İçeriğe geç

Cânân Kitap Alıntıları – Peyami Safa

Peyami Safa kitaplarından Cânân kitap alıntıları sizlerle…

Cânân Kitap Alıntıları

Yasak olan şeylere herkes rağbet eder.Ne yapsanız nafile
Bir neticeyi sebeplere raptetmeye çakışırken, zihin, en muntazam uykuyu kaçırıyor.
– Bence dünyanın bugünlük en büyük umumi zevki, tütün içmektir!
Ve bir sigara daha yaktı.
Güzel kadınlar ruhsuz, hassas kadınlar çirkindirler.
Vücutla ruhun beraber tekâmül ettiğine inanan eski Yunanlılar aldanmışlardır. Biri daima ötekinin zararına çalışır. Vücutla ruh, birbirlerine en büyük düşmandırlar ve her zaman mücadele ederler. Bu mücadelenin ismi hayat , neticesi de ölümdür.
Hıyanet gözle görülmez, hissedilir.
Çok zaaf gösterirsen seninle herkes alay etmeye başlar. Dünya böyledir. Kimse kimseye acımaz.!
Gözünün önüne getir: Bir gün hiç nefes almayacağım. Siz yahut başkaları, etrafımda koşuşacaksınız, haykıracaksınız, haykıracaksınız , etraftaftan imdat isteyeceksiniz, fakat ben , bütün bu nafile gayretleri göre göre, gözlerim açık , boğula boğula tükeneceğim.
Her itimadın sonu gaflettir.
Bir kadının, başka bir kadına acıdığını zanneder misin?
– Bu, bir merhametten ziyâde istihfaftır.
Vücudça güzel kadınlara iştiham yok, tabiat böylelerini yaratırken şekle önem veriyor, içini boş bırakıyor.
Güzelliğin bütün sırrı, sır olmasındadır; en bayağı, en çirkin şey, bizden gizlendikçe gözümüze güzel görünür, en güzel sandığımız şeylerin tahlili de onların bayağılığını ve çirkinliğini bize gösterir. İzdivaç da, aşk da, eşimizi tanımadığımız vakitler caziptirler, ondan sonra, feci
İnsan, bıktığı bir şeye elini süremez, nerede kaldı ki, her gün onun derâguşlarına katlanabilsin.
Erkeğe doğru adım atarken, tam zamanında geriye dönebilen kadınlar, hakiki fahişelerdir. Hücumla firarın o ince hududunu her kadın bilmez.
Ben zeki bir düşmanı, ahmak bir dosta tercih ederim.
Zevk, tabiatın seciyesidir. Zekânın yaratıcı bir kuvvet olmaktan çıkması, vücudun arzularına muhalefet etmesinden ileri geliyor. İstediğin herşeyi yap ve yapabileceğin şeyi iste , hiçbir kaideye kulak asma. Yaşamanın sırrı budur!
Kimse kimseye acımasaydı, hiçbir insan acınacak halde bulunmazdı.
Merhamet iradenin miskinliğidir.
Doktorlar diyorlar ki; ‘Sakın kendini üzme, tedaviler boşa gider!’ Halbuki üzülmek değil, boğuluyorum. Acınacak hâldeyim. Hiç kimseye bir şey söyleyemiyorum. Hiç kimsenin yüzüne bana yaptığı fenalığı haykıramıyorum. İçimde biriken bu azaplar, kalbimi cımbızla didikliyor, paramparça ediyor.
On yaşındayken İstanbul’a ayak bastım. Ülkenin en büyük şehrindeyim ve danışacak, sığınacak kimsem yoktu. Başkasının kâbusu olur ama benim için ucu nereye gideceği bilinmeyen bir macera
Fakat böyle birdenbire ölmek hayatın ortasında
Galiba yaşamaktan pek yorulmuşum.
Bir şey, bir cümle, bir kelime, bir harf söylemeli, ama ne?
İçimde biriken bu azaplar, kalbimi cımbızla didikliyor, paramparça ediyor.
Bir kadına yalvarmak zilletlerin en hafifidir.
Zaten kinle aşk,heyecan itibariyle aynı şeylerdir.
Bazen ne kadar iyi top sürersen sür, topu sadece kendinde tutmaktan zarar gelir.
Mezara kadar suren asklar yoktur.
Bir tek dost vardı: Sen. Başkalarına imâ ile bile söylemekten çekindiğim en mahrem şeyleri bilen insandın sen. İçimdekileri, siyah bir masa üstündeki beyaz yuvarlaklar gibi tane tane görüyordun.
Bana, sana söylenebilecek iğrenç bir kelime söyle ki, seni iğrendirebilsin. Şu anda Türkçe lûgatın yüz binlerce kelimesi arasında en müthişini, en fecisini arıyorum.
-Bir senedir nerede idin?
-Cehennemde idim Gülşen Dadı.
Sen benim şimdiye kadar kıymet verdiğim şeylerden hiçbirini anlamayan adamsın. Keşke iki gözüm kör olsaydı da senin iğrenç biçimini görmeseydim; keşke seni görmemek için beni dünyaya getiren karna, bir bıçak saplasalardı; keşke seninle arkadaş olmadan evvel, büyük bir zelzele, ya seni ya beni yerin dibine geçirseydi
İşte, yine sabaha kadar uyku kaçıracak bir mesele daha
Aşıklar bazı çok zeki, fakat ekseriya dünyanın en kör ve budala insanlarıdırlar.
– Boşanmaya ne hakkı var? Mümkün değil.. olamaz
– Ne hakkı mi var? Tuhaf şey Siz de zevcenizi boşadınız, ne hakkınız vardı Lâmi Bey? Erkek değil misiniz?
Feylesofluğu bırak, ben de bir şey söyleyeceksin zannettim.
Başının içinde sert bir hava esiyor, bütün fikirlerini, hayallerini savuruyor, zihnini alt üst ediyordu.
Şimdi dinî mesele konuşacak sıra değil Benim günahım bana
Öyle ya, iç, hırsızlık et, katillik et,madrabazlığın envâini yap, sonra Allah’a avuç açarak af dile.. böyle şey olmaz!
Ölümden korkum yok. Hırsızlıklar ve alçaklıklarla ihata edildiğim bir memlekette, ölümden korkum yok. Fakat.. böyle.. birdenbire ölmek hayatın ortasında, insanların ortasında birdenbire hareketsiz kalmak, yere yıkılivermek? Buna razı olamıyorum, buna isyan ediyorum, deliriyorum.
Eğer metin olursan beğenilirsin. Çok zaaf gösterirsen seninle herkes alay etmeye başlar. Dünya böyledir. Kimse kimseye acımaz.
Şimdi beni dinle.. rica ederim.. hayatının en mühim günlerindesin. Emin ol ki her şey geçer. Yalnız muvakkat felâketlere katlanmasını bilmeli.
İçimde biriken bu azaplar, kalbimi cımbızla didikliyor, paramparça ediyor.
Piyasada da Japon teli bulunmuyor Hay gözü kör olsun bu muharebeyi çıkaranların Nedir bu, üç senedir harp, harp
Bir neticeyi sebeplere raptetmeye çalışırken zihin, en mükemmel uykuyu kaçırıyor.
insan gençliğinde hata yapmazsa, bir daha hiç yapmaz.
– Bu yalanlarınızı ne zaman bitireceksiniz, Ali Bey?
– En büyük hakikati her zaman söylüyorum, inanmıyorsunuz. Meselâ size bir doğru söz daha: Bu gece şahanesiniz.
İnsan tabiattan bile bıkıyor. İnanmazsın, bütün bu manzaraları gülünç bulurum. Bize vaktiyle öğretmişler ki, dağ, dere, tepe, deniz, mehtap güzel şeylerdir. Bu telkin altında, kendimize bunları güzel göstermeye çalışıyoruz.
Kıskançlık, ifrata varmazsa faydalıdır, yaşamaya hevesimizi çoğaltır ve rakiplerimiz, dostlarımızdan fazla işe yararlar. Onları iyi seçmek lâzımdır. Ben zeki bir düşmanı, ahmak bir dosta tercih ederim.
Güzelliğin bütün sırrı, sır olmasındadır; en bayağı, en çirkin şey, bizden gizlendikçe gözümüze güzel görünür, en güzel sandığımız şeylerin tahlili de onların bayağılığını ve çirkinliğini bize gösterir.
İnsanların tabiatı malûm. Yapma denilen şeyleri yaparlar.
Bir gün, bütün hayatı bambaşka anlayacaksınız, düşüncelerinizin çoğunu değiştireceksiniz. Tecrübenin size öğrettiği şeylerle, âdeta yeni bir dünyada yaşayacaksınız.
Geç vakitlere kadar uyumak hiç âdeti değil, hemen kalmak istedi. Fakat başını yastıktan ayıramıyor. Terli, sıcak, uyuşuk vücudu yatağın çukuruna yapışmış. Kımıldayamıyor bile. Büyük bir eziyetle yataktan inebildi.
Bir şey, bir cümle, bir kelime, bir harf söylemeli, ama ne?
Vazgeçilmez sanma kendini. Toprağın altı, kendini vazgeçilmez sanan insanlarla dolu!
Mutlu ol, çünkü kimse senin üzgün olmanı umursamıyor.
Aptallar bütün hayatları boyunca akıllı kişilerle gezseler bile gerçekleri öğrenemezler. Hiç, kaşık çorbanın lezzetini alabilir mi?
Mutlu ol, çünkü kimse senin üzgün olmanı umursamıyor.
Allah’tan başka hiç kimseye güvenmemek ne iyi şey!
Dünya hali bu evlatçığım, neler olmaz neler İnsan katlanıvermeli
Böyle felaket günlerinde Rabbizülcelal’i hatırından çıkarma!
Kimse kimseye acımasaydı, hiçbir insan acınacak halde bulunmazdı.
Çay iç. Çay, çay, açılırsın, çay iç.
“Allah’tan başka hiç kimseye güvenmemek ne iyi şey!”
Güzelliğin bütün sırrı, sır olmasındadır; en bayağı, en çirkin şey, bizden gizlendikçe gözümüze güzel görünür, en güzel sandığımız şeylerin tahlili de onların bayağılığını ve çirkinliğini bize gösterir. İzdivaç da, aşk da, eşimizi tanımadığımız vakitler caziptirler, ondan sonra, feci..
Âşıklar bazı çok zeki, fakat ekseriya dünyanın en kör ve budala insanlarıdır. Böyle bir darb-ı mesel de vardır.
Bazen bir kadının bütün hüviyetini yattığı oda ifşa eder, orada, kadının ruhu da vücudu gibi çıplaktır.
Her ne türde olursa olsun, merhamet iradenin miskinliğidir. Bu, bizim kendi aczimizin bir nevî şuurudur ki, yine en çok bizi mustarip eder. Kimse kimseye acımasaydı, hiçbir insan acınacak hâlde bulunmazdı.
Eğer metin olursan beğenilirsin. Çok zaaf gösterirsen seninle herkes alay etmeye başlar. Dünya böyledir. Kimse kimseye acımaz.
İstediğin her şeyi yap ve yapabileceğin şeyi iste, hiçbir kaideye kulak asma. Yaşamanın sırrı budur!
Güzelliğin bütün sırrı, sır olmasındadır; en bayağı, en çirkin şey, bizden gizlendikçe gözümüze güzel görünür, en güzel sandığımız şeylerin tahlili de onların bayağılığını ve çirkinliğini bize gösterir.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir