İçeriğe geç

Bu Delileri Bir Araya Getirmeyecektiniz Kitap Alıntıları – Ceyhun Bozkurt

Ceyhun Bozkurt kitaplarından Bu Delileri Bir Araya Getirmeyecektiniz kitap alıntıları sizlerle…

Bu Delileri Bir Araya Getirmeyecektiniz Kitap Alıntıları

Değil mi cephemizin sinesinde iman bir
Sevinme bir, acı bir, gaye aynı, vicdan bir
Değil mi ortada bir sine çarpıyor, yılmaz
Cihan yıkılsa emin ol bu cephe sarsılmaz!
Değil mi cephemizin sinesinde iman bir
Sevinme bir, acı bir, gaye aynı, vicdan bir
Değil mi ortada bir sine çarpıyor, yılmaz
Cihan yıkılsa emin ol bu cephe sarsılmaz!
Bölgeye gittiğimde insan üzerinde inanılmaz bir yük oluşuyor. Bunlardan bir tanesi yaşananlara tanıklık etmenin yükü.
İkinci ve en ağırı ise günlük hayatın içinde mızmızlandıgımız konuların basitliği karşısında ruhen ezilmemiz.
İnsanlar şu eleştiri ile başlayabilirler: Bugün yaşanan sorunu hiç kimse öngöremedi mi ?Bununla ilgili herhangi bir tedbir almak kimsenin aklına gelmedi mi diye ciddi anlamda bir eleştiri yapılabilir. Bu eleştiriye tamamen Hayır yanlış düşünüyorsunuz demek açıkçası çok ta mümkün değil. Ama bu eleştiriyi iki bölümde açarak değerlendirmek gerek.
Birinci bölüm şehir yapılanmasına ve bu kadar çok silah yığılmasına neden müsade edildiği eleştirisinin yanıtını bulmak.
Ikinci bölüm de engelleyemiyorsanız sizin yapmanız gereken böyle bir hazırlığa karşı doğru bir eğitim ve teşkilatlanmaya gidildiği konusunda araştırma yapmak.
Birinci bölümdeki sorunun yanıtını arar iken ,en fazla hakkı yenen güvenlik kuvvetleri olduğunu belirtmek gerek. Açık söylemek gerekir ise ,güvenlik kuvvetlerine NEDEN BUNA İZİN VERDİNİZ ? demeye kimsenin hakkı yoktur.Burada bir siyasî tercih olduğuna ve bu siyasî tercihe uymak zorunda olan birimlerin varlığına dikkat çekeriz.
Güneydoğu Anadolu Bölgesi konusunda bir araştırma yapmak iki tarafı keskin bir bıçak olduğundan kimsenin çok fazlası ile tutmak istemediği bir obje hâline dönüşüyordu. Çünkü hangi raporu hazırlarsanız hazırlayın, ıçindeki bilgiler devlete de eleştirel gözle bakıp, PKK ‘nın yararlandığı argümanlar içeriyorsa PKK’lı damgası vurulacak ,PKK’nın karşısında bir tavır gösterilirse de sözde aydın kesim tarafından devlet ajanı olmakla ,hatta dislanmakla sonuçlanacaktı. Böyle olunca da isin ne sosyolojisi ne felsefesi ne tarihi ne de güvenlik tarafı önem kazanabildi.
Akademik anlamda örgütün faaliyetlerini takip eden bir teşkilat yapısına malesef sahip değiliz. 30 yıldır terör örgütünün faaliyetlerini takip eden uzun soluklu bir personel kadrosuna devletimiz sahip degil.Hatta bir arşivede ,terör örgütü hakkındaki bilgi kişilerin tecrübesinde ve akıllarında kayıtlı. O nedenlede kişi tayin olduğunda veya meslekten ayrıldığında onunla beraber arşivde tarihe karışıyor.
Zırhlı Ambulans .En acımasız savaşta bile Üzerine haç, hilal konulan bir yerin bombalanması korkunç bir şeydir. Ambulans tarandı, mecburen zırhlı ambulans yapılmak zorunda kalındı. Zırhlı ambulansı keşfettik, bunu dünya literatürüne soktuk.Bir örgütün acımasızlığını ortaya koyabilmek ,anlayabilmek için bundan daha güzel bir örnek bulunmaz.
Bizlerin Çözüm Süreci diye gördüğümüz süreç aslında bölge insanı açısından bir cehenneme gidiş olarak algılanıyordu
şu gerçeği aklınızdan hiç ama hiç çıkarmayın. Örgüt bir plan dahilinde hareket ediyor ve Şemdinli’de ilk ciddi denemesi bir süreci işletmeye çalışıyor.diyarbakr’a, Şırnak’a Mardin’e, Hakkari’ye Siirt’e bakıp geçmişle bağlantısını kurmak gerekiyor .
değil mi cephemizin sinesinde iman bir
Sevinme bir, acı bir, gaye aynı ,vicdan bir
Değil mi ortada bir sine çarpıyor,yılmaz
Cihan yıkılsa emin ol bu cephe yıkılmaz !
yaşadım,sevdim, ağladım,gezdim
Vatanın çok harâbezârında
Münteşirdir figân-ı câvidim
Şimdide dicle’nin kenarında

Diyarbakırlı şair Faik Ali Ozansoy’un Dicle vadisi şiirinden.

Bir gece 155 polis imdat hattını arayan bir vatandaş “Sur mahallesinde terör örgütü mensuplarınca evine ateş edildiğini ve motolof atıldığını” söyler be adresini vererek yardım ister. Polis ihbardan sonra içeri girmek için hazırlık yaparken 155 polis imdat hattı tekrar aranır. Arayan kişi biraz önce yardım isteyen vatandaştır ve kendisini tekrar tanıtır.
“Beni kurtarmak için gelmeyin” der bu kez. Polis şaşırır. Vatandaş anlatmaya devam eder:
“Sizi biraz önce aradım ve adresimi vererek yardım istenmiştim. Ama dışarda onlarca örgüt mensubu var ve yollara patlayıcı döşemiş durumdalar. Ben çocuklarımı ve eşimi şu anda banyoya sakladım. Elimden geldiği kadar da direneceğim. Ama lütfen siz beni kurtarmak için gelmeyin” der.
Hattın başındaki polisin tek kelime çıkar ağzından “Neden?” Aldığı yanıt ağlatacak türdendir.
“Siz beni kurtarmaya gelirken onlarca polis şehit olabilir. Ben böyle bir şeyin olmasını istemiyorum.”
O vatandaş hattaki polisin şaşkınlığı arasında onlardan tek isteği olduğunu söyler:
“Sizden tek isteğim sabahleyin hangi durumda olduğumuzu kontrol edin. Bana ve aileme bir şey olursa ben size hakkımı helal ediyorum.”
Vatandaş bu sözlerini ağlayarak söylemiş ve telefonu kapatmıştır.
İnsanlar şu eleştiri ile başlayabilirler: Bugün yaşanan sorunu hiç kimse öngöremedi mi ?Bununla ilgili herhangi bir tedbir almak kimsenin aklına gelmedi mi diye ciddi anlamda bir eleştiri yapılabilir. Bu eleştiriye tamamen Hayır yanlış düşünüyorsunuz demek açıkçası çok ta mümkün değil. Ama bu eleştiriyi iki bölümde açarak değerlendirmek gerek.
Birinci bölüm şehir yapılanmasına ve bu kadar çok silah yığılmasına neden müsade edildiği eleştirisinin yanıtını bulmak.
Ikinci bölüm de engelleyemiyorsanız sizin yapmanız gereken böyle bir hazırlığa karşı doğru bir eğitim ve teşkilatlanmaya gidildiği konusunda araştırma yapmak.
Birinci bölümdeki sorunun yanıtını arar iken ,en fazla hakkı yenen güvenlik kuvvetleri olduğunu belirtmek gerek. Açık söylemek gerekir ise ,güvenlik kuvvetlerine NEDEN BUNA İZİN VERDİNİZ ? demeye kimsenin hakkı yoktur.Burada bir siyasî tercih olduğuna ve bu siyasî tercihe uymak zorunda olan birimlerin varlığına dikkat çekeriz.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir