Kadı Ebu Şuca kitaplarından Büyük Şafi İlmihali kitap alıntıları sizlerle…
Büyük Şafi İlmihali Kitap Alıntıları
Resûlüllah (S.A.V.) buyuruyor:
لَعَنَ اللّٰهُ المُحَلِّلَ وَالْمُصَلَّلَ لَهُ
Hülleyi yapan ve yaptırana Allah lanet eder.
لَعَنَ اللّٰهُ المُحَلِّلَ وَالْمُصَلَّلَ لَهُ
Hülleyi yapan ve yaptırana Allah lanet eder.
Miras, İslâm’a göre taksim edilmezse varise intikal eden mal haramdır. Ondan verilen sadaka ve yapılan hac gibi ibadetler hiçbir surette kabul olunmazlar. Allah’ın Resûlü şöyle buyuruyor: Feraiz ilmini öğreniniz, o dininizdendir ve ilmin yarısıdır. O, ümmetimden ilk alınacak ilimdir. Yani yürürlükten kaldırılan ilk ilim, ilmi ferâizdir.
İslâm dini gelmeden önce cehalet devrinde yaşayan insanlar köpeği aşırı derece sevdiklerinden (bugün Avrupa’da ve Avrupalılaşan ülkelerde olduğu gibi) köpekle beraber yer içer, haşrû-neşir olurlardı ve bu durum kuduz hastalığının yayılmasına sebebiyet verirdi. Bunun için İslâm dini zaruret olmadıkça köpek edinmeyi yasaklar ve gerek olmadan köpek edinen bir kimsenin evine rahmet melekleri girmezler, buyurur. Ama avcılık veya ev ve sürü gibi şeyleri korumak için onu edinmekte beis yoktur.
Peygamber (S.A.V.) şöyle buyuruyor: Yolculuktan dönen biriniz, ehline hediye getirsin.
Hac, mü’minler arasında sun’i hudutları, kutuplaşan siyasi görüşleri kaldırır. Irk, kıt’a, bölge gibi mefhumları yıkıp, mü’minleri bir tek vücud haline getirir. Kâbenin etrafında toplar, kardeş olduklarını anlatır.
Münasebet gelmiş iken bir olay nakl etmek istiyorum, şöyle ki: İngiliz Başbakanlarından Gladston bu hakikatı idrâk ettiği için on sekizinci asrın sonlarında İngiliz parlamentosunda şöyle demişti: İslâm diyarındaki müstemlekelerimizde istikrarımızı engelleyen çetin iki amil vardır. Neye mal olursa olsun onları bertaraf etmeniz gerekir.
Birincisi bu kitap (Kur’an-ı Kerim’e işaret ediyor) tır. Biraz durakladıktan sonra, doğuya doğru dönüp sol eliyle işaret ederek, ikincisi de, Kâbe’dir.
Münasebet gelmiş iken bir olay nakl etmek istiyorum, şöyle ki: İngiliz Başbakanlarından Gladston bu hakikatı idrâk ettiği için on sekizinci asrın sonlarında İngiliz parlamentosunda şöyle demişti: İslâm diyarındaki müstemlekelerimizde istikrarımızı engelleyen çetin iki amil vardır. Neye mal olursa olsun onları bertaraf etmeniz gerekir.
Birincisi bu kitap (Kur’an-ı Kerim’e işaret ediyor) tır. Biraz durakladıktan sonra, doğuya doğru dönüp sol eliyle işaret ederek, ikincisi de, Kâbe’dir.
Zekâtını veren kimse bilmelidir ki verdiği zekât, Allahın malıdır ve Allahın emriyle onu veriyor. Bunun için verdiği zekât veya sadaka ile muhtaç olan kimseye başa kakmasın, onu yapmakla bütün sevabını yok etmiş olur.
Cenab-ı Hak’ın, insanların ne yapacaklarını bilip takdir etmesi, onların ihtiyarlarını selb etmez. Çünkü bir insan, bir şeyi yapmak isterse, ihtiyarını o işe sarfeder. Allah Teâlâ da onu dilerse halk eder. Yani o insan, ihtiyarını o işe verdiği için kâsib, Allah Teâlâ da onu halk ettiği için Halık olur. Bunun için, şu günahı işledim, ne yapayım, kader böyle imiş deyip, iş ve davranışında kendisini mecbur imiş gibi göstermek doğru değildir. İhtiyarını o işe sarf etmeseydi Allah da onu halk etmezdi.
İslâm dini gelmeden önce cehalet devrinde yaşayan insanlar köpeği aşırı derece sevdiklerinden (bugün Avrupa’da ve Avrupalılaşan ülkelerde olduğu gibi) köpekle beraber yer içer, haşrû-neşir olurlardı ve bu durum kuduz hastalığının yayılmasına sebebiyet verirdi. Bunun için İslâm dini zaruret olmadıkça köpek edinmeyi yasaklar ve gerek olmadan köpek edinen bir kimsenin evine rahmet melekleri girmezler, buyurur. Ama avcılık veya ev ve sürü gibi şeyleri korumak için onu edinmekte beis yoktur.