İçeriğe geç

Buz Kapanı Kitap Alıntıları – Alexandra Bracken

Alexandra Bracken kitaplarından Buz Kapanı kitap alıntıları sizlerle…

Buz Kapanı Kitap Alıntıları

“Bazen rakibinin gardını indirdiği an, saldırıya geçtiği andır.”
Size sorum ;
“Canavarlardan daha beter bir canavar olmak mı, yoksa sessizce yitip gitmek mi? Hangisi daha iyi?”
-Friedrich Nietzsche
“Avını bulmak için bakacağın en son yer avcıların arasıdır.”
“Kimi düşünceler insanın zihnine kronik bir hastalık gibi yerleşir. Onlardan kurtulduğunuzu sandığınız an, aslında daha karanlık bir şeye dönüştüklerini fark edersiniz.”
Canavardan daha beter bir canavar olmak mı, yoksa sessizce yitip gitmek mi? Hangisi daha iyi? Parmaklarıyla kitabın üzerine dokundu. Nietzsche’den güzel bir soru. Ben kendi cevabımı biliyorum. Sen kendininkini biliyor musun?
Onun yüzüne bakmak, bulutsuz bir gökyüzünde dolunaya bakmak gibiydi.
Toparlanmak, yaklaşmakta olan felaketin stresinden daha beterdi.
Elinde hiçbir şey kalmayınca sarılabileceğin tek bir şey vardır: Umut.
Uzun süre önce, Cate bana geçmişten kurtulmanın tek yolunun onu bir şekilde arkada bırakmak olduğunu söylemişti. Bir kapıyı kapatıp daha aydınlık bir odaya açılan bir başka kapıyı açmak. Adımlarımı geriye doğru takip edip kapıyı aralarsam, arkamda bıraktığım o kızı suçluluk ve utanç duygusunun beni yerle bir etmesinden korkuyordum. Karanlığın ona neler yaptığını bilmek istemiyordum. Acaba kendisini görür muydu benim suretimde?
Rob ve Jarvin’in sabırlı oldukları söylenemezdi. Operasyonlarını hep tam zamanında bitirilerdi. Bu durumun da bundan farklı olacağını sanmıyordum. Cate ve birkaç ajan bize sempati duyuyor olabilirdi; ama bu nereye kadar böyle sürebilirdi ki? Ya onlara yük olmaya başlarsak Ya sadece temizlenmesi gereken bir lekeymiş gibi görmeye başlarlar bizi Yine de yanımızda olmaya devam ederler miydi?
Koştum. Ya da koşmaya çalıştım. Zihnime yerleşen sisten ve bacaklarımın titreyişinden kurtulmak için elimden gelen her şeyi yapıyordum. Liam’ı düşündüm. Chubs’ı, Vida’yı, Jude’u.
Bunu sen yaptın. İşimiz bitti. Bizi alacaklar ve ben bir daha asla göremeyeceğim onları.
Kabullen, uyum sağla, harekete geç.
Çoğumuz ateşe yaklaşmaktan bile korkarken onlar yanıyordu.
Benim neyim var bilmiyorum, sanki Sanki lanet olasıca aklımı kaybediyorum. Yüzün kalbime kazınmış gibi. Bunun ne zaman olduğunu bile bilmiyorum. Sebebini bilmiyorum ama o yara orda ve bir türlü iyileştiremiyorum.
Kimi düşünceler insanın zihnine kronik bir hastalık gibi yerleşir.Onlardan kurtulduğunuzu sandığınız an,aslında daha karanlık bir şeye dönüştükleri fark edersiniz.
Burası, yalan söylemek zorunda olmadığımız bir yer.
Hayat seni hep bir şekilde hayal kırıklığına uğratacak. Birilerini seveceksin ve ne kadar uğraşsan da elinden alıp götürecek onları. Bir şeyler için mücadele edecek ancak başaramayacaksın. Bunu anlamana gerek yok; bir şeyleri değiştirmeye çalışmana da. Sadece senin elinde olmayan şeyleri kabullenmeli ve kendi başının çaresine bakmalısın. Senin görevin bu.
Benimle bir daha hiç karşılaşmamayı dilesen iyi olur, çünkü sana yapacaklarım, kafatasına giren bir mermiden çok daha beter acıtacak canını.
Eğer yaşanmakta olana başkaldırıyorsanız ve gençseniz, yaşadığınız her ne olursa olsun serüvendir.
Ancak insan sevdiği birini kaybetti mi bir kez daha aynı acıyı tatmak istemiyordu.
Oyun tahtasındaki bu tek parça taşın yerini değiştirmek tüm oyunun gidişatını etkileyecekti.
Şimdi bir tercih yapmak zorundayım. Ya kalbimi özgür bırakacak ya da karanlık zihinleri aydınlığa kavuşturacağım
Elinde hiçbir şey kalmayınca sarılabileceğin tek bir şey vardır:Umut
Kimi düşünceler insanın zihnine kronik bir hastalık gibi yerleşir. Onlardan kurtulduğunuzu sandığınız an, aslında daha karanlık bir şeye dönüştüklerini farkedersiniz.
Aferin kızım, dedi Cole. İşte benim bebeğim
Devletler, kontrollerine aldıkları muhalefet hareketlerini, ayaklanmaları ya da devrimleri, dışında kaldıklarından daha kolay engeller.
Zihnindeki her bir düşünceyi sildiğimde
de böyle gülebilecek miydi acaba?
Onun da aklından aynı düşünce geçmiş olmalıydı ki ellerini üzerimden çekip bir iki adım uzaklaştı.
“Hayat böyledir Minik Arı. Bazen panik içinde oraya buraya koşuşturan, dikkatsizce davranan ve istemeden bir şeyleri yıkan sen olursun. Bazen de hayat yapar bunu ve bundan kaçamazsın. Seni ezip geçer; çünkü seni sınamak ister.”
Çünkü insanlar, bir kağıt parçasının ya d bilgisayar dosyasının söyleyeceklerinden daha fazlasını anlatabilirler.
Oyun tahtasındaki bu tek taşın yerini değiştirmek tüm oyunun gidişatını etkileyecekti.
insan karşısındaki tanıdıkça daha çok önemsemeye başlıyordu. Aradaki sınırlar giderek bulanıklaşıyor ve ayrılık zamanı gelip çattığında o hayattan kopmak büyük bir işkenceye dönüyordu.
Ve yemin ederim Yemin ederim o anda zamanın durduğunu hissetim
Kırılan bir kalbi tekrar kırmak mümkün müydü? Hem kalp yalnızca bir defa kırılırdı, öyle değil mi?
Avını bulmak için bakacağın son yer avcıların arasıdır.
“Ben bir insanın yalnızca yüzünü görmekle yetinmek istemiyorum. Onun gölgesini de görmeliyim.”
Ancak insan sevdiği birini kaybetti mi bir kez daha aynı acıyı tatmak istemiyordu.
Sadece senden isteneni yap Ruby.
Zaten bütün ömrüm bunu yapmakla geçti.
Son birkaç haftanın bana öğrettiği şey şuydu: İnsan karşısındakini tanıdıkça daha çok önemsemeye başlıyordu. Aradaki sınırlar giderek bulanıklaşıyor ve ayrılık zamanı gelip çattığında o hayattan kopmak büyük bir işkenceye dönüyordu.
Hayat adil değil ki, dedim. Bunu anlamam zaman aldı. Hayat seni hep bir şekilde hayal kırıklığına uğratacak. Birilerini seveceksin ve ne kadar uğraşırsan da elinden alıp götürecek onları. Bir şeyler için mücadele edecek ancak başaramayacaksın. Bunu anlamana gerek yok, bir şeyleri değiştirmeye çalışmana da. Sadece senin elinde olmayan şeyleri kabullenmeli ve kendi başının çaresine bakmalısın.
Hayat böyledir Minik Arı, demişti bana yıllar sonra. Bazen panik içinde oraya buraya koşuşturan, dikkatsizce davranan ve istemeden bir şeyler yıkan sen olursun. Bazen de hayat yapar bunu ve bundan kaçamazsın. Seni ezip geçer; çünkü seni sınamak ister.
Hayat seni hep bir şekilde hayal kırıklığına uğratacak birilerini seveceksin ve ne kadar uğraşsan da elinden alıp götürecekler onları. Bir şeyler için mücadele edecek ancak başaramayacaksın. Bunu anlamana gerek yok; bir şeyleri değiştirmeye çalışmana da. Sadece senin elinde olmayan şeyleri kabullenmeli ve kendi başının çaresine bakmalısın.
Hayat seni hep bir şekilde hayal kırıklığına uğratacak. Birilerini seveceksin ve ne kadar uğraşsan da elinden alıp götürecek onları. Bir şeyler için mücadele edecek ancak başaramayacaksın Sadece senin elinde olmayan şeyleri kabullenmeli ve kendi başının
çaresine bakmalısın.
Bazen panik içinde oraya buraya koşuşturan, dikkatsizce davranan ve istemeden bir şeyleri yıkan sen olursun. Bazen de hayat yapar bunu ve bundan kaçamazsın. Seni ezip geçer; çünkü
seni sınamak ister.
İnsan karşısındakini tanıdıkça daha çok önemsemeye başlıyordu. Aradaki sınırlar giderek bulanıklaşıyor ve ayrılık zamanı gelip çattığında o hayattan kopmak büyük bir
işkenceye dönüyordu.
‘Kimi düşünceler insanın zihnine kronik bir hastalık gibi yerleşir.Onlardan kurtulduğunuzu sandığınız an, aslında daha karanlık bir şeye dönüştüklerini fark edersiniz.’
istediği olmayınca oyuncaklarını yakardı
uzun süre önce, Cate bana geçmişten kurtulmanın tek yolunun onu bir şekilde arkada bırakmak olduğunu söylemişti. bir kapıyı kapatıp daha aydınlık bir odaya açılan bir başka kapıyı açmak. adımlarımı geriye doğru takip edip kapıyı aralarsam, arkamda bıraktığım o kızı bulup suçluluk ve utanç duygusunun beni yerle bir etmesinden korkuyordum. karanlığın ona neler yaptığını bilmek istemiyordum. acaba kendisini görür müydü benim suretimde?
oyun tahtasındaki bu tek taşın yerini değiştirmek tüm oyunun gidişatını etkileyecekti
iyi adamların seslerini duyuramadığı, kötülerin kazandığı klasik bir hikaye
kimi düşünceler insanın zihnine kronik bir hastalık gibi yerleşir
Ne yazık ki enfeksiyon her zaman böyle iyileşmezdi. Bazen kökü öyle derin olurdu ki tek bıçak darbesiyle kurtulamazdınız ondan.
Çoğumuz ateşe yaklaşmaktan bile korkarken onlar yanıyordu.
Onun yüzüne bakmak, bulutsuz bir gökyüzünde dolunaya bakmak gibiydi.
Göğsüme oturan taşın ağırlığıyla dizlerimin bağı çözüldü.
ÇOK GEÇ.
Bu haksızlık, dedi Jude. Büyük haksızlık.
Hayat adil değil ki, dedim. Bunu anlamam zaman aldı.
En başından beri Liam’la aramızda sadece bakışlarımız ve hislerimizle kurduğumuz bir iletişim vardı. Ben onun neyi neden yaptığını daha o söylemeden bilirdim. O da benim ne düşündüğümü. Aramızda böyle bir ânın yaşanacağını da o kararı neden verdiğimi anlamayacağını da asla tahmin edemezdim.
Hayat böyledir Minik Arı, demişti bana yıllar sonra. Bazen panik içinde oraya buraya koşuşturan, dikkatsizce davranan ve istemeden bir şeyleri yıkan sen olursun. Bazen de hayat yapar bunu ve bundan kaçamazsın. Seni ezip geçer; çünkü seni sınamak ister.
Burası, yalan söylemek zorunda olmadığımız bir yer.
Ona ait her şeyi anılarıma hapsetmiştim. Ancak hatıraların zamanla nasıl solup gittiğini iyi bilirdim.
Hayaletler insanlara musallat olmazdı aslında; bunu yapan insanların kendi anılarıydı.
Bu haksızlık, dedi Jude. Büyük haksızlık.
Hayat adil değil ki, dedim Bunu anlamam zaman aldı.Hayat seni hep bir şekilde hayal kırıklığına uğratacak. Birilerini seveceksin ve ne kadar uğraşsan da elinden alıp götürecek onları. Bir şeyler için mücadele edecek ancak başaramayacaksın. Bunu anlamana gerek yok; bir şeyleri değiştirmeye çalışmana da. Sadece senin elinde olmayan şeyleri kabullenmeli ve kendi başının çaresine bakmalısın. Senin görevin bu.
Bazen bir rakibin gardını indirdiği an, saldırıya geçtiği andır.
Canavardan daha beter bir canavar olmak mı, yoksa sessizce yitip gitmek mi? Hangisi daha iyi? Parmaklarıyla kitabın üzerine dokundu. Nietzsche’den güzel bir soru. Ben kendi cevabımı biliyorum. Sen kendininkini biliyor musun?
Hayat böyledir Minik Arı demişti bana yıllar sonra. Bazen panik içinde oraya buraya koşuşturan, dikkatsizce davranan ve istemeden bir şeyleri yıkan sen olursun. Bazen de hayat yapar bunu ve bundan kaçamazsın. Seni ezip geçer; çünkü seni sınamak ister.
Sevilmeye, istenmeye ya da birinin benimle ilgilenmesine ihtiyacım yoktu. Bir arkadaşa ihtiyacım yoktu. Birilerinin olmadığım biriymişim gibi bana vicdan azabı çektirmesine de hiç ihtiyacım yoktu.
Sanki bu günlerde insanlar hemen herkesi bir bilgiye çevirip sisteme yüklemeye çalışıyor, değil mi? Bence bir insan, karşısındakiyle gerçekten ilgilenmezse onu asla tanıyamaz.
Son birkaç haftanın bana öğrettiği şey şuydu: İnsan karşısındaki tanıdıkça daha çok önemsemeye başlıyordu. Aradaki sınırlar giderek bulanıklaşıyor ve ayrılık zamanı gelip çattığında o hayattan kopmak büyük bir işkenceye dönüyordu
Görünüşe göre benim cümlemin ortası seninkinin başını böldü.
Bugünlerde yaptıkları tek şey, artık ne söyleyeceklerini anlayamayacak kıvama gelene, başımız dönene kadar bizi döndürüp durmak değil miydi zaten?
Diğerlerine haddini bildirmek için onları kullanmak zorundayız.
İnsanın etrafında sevdiklerinin sıcaklığı olunca soğuk günleri atlatmak kolaydı.
Avını bulmak için bakacağın en son yer avcıların arasıdır.
Geçmişten kurtulmanın tek yolu onu bir şekilde arkada bırakmaktır.
Ne para, ne iş, ne de ev Elinde hiçbir şey kalmayınca sarılabileceğin tek bir şey vardır: Umut. Ki o zaman bile umudu kesmemek için savaşman gerekir.
Bunlar korkunç zamanlar ve hiçbirimize güvenmemekte haklısınız. Yaptığımız şey Size yapmalarına izin verdiğimiz şeyler çok utanç verici ve bu utançla mezara gireceğiz.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir