Sadık Yalsızuçanlar kitaplarından Cam ve Elmas kitap alıntıları sizlerle…
Cam ve Elmas Kitap Alıntıları
&“&”
Varlıkla yokluk arasındaki gizliliktir sır. O’nun bildirmediği, kimsenin bilmediğidir.
İnsanın dili kalbiyle bir olmalıdır. Sözün dağınıklığı, kalbin perişanlığıdır. Gönül denizdir, dil kıyı; deniz dalgalanınca içindekileri sahile atar.
Sır, doğası gereği ifşa edilemeyendir. Açıklandığında sır olmaktan çıktığı için sırdır.
Bedeni dünyada olan kimseye garip denmez. Aksine, kalbi teninde, sırrı gönlünde garip olana denir.
Ayrılmak dağıtıyor insanı, diyor, yerleşmek tehlikeli bir şey. Gelirken ise umut etmek istiyor insan. Ama o da boşuna.
&‘Her şeyin anlamını yitirmeye yüz tutmuş bir dünyada nasıl yaşanır bilmiyorum..’
Her şeyin anlamını yitirmeye yüz tutmuş bir dünyada nasıl yaşanır bilmiyorum.."
Eskiden insanlar ilaç gibiydi. Başkalarına sadece yararı dokunurdu. Şimdi ise, kendilerinden başkasına deva ulaşmayan dert gibiler.
•Yıllardır içimde detaylar biriktiriyorum.
Unutun, sadece unutun. Unutmakla başlar her şey."
Bunu da senden öğrendim.
“Varlığın bana yetmez mi ki senden başka bir şey isteyeyim?
“Varlığın bana yetmez mi ki senden başka bir şey isteyeyim?
“Sana da selam olsun, nerelisin, nereden geldin?
“Harakanlıyım efendim."
"İyi ki geldin…"
"Ziyaret efendim, geliş nedenim bu.”
"Orada hiç derviş yok mu?”
"Var efendim."
“Kim?”
"Ebu’l-Hasan efendim, benim pirimdir.”
"Bana ondan dinlediğin bir sözü aktar.”
"O der ki efendim, &‘Ezel sırlarını ne sen bilirsin ne de ben/bu muammayı ne sen çözersin ne de ben/perdenin gerisinde seni beni bir konuşturan var/perde kalkarsa ne sen kalırsın ne de ben."
"Beni ona götür, ondan bu sözü getirdin madem, beni onun sırrına götür."
"Gidelim efendim."
“Harakanlıyım efendim."
"İyi ki geldin…"
"Ziyaret efendim, geliş nedenim bu.”
"Orada hiç derviş yok mu?”
"Var efendim."
“Kim?”
"Ebu’l-Hasan efendim, benim pirimdir.”
"Bana ondan dinlediğin bir sözü aktar.”
"O der ki efendim, &‘Ezel sırlarını ne sen bilirsin ne de ben/bu muammayı ne sen çözersin ne de ben/perdenin gerisinde seni beni bir konuşturan var/perde kalkarsa ne sen kalırsın ne de ben."
"Beni ona götür, ondan bu sözü getirdin madem, beni onun sırrına götür."
"Gidelim efendim."
– (…) Biri on yıl ilim okur, bir çıra bile yakamaz!
Biri bir harf duyar, onun içi yanar…"
Biri bir harf duyar, onun içi yanar…"
– (…) "Bizim derdimiz, hiçbir şekilde iki dünyaya da sığmayan bir hüzündür" diyor, "umuyorum sendeki hüzün, O’nu, O’na yaraşır biçimde anmak isteyip de yapamamandır…"
İlk adımda, Allah var, başka bir şey yok, deyin, ikinci adımda onunla dost olmaya çalışın, sonrasını düşünmeyin, sonra yanmaya başlayacaksınız.
Bunu da senden öğrendim.
“Varlığın bana yetmez mi ki senden başka bir şey isteyeyim?
“Varlığın bana yetmez mi ki senden başka bir şey isteyeyim?