İçeriğe geç

Büyüyünce Ne Olacaksın Baba? Kitap Alıntıları – Bülent Ata

Bülent Ata kitaplarından Büyüyünce Ne Olacaksın Baba? kitap alıntıları sizlerle…

Büyüyünce Ne Olacaksın Baba? Kitap Alıntıları

Bu dünyada gördüklerinize değil, kalbinizden gelen sese inanın ne olur! Başkaları bunu küçümsese de bu dünyada güzel şeyler oluyorsa sevgiyle oluyor.
İnsanlar çoğu kez tanıdığımızı sandığımız kişi değildir.
Yeniden başlamak güzeldir. Güneş her gün yeniden başlar. Balıklar uyanınca yeniden yüzer. Yeniden çay koyarız bardaklara sabahları. Gülümseriz yeniden
İstemekten ve kavuşmamaktan yorgun düşmüştü kalpler
Öğret bana gül yetiştirmeyi. Dikenleri seviyorum, gülün hatırına.
Namaz kılmayan insanları seviyorum. Namaz kılmayışlarını değil! Bir sebeple, alınları gün gelip secdeye gittiğinde, acemi davranışlarındaki o yeniden doğuşu seviyorum. Koca bir adamdan bir çocuğun doğuşunu seviyorum. 
… ve bir hiç olduğunuzu hissettiğiniz an, içinizde doğan kimsesizliği dinleyin. Zalimlerin türküsü olur mu?
Kirlenseniz de sizi temizleyecek olan deterjanlar sabunlar değil. Alnınızı yağmura tutun… Kalbe sığmayanı orada tutmayın. Orası temiz ve pak şeylerin yuvasıdır.
Gerçeği arayın, güzeli arayın. Gözlerde sevmenin ve sevilmenin izini arayın.
Gözlerini uzak diyarlardan çağır. Kalbini bağladığın direkten çöz. Çocukların bir dili var, o dili öğren sevmek için.
Önümde duran zorlukların aşılamaz şeyler olduğunu sanıyordum. Aslında tam da öyle değildi. Ben kendi içime o kadar saklanmıştım ki, kendimi o kadar yerlere eğmiştim ki sorunlarımın beni ezip geçmesinden daha doğal bir şey olamazdı.
Sendelediğimde tutunacak dostlarım olmalıydı.
Ben kendi içime o kadar saklanmıştım ki, kendimi o kadar yerlere eğmiştim ki sorunlarımın beni ezip geçmesinden daha doğal bir şey olamazdı.
Her gün yanından geçip gittiğimiz şeylerin, birkaç gün sonra birdenbire anlam kazanması mümkün mü? Her bir insan ayrı bir dünya. Insanlar hakkında yapacağımız genellemeler bizi yanıltabilir. İnsanları keskin bir şekilde; iyi insanlar,kötü insanlar diye ayırma alışkanlığımız, sonraki yıllarda kafamızı bir hayli karıştırabilir.
Rüzgâr Muhammed aleyhisselâm makamında esiyor. Alnım gülle yıkanıyor. Adımlarım salavattır. Bakışlarım bismillâh. Buyum ben, yerle gök arasında bir yerlerde. Göğsümde bir çocuk saklı.
Önce biraz yağmur seyredelim. Biraz şükredelim. Dinleyelim, ne diyor Rabbimiz.
Ne olur, ömrünüzü rüzgârlara bırakmayın. Köksüz olmayın, dikenler gibi savrulup gitmeyin. Yakmayın başkasının canını, yanmayın ateşlerde. Kirlenseniz de sizi temizleyecek olan deterjanlar, sabunlar değil. Alnınızı yağmura tutun. Secdeyle yıkayın gönlünüzü. Kalbe sığmayanı orada tutmayın. Orası temiz ve pak şeylerin yuvasıdır. Allah’ın evidir. O’nun sevdiklerini misafir edin orada. Başka bir şey yok. Hepsi bu.
Devletler, kontrollerine aldıkları muhalefet hareketlerini, ayaklanmaları ya da devrimleri, dışında kaldıklarından daha kolay engeller.
Öğretmenler sevildikçe büyür. O kadar büyür ki kalbinizde bir yer bulur. Bir ağacın dibinde sizlere iyilikleri öğreten bu insanı Allah da unutturmaz size.
İnsanlar çoğu kez tanıdığımızı sandığımız kişi değildir.
Eğer yaşanmakta olana başkaldırıyorsanız ve gençseniz, yaşadığınız her ne olursa olsun serüvendir.
Oyunlar öyle tatlıdır ki. Ama her şeyin bir zamanı vardır; önceliği, sonralığı vardır.
Elmas madeni, yapısındaki karbon nedeniyle bir tür kömürdür aslında. Ama elmasla kömür arasındaki farkı bilmeyen insanların eline düşerseniz, sizin gibi bir elmasın kıymetini bilmeyip, sizi gözünü bile kırpmadan sobaya atacaklardır.
Biz insanları kazanmak mı istiyoruz, yoksa onların ayıplarını gösterip utandırmak mı?
Kimse kimseyi beğenmiyor. Herkes her şeyi sanki en iyi biliyor
Hakkını verelim yaptığımız işin ve hakkını isteyelim.
Dedelerimiz bizim yaşlarımızda hayat hakkında daha çok şey bilmiyordu belki. Ama bazı değerleri vardı. Bağlı oldukları, inandıkları değerler
Annemin babamın hep çok işi vardı. Şimdi büyüyünce artık benim de çok işim oldu.
Bilgiler eksik, hatta yanlış bile olabilir. Bir gün bunların yerine daha doğrularını koyabiliriz. Ama bir kere öğrenme heyecanımızı, bilmenin olgunluğunu yitirirsek asıl o zaman kaybederiz.
Kazandığımız bilgisayar oyunları bitince, hayat üstümüze atılmak için beklemiyor mu?
Siz bir şey olsanız da başkalarının gözünde hiçbir şey olmayabilirsiniz.
Bütün bu eğitim öğretim serüveni boyunca başarısızlık korkusu bizim bütün özgüvenimizi alıp götürüverir.
Olamamış biri olarak, olabilmiş arkadaşlara gıcık olduğumu gizlemiyorum. Yıllarca böyle arkadaşlarla kıyaslanarak büyüyen bir çocuk, bazen böyle birini bir kaşık suda boğmak isteyebilir.
Gülümsemek ve selam vermek için dışarıda bizi bekleyen o kadar çok kişi var ki Kimse bizden daha az değerli değil. Herkes birbirinin kardeşi.
Yağmurun tadını çıkarmak için biraz büyümemiz gerekiyordur. Ama kar hep çocuklar için yağar.
Bilim adamları, zor geçen zamanları nasıl hızlandırabiliriz, diye düşünmüş müdür?
Tüketen ve tüketilen biri olmayın
Dikenleri seviyorum, gülün hatırına. Gülü seviyorum, dikenlerin hatırına.
Yunus Emre olalım. Yunus Emre top oynar mı? derse biri, gülüp geçelim.
Islak sokaklarda yürüyelim. İçimizde başlanmamış ödevlerin sıkıntısı olmasın. Olursa olsun be
Sevelim. Kimse bilmesin niye sevdiğimizi. Menfaat tıkamasın lavaboları. Akıp gitsin.
Kalk gidelim buradan. Bir kalbe sığınalım.
Güçlü olanın peşinden gitmek en kolayıdır. Nefsin peşinden gitmek en kolayıdır.
İnsan güzeldir. İnsanların bir kalbi olduğunu düşünün.
Kolay yutulmayacak, hazmedilmeyecek demir leblebiler olun.
formülsüz iyidir
Kolay yoldan gelen, daha kolay bir yoldan gider.
Yor kendini. En güzel çiçekler neredeyse oraya git. Sevdiğin için git. Kimi seviyorsan, onun yüzü suyu hürmetine git.
Bir pencere açın. Hiç değilse içeri temiz hava girer.
Bıkkın ve yılgın olmayın. Büyüklere küsüp kendinizi ihmal etmeyin.
Aslında okula gitmek, bir şeyler öğrenmek, tabii ki kötü şeyler değil. Kötü olan, müfredat denen ölmüş bilgiler toplamı.
açalım pencereyi
Bilgi yolda yatan bir köpekte de olabilir. Bir çöpçünün işe giderken oğluna ettiği duada da olabilir.
Bilgi bizi başarılı, paralı, makam mevki sahibi yapmak için var değildir. Bilmek belki de tümünden vazgeçmektir bunların.
Yükün altında ezilirken, halini soran annesine onu üzmemek için iyiyim diyip gülümseyen bir insanı arayın.
Kar tanelerinin altında koşan çocukları arayın.
Duru bir suya düşen yaprağı arayın.
Gözlerde sevmenin ve sevilmenin izlerini arayın. Müfredatta olup olmadığını boşverin.
Dalga geçerek ömrünüzü çürütmekten korkun.
Her şeyi bildiğini ve sizin kafalarınıza bilgiyi aktaracaklarını söyleyenlerden kaçın.
Dünyalar dar geldiği zaman kalbinize sığan Allah’ı düşünün.
sev ki güneş batmasın
Dışarıda çiçeklerin olduğunu biliyoruz. Odamızın duvarları var. Bir yerlerde bir pınarın olduğunu biliyoruz. Bilmeyenlerse artık biliyor. Bir ırmağı, ırmağın akan sularını, gölleri, kavuşulan denizleri hayal edebiliriz. Ama odalarımızın duvarları var.
Mesela su satıyorsak, güzel su satmalıyız.
Üff Meğer ne çok yapamadığımız şey varmış.
Eksikliklerimizi görmek bu kadar kolayken, sahip olduklarımızı nedense hemen göremiyoruz. Öyle değil mi?
Sevmek benim borcumdur. Bunu hiçbir zaman ödeyemeyeceğimi biliyorum.
insanlar haklı olmayı sever
Hoşlanmadığımız insanlarla iyi geçinmeliyiz.
Aşkla geçen zaman ömürden eksilmezmiş.
Siz bir şey olsanız da başkalarının gözünde hiçbir şey olmayabilirsiniz.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir