İçeriğe geç

Büyü’sün, Yaz! Kitap Alıntıları – Hilmi Yavuz

Hilmi Yavuz kitaplarından Büyü’sün, Yaz! kitap alıntıları sizlerle…

Büyü’sün, Yaz! Kitap Alıntıları

siz onu gerçekten
sevmiş miydiniz?
ezilmiş erguvanlar! siz
benim kalbimin
söylemiydiniz
nasıl başlasam bilmiyorum:
belki uzak bir şiirin
soğumuş küllerinden?..
sussam, razı değil
yüzün gizemdir, senin,
sen benim kalbimin
bakıcısısın
aşkların usulca geçtiği
bir vadi miyim?.. belki
bana ben o’yum dedirten
nedir?
karanlık
bir gül gibi
hem solan hem solmayan
bakışlarının kıyısız
açıklarına
bir yaz gecesi gibisin
senin gittiğin yollar
bana dolanan yollardır
gitsem mi? yoksa daha
erken
mi
ben hep yollar düşledim
üşürdün kalbime
yaz! sevgilim!
ve sevda günleri ürettin boydanboya
gözlerin kimbilir ne kadar sürdü?
dadandın kalbime
yaz! sevgilim!

kuş uzuyor dizelerde
kalbimdir,

aynalar uçurumdur bakarsan
siz şimdi benim
hangi tür
hüzünlere ne ad verdiğimi
nerden bileceksiniz?
ben şimdi ve daima kalbine
hüzünler ihbar edilen bir şairim:
On yaşındayken İstanbul’a ayak bastım. Ülkenin en büyük şehrindeyim ve danışacak, sığınacak kimsem yoktu. Başkasının kâbusu olur ama benim için ucu nereye gideceği bilinmeyen bir macera
caminando entre fusiles
ben miyim
yenilmiş ve yitik
bir yazı olan sevgili?
sen artık
kalk ve buralardan git
ben sana
sürgün, sen bana hüzün
gül şiire bir yüktü
kalbimse üstüste nice sevdalar
görmüş bir höyüktü
Bazen ne kadar iyi top sürersen sür, topu sadece kendinde tutmaktan zarar gelir.
bir yeraltıyım ben
acıyım
kazdıkça
sen kendi şiirini seyretmedesin
çöküyor
kalbim, kalbimiz
acılar bir ileri bir geri
her sevda, şiirini
başka türlü yazdırır
gözleri korkunç bir deprem
çok uzun anlatmak gerekti
ve biz, sadece ima ile geçtik
akşam en güzel masaldır
iyi anlatılırsa
giden ben değilim, yoldur
ay kanar, sevda akar,
sevda derinlerdedir, oysa ferhad
üstünü kazmada dağın
kalbimi yeniden yazabilmek için
kuşlar mı derindi, ben mi uzaktım?
gel de bir sürgünü baştan alalım
bir senin gözlerin tunç kafiyeli
bir de her kuşta biraz neon vardır
mendilimde hare yok ama
yüreğimde yare var
senin umarsız gözlerin
kanlı bir avuç zehir
bir gün kendime bir çiçek, bir soru
aldımdı; yırtıcıydı bu soru
biraz da hırçındı, çokca onurlu
eski bir kokudur, istenmez artık
kime gider gözlerimin kimyası?
şimdi nedense her şeyde
ansızın dağılan kelebek tadı
tozlu, yavan ve acı
hüzün ki en çok yakışandır bize
belki de en çok anladığımız
gün akşamlıdır devletlim
kırmızı ve koyu
bir masaldı,
tarçından
boynu laleden geçilmez
saçları taflandır ve çağla
ihaneti gül diye
resmedendim;
susuşu karakalem, gülüşü miri
sen umuda bak ve onu güzel eyle
bir sayfa okur musun?
ne zaman diye sorma, ne zaman
kumsalların kumsalların en güzeli
Aşktır
sen anlattın bir gülde anlatılmaz olanı
ay karanlık gibi durma öyle gel
diz dize oturuyor bakışlarımız
kimseler bilmiyor hala
güzelliği yaz iklimi
çocukken haşim’in şiirlerinden
yoğun menekşeler çalardım
Kuşlarımı koymak için
bir gök resmi bulamadım
sana bakmak öyle kolay değildir
bir gülün açılması devrimdir
kanardı gözlerim bir çiçeğe değince
(ben miyim?)
bana enli ve kalın hüzünlerden
belirsiz bir gülümseme biçer gibisin
(bakmak, uzaklara dokunmaktır)
sen benim en alımlı gözlerimsin
tanrı sarı bir çiçektir

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir