İçeriğe geç

Bütün Denemeler (4 Cilt Takım) Kitap Alıntıları – Montaigne

Montaigne kitaplarından Bütün Denemeler (4 Cilt Takım) kitap alıntıları sizlerle…

Bütün Denemeler (4 Cilt Takım) Kitap Alıntıları

Bütün çabam kimseye muhtaç olmadan yaşamak.
Hayat bir işinize yaramadıysa, boşu boşuna geçtiyse, onu yitirmekten ne korkuyorsunuz?
Dışımızda aramayalım kötülüğü, içimizdedir o; ciğerimize işlemiştir.
Dışımızda aramayalım kötülüğü, içimizdedir o; ciğerimize işlemiştir.
Yaşıyor ama bilmiyor yaşadığını.
Hayattan sonra ölümdesiniz; ama hayatta iken ölmektesiniz.
Inter se mortales mutua vivunt
Et quasi oursores vitae lampada tradunt,
İnsanlar yaşatarak yaşar birbirini
Ve hayat meşalesini, birbirine devreder koşucular gibi.
Kendimiz sandığımızdan çok daha zenginiz; ama bizi ordan burdan alarak, dilenerek yaşamaya alıştırmışlar: Kendimizden çok başkalarından faydalanmaya zorlamışlar bizi.
Uykuda gördüklerimiz pek o kadar aydınlık değildir, ama ayıkken de her şeyi pek o kadar pırıl pırıl, apaçık görmeyiz.
Kimi insanla kimi insan arasındaki uzaklık, kimi insanla kimi hayvan arasındaki uzaklıktan çok daha büyüktür.
Bence en dayanılmaz, en korkunç durum uyanık olup da azap çeken bir ruhun duyduğunu anlatma olanağı bulamamasıdır. Dili kesildikten sonra işkence edilen insanların durumuna benzetebiliriz bunu
Hayat bir işinize yaramadıysa, boşu boşuna geçtiyse, onu yitirmekten ne korkuyorsunuz?
Bir gün yaralanıp da yarasından kan aktığını görünce: Buna ne diyeceksiniz, bakalım? demiş; kıpkızıl, mis gibi insan kanı değil mi bu?.
Büyük ve yüksek şeyleri görebilmek için onlara göre bir ruhumuz olması gerekir; yoksa kendi çamurumuzu görürüz onlarda.
Sokrates der ki: Tanrılardan biri hazla elemi birleştirip karıştırmak istemiş, bunu başaramayınca, bari şunları kuyruklarından birbirine bağlayalım demiştir.
Aristo der ki, insanları en çok korkutan rüzgarlar, saklı yerlerini açan rüzgarlardır. Alışkanlıklarımızı saklayan o saçma örtüleri sıyırıp atmak gerekir aslında.
Gideceği limanı bilmeyene hiçbir rüzgardan hayır gelmez.
Kırdım diyorsun zincirlerini;
Evet köpek de çeker koparır zincirini,
Kaçar o da ama halkaları boynunda taşıyarak.
Bana sorarsanız, ölüm yaşamın ucudur ama amacı değil; sonu, bitimidir ama konusu değil.
Ülke değiştirmekle kıskançlık, cimrilik, kararsızlık, korku, tutku bizi bırakmaz.
Dünyaya geldiğiniz gün bir yandan yaşamaya, bir yandan ölmeye başlarsınız.
İnsan hayatı denen bu yolculukta benim bulduğum en iyi nevale kitaplardır ve ondan yoksun anlayışta olan insanlara çok acırım.
Bütün dertlerin bittiği yere gideceğiz diye dertlenmek ne budalalık!
Ruhun büyüklüğü büyük yerlerde değil, gösterişsiz yerlerde çıkar ortaya.
Tehlikelerden kaçınmak da aşırı telaşa düşmek kendimizi tehlikenin kucağına atmanın en kestirme yoludur. Ne kadar az korkarsak o kadar az tehlikedeyiz.
Yaşamak için toprağımız olmayabilir ama ölmek için toprak bulunur nasıl olsa.
Taşkın ve azgın bir tutku,kalkıştığımız işe faydadan çok zarar verir
İnsanı kendi değeriyle ölçmeli, süsü püsüyle değil.
Çabukluk kendisine engel olur .(Seneca)
Acele,gecikmedir .(Quintus)
Toplum adına üstlendiğimiz görevlerde dikkatimizi,adımlarımızı,kullandığımız cümlelerimizi,emeğimizi,gerekirse kanımızı SAKINMAMALIYIZ.
İnsanın sahip olma ihtirası asla bitmez.
Düşüncelerimizin en iyi aynası yaşamlarımızdır..
Bize yaşamayı,ömür geçtikten sonra öğretiyorlar.
“Korku bazen çareleri bile ürkütür, ” der V. Charles.
Kimi insanla kimi insan arasındaki uzaklık, kimi insanla kimi hayvan arasındaki uzaklıktan çok daha büyüktür.
Kimse vaktinden önce ölmüş sayılmaz; çünkü sizden arda kalan zaman da, sizden önceki zaman gibi sizin değildir: ondan da bir şey kaybetmiş olmuyorsunuz
Yaşıyor ama bilmiyor yaşadığını.
Bir amaca bağlanmayan ruh , yolunu kaybeder ; çünkü , her yerde olmak hiçbir yerde olmamaktır.
“Öküz eyere, at çift sürmeye imrenir.”

Horatius

İmparatorların da kunduracıların da ruhları aynı kalıptan çıkmadır.
Hayat kendiliğinden ne iyi, ne kötüdür. Ona iyiliği, kötülüğü katan sizsiniz..
Issız yerlerde kendin için bir âlem ol.
Dayanaklılığının temel kuralı çaresi olmayan kötülüklere yiğitçe katlanmaktır.
Bundan sonraki halim ancak yarım bir varlık olacak; ben artık ben olmayacağım. Gün geçtikçe kendimden ayrılıyor, uzaklaşıyorum.
İstediğimiz kadar yüksek sırıklar üstüne çıkalım, yine kendi bacaklarımızla yürüyeceğiz; dünyanın en yüksek tahtına da çıksak, yine kendi kıçımızla oturacağız.
Kötülüğümüz içimizde bizim; içimizse kurtulamıyor kendi kendisinden.
Gamlı ve buz gibi soğuk bir yüz içimizde felsefenin barınmadığına alamettir
Benim mesleğim, sanatım yaşamaktır.
Kendini olduğundan az göstermek, tevazu değil, budalalıktır;kendine değerinden az paha biçmek korkaklıktır, pısırıklıktır.
Ölümün bizi nerede beklediği belli değil, iyisi mi biz onu her yerde bekleyelim.
Uzun soluklu tasarılar kurmamalı ya da hiç olmazsa sonunu göreceğim diye kendimizi paralamayalım. Bir iş görmek için doğduk:
[Ölüm beni işimin başında yakalasın isterim.]
Bir iş görelim, elimizden geldiğince hayatımız bir işe yarasın isterim.
Kısacık bir hayatta, harıl harıl tasarılar kurmak niye?
Tanrılar, der Platon, bize buyruk dinlemez ve zorba bir uvuz vermişler. Azgın bir hayvan gibidir bu uvuz, amansız iştahıyla her şeyi kendine kul etmeye kalkışır. Kadınlarda da öyle, obur, doymak bilmez bir hayvandır o; zamanında yiyeceği verilmezse deliye döner, beklemek bilmez, bedenlerini kudurtur, damarlarını tıkar, soluklarını keser, türlü dertlere yol açar, ta ki ortak arzunun meyvesini içlerine çeksinler, rahimlerinin dibi bol bol sulanmış, tohumlanmış olsun.
Parlayan her günün senin için son gün olduğunu düşün; hiç hesapta olmayan saati gönül borcu ile karşılayacaksın.
Ömrümüzün amacı ölümdür, menzilimizin zorunlu sonudur. Eğer bizi korkutursa, ateş basmadan, ileriye bir adım atmak nasıl mümkün olur? Sıradan insanın çaresi bunu düşünmemektir.
Çömleğin dibinde iyi ve açık seçik ne varsa gösterelim.
Çünkü o zaman yüreğin derinliklerinden gerçek sözleri fışkırır; maske düşer, gerçek ortaya çıkar.
Bizi mutlu eden, bir şeyin sahibi olmak değil, tadına varmaktır.
Belli bir amacı olmayan ruh, yolunu şaşırır. Derler ya her yerde olmak, hiçbir yerde olmamaktır.
Sokrates’e göre birisi için,seyahat onu hiç değiştirmedi,demişler. O da:Gayet tabi,çünkü kendisini de beraber götürmüştür,demiş.
Dünyada insanlığını bilmekten, insanca yaşamaktan daha güzel, daha doğru bir iş yoktur.
Ölümün bizi nerede beklediği belli değil, iyisi mi biz onu her yerde bekleyelim.
Bütün çabam kimseye muhtaç olmadan yaşamak.
İlk ceza odur ki hiçbir suçlu
Kendi yargıçlığından kurtulamaz.
– Juvenalis
İşte o zaman içten sözler dökülür yürekten
Maske düşer, yüz kalır ortada.
– Lucretius
Bundan sonraki halim ancak yarım bir varlık olacak; ben artık o ben olmayacağım. Gün geçtikçe kendimden ayrılıyor, uzaklaşıyorum.
Bir amaca bağlanmayan ruh yolunu kaybeder. Çünkü her yerde olmak hiçbir yerde olmamaktır.
Tanrıların bize verdiği bütün nimetlerin hiçbiri katıksız ve kusursuz değildir, onları bir dert pahasına satın alırız.
Issız yerlerde kendin için bir âlem ol.
Kırdım diyorsun zincirlerini;
Evet, köpek de çeker koparır zincirini,
Kaçar o da, ama halkaları boynunda taşıyarak.
– Persius
Ruh nerde bunalırsa bunalsın hep aynı ruhtur
Onlar manastırlarda medreselerde bile peşimizi bırakmazlar. Bizi onlardan ne çöller kurtarabilir ne mağaralar, ne de bedenimize ettiğimiz işkenceler.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir