İçeriğe geç

Boyun Eğme Kitap Alıntıları – Levent Üzümcü

Levent Üzümcü kitaplarından Boyun Eğme kitap alıntıları sizlerle…

Boyun Eğme Kitap Alıntıları

Demokrasi beden ağırlığı üzerinde yürüyor ama akıl ağırlığı çok daha etkilidir. Bir gün biri gelir ve halkın kaderini değiştirir. Ama o biri her dakika gelmiyor bu gerçeği sizden daha iyi bilen kim var? bir başkası yok siz varsınız.
Boyun eğse idik yalnızlaşacaktık.İnsanlıktan uzaklaşacaktık.Azabın ıssızlığında birer zavallı olacaktık.Çocukların katili,emeğin hırsızı,sevginin celladı olup da yaşamı rehin almaya çalışanlar gibi zavallı.
Kötülükler ve haksızlıklar olsa olsa sebep olur direnmeye.
Dünyanın hiçbir yerinde gerçeklere ve iyiliğin gücüne karşı hiçbir zaman sürekli kazanamadı kötüler.
Sürekli kendilerinden olmayan herkes düşman, herkes vatan haini. Bu saatten sonra ne olacak ne bitecek bilmiyorum, ancak şundan eminim : Türkiye ‘de gerçek ve tarafsız adalet yoksa, olana kadar hiç kimseye huzur da yok.
İhtiyacımız varmış demek ki pohpohlanmaya bize hasta adam denmesinin kuyruk acısını almaya daha çok bina yapıp betonla mutlu olmaya..
Ancak kapitalizmin en güçlü silahı olan dincilik ve milliyetçiliğin hesap edemediği bir şey var, halklar direniyor.
Ben de diyorum ki, Ben Müslümanlığı kullanarak, bu dini kullanarak cinayet işleyen, yolsuzluk yapan, hırsızlık yapan insanlara ve onların aymaz destekçilerine karşıyım. Ama bu senin nazarında ben Müslümanlığa karşıymışım gibi algılanıyor.
Yanlışa yanlış diyebilme gücünü kendimde bulabiliyorum. Acı çeken hangi etnik kökenden, hangi sosyo-ekonomik düzeyden olursa olsun, canı yanan köpek de olsa, ağaç da olsa ; haksızlığa uğrayan can dostum da olsa, düşmanım da olsa yanındayım.
Haksızlığın ve açgözlülüğün karşısındayım.
Bazen zor gelir bir insanı sevmek.
Nefret seviyesi de eğitim seviyesiyle ters orantılı. Ne kadar az eğitim o kadar çok nefret.
Yeni bir pazar umuduyla ortaya çıkardığı internet ya da diğer adıyla dijital hayat başına bela oluyor kapitalizmin
Sosyal medyada, parası olmayan biri son derece seviyeli yorunlar yaparken, mesela bir belediye başkanı, iş adamı ya da milletvekili son derece seviyesiz yorumlar yapabiliyor.Gördüğünüz gibi seviyeniz oturduğunuz koltuk ya da kazandığınız para değil annenizin babasının size ne öğüt verdiği ve sizin o öğütleri muhakeme edip etmemeniz belirliyor.
Demokrasi beden ağırlığı üzerinde yürüyor ama akıl ağırlığı çok daha etkilidir. Bir gün biri gelir ve halkın kaderini değiştirir. Ama o biri her dakika gelmiyor bu gerçeği sizden daha iyi bilen kim var? bir başkası yok siz varsınız.
Faşizmin en önemli silahı cehalet ve ufuksuz insan yoğunluğudur. Varlığını sürdürebilmesi için de sürekli düşman üretmesi ve ürettiği düşmanları fikirsizdaşlarına düşman olarak tanıtması gerekmektedir.
Halkın bir bölümünün liderleri tarafından sürekli diğerlerinden nefret etmeye, hakir görmeye ve göstermeye itiliyor. Nefret seviyesi de eğitim seviyesi ile ters orantılı. Ne kadar az eğitim o kadar çok nefret.
Dedim ya kötüler hiç sevmezler iyilerin dünyasını, iyilerin neşesini düşmanıdır onlar. Gri, beyaz, siyah, koyu renkte giyinirler. Ama kıyafetlerinin renkleri ne olursa olsun ruhlarındaki renk hiç değişmez saf kötülük rengi . Alayamadığı bir dünyayı hazmedemez kötü . Üstüne hiç düşünmediği bir hayatı her zaman yok sayar, ona her zaman kötü davranır ve mümkünse yok etmeye çalışır vicdansızdır doğası gereği .
Çünkü bu korkunç bir çarktır ve o çarka çomak sokup kral çıplak demek cesaret ya da çocuksu bir saflık ister. Bir de hakkını arayan insanlar için bunu yapan öğrenci olamaz, bunu yapan öğretmen olamaz, bunu yapan doktor olamaz tarzı yapanın yaptığını ve dahi yapanı hakir gören bir söylem vardır ki o da ayrı bir yazı konusudur.
İhtiyacımız varmış demek ki pohpohlanmaya bize hasta adam denmesinin kuyruk acısını almaya daha çok bina yapıp betonla mutlu olmaya..
Ülkemizdeki en büyük eksik de aile içi eğitim eksiğidir yaşadığımız bütün bu kötülüğün kaynağı da budur. O yüzden ki iki oğlumuzu da vicdanlı anlayışlı ve empati sahibi bir insan olarak yetiştirmeye çalışıyoruz.
Neden bilmem, sıklıkla haksızlıklara uğradım, sanıyorum o yüzden haksızlığa kim uğrarsa kendime yapılıyormuş gibi hissettim hep
Boyun eğse idik yalnızlaşaktık. İnsanlıktan uzaklaşacaktık. Azabın ıssızlığında birer zavallı olacaktık.
Maalesef, Türkçe bilmeyen bir Çinliye 10 dakikada anlatabileceğimiz problemleri kendi anadilimizde kendi vatandaşımıza anlatamıyoruz ki bizi en çok da yaralayan bu.
Yanlışa yanlış diyebilme gücünü kendimde bulabiliyorum. Acı çeken hangi etnik kökenden, hangi sosyo-ekonomik düzeyden olursa olsun, canı yanan köpek de olsa, ağaç da olsa ; haksızlığa uğrayan can dostum da olsa, düşmanım da olsa yanındayım.
Haksızlığın ve açgözlülüğün karşısındayım. Allah kimseyi şaşırtmasın.
“Demokrasinin tüm imkânlarını kullanarak demokrasiyi yok etmekte olan ve bunun farkında bile olmayan bir kitleyle karşı karşıyayız, biliyorum. Üstelik aynı ülkede yaşayıp aynı dili konuştuğumuz, aynı yollarda yürüyüp aynı yemekleri yediğimiz halde, aramıza sıkışmış yüzyıllar olduğunun da farkındayım.”
Ben de diyorum ki, Ben Müslümanlığı kullanarak, bu dini kullanarak cinayet işleyen, yolsuzluk yapan, hırsızlık yapan insanlara ve onların aymaz destekçilerine karşıyım. Ama bu senin nazarında ben Müslümanlığa karşıymışım gibi algılanıyor.
Ben bu kirli siyasi hesapların bir piyonu değilim, karşısındayım, korkmuyorum, reddediyorum ve bundan da gurur duyuyorum.
Insanlarla göz göze gelmekten, merhaba demekten, hal hatır sormaktan imtina etmeyin. Mutlaka bir sivil toplum kuruluşuna girin ve orada mücadele edin. Gücünüzün farkında olun. Demokrasi beden ağırlığı üzerinde yürüyor ama akıl ağırlığı çok daha etkilidir. Bir gün biri gelir ve halkın kaderini değiştirir ama o biri de her dakika gelmiyor, bu gerçeği sizden daha iyi bilecek kim var? Bir başkası yok, siz varsınız.

Lütfen yılmayın. Lütfen boyun eğmeyin!

Maalesef, Türkçe bilmeyen bir Çinliye 10 dakikada anlatabileceğimiz problemleri kendi anadilimizde kendi vatandaşımıza anlatamıyoruz ki bizi en çok da yaralayan bu.
Gezi Direnişi’nde de çok defa slogan olarak söylediğimiz ve günümüz zengin ülkelerinin yöneticilerinin anlamak zorunda oldukları tek nokta şudur ki: KURTULUŞ YOK TEK BAŞINA. YA HEP BERABER YA HİÇ BİRİMİZ!
Nefret seviyesi de eğitim seviyesiyle ters orantılı. Ne kadar az eğitim o kadar çok nefret.
Onlarsa ister üniformalı, ister sivil kıyafetli olsun, hep pusuda bekleyecekler biz vicdanlıları bir punduna getirip yasal yoldan kim vurduya getirmenin.
Ancak kapitalizmin en güçlü silahı olan dincilik ve milliyetçiliğin hesap edemediği bir şey var, halklar direniyor.
O yüzden günebakan çiçekleri gibi yüzümüzü barışa, dayanışmaya, sanata ve onun aydınlığına döneceğimiz günlerin umuduyla yazıyorum.
Korkmak mı? Hadi canım
Ne yapmalıyız? Her şeyin sonuna gelmişiz gibi bir hali var çoğumuzun. Oysa ki her şey daha yeni başlıyor. Laftan, kaygılanmaktan, serzenişte bulunmaktan daha çok, çalışmaya ve sahada mücadele etmeye ihtiyacımız var. En önemlisi de sizin gibi aydınlık yarınlara inanmış vicdanlı insanların varlığını daha çok hissetmeye
Gücünüzün farkında olun. Demokrasi beden ağırlığı üzerinde yürüyor ama akıl ağırlığı daha etkilidir. Bir başkası yok, sadece siz varsınız. Lütfen yılmayın, lütfen boyun eğmeyin!
Dedim ya kötüler hiç sevmezler iyilerin dünyasını, iyilerin neşesinin düşmanıdır onlar. Gri, siyah, beyaz, koyu renkte giyinirler ama kıyafetlerinin renkleri ne olursa olsun ruhlarının rengi hiç değişmez, saf kötülük rengi .
Bir gün biri gelir ve bir halkın kaderini değiştirir ama o biri de her dakika gelmiyor, bu gerçeği sizden daha iyi bilecek kim var?
Bir başkası yok, sadece siz varsınız.
Lütfen yılmayın, lütfen boyun eğmeyin!
Maalesef, Türkçe bilmeyen bir Çinliye 10 dakikada anlatabileceğimiz problemleri kendi anadilimizde kendi vatandaşımıza anlatamıyoruz ki bizi en çok da yaralayan bu.
Yanlışa yanlış diyebilme gücünü kendimde bulabiliyorum. Acı çeken hangi etnik kökenden, hangi sosyo-ekonomik düzeyden olursa olsun, canı yanan köpek de olsa, ağaç da olsa ; haksızlığa uğrayan can dostum da olsa, düşmanım da olsa yanındayım.
Haksızlığın ve açgözlülüğün karşısındayım. Allah kimseyi şaşırtmasın.
Kendine sanatçı diyen insanın siyasetçilerle partilerle kol kola ilişkisi olmamalı.
Dünyanın hiçbir yerinde gerçeklere ve iyiliğin gücüne karşı hiçbir zaman sürekli kazanamadı kötüler.
Onlar bizi sevmiyorlar aslında, hayata özgür bakışımızı sevmiyorlar, ılımlı ve anlayışlı oluşumuzu ; hakkımızı savunuşumuzu, doğruları haykırışımızı sevmiyorlar.
Bazen zor gelir bir insanı sevmek.
Ben de diyorum ki, Ben Müslümanlığı kullanarak, bu dini kullanarak cinayet işleyen, yolsuzluk yapan, hırsızlık yapan insanlara ve onların aymaz destekçilerine karşıyım. Ama bu senin nazarında ben Müslümanlığa karşıymışım gibi algılanıyor.
Eskiden sokakta büyüyordu çocuklar. Sokak şartları içerisinde çocukların büyümesinin iyi ve kötü yanları vardı,
Sokakların cıvıl cıvıl olduğu ve arabarla dolu olmadığı zamanlardan bahsediyorum.
Neden bilmem, sıklıkla haksızlıklara uğradım, sanıyorum o yüzden haksızlığa kim uğrarsa kendime yapılıyormuş gibi hissettim hep.
Tek hesapları, ne gerekiyorsa gereksin, bedeli ne olursa olsun, koltuklarının kullanım süresinin ömür boyu olması.
Ben bu kirli siyasi hesapların bir piyonu değilim, karşısındayım, korkmuyorum, reddediyorum ve bundan da gurur duyuyorum.
Sıradan bir Avrupa ülkesinde, son yıllarda yaşadığımız rezaletlerin %1’i hükümetleri yıkar, köklü reformlara ihtiyaç duyulur ve halkın çok büyük bölümü yanlış giden bir şeyler olduğunu fark edip ; aklı selim bir çıkış yolu konusunda mutabık kalırdı.
Ancak bu topraklarda işler başka türlü yürüyor.
Nefret etmek ve vicdanı taşlaşmış kitleleri nefret diliyle yönetmek iyi pirim yapan siyasi bir tercih halini aldı.
Boyun eğse idik yalnızlaşaktık. İnsanlıktan uzaklaşacaktık. Azabın ıssızlığında birer zavallı olacaktık.
Boyun eğse idik yalnızlaşacaktık.İnsanlıktan uzaklaşacaktık.Azabın ıssızlığında birer zavallı olacaktık.Çocukların katili,emeğin hırsızı,sevginin celladı olup da yaşamı rehin almaya çalışanlar gibi zavallı.
Kötülükler ve haksızlıklar olsa olsa sebep olur direnmeye.
Boyun eğme.
Ebru Tuay Üzümcü
Bazen zor gelir bir insanı sevmek.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir