İçeriğe geç

Buda’nın Beyni Kitap Alıntıları – Rick Hanson

Rick Hanson kitaplarından Buda’nın Beyni kitap alıntıları sizlerle…

Buda’nın Beyni Kitap Alıntıları

&“&”

Erdem, farkındalık ve bilgelik, beynin üç temel fonksiyonu tarafından desteklenir: düzenleme, öğrenme ve seçim. Beyniniz kendini ve diğer bedensel sistemleri uyarıcı ve engelleyici aktivite kombinasyonu aracılığıyla düzenler: yeşil ışıklar ve kırmızı ışıklar. Beyin, yeni devreler oluşturma ve mevcut olanları güçlendirme ya da zayıflatma yoluyla öğrenir ve kendisi için faydalı olan yaşantıları seçer; örneğin bir solucan bile elektrik akımından kaçınmak için belirli bir yolu seçmek üzere eğitilebilir.

Bu üç fonksiyon -düzenleme, öğrenme ve seçim- bir sinapsın ucundaki girift moleküler danstan, beynin kontrol, yeterlilik ve muhakemesinin tüm entegrasyonuna dek sinir sisteminin bütün seviyelerinde faaliyet gösterir. Üç fonksiyonun hepsi de önemli rol oynayan herhangi bir zihinsel aktivitede mevcuttur.

Kızgınlık, zehri benim içip karşımdakinin ölmesini beklemektir.
“Arzulamak kendi başına keyifsiz bir deneyimdir; hafif bir özlem duygusu bile insanı az da olsa rahatsız eder.”
Bir insan hakkındaki olumsuz bilgiler, olumlulardan daha etkilidir ve ilişkilerde negatif bir olayın etkilerini silmek için yaklaşık beş pozitif olay gerekir.
Şu ana dek ödüller ve cezalar eşitmiş gibi bahsettik. Ancak aslında beyniniz yaklaşmaktan ziyade kaçınmak üzere geliştiğinden, cezalar genellikle daha etkilidir. Bunun sebebi, hayatta kalma konusunda genellikle olumlu deneyimlerin değil, olumsuzların etkili olmasıdır.
Taylandlı meditasyon ustası Ajahn Chah şöyle bir benzetme yapar: Hoş olmayan bir konu yüzünden üzülmek bir yılan tarafından ısırılmak gibiyse, hoş bir şeye tutunmak da yılanı kuyruğundan kavramak gibidir; o yılan eninde sonunda sizi yine ısıracaktır.
Arzulamak kendi başına keyifsiz bir deneyimdir; hafif bir özlem duygusu bile insanı az da olsa rahatsız eder.
Duygu tonu, temel olarak amigdalanız tarafından üretilir, sonra da geniş bir alana yayılır. Bu, beyninize her an bir bütün olarak ne yapması gerektiğini söylemenin basit ancak etkili bir yoludur: Keyifli ödüllere yaklaş, keyifsiz cezalardan kaç ve geri kalan her durumda yola devam et.
Bir şeye yaklaşmanız ya da ondan uzaklaşmanıza beyniniz nasıl karar veriyor?
Hiçbir şey sandığımız kadar memnuniyet ya da acı verici değil.
Ben, dünyadan ayrı olan bu bedenim." dediğinizde bedenin zaafları sizin zaaflarınız olur.
Zihninizde herhangi bir sınır olduğu bile söylenemez. Tüm içerikler birbirine akar, duyular düşüncelere, hislere, arzulara, eylemlere ve daha çok duyuya dönüşür. Bu bilinç akışı, anlık sinir birimleriyle bağlantı içindedir; her birim genellikle bir saniyeden kısa süre içinde bir sonrakinin içinde çözülür.
Zihniniz ve dünya arasındaki fark da kaldırıma boyanmış bir çizgi gibidir. Dil ve kültür sahneye girerek, doğum anınızdan itibaren zihninizi şekillendirir. Empati ve sevgi sizi kendiliğinden diğer insanlara uyumlar, böylece zihniniz onlarınkiyle titreşim halinde olur. Bu zihinsel aktivite akışları, diğer ınsanları da etkilediğiniz için iki taraflıdır.
Buda, Dört Yüce Gerçek’te hastalığı (ıstırap) tanımlamış, sebebini (şiddetli arzu: bir şeye ihtiyaç duymaya dair çok kuvvetli his) teşhis etmiş, tedavisini (şiddetli arzudan özgürleşme) belirlemiş ve ilacı (Sekiz Aşamalı Yol) reçete etmiştir.
Pek çok insanın zihnindeki bütüncül değişiklikler, dünyanın daha iyiye gitmesine yardımcı olabilir.
Her gün olumlu, ufak adımlar zaman içinde büyük değişiklikler yaratır çünkü yavaş yavaş yeni sinirsel yapılar oluşturursunuz. Bunu sürdürmek için de kendi tarafınızı tutmanız gerekir.
Kendi gelişiminize önem vermeniz bencillik değildir. Hatta tam aksine, diğer insanlara sunabileceğiniz harika bir hediyedir.
Biri üzerinde ne kadar güce sahipseniz o gücü iyi niyetli bir şekilde kullanma sorumluluğu da o kadar büyür, bu, genel bir ahlâkî ilkedir. Peki, dünya üzerinde en çok güce sahip olduğunuz kişi kimdir? Tabi ki gelecekteki halinizdir. Gelecek avucunuzun içindedir ve ona ne olacağı, onunla ne kadar ilgilendiğinize bağlıdır.
Bizim son derece gelişmiş beyinlerimiz ıstırabın gelişimi için oldukça verimli bir zemindir. Sadece biz insanlar gelecek için endişelenir, geçmiş için pişmanlık duyar ve şimdiki zaman için kendimizi suçlarız. İstediğimizi elde edemediğimizde sinirlenir, sevdiğimiz bir şey sonlandığında hayal kırıklığına uğrarız. Acı çektiğimiz için acı çekeriz. Ağrımız olunca üzülür, ölüme öfkelenir, yine mutsuz uyandığımız zaman mutsuz oluruz.
Zihin, beynin oluşturduğu şeydir. Bu sebeple de aydınlanan zihin, aydınlanan beyin demektir.
…geleceği şekillendiren çoğu faktörün elinizde olmadığını unutmayın. Her şeyi doğru yapsanız da cam kırılabilir, projeniz bir sonuca varmayabilir, gribe yakalanabilirsiniz veya arkadaşınız size kırılabilir.
Bir insan hakkındaki olumsuz bilgiler, olumlulardan daha etkilidir ve ilişkilerde negatif bir olayın etkilerini silmek için yaklaşık beş pozitif olay gerekir.
kızgınlık, zehri benim içip karşımdakinin ölmesini beklemektir.
merhamet varlıkların acı çekmemesini dilemekse, şefkat de onların mutlu olmalarını dilemektir.
dünyadaki tüm neşe başkalarının mutluluğunu istemekten, tüm acılar da yalnızca kendi mutluluğunu istemekten kaynaklanır
bizler hissedildiğini hissetmek isteyen sosyal varlıklarız.
Derin odaklanma" kulağa tuhaf ve yabancı bir şeymiş gibi gelse de meditasyon yaptıysanız, dua ettiyseniz ya da sadece huşu içinde yıldızları izlediyseniz derin odaklanma ve düşünme pratiği yapmışsınız demektir. Yaşama derin odaklanma içermeyen bir perspektiften bakmak mutsuzluğun hemen hemen kesin koşuludur.
Derin odaklanma" kulağa tuhaf ve yabancı bir şeymiş gibi gelse de meditasyon yaptıysanız, dua ettiyseniz ya da sadece huşu içinde yıldızları izlediyseniz derin odaklanma ve düşünme pratiği yapmışsınız demektir. Yaşama derin odaklanma içermeyen bir perspektiften bakmak mutsuzluğun hemen hemen kesin koşuludur.
Daha mutlu biri olduğunuzda da beyninizin sol ön kısmı daha aktif hale gelir.
Yanlış meditasyon diye bir şey yoktur, doğru olan yolsa size doğru gelendir.
Beyniniz için kullanma kılavuzu ile birlikte verilmiş araç gereç kutusuna benzeyen bu kitap, bilgi ve metotları birleştiriyor; böylece kendiniz için en uygun aracı bulma şansınız olacak.
Temelde bir meditasyon tapınağında alacağınız eğitimlerin aynısını sunmaktadır.
Başlamak için de şu andan daha iyi bir zaman olamaz.
Modern zamanlarda genellikle otomatik pilota geçiyor sürekli birden fazla işle uğraşıyor ve hayatlarımızı dijital simülasyonla, aşırı bilgi yüklemesiyle ve beyinlerimizi strese sokan, yaşamlarımıza baskı yapan zaman çizelgeleri ile dolduruyoruz. Bu kaosun içinde duraklayacak zamanı bulmak, pek Azımızın gerçekleştirdiği acil bir ihtiyaç halini aldı. Buda’nın Beyni bizi derin bir nefes almaya ve kendimizi yavaşlatmamızı, beyinlerimizi dengelememizi ve birbirimizle ve kendimizle ilişkilerimizi iyileştirmemize gerekli kılan nörolojik sebepleri düşünmeye davet ediyor.
buda’nın deyişiyle, kaçınılmaz fiziksel veya zihinsel rahatsızlıklar, varoluşun birincil okları" dır.
yaşadığınız ve sevdiğiniz müddetçe o oklardan gelmeye devam edecektir.
nihayetinde mutluluk, zihinsel acınızın farkına varmanın yarattığı rahatsızlıkla onlar tarafından yönetilmenin yarattığı rahatsızlık arasında seçim yapmaktır.
merhametin kökeni , kendine merhamet duymaktır
dünya üzerinde en çok güce sahip olduğunuz kişi kimdir?
tabii ki gelecekteki haliniz !
zihin , beynin oluşturduğu şeydir.
Her Bodhisattva dört büyük yemini gerceklestirmeye niyet eder…
1- Hisli varlıklar sayısızdır, korumaya yemin ederim
2- Arzular tükenmezdir, bir son vermeye yemin ederim
3- Dharmalar engindir, iyice ögrenmeye yemin ederim
4- Buda yolu erişilmezdir, erişmeye yemin ederim
Nihayetinde mutluluk, zihinsel acınızın farkına varmanın yarattığı rahatsızlıkla onlar tarafından yönetilmenin yarattığı rahatsızlık arasında seçim yapmaktır.
-Yöney Mingyur Rinpoche
…insanlar benzer bir kazanç elde etmektense bir kayıptan kaçınmayı tercih ederler.

…Budizme göre acının kaynağı şu Üç Zehir" ile ifade bulan arzunun sonucudur: açgözlülük, nefret ve yanılsama.

Prefrontal korteksten (akıl) gelen baskılanmayla limbik sistemden (kalp) gelen uyarılma birbirini dengelemelidir: Fazla baskı olursa kendinizi içten uyuşmuş hissedersiniz, fazla uyarılma olursa da bunalırsınız.
Her şey değişir. Dışsal gerçekliğin ve içsel yaşantının evrensel doğası budur. Bu sebeple yaşadığınız müddetçe dengenin bozulmasının bir sonu yoktur. Ancak beyniniz, hayatta kalmanıza yardımcı olmak için dinamik sistemleri sabit tutmaya çalışarak nehrin akışını durdurmaya, bu değişken dünyada durağan kalıplar bulmaya ve değişen şartlar için kalıcı planlar oluşturmaya çalışır. Sonuç olarak da beyniniz sürekli olarak anlama ve kontrol altına alma çabasıyla henüz geçmiş olan anı kovalar.
Kendi rahatlığımızı, ne sıklıkta bir başka varlığın -tuvaletteki bir karınca bile olsa- yaşamının önüne koyuyoruz? Bunda kasıtlı bir zalimlik olmasa da oldukça ben merkezci bir yaklaşım o yaratığın -sivrisinek yada fare- gözünün içine bakın ve onun da tıpkı sizin gibi yaşamak istediğini anlayın, sırf birinin rahatı bozulmasın diye öldürürülseniz nasıl hissederdiniz?
…insanlar benzer bir kazanç elde etmektense bir kayıptan kaçınmayı tercih ederler.

…Budizme göre acının kaynağı şu Üç Zehir" ile ifade bulan arzunun sonucudur: açgözlülük, nefret ve yanılsama.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir