuk olduğun için depon da küçük. Sürekli yenilenmek istiyor. Bir bakışla, bir sözle, bir sarılışla, yanında olmakla…
Küslük insana yük. Barışmak ise taşımaktan yorulduklarını bırakmak. Hem kendinle hem karşındakiyle yeniden dost olmak.
Bu evin salonu bol güneş alırdı ama arka odaları da bir o kadar karanlıktı. Etrafa karşı yüzü gülen ama içinde derin üzüntüler taşıyan insanlar gibiydi. Tıpkı benim gibi.
Çocukların mutluluk depolarını dolduran şey ailelerinin onlara olan sevgisidir. Çocuk olduğun için depon da küçük. Sürekli yenilenmek istiyor. Bir bakışla, bir sözle, bir sarılışla, yanında olmakla Durup dururken annene sarılmak gelir ya içinden Hah işte o, depon boşalmak üzere olduğu içindir. Bir sarılırsın dolar yeniden.
Zor hisler onları yalnız başına yaşamadığını bildiğinde daha kolay geçiyor.
Çocuklar için zaman, saatler ilerleyince değil, bir şeyler değişince geçer.
Keşke insan bir yerden taşınırken içindeki üzüntüleri de taşımasa. Onları da eski evinde bırakabilse.
“İçses şu an gerçekten seninle uğraşamam,”
Varlık nasıl göz önünde duruyorsa yokluk da kalbin içinde duruyor. Bazı kalpler yok olanların varlığını da yaşattıkları için içlerinde daha fazla atmak zorunda kalıyor. İnsanoğlu da buna çarpıntı diyor.
Çocukların mutluluk depolarını dolduran şey ailelerinin onlara olan sevgisidir. Çocuk olduğun için depon da küçük. Sürekli yenilenmek istiyor. Bir bakışla, bir sözle, bir sarılışla, yanında olmakla Durup dururken annene sarılmak gelir ya içinden Hah işte o, depon boşalmak üzere olduğu içindir. Bir sarılırsın dolar yeniden.
Acılar zamanın gücüne boyun eğmek zorunda kalıyor.
Benim burda en iyi arkadaşım yok. Sen benim en iyi arkadaşım olur musun ?
Mutlu insan, aynı yönde uzun zaman kendi kendine boyun eğmeye, kendi kendini alıştırmış olan insan; kendi kendini eğiten, kendi kendini arkada bırakan, kendi kendini değiştiren ve saplanıp kalmayan insanlardır.
Annelerden izin koparmanın en etkili yolu, annenin senden beklediği ama normalde yapmadığın şeyleri bir anda yapmaya başlamaktır.
Anneannemler evde coşkulu bir an olduğunda, Durun fazla gülmeyelim sonra başımıza bir şey gelir derdi. Sonra ben de çocukken içimden gülmek geldiğinde sanki buna hakkım yokmuş gibi hissederdim. Hâlâ kendimi mutlu hissettiğim zamanlarda içi.ee tuhaf bir huzursuzluk oluşur. Mutlu olduğum için bir yandan da kendimi suçlu hissederim. Geçmişte yaptığım bir hatadan dolayı mutluluk hakkı elimden alınmış gibi
Yaşamı yalnızca tadını çıkarmak için değil, ona göğüs germek,bitirmek için yaşamalıyız. Çok mutsuz olmanın en güvenilir yolu çok mutlu olmayı istemektir.
Insanın hayalinde her şeyi yapabiliyor olması nasıl bir nimet diye düşünüyorum. Hayaller gerçekleri kıskandıracak kadar özgür. Her türlü olasılığı içinde barındıran ve tüm bu olasılıklardan senin seçtiğini mümkün kılan Insanın bir kraliyeti varsa o da kesinlikle hayalleridir.
Içine kapanık insanların en belirgin özelliği diğerleri anı yaşarken onların anı gözlemlemesidir. Başkaları yaşar, sen yaşanan o şeyle ilgili binlerce düşünce geçirirsin kafandan. Benim gibi çılgın bir içsesi olanlar da gözlemlemekle kalmaz. Olanları bir de sorgular. Kendini andan çıkararak her türlü zihin karmaşasını kucaklar.
Yarası olmayan bir kız arkadaşla iyi anlaşabileceğimi düşünmüyorum.
Hem kendim aşık oluyorum hem kendim abi diyorum üzerine bir de trip atıyorum. Işte gerçek genç kızlık tam olarak budur.
Çocukluğum iyileşiyor onunla.
Işığım,
Hayata yeniden bakışım,
Yansıyışım,
Tamamlanışım olan Güneş’e
Acının sonucunu reddettiğimizde, acının işkencesi daha da artar.
Yaşamı yalnızca tadını çıkarmak için değil, ona göğüs germek, bitirmek için yaşamalıyız. Çok mutsuz olmanın en güvenilir yolu, çok mutlu olmayı istemektir.
Bedenim kütüphanede, zihnim tımarhanede
Bugüne kadar mutlu olmayı ben nasıl düşünememişim?
Aristoteles’e göre biz her şeyi mutlu olmak için isteriz. Para, hazlar, övgüler İnsanın, kendisi için istediği tek şeydir mutluluk. Başkası için istemediği, sadece kendisi için istediği şey.
Topal şeytan çık kafamdan, kör şeytan çık kafamdan, cüce şeytan çık kafamdan.
Hayaller gerçeklere kıskandıracak kadar özgür. Her türlü olasılığı içinde barındıran ve tüm bu olasılıklardan senin seçtiğini mümkün kılan İnsanın bir kraliyeti varsa o da kesinlikle hayalleridir.
İnsan gerçekten sahip olduğuna inandıkları için çaba harcar.
Gençlikteki en büyük çelişkilerden biri, sürekli nasıl göründüğüne kafa yorup, insanları görünüşlerine göre değerlendirmemeye çalışmaktır.
Varlık nasıl göz önünde duruyorsa yokluk da kalbinin içinde duruyor. Bazı kalpler yok olanların varlığını da yaşattıkları için, içlerinde daha fazla atmak zorunda kalıyor. İnsanoğlu da buna çarpıntı diyor. O kişiyi artık göremesen de onu hatırlatan bir şeylere baktığında daha çok kıpırdamaya başlıyor.
Bu evin salonu bol güneş alırdı ama arka odaları da bir o kadar karanlıktı. Etrafa karşı yüzü gülen ama içinde derin üzüntüler taşıyan insanlar gibiydi. Tıpkı benim gibi.
İnsan kendine ait sandığı endişelerin kökünü eşelerse, aslında onların tohumlarını kendisinin ekmediğini görür.
Evde oturasım yok, dışarı çıkasım yok, kimseyle konuşasım yok
Ayrılığa değil de, daha çok aklımda oluşan o büyük boşluğa üzülüyorum.
Bol bol damar şarkı dinle. Başlarda çok ağlıyorsun ancak bir süre sonra o şarkılar içini acıtmayacak hale geliyor. O zamana kadar bu acıyı çekeceksin, başka çaren yok.
Hayallerimde samimiyetimiz günbegün artsa da, gerçek dünyada iki yabancıyız.
“İnsan kendine ait sandığı endişelerin kökünü eşelerse aslında onların tohumlarını kendisinin ekmediğini görür.”
Küslük insana yük. Barışmak ise taşımaktan yorulduklarını bırakmak.
Başımıza neler geleceği, neler olacağı bizim elimizde değil ama çalışmak ve çabalamak bizim elimizde.
Size çok ihtiyacım var, demek isterken, dışımın istemiyorum, gelmeyin, demek istemesini de anlamlandıramıyorum..
Çocukların mutluluk depolarını dolduran şey ailelerinin onlara olan sevgisidir.
Hayatın bana iyi sürprizler yapmayacağına olan inancım tam.
Yatağım köprü manzaralı. Fakat insan manzaraya kendi evinden bakmıyorsa, dünyanın en güzel manzarasını görmesinin de bir anlamı olmuyor.
İçime bir canavar kaçmış gibiyim.
O yanımda olunca bana bir şey olmaz gibime geliyor.
Çocuklar için zaman, saatler ilerleyince değil, bir şeyler değişince geçer.
Sanki gözpınarlarımda bir gözyaşı hep nöbet bekliyor
İçimden gelen o ses -yani iç sesim- sorularıma sürekli korkutucu yanıtlar veriyor. İçimden kendime bir şeyler sormaya çekiniyorum.
Keşke insan bir yerden taşınırken içindeki üzüntüleri de taşımasa. Onları da eski evinde bırakabilse.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir