Sabahattin Ali kitaplarından Bütün Öyküleri – 3 kitap alıntıları sizlerle…
Bütün Öyküleri – 3 Kitap Alıntıları
ölüm ona hiçbir zaman fevkalade bir şey gibi görünmemişti. etrafında, küçüklükten beri en çok gördüğü şey ölümdü
alaka ile değil beni anlayarak dinleyiniz
onu en çok yere vuran şey hürriyetin elle tutulacak kadar yakınında bulunmak, aynı zamanda ondan ne kadar uzak olduğunu bilmektir.
uzun ve yorucu bir konuşmadan çıkmış gibi kafası yorgun ve dağınıktı halbuki bir şey de konuşmuş sayılmazdı
“ Ölüm ona hiçbir zaman fevkalade bir şey gibi görünmemişti. “
“ Hayatında yalnızlıktan başka bir şey görmediği için, müthiş yalnızlığının farkında bile değildi. “
“Kula değil, yüreğine sor beni. “
“ Ve burada konuşulan şeyler hep eskiye, dışarıya ait şeylerdi. Sanki hiçkimse buraya girdikten sonra yaşamıyor yahut hafızası bunu zapt etmiyordu. “
“ Bir mahpusu dünya ile hiç alakası olmayan bir zindana kapatmak ona en büyük iyiliği yapmaktır. Onu en çok yere vuran şey, hürriyetin elle tutulacak kadar yakınında bulunmak, aynı zamanda ondan ne kadar uzak olduğunu bilmektir. “
“ Farkında olmadan bile biraz düşününce insanın rahatı kaçacaktı. “
“ İnsan acayip bir mahluk… Kafası bir kere bir şeye saplanıverince en akıllısından böyle bir mecnun doğuyor!… “
– Dünyayı değiştireceğini mi sanıyorsun?
– Siz dünyanın değişmez olduğuna inanmaya mecbursunuz!”
– Siz dünyanın değişmez olduğuna inanmaya mecbursunuz!”
“Bir şey eksik gibiydi, bütün ömrü boyunca işlemeyen bir yeri varmış gibiydi. “
“ … fakat bütün günü dolduran bu eğlendirici işlerin içinde insan bir boşluk hissi duymaktan kurtulamıyordu. “
“ Hayat ne güzel ve ne can sıkıcı şeydi! “
Hayatında yalnızlıktan başka bir şey görmediği için, müthiş yalnızlığının farkında bile değildi.
Devletler, kontrollerine aldıkları muhalefet hareketlerini, ayaklanmaları ya da devrimleri, dışında kaldıklarından daha kolay engeller.
Artık ölmekten başka yapılacak bir şey kalmamıştı. Bunu gayet sakin karşılıyor, mümkün olduğu kadar sıkıntısız bir şekilde bu dünyayı bırakıp gitmek istiyordu. 
bir dakika, hatta bir saniyede verilen veya verilmeyen bir karar, bir tereddüt ânı, insanın hayatı üzerinde ne uçsuz bucaksız neticeler doğurabiliyor.
denizi yalnız hayalinde görmeye mecbur kalmak az azap mıdır?
Hayat ne güzel fakat ne can sıkıcı şeydi!..
Biliyor musunuz,bir dakika,hatta bir saniyede verilen veya verilmeyen bir karar,bir tereddüt ânı,insanın hayatı üzerinde ne uçsuz bucaksız neticeler doğurabiliyor.
Fakat bir insan kalbi bu şehirden daha karmakarışık, daha uçsuz bucaksız değil miydi?
Eğer yaşanmakta olana başkaldırıyorsanız ve gençseniz, yaşadığınız her ne olursa olsun serüvendir.
Aptal mıdir nedir? Boyuna kitap okuyup düşünür. Biz de çok okuduk ama faydası olmadı.
Ne lüzum var şuna, buna sormaya,
Senden ayrı ne hal oldum, gör beni.
Senden ayrı ne hal oldum, gör beni.
Ah!.. Alaka ile değil Beni anlayarak dinleyiniz
Uzun zaman deniz kenarında ve surlar içindeki bir hapishanede kaldım.
Başladığın işi yarıda bırakma iki gözüm, sana yakışmaz!
Farkında olmadan bile biraz düşününce insanın rahatı kaçacaktı.
İnsan acayip mahlûk kafası bir kere bir şeye saplanıverince en akıllısından böyle bir mecnun (deli) doğuyor.
Kafama düşünmeyi, gözlerime görmeyi yasak edebilsem, senin çıktığını zannettiğin yere varmanün bana güç gelmeyeceğini bilirsin
Hayat ne guzel fakat ne sıkıcı şeydi!..
Kafama düşünmeyi, gözlerime görmeyi yasak edebilsem, senin çıktığını zannettiğin yere varmanın bana güç gelmeyeceğini bilirsin
Hayat bu rugan iskarpinlere ne kadar benziyor! dedi. Tıpkı bunlar gibi biz de günler geçtikçe aşınmaya, bir tarafa kaykılmaya, çirkinleşmeye ve nihayet işe yaramamaya başlayacağız
Istiyorum ki, bana kızsın, Beni tahkir etsin (aşağılasın), Beni dövsün. Her şeye razıyım.Hatta beni öldürsün.
Yalnız aramızdaki bu kahredici uzaklık bit parca azalsın .
Yalnız aramızdaki bu kahredici uzaklık bit parca azalsın .
Sanki etten, kemikten ve sinirden yapılmış bir mahlûk değildi.
Sanki bir mermer, bir kaya yahut bir ölüydü.
Sanki bir mermer, bir kaya yahut bir ölüydü.
Biliyor musunuz, bir dakika, hatta bir saniyede verilen veya verilmeyen bir karar, bir tereddüt ânı, insanın hayatı üzerinde ne uçsuz bucaksız neticeler doğurabiliyor.
Insanlar acayip mahlûk
Kafası bir kere bir şeye saplanıverince en akıllısından böyle bir mecnun (deli) doğuyor!..
Kafası bir kere bir şeye saplanıverince en akıllısından böyle bir mecnun (deli) doğuyor!..
“… Fakat benim kaldığım hapishanede her şey, her ses hürriyeti gözlerin önüne kadar getirmek, sonra birdenbire çekip götürmek için yapılmış gibiydi.
( )
Kalın duvarlara vuran suların sesi taş odalarda çınlar ve uzak yolculuklara çağırırdı.Tüylerinden sular damlayarak surların arkasından yükseliveren deniz kuşları demir parmaklıklara hayretle gözlerini kırparak bakarlar vehemen uzaklaşırlardı.
( )
Kalın duvarlara vuran suların sesi taş odalarda çınlar ve uzak yolculuklara çağırırdı.Tüylerinden sular damlayarak surların arkasından yükseliveren deniz kuşları demir parmaklıklara hayretle gözlerini kırparak bakarlar vehemen uzaklaşırlardı.
Nefes almaktan başka hürriyeti hatırlatacak hiçbir şeyi bulunmayan bir yerde bulunmak daha iyi degil midir ?
Hayat ne güzel fakat ne can sıkıcı şeydi!..
Üzerinde yürüdüğün yola bu kadar inanıyor musun? Hele faydalı olduğuna
-Kafama düşünmeyi, gözlerime görmeyi yasak edebilsem, senin çıktığın zannettiğin yere varmanın bana güç gelmeyeceğini bilirsin
Sokaklarda daha evlerini bulamamış bir kaç inek kuyruklarını kalçalarına çarparak yürüyor ve ara sıra bağırıyordu. Bu öyle bir böğürüştü ki, uzun uzun düşündükten sonra söylenen derin manalı bir söze benziyordu.
Bir dakika hatta bir saniyede verilen veya verilmeyen bir karar, bir tereddüt anı, insanın hayatı üzerinde ne uçsuz bucaksız neticeler doğurabiliyor.
Bir şey eksik gibiydi, bütün ömrünce işlemeyen bir yeri varmış gibiydi..
Hayat ne güzel fakat ne can sıkıcı şeydi!..