İçeriğe geç

Bu Ümmetin Fidanları Çocuklarımız Kitap Alıntıları – Nureddin Yıldız

Nureddin Yıldız kitaplarından Bu Ümmetin Fidanları Çocuklarımız kitap alıntıları sizlerle…

Bu Ümmetin Fidanları Çocuklarımız Kitap Alıntıları

Biz bizim değiliz ki bizden doğan çocuklar bizim olabilsin.
Dindarlık, hafız olduktan sonra sokaklarda sigara içmek değildir.
Kötü olmasınlar diye değil, kötülüğü engellesinler diye çocuk büyütüyoruz.
Vazifemiz Kur’an adamı olmaktır. Çocuklarımızı Kur’an donanımlı, Kur’an ahlâklı insanlar olarak yetiştirmektir
Çocuğun sahibi Allah’tır. Aile çocuğun sadece emanetçisidir. Aile kendini ‘Allah’a ait bir emaneti bulundurmakla seçilmiş bir emanetçi’ olarak görmeyi bilmelidir. Bunu aşan aileler yanlış içindedirler. Çocukla alakalı bütün kararlarda sahibinin muradına kulak verilmelidir.
Peygamber aleyhisselam buyurdu ki:Her doğan çocuk,fıtrat üzere doğar. Anne-baba onu yahudileştirir, Hristiyanlaştırır veya Mecusileştirir.
Fıtrat orijinallik demektir. Her çocuk orijinal doğar; Yahudi değil, Hristiyan değil, hiçbir şey değil; yalnızca tertemiz ve berrak. Bembeyaz doğuyor her çocuk. Sonra anne ve baba o çocuğu Yahudileştiriyor veya Hristiyanlaştırıyor veya Mecusileştiriyor.
Üç-bes yaşında kısa süreleri hatta Yasin’i okuyan çocuklar, altmış yaşına geldikleri halde altı satır Kur ‘an okuyamıyorsa ibadet öğretilmiş ama ibadetten lezzet almak sağlanmamış oluyor.
Nice çocuklar, nice genç delikanlılar buluğ cağına gelinceye kadar dedeleriyle camiiye gittiler. Kız çocukları buluğ cağına gelinceye dek daha tesettürlü kıyafetler giydiler. Buluğ cağına gelince Allah’ın asıl şimdi giy dediği zaman tesettüre düşman oldular.
Bebek orada uyuyorsa anne-baba burada gıybet etmeyecek .
Burada gıybet ederken, melekler oradan çekilip gidecekler. O gün o çocuk meleksiz büyüyecek orada. Bunu düşünebilen mümin anne meleklerin yardımıyla iş görür.
Hele hele kız- erkek ayrımı yapılırsa bu cahiliye bataklığına doğru yuvarlanmaktan başka bir şey değildir.
Çocuğun sahibi Allah’tır. Aile çocuğun sadece emanetçisidir. Aile kendini ‘Allah’a ait bir emaneti bulundurmakla seçilmiş bir emanetçi’ olarak görmeyi bilmelidir. Bunu aşan aileler yanlış içindedirler. Çocukla alakalı bütün kararlarda sahibinin muradına kulak verilmelidir.
Ne bekliyorsak doğduğu günden itibaren çocuğumuzun kulağına o tipi, o sözleri dökmemiz gerekiyor.
Çocuklarımızı Allah tertemiz yaratıyor. Eğer bir çocuk bir yaşında baba demeye iki yaşındayken ben acıktım demeye başlıyorsa onun din ve insanlık eğitimi başlamış demektir.
Çocukların ismi babalardan sorulur.
Çocuklarımızı insanlığın, ümmetimizin müminleri olarak görmeye mecburuz .Çocuğu ümmetimin ,insanlığın bir ferdi olarak görmek onu oturttuğum sofrada ve eline verdiğim kaşıkta bile hissedilir bir duygu olmalıdır .
Hayattan kopuk insan, önce dininden kopar zaten. Çünkü din, hayat demektir
İlmihâl hayatı kuşatan ilmin adı olmalıdır
Devletler, kontrollerine aldıkları muhalefet hareketlerini, ayaklanmaları ya da devrimleri, dışında kaldıklarından daha kolay engeller.
Analarımız Allah dedirtmeyi bildikleri sürece İslam kıyamete dek payidardır.
İbadeti ambalajlama tarzımız , sunum tarzımız anne-babalık veya öğretmenlikteki becerimizin göstergesidir
Eğer yaşanmakta olana başkaldırıyorsanız ve gençseniz, yaşadığınız her ne olursa olsun serüvendir.
Hiç bir zaman anne ve babanın anneliği, babalığı bitmez. Kıyamete kadar!
En iyi çocuk benim çocuğumdur demelidir ebeveyn. Neden ? Bunu bana Allah verdi. Allah verdi ise yersiz bir iş yapmaz.
Çok şey zannediyoruz kendimizi. Çok şey zannedince de çok istiyoruz.
Bizim çocuklarımız insan olarak doğarlar, insanlığın umudu olarak yaşarlar.
Bir çocuk doğurmak, mezarlıkta çiçek açtırmaktır. Bir çocuğun anne-babası olmak, mezardaki ölünün ruh kazanmasıdır.
Çocuklarımız bildiğimiz cennettir.Her çocuk bir cennet olmasaydı eğer, Allah c.c her doğurduğu yavrusuna karşılık olarak annenin ayağının altına bir cennet koymazdı.Eğer çocuk cennet demek olmasaydı, Allah c.c doğum yaparken acısından kıvranıp ölen bir kadını şehit saymazdı.
Efendimiz s.a.v ashabına hitap ediyor ve buyuruyor ki: Insanları parayla doyuramazsınız, tatlı söz ve güler yüzünüzle doyurun
Biz bizim değiliz ki bizden doğan çocuklar bizim olabilsin. Ruhum, hayatım, rızkım kendi elimde değil ki birinin ruhunu, hayatını, rızkını garanti altına alabileyim.
Müslüman anne baba demekle kastettiğimiz, mezarda bile sevabının kesilmemesine vesile olacak nesli yetiştiren kimselerdir.
Çocuğun sahibi Allah’tır. Aile çocuğun sadece emanetçisidir.
Eğer çocukları namaza alıştıracaksanız, işe uykuyla başlamalısınız.
Hiçbir baba ve hiçbir anne, kız bebeğini kucağına aldığında ‘yavrum’ diye almamalıdır. ‘Cennetim’ diye kucağına almalıdır ki, Allah bu sevdayı, bu hasreti görüp zor işimizde yardımcımız olsun.
Vazifemiz ibadet etmekten zevk alan çocuk yetiştirmektir.
Elbette abdestsiz kıldığın namazın seni cennete sokmayacağı gibi berbat büyüttüğün bir çocuk da cennet sebebin olmayacaktır.
“İnsanları parayla doyuramazsınız, tatlı söz ve güler yüzünüzle doyurun.”
Kuranı konuşmak değil, yaşamak şifadır. Balın kavanozunun kapağı kapalı kaldığı gibi Mushaf’ın kapağı da kapalı, açılıp okunmuyor. Rabbim buyurmuş ki denmiyor, Allah yasak etmiş denmiyor. Rabbim böyle istedi, böyle olacak denmiyor ise bu, kapağı kapalı bir kavanoz gibidir. Balı konuşmak, bal yemek değildir. Kur’an’ı sadece konuşmak da Müslümanlık değildir.
Üzerine düşeni yapan, rahattır. Sıkıntı, üzerine düşenleri görme vakti ve basireti olmayanların üzerinde olacaktır. Dalgalar boğuyor dünyayı, sen neredesin? Nuh’un dalgaları, internet dalgası oldu şimdi, medya dalgası oldu, çevre dalgası oldu.
Bizim çocuklarımızın her biri, insanlığın kurtarıcı umududur.
Namaz kılan, ağzı besmeleli bir anne fiili duadır zaten; onun artık ‘kolay doğum duası’ diye bir şeye ihtiyacı olmayacaktır.
Efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem ashabına hitap ediyor ve buyuruyor ki: İnsanları parayla doyuramazsınız, tatlı söz ve güler yüzünüzla doyurun.
“Bütün anneler ve babalar olarak, ‘çocuğumuz oldu’ demeden önce ‘Rabbim bizim bahçemize bir fidan dikti, ben o fidanı büyütüp meyve verdiği günü görmek için uğraşıyorum’ demeliyiz.”
Kendi erkekligini veya kadınlığını kararlaştıramamış insan, cocugunun cinsiyetini beğenmemezlik nasıl edebilir? Mülk Allahındır ve diledigine dilediği gibi yaratır
Allah bir nimeti ne kadar büyütürse o nimetin karşılığındaki imtihanı ve sıkıntıyı da o kadar büyütür .
eğer çocukları namaza alıştıracaksanız, işe uyku ile başlamalısınız. uyku düzeni olmayan bir çocuğa namaz kıldırmak çok zordur. bunun için çok güzel bir planlama yapmalıyız. 6 yaşındayken o, yatsıdan sonra yatılan bir saat alıştırmasına başlayacağız. namaz kılmasa bile sabah namazı vaktinde kalkmaya başlamalıyız çünkü namazın en sinsi düşmanı yataktır.
genç mümin kız ümmetimizin 100 sene sonrası demektir 100 sene sonra Kudüs’ün durumunu Afrika’daki Müslümanların vaziyetini merak edenler sıradan 3 Müslüman evinin kapısını vursunlar o evin kızının ne durumda olduğuna baksınlar ümmetimiz 100 sene sonra orada demektir
Eğer Allah herhangi bir kulunu ibadet etsin diye yarattı ise o kul ancak ibadet eder biri olduğu zaman yaratılış gayesine uygun yürüyor demektir .
Erkek çocuğuna beddua etmek bedduadır da kız çocuğuna beddua etmek onun doğuracağına da beddua edip nesilden nesle zehir aktarmaktır .Şeytan bunu bildiği için anayı da babayı da kız çocuklarına karşı hırçınlaştırır .Böylece ana mekanizmada sorun Üretir.
Çocuklarımızı tabiatla bilhassa buluşturacağız . Ormanlarda kaybolsun ,saatlerce birbirlerini arasın ,otların içine düşüp kaybolsun çocuklar .Derelerde ayaklarını yıkasınlar.
Şeytanın en sevdiği müminler umudu kırık müminlerdir. Çünkü onlar Allah’tan kopmuşlardır. Allah’tan kopmuş biri de şeytan için artık masrafsız abone haline gelmiştir.
Kur’an hepimizin raflarında, hepimizin cep telefonlarında dinlediğimiz hafızların kayıtları var. Kur’an bol. Ama müminler kardeştir ayetini hatırlayan bulmak zor.
Peygamber aleyhisselam buyurdu ki:Her doğan çocuk,fıtrat üzere doğar. Anne-baba onu yahudileştirir, Hristiyanlaştırır veya Mecusileştirir.
Fıtrat orijinallik demektir. Her çocuk orijinal doğar; Yahudi değil, Hristiyan değil, hiçbir şey değil; yalnızca tertemiz ve berrak. Bembeyaz doğuyor her çocuk. Sonra anne ve baba o çocuğu Yahudileştiriyor veya Hristiyanlaştırıyor veya Mecusileştiriyor.
Bu hadis bize şunu söylüyor :
Çocuk on altı yaşına geldi, yirmi altı yaşına geldi, otuz yaşına geldi ve iyi bir ümmet olmadı ise ilk sorumluyu Efendimiz aleyhisselam gösteriyor :Anne ve baba. Bembeyazdı o çocuk, bembeyaz!
çocuklarımız her türlü sonucu ve şekliyle kaderimizin sonucudur. Sakatına seviniriz, sağlamına endişeyle seviniriz. Endişemiz nedendir? Acaba kazanabilecek miyim bu imtihanı? Çünkü sakat verdiyse imtihan edecek demektir. Sağlam verdiyse gene imtihan edecek demektir
kadere iman eden – ki mümin olmak başka türlü mümkün değildir – çocuğun da bütün ayrıntıları ile kader olduğuna iman etmek zorundadır
bugün bedir ailemizde, uhud sokaklarimizdadir. Hendek şirketlerimiz de kazımaktadir
biz Muhammed aleyhisselamin ümmeti olduğumuz sürece onun gibi koca olmak, onun gibi baba olmak, anne olmak, onun gibi insan olmak zorundayız
hiç bir bebek, asla çamaşırı kirli bir insan değildir. Mükerrem bir insandır
Hangi halde olursa olsun, * ey Allahım! Sen verdin ya ne güzel verdin! * diyen anne – baba olacağız
çocuğunun namaz kılmasıni istiyorsan, kendi namazına bak, çocuğunun kuran okumasını istiyorsan kendi kuran okuyusuna bak.
kötü olmasınlar diye değil, kötülüğü engellesinler diye çocuk büyütüyoruz
biz bizim değiliz ki bizden doğan çocuklar bizim olabilsin. Ruhum, hayatım, rızkım kendi elimde değil ki birinin ruhunu, hayatını, rızkını garanti altına alabileyim.
bir isim yüzünden, tartışma yaşanabilen evler, şeytanın burnunu soktuğu evlerdir.
çocuklarımız doğar doğmaz onları dua bulutlarınin altına almak lazımdır
acaba Allah özürlü bir çocuk verdikten sonra, o ananın sevabını sıradan bir ananınki gibi mi tutmaktadır ki niye özürlü çocuk verdiği merak edilsin
bir insan öldüğünde defteri kapanır ama Salih bir çocuk yetiştireninki açık kalır
Dövmeyeceksin, bağırmayacaksın, beddua etmeyeceksin. Erkek çocuğuna beddua etmek bedduadır da kız çocuğuna beddua etmek onun doğuracağına da beddua edip nesilden nesle zehir aktarmaktır. Şeytan bunu bildiği için anayı da babayı da kız çocuklarına karşı hırçınlaştırır. Böylece ana mekanizmada sorun üretir. Böylece annesinden ve babasından nefret etmiş kızlar oluşturur. Biz sabır kadar büyük bir silah almış değiliz Allah’tan. Sabretmek ağlamamak değildir. Sabretmek genç yaşta saçının beyazlamaması değildir. Sabretmek göğüs kanserine yakalanmayacaksın demek değildir.
Nuh aleyhisselam kadar sabredeceğiz. Bıkmak, usanmak, beddua etmek yok.
Biz melekler gibi tertemiz kir kelimesine hiç bulaşmamış çocuklarımızı neden yarının bu ümmete gurur getirecek , huzurunu temin edecek, umut adamı, bu ümmetin kurtarıcısı, lideri, yiğidi, olma umudu ile Allah’a salmayalım ki?
Son nefesini vermeden de herhangi bir çocuktan Ümit kesmemek gerekir.Şeriatımız bunun aksine bize şiddetle yasaklamıştır.Çocuğunun, Allah’ın son gemisine binmeyi kabul etmediğini gördüğü halde Nuh Aleyhisselam, ona “yavrum” diye hitap etmiştir. Halbuki asırlardan beri çocuğuna yalvarıyordu.
Biz gelecekleri Allah’ın elinde olan çocukların anne ve babalarıyız bu dünyada.Geleceklerine dair bilgimizin bulunmadığı çocuklarımız asla bizim değildir, Allah’ındırlar.Biz ise emanetçileriyiz.
Umut varız, umut var olmamız imanımızın gereğidir.
Bütün anneler ve babalar olarak, çocuğumuz oldu demeden önce Rabbim bizim bahçemize bir fidan dikti, ben o fidanı büyütüp meyve verdiği günü görmek için uğraşıyorum demeye mecbur değil miyiz? Bir anne-baba çocuğuna bu gözle bakmalı değil midir?
Oyunu, ev içindeki hareketleri bile Şeriat’a göre dizayn edilen bir çocuk, ALLAH’ın izniyle Arş’ın gölgesi için hazırlanan çocuktur..
Çocuklarımızın dünyada hizmetkarlarıyız, ahirette onlar bizim cennet sebebimizdirler.
Bir çocuk doğurmak, mezarlıkta çiçek açtırmaktır.Bir çocuğun anne-babası olmak, mezardaki ölünün ruh kazanmasıdır.
Genç mümin kız, ümmetimizin yüz sene sonrası demektir.
Yüz sene sonra Kudüs’ün durumunu, Afrika’daki Müslümanlar’ın vaziyetini merak edenler sıradan üç Müslüman evinin kapısını vursunlar, o evin kızının ne durumda olduğuna baksınlar.
Ümmetimiz yüz sene sonra orada demektir.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir