İçeriğe geç

Büyük Petro’nun Arabı Kitap Alıntıları – Aleksandr Puşkin

Aleksandr Puşkin kitaplarından Büyük Petro’nun Arabı kitap alıntıları sizlerle…

Büyük Petro’nun Arabı Kitap Alıntıları

Aleksandr Puşkin kitaplarından Büyük Petro’nun Arabı kitap alıntıları sizlerle

Büyük Petro’nun Arabı Kitap Alıntıları

ümitsiz bir aşk, bütün baştan çıkarma hesaplarından daha güvenilir bir biçimde etkiler kadın kalbini..
Kim ne derse desin, karşılık beklemeyen ümitsiz bir aşk, bütün baştan çıkarma hesaplarından daha güvenilir bir biçimde etkiler kadın kalbi­ni.
Büyük bir kişinin düşüncelerini izlemek, çalışmaların en öğreticisidir.
Paristeyim:
Soluk almadan yaşamaya koyuldum.
Uzun bir kederin doğasına, özellikle de kadın doğasına aykırı olduğunu biliyor muydun?
Seni korkutan şey, sana engel olacağım düşüncesiydi. Kesinlikle inan ki; senin esenliğin ve senin boynuna borç bildiğin şey için, ben gözümü bile kırpmadan aşkımı feda ederdim.
Aşk kördür, kendine güveni yoktur ve herhangi bir dayanak buldu mu, hemen sarılır ona.
Kim ne derse desin, karşılık beklemeyen ümitsiz bir aşk, bütün baştan çıkartma hesaplarından daha güvenilir bir biçimde etkiler kadın kalbini.
Hatta kimsenin gözüne çarpmayan silik kişilere imreniyor, bir esenlik sayıyordu onların hiçliğini.
Sen benden soğumak zorundaydın, büyü bozulmak zorundaydı. Bu düşünce .her şeyi unutur gibi olduğum dakikalarda bile izliyordu beni
“Yalnızlık hoşuma gidiyor doğrusu.”
“Zamanımızın gençliği o kadar şımardı ki, insan söyleyecek şey bulamıyor.”
Aşk kördür, kendine güveni yoktur ve herhangi bir dayanak buldu mu, hemen sarılır ona.
Hırsları çoktan aştım, barışığım kendimle. Gücümü biliyorum, bu da yetiyor bana.
Kim ne derse desin, karşılık beklemeyen ümitsiz bir aşk, bütün baştan çıkarma hesaplarından daha güvenilir bir biçimde etkiler kadın kalbini.
Güzelim hoş çakal. Bugünkü gevezeliğimden hoşnut musun? 🙂
Yalnızlık hoşuma gidiyor doğrusu.
Evlenme. Evlenmek için hiç bir zorunluluk yok gibi geliyor bana.
Mutluluğum sürekli olamazdı.
Alın yazıma ve doğaya karşın tadıyordum onu.
Aşk kördür, kendine güveni yoktur ve herhangi bir dayanak buldu mu, hemen sarılır ona.
Güzelim hoşça kal. Bugünkü gevezeliğimden hoşnut musun?
Yüreğim, doğuştan yumuşak olmasına karşın gittikçe katılaşıyor, acımasızlaşıyordu.
Son derece mutsuz bir varlıktım tek sözcükle.
Ben o tatlı yanılgılardan el çekip, gerçeğe daha yakın başka hülyalar seçtim kendime.
Sen benden soğumak zorundaydın, büyü bozulmak zorundaydı. Bu düşünce .her şeyi unutur gibi olduğum dakikalarda bile izliyordu beni
Nefret ve kin, yüreğindeki en tatlı duyguları değiştirebilirdi.
Soluk almadan yaşamaya koyuldum.
Gerçi kendi köşemdeyim ama dünyanın gürültüsünden patırtısından da büsbütün el etek çekmiş değilim.
Büyük bir kişinin düşüncelerini izlemek, çalışmaların en öğreticisidir.
Gerçi sevilmeyi ummak benim için olanaksız, çocukça bir düş! Aşka inanmalı mı acaba?
Piyanoda eksik bir tuş nasıl hissedilirse , yokluğunda öylesine hissediliyor .
Hiçbir şey bir başkasının yüreklendirici uyarılarından daha fazla alevlendirmez aşkı. Aşk kördür, kendine güveni yoktur ve herhangi bir dayanak buldu mu, hemen sarılır ona.
Tek bir umut kalıyordu ona: Lanet olası nikahtan önce ölmek!..
Evlenme. Evlenmek için hiçbir zorunluluk yok gibi geliyor bana.
Derin saygı, yerini yüzeysel bir inceliğe bırakmıştı.
Edebiyat, bilim ve felsefe, sessiz yazı odalarını bırakmış, düşünceleriyle modayı yönetmek ve ona yaranmak için yüksek sosyetede boy göstermeye başlamışlardı.
Para hırsıyla zevk ve sefahat düşkünlüğü birleşti. Yurtluklar yok oluyor, ahlak yıkılıyor
Nefretle kin yüreğindeki en tatlı duyguları değiştirebilirdi.
Gerçi sevilmeyi ummak benim için olanaksız, çocukça bir düş! Aşka inanmalı mı acaba?
Kim ne derse desin, karşılık beklemeyen ümitsiz bir aşk, bütün baştan çıkarma hesaplarından daha güvenilir bir biçimde etkiler kadın kalbini.
vicdan ki
Yüreğe geçirir sivri pençelerini, vicdan
Çağrılmayan konuktur, istenmeyen arkadaş..
dizüstü çöküp gün boyu Ağlamıştı, eteklerinde üç yavrusu.
Her yaşta işe yarar para:
Genç adam, çevik bir uşak arar onda,
Dört dönüp buyruklarını yerine getirecek; Ihtiyarsa, sadık bir dost bulur onda.
Ve gözünün bebeği gibi kollar.
Kim hesaplayabilir ömrünü?
Bugün körpe tomurcuktur, yarın toprağa karışır.
ihtiyar omuzlarda taşınır mezarına.
“Aşk kördür, kendine güveni yoktur ve herhangi bir dayanak buldu mu, hemen sarılır ona.”
Gülmek gelseydi aklına, gülücükler saçardı.
Son derece mutsuz bir varlıktım tek sözcükle..
Buraya sadece onun için geldiğimi anlamaması olanaksızdı. Ben de ona bunu hissettirmek için elimden geleni ardıma koymadım. 《 》
Yalnızlık hoşuma gidiyor doğrusu
Yüreğim, doğuştan yumuşak olmasına karşın gittikçe katılaşıyor, acımasızlaşıyordu.
Fark ettin mi bilmem..?
Soluk almadan yaşamaya koyuldum..
Büyük bir kişinin düşüncelerini izlemek, çalışmaların en öğreticisidir.
Aşk kördür, kendine güveni yoktur ve herhangi bir dayanak buldu mu, hemen sarılır ona.
Kocalar karılarını kafes arkasına kapatmıyorlar.
Neler neler olmuyor şu dünyada!
— Kardeş, görüyorum mahzunsun, demişti. Doğru söyle, nedir canını sıkan?
Zamanımızın gençliği o kadar şımardı ki, insan söyleyecek şey bulamıyor.
Baylar! Hele sizler, sakallarınızı kesip, daracık, kısa kaftanlar giydikten sonra, kadınların pılı pırtısı üzerine söyleyecek söz kalmıyor.
Büyük bir kişinin düşüncelerini izlemek, çalışmaların en öğreticisidir.
Hayal gücü gerçeği yenmişti.
Düşün bir, daha uzun zaman bu gibi heyecanlara ve tehlikelere uğratmalı mıyım seni? Bu kadar tatlı, bu kadar güzel bir varlığın alın yazısını insan adına güç bela yaraşan zavallı bir yaratığın, bir zencinin acıklı alın yazısıyla niçin birleştirmeli?
Aşk kördür, kendine güveni yoktur ve herhangi bir dayanak buldu mu, hemen sarılır ona.
Kim ne derse desin, karşılık beklemeyen ümitsiz bir aşk, bütün baştan çıkarma hesaplarından daha güvenilir bir biçimde etkiler kadın kalbini.
Kendisini onların gözünde seyrek rastlanır bir canavar, dünyaya rastlantısal olarak getirilmiş ve hiçbir dünyasal yanı bulunmayan özel, yabancı bir yaratık olarak hissediyordu. Hatta kimsenin gözüne çarpmayan silik kişilere imreniyor, bir esenlik sayıyordu onların hiçliğini.
Edebiyat, bilim ve felsefe, sessiz yazı odalarını bırakmış, düşünceleriyle modayı yönetmek ve ona yaranmak için yüksek sosyetede boy göstermeye başlamışlardı.
Para hırsıyla zevk ve sefahat düşkünlüğü birleşti. Yurtluklar yok oluyor, ahlâk yıkılıyor, Fransızlar gülüyor ve birtakım hesaplar yapıyorlar, devlet satirik vodvillerin nakaratları altında parçalanıyordu.
Garip bir biçimde Çekerdi beni, hüzünlü gözleri, solgun dudakları Sen pek güzel bulmazdın onu galiba. Ne tuhaf Gerçekten de güzel denemezdi Ona, hem de hiç.
Yalnız gözleri. O gözler. Ah, onun bakışı gibi bir bakış Görmemiştim daha önce
Kolay iş değil Don Juan’ı tanımak! Yığınla benzeri dolaşıyor ortalıkta!
Mozart dostum, Aldırma bu göz yaşlarına Dahası, yalvarırım sana, Sürdür çalmayı şu an, müzikle doldur içimi
Ağlıyor musun yoksa?
Her yerde, gece gündüz, o karalı adam Gölgem gibi izliyor beni. Şu anda Yanımızda oturuyor sanki.
Gözünün önüne getir Kimi mi? -Beni, az daha gencini; Ve âşığım – çok değil, şöyle hafiften; Güzel bir kız var yanımda ya da dost – ne dersen -Mutluyum Derken bir mezar beliriyor, Ya da ansızın çöken karanlık, öyle bir şey. Dinle.
Kör bir meyhane kemancısından Voi che sapete!
Bütün bildiklerimi böyle silmemiş miydim, Sevdiğim, gönülden inandığım ne varsa?

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir