İçeriğe geç

Bozkurtların Destanı Kitap Alıntıları – Niyazi Yıldırım Gençosmanoğlu

Niyazi Yıldırım Gençosmanoğlu kitaplarından Bozkurtların Destanı kitap alıntıları sizlerle…

Bozkurtların Destanı Kitap Alıntıları

Delinse yer; çökse gök;
Yansa, kül olsa dört yan
Yüce dileğe doğru
Yürürüz yine yayan
Dirilecek Bozkurtlar;
Bir ordu bütün Türkler
Birleşip eski yurtlar,
Doğacak büyük Turan
Bozkurt ocağının sönmeyen odu;
Çuluk Kağan oğlu Kür Şad
Ölmüştü!
Ölmüştü fakat yenilmemişti!
Kim derdi ki Kür Şad, Kemikle etti?
O bir kişi değil, O bir devletti!..
Bayraktı, vatandı Bir özge candı
Tepeden, tırnağa Kıpkızıl kandı!..
Ben,
Bumun Kağan’ın torunu,
Çuluk Kağan oğlu Kür Şad!
Otuz bile değil yaşım!
Çin’de tutsaklığa dayandım on yıl,
İşe yarar diye başım!!!
Azığa, akçaya eğilmez boynum,
Savaştır aşım!
Irkım almadıkça Çin’den öcünü,
Ölsem de yine bitmez savaşım!!!
Bir Bozkurt oğluna dirlik yaraşmaz
Tutsak yaşıyorken bunca soydaşım!!!
Kırk yiğit ihtilâlci, akşamları gezintiye çıkan Çin Kağanını tutsak edip Türklerin kurtuluşunu sağlayacaklardı. Fakat, büyük talihsizlik!.. O gece, yağmur yağmaya ve görülmemiş bir hızla rüzgâr esmeye başlamıştı. Çin Kağanı, bu durumda gezintiye çıkamazdı. Kırk er, sözleşilen yere gelmiş bulundular.. İşin kötüsü, içlerinden birinin kavşıta gelmeyişiydi!!! Kırk Gök Türk’ün artık geriye dönüş olmadığını anlamaları ve Çin sarayına yürümeleridir..
Düzeni bozulmasın diyerek yağız yerin,
Yüce buyruğun üzre, can verdi bunca erin!
Körpe yavrukurtları, gelinleri, kızları
Çinliye tutsak edip yüksündürme bizleri!
Tuğlarla yeryüzüne yayılsın diye adın.
Tanrım! Yakarışını kabul eyle Kür Şad’ın!
Bozkurtlar uludu: Hey, hey heyyy!
Akın var Akın var Akın var! .
Kişnedi kısraklar, aygırlar
Yerde toz, göklerde çakın var!
Göğsünde al açar güllerin,
Heyy bre! Alnında akın var!
Kılıcım kırıldı deme ha!
Elde yay, sadakta okun var!
Gam yeme pusatın yoğise,
Düşmana az daha yakın var!
Öç odu dolunca gönlüme,
Eyyy ölüm! Ne güzel kokun var!
Son damla kanına dek, kelle biçti, kol kırdı
Sonra öbür yandaki Gök Türklere haykırdı:
-Selâm Tanrıdağı’na!. Ve selâm Ötüken’e!
Ruhlarımız uçmakta buluşur bir gün yine! .
Ölüm yağıyor gökten, her çadır yas otağı
Toy, düğün, demek yurdu, şimdi ölüm yatağı
Ötüken Kutlu ülke Yüce ünlüler yurdu
Kimin yüzünden oldu böyle bunlular yurdu! .
Daha yücelik versin Tanrı yüce kutuna.
Şu nice savaş görmüş altın kakmalı kılıç,
Dilerim uğur versin Türklerin Bozkurduna.
Şu, uslu uslu duran dokuz avcı doğanın;
Her biri, avlarının peşinde bir fırtına
Kür Şad, son okunu da hızla sürdü kirişe,
Oklarla TÜRK yazarak son verdi bu yarışa!
Peşinden Işbara Alp, son okunu sapladı,
Birdenbire alanı haykırışlar kapladı!..

-Yaşa Kür Şad! Yiğit Kür Şad, er Kür Şad!..
Gök Türklere benliğini ver Kür Şad!
Tanrı övsün, budun sevsin gücünü!..
Çuluk Kağan senden umar öcünü!..

Töre, alın demez mi, ölenlerin öcünü?
Düşmanlara gösterin demez mi Türk gücünü?
Benim bildiğim şudur: Türk töresine göre,
Kağan’a ağu veren, girmeli yağız yere!
-Çinli at uşakları, ne edebilir bana!
Kağan’ın ölümüne sevindikleri için,
Onları, iki okla, ettim toprağa perçin!
Gök girsin, kızıl çıksın
Kendi kanımız aksın
Toplayıp gücümüzü.
Almazsak öcümüzü.

Gök girsin, kızıl çıksın,
Kendi kanımız aksın
Toprak doymadan kana,
Kılıç koyarsak kına!

Kapılmadan korkuya, on er döküldü suya,
Sellerin kucağında, daldılar son uykuya!
Yine gök gürültüsü, yine şimşek çakmada,
Kudurmuş seller yine aynı hızla akmada
Sonra okuyup ulu atalar emrini,
Duyacaksın o büyük günlerin özlemini!
Göreceksin ki eşsiz yiğitlerin nicesi
Ölmüş Yaşasın diye büyük Türk düşüncesi!
-Anası var. Onu Meryem doğurdu!
-Tanrı’nın katunu mu, bu Meryem dediğiniz?
-Hayır.
-Öyleyse belli ne haltlar
yediğiniz!
Hem Tanrı’nın katunu değil diyorsun Meryem
Ama, İsa’yı Meryem doğurdu diyorsun hem!
-Evet! İsa’yı Meryem doğurdu dedim, doğru.
Yanlış anlamadımsa böyle demiştin
-Evet!
-Bunlar hangi töreye uz düşer? Bre kavat! İsa, Tanrı’nın oğlu Onu doğuran Meryem Ama, Meryem Tanrı’nın katunu değildir hem!
Sanmayın suçun hepsi
Kuyuyu eşendedir
Yarısı da, kör gibi
Oraya düşendedir!..
Ötüken’i göremeyecekti belki
Fakat, bir ülkü uğrunda,
Vuruşarak ölecekti!
Dirilecek Bozkurtlar;
Bir ordu bütün Türkler
Birleşip eski yurtlar,
Doğacak büyük Turan
Bir bir düşüyordu,
Bozkurt soylular
Ölüyorlardı ama,
Yiğittiler!
.
Kırk yiğit görüyorum
Bir ulu şehir içre
Gönülleriniz bunlu
Bir çetin kahır içre !
Kan gövdeyi götürür
Saray ve ahır içre
En son vuruşursunuz
Bir coşkun nehir içre !

Adınız unutulmaz
Dillerde kalır
Sesiniz unutulmaz
Sellerde kalır
Renginiz unutulmaz
Güllerde kalır
Kokunuz unutulmaz
Yellerde kalır.
.

.
Çokça yüz verme yabana .
Tekmele, düşsün tabana.
Dik yokuşa, sür kabana
Gün gelir baş kaldırırlar,

İster Hintli, ister Çinli,
İster dinsiz, ister dinli,
Hepsi yağı, hepsi kinli !..
Sen uyurken saldırırlar,

Bu söz, acunla yaşıttır,
Tanrı sözüne eşittir;
HER YABANCI BİR ÇAŞITTIR !
Bilmem dersen bildirirler,

Gök girsin, kızıl çıksın
Kendi kanımız aksın
Toplayıp gücümüzü
Almazsak öcümüzü.
Düşmanlarıma diken, dostlarıma gülceyim!
En çok yalandan bir de Çinliden tiksinirdi
At üstünde doğup
At ustunde ölülerdi.
Çin ülkesinde Çinli sayısını 
Bilen yoktu
Kaç kadın, kaç er kişi vardılar 
Kırılsalar kırk tamu doldururlar

Azığı, akçası, ürünü boldur 
Fakat pazarlığa girişilmez 
Savaşta bir Türk’e kırk Çinli düşer 
Teke tek vuruşulmaz
Tanrı da ezelden düşman yaratmış 
Barışılmaz.

Bu gece yine o, sayısızca çok 
Ve ihtilalciler hepsi kırk kişi 
Neylerse güzeldir Tanrı’nın işi 
Karışılmaz

Bozkurt bizim ünümüz
Şan doludur dünümüz
Gelince son günümüz
Bütün dirlik düş olur.

Kırk kişiydi çerimiz,
Düşüp kaldı yarımız.
Baş koyacak yerimiz
Yağız yerle taş olur.

”Dilinse yer; çökse gök,
Yansa, kül olsa dört yan
Yüce dileğe doğru
Yürürüz yine yayan
Dirilecek Bozkurtlar;
Bir ordu bütün Türkler
Birleşip eski yurtlar,
Doğacak büyük Turan ‘
”Bozkurt ocağının sönmeyen odu;
Çuluk Kağan oğlu Kür Şad
Ölmüştü!
Ölmüştü fakat yenilmemişti! ”
”Ne ölse, gam yerdi,
Ne yaşarsa, sevinirdi
Türk olduğunu bilirdi ancak!
Onunla övünürdü!!! ”
”Bir bir düşüyordu
Bozkurt soylular
Ölüyorlardı ama,
Yiğittiler!!! ”
”Ötüken’i görmeyecekti belki
Fakat, bir ülkü uğrunda
Vuruşarak ölecekti!!! ”
”Dilinse yer; çökse gök,
Yansa, kül olsa dört yan
Yüce dileğe doğru
Yürürüz yine yayan
Dirilecek Bozkurtlar;
Bir ordu bütün Türkler
Birleşip eski yurtlar,
Doğacak büyük Turan ‘

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir