İçeriğe geç

By the River Piedra I Sat Down and Wept Kitap Alıntıları – Paulo Coelho

Paulo Coelho kitaplarından By the River Piedra I Sat Down and Wept kitap alıntıları sizlerle…

By the River Piedra I Sat Down and Wept Kitap Alıntıları

Ahmak olmaya gelince, aşka akıl edirdiğini ileri sürdüğü için ahmaktır.
Bir şiir ve trombon, altüst edecek yüreğini.
Yalnızca içinde bulunduğun ânı yaşamaya çalış. Eskiyi anımsamak, bizden daha yaşlılara özgüdür.
Sevmek tehlikelidir.
Ne var ki inanç ve aşk tartışılmazdı.
Yüreğine söz dinletebilen kişi, dünyayı fethedebilir.
Tanrı, güneşi her gün yeniden doğdurarak, bizi mutsuz kılan her şeyi değiştirmemiz için zaman tanıyor bize.
Çünkü sevgi ; kimseyi düşlerinden uzaklaştırmamıştır
Düşlerinizi izleyin
Yaşamınızı Tanrıya götüren bir yola dönüştürün.
Kendi mucizelerinizi gerçekleştirin. İyileştirin
Sevmek kolay olsaydı, birbirimizin kollarında olurduk.
Yüreğine söz dinletebilen kişi, dünyayı fethedebilir
Seven insan önce kendinden geçmeyi, sonra kendini bulmayı özler.
“ Bunların hepsi bir rüya. Bitecek.”
Ama bu rüyayı daha ne kadar uzatabilirim?
İçimizde yaşamayı sürdüren çocuğa kulak vermeliyiz
Sevmek tehlikelidir. Biliyorum bunu. Daha önce birini sevdim. Sevmek, uyuşturucu almak gibidir. Başlangıçta kendini iyi hissedersin, bütünüyle verirsin. Ertesi gün daha fazlasını istersin. Henüz zehirlenmemiş, o duygudan hoşlanmışsındır ve onun üzerindeki egemenliği sürdürebileceğini sanırsın. Sevdiğin kişiyi iki dakika düşünür, sonraki üç saat boyunca unutursun. Ama, yavaş yavaş varlığına alışır, ona bütünüyle bağımlı hale gelirsin. Böylece, onu üç saat düşünüp iki dakika unutmaya başlarsın. Yakınında değilse, bağımlıların uyuşturucu bulamadıkları zaman hissettikleri şeyi hissedersin. Uyuşturucu bağımlılarının, gerek duydukları şeyi bulamadıkları zaman hırsızlık yaptıkları, kendilerini aşağıladıkları gibi, aşk için her şeyi yapmaya sen de hazırsındır.
Beklemek insana acı verir
Dünyanın tüm yolları , beni sana çıkarıyordu
Yaşamın mucizesini ancak, beklemedigimiz şeyler olup bittiğinde gerçekten anlıyoruz.
Aşktan söz etmek gereksizdi . Çünkü aşkın kendi dili vardır ve kendiliğinden konuşur
Orada biraz önce iki aşık vardı ..
Yürekleri konuşurken , onlar suskundular
Babil ırmakları kenarında, orada oturduk ve ağladık, dedi, kendi kendisiyle konuşur gibi. İçindeki söğütler üzerine çenklerimizi astık.
Beklemek insana acı verir. Unutmak acı verir. Ama ne karar vereceğini bilmemek, acıların en büyüğüdür.
Bir türü oluşturan belirli sayıda birey evrim geçirdiğinde, tür, bütünüyle evrimleşir. Bu bireylerin ne sayıda olması gerektiği bilinmiyor, ama evrimin böyle gerçekleşti biliniyor.
İsa şöyle demişti: Bir hardal tohumunun içinde taşıdığı güce inanacak olursak, karşımızdaki dağa, “hareket et!” diyebiliriz, dağ da hareket eder.
Bir dava ya da bir misyon uğruna acı çekmek kolaydır: bu, o acıyı çekenin yüreğine yücelik kazandırır.
Tanrı, cehennemi cennetin içine sakladı.
“Yaşamda, sonuna kadar savaş vermeye değen şeyler vardır..”
-Sizce bunlar ne/nelerdir?
Bunu kendimize neden yapıyoruz? Neden gözümüzün içindeki toz tanesini görüyor da, şu dağları, tarlaları ve zeytin ağaçlarını görmüyoruz?
“ bir kentin yerini değiştirebilirsiniz, ama bir kuyunun yerini asla!”
Tanrı sonsuz bilgeliğiyle cehennemi cennetin içine sakladı. Hep uyanık kalmamız için yaptı bunu. Önümüzde dağ gibi dikilen zorunlulukları unutmamamız için yaptı bunu.
“Beklemek insana acı verir. Unutmak acı verir. Ama ne karar vereceğini bilememek, acıların en büyüğüdür.”
Seven insan önce kendinden geçmeyi , sonra kendini bulmayı özler
Gerçek yaşamda aşkın yaşanabilir bir aşk olması gerekirdi . Hemen karşılık görmese bile , o kişi istediği kadar uzakta olsun , günün birinde sevilen kişiyi fethetme umudu olmaksızın yaşayamazdı ..
Bunun dışında her türlüsü katıksız düştü
Yaşam sana çok şey öğretmiş
“Aşk çok soru sormaz.”
Aşk tuzaklarla doludur. Kendisini göstermek istediğinde, bize yalnızca ışığıyla belirir ve bu ışığın içindeki gölgeleri gözümüzden saklar.
Yüreğine söz dinletebilen kişi, dünyayı fethedebilir.
Aşk ; belki de vaktinden önce yaşlandırıyor bizi .
Sonra , gençlik uçup gittiğin de , yeniden gençleşmemizi sağlıyor ..
Ama o anları unutmaya olanak var mı ?
Ah ! Yüreğimi bağrımdan söküp , akıp giden sulara atabilmek için neler vermezdim
Hiç acım kalmazdı o zaman , hiç pişmanlık kalmazdı içimde , anılarım olmazdı hiç !
Barajlar gibidir aşk, bunu biliyorum: Bir zerre suyun sızabileceği bir çatlak bırakırsanız, bu su duvarları yavaş yavaş kemirir ve öyle bir an gelir ki, akıntının gücünü artık kimse denetleyemez. Duvarlar yıkılacak olursa, aşk efendi olarak her şeye el koyar; neyi yapabilirim, neyi yapamam, sevdiğim kişiyi yanımda tutabilir miyim, tutamaz mıyım, gibi sorular artık boşunadır Âşık olmak, denetimi elinden kaçırmak demektir.
Seven kişi ; neyi olursa olsun , yitirme korkusuna kapılmadan , dünyayı yenmiştir
Gerçek sevgi , kendini tümüyle vermektir
Zaman gelmiş , gözyaşları içinde şöyle dediğimiz olmuştur
Değmez bir sevgi uğruna acı çekiyorum
Acı çekeriz ; çünkü aldığımızdan daha fazlasını verdiğimize inanırız ..
Acı çekeriz , çünkü sevgimiz karşılıksız kalmıştır
Sevgide kural yoktur ..
Herşeye karar veren kendi yüreğimizdir . Onun karar verdiği şeyse , artık bizim yasamızdır
Bizler ; çevremizi saran herşeyin olağanüstü olduğunun , ender olarak farkına varıyoruz
Ancak mutlu olan insanlar çevrelerine mutluluk verebilir.
“Yalnızca içinde bulunduğun anı yaşamaya çalış. Eskiyi anımsamak, bizden daha yaşlılara özgüdür.”
“Beklemek insana acı verir. Unutmak acı verir. Ama ne karar vereceğini bilememek, acıların en büyüğüdür.”
“Üçüncü kattan düşmek de, yüzüncü kattan düşmek kadar hasar bırakırdı.
Düşeceksem çok yükseklerden düşmeliydim .”
“Anımsadığım tek şey, aşkın, bir başka erkeğin kılığında, yeni umutların, yeni düşlerin kılığında bana yeniden döndüğü.”
Düşler boş oturtmaz insanı…
İnancımı canlı tutmak için artık mucizelere gerek duymuyorum…
Çünkü yolunu yitirmiş bir kuzuydum ben ve sen bana yolumu gösterdin. Çünkü yaşamım ölü bir yaşamdı ve sen ona yeniden can verdin. Çünkü yüreğim sevgisiz kalmıştı ve sen bana o sevgiyi yeniden bağışladın…
Ve benim için gerekli olan şeyi keşfettim : Nerede inanç varsa, gerçeklik oradaydı.
“Yüreğine söz dinletebilen kişi, dünyayı fethedebilir.”
“Yüreğine söz dinletebilen kişi, dünyayı fethedebilir.”
Yaşamın mucizesini ancak, beklemediğimiz şeyler olup bittiğinde gerçekten anlıyoruz.
Tanrı hər gün bizə – günəşlə birlikdə – bizi bədbəxt edən hər şeyi dəyişmək imkanı göndərir. Və hər gün biz özümüzü elə aparırıq ki, guya bu imkanı görmürük, guya o, ümumiyyətlə mövcud deyil, guya bu gün tamamilə dünənə oxşayır və sabahdan fərqlənmir. Ancaq öz gününə diqqətlə baxan hər kəs həmin sehrli anı tapacaq. O, bizim sabaha gedən qapını açdığımız saatda, ya da şam yeməyindən sonra yaranan səssizlik anında, ya da bir-birindən ayırmadığımız minlərlə xırda detallarda gizlənə bilər. Həmin an – ulduzların gücünün bizə keçdiyi və bizə möcüzə yaratmaq imkanı verən an mövcuddur.
Mütləq risk etmək lazımdır. Həyatın möcüzəsini yalnız gözlənilməz hadisələrə hazır olduğumuz zaman tam şəkildə dərk edə bilərik.
Sevmək – başqa adamın bir parçası olmaq, onda İlahi odun qığılcımlarını tapmaq deməkdir.
İçimdeki sevginin bana yaşamı öğretmesine izin ver. Çünkü sevgi, kimseyi düşlerinden uzaklaştırmamıştır…
Sık sık yazgımın ne olduğunu anlamaya zorluyorum kendimi. Ve bunu başaramıyorum. Tanrı’nın ordusuna katılmayı kabul ettim, ama yaptığım tek şey, insanlara yoksulluğun ve acının ve adaletsizliğin neden var olduğunu açıklamak…
Kim bilir, belki de dağların korkunç bir yazgısı vardır. Hep aynı doğayı izlemek zorundadırlar…
Doğuyoruz, acı çekiyoruz ve ölüyoruz…
Gitmeye değer yerlerin kestirmesi yoktur
Gitmeye değer yerlerin kestirmesi yoktur.
Son Los locos que inventaron el amor.
(Delilerdir aşkı icat eden )
Cin on poema y un trombòn a develarte el corazón
(Bir şiir ve bir trambon, altüst edecek yüreğini.)

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir