İçeriğe geç

Bobok Kitap Alıntıları – Fyodor Dostoyevski

Fyodor Dostoyevski kitaplarından Bobok kitap alıntıları sizlerle…

Bobok Kitap Alıntıları

”Ah! Gerçekten de dayanılmaz acılar çekiyor ruhum ”
Hayat ıstıraplarla, eziyetlerle o kadar dolu ki Bunun karşılığını hiç alamıyoruz.
Yeryüzünde yalan söylemeden yaşamanın olanağı yoktur; çünkü yaşamla yalan eş anlamlı iki sözcüktür.
Düşünce yok adamlarda. Şunun bunun kusurlarıyla uğraşıyorlar!
Birilerini tımarhaneye kapatmakla, kendisinin akıllı olduğunu açıklayamaz insan.
Bana sorarsanız en akıllı insan, hiç değilse ayda bir kez kendi kendine akılsız diyen insandır.
Günümüzde mizah da güzel üslup da yitip gidiyor. Küfür deyiş inceliği olarak belleniyor.
Biz de genel bilgileri olan kişilerin uzmanlık alanlarına burunlarını sokmaları çok görülür.
Biz de genel bilgileri olan kişilerin uzmanlık alanlarına burunlarını sokmaları çok görülür.
Bana sorarsanız en akıllı insan hiç değilse yılda bir kez olsun kendi kendine akılsız diyen insandır.
Tanrının karşısında günahlarımız bakımından eşitiz.
Geçti artık. Ne bir yere gidebilirim ne de bir kimseden alacağımı isteyebilirim.
Evet. Herşeyden önce saygı duymak istiyorum.
Eskiden bir akılsız en azından yılda bir kez anlardı akılsız olduğunu,
şimdi nerde?
Işleri o denli karıştırdılar ki.
Akıllıyı akılsızdan ayırmanın olanağı kalmadı.
Düşünce yok adamlarda. Şunun bunun kusurlarıyla uğraşıyorlar!
Devletler, kontrollerine aldıkları muhalefet hareketlerini, ayaklanmaları ya da devrimleri, dışında kaldıklarından daha kolay engeller.
“Mezarın bir anlamı olmalı.”
Yeryüzünde yalan söylemeden yaşamanın olanağı yoktur; çünkü yaşamla yalan eş anlamlı iki sözcüktür.
Gerçekten de dayanılmaz acılar çekiyor ruhum .
Gerçekten de dayanılmaz acılar çekiyor ruhum .
Hayat ıstıraplarla, eziyetlerle o kadar dolu ki Bunun karşılığını hiç alamıyoruz. ..
Yeryüzünde yalan söylemeden yaşamanın olanağı yoktur. Çünkü yaşam ve yalan eş anlamlı iki sözcüktür. ..
Eğer yaşanmakta olana başkaldırıyorsanız ve gençseniz, yaşadığınız her ne olursa olsun serüvendir.
“Düşünce yok adamlarda. Şunun bunun kusurlarıyla uğraşıyorlar!”
Çekingen bir insanım,gelgelelim deli yapıp çıktılar işin içinden
Dünyada yalan yalan söylemeden yaşamak mümkün değil, çünkü hayat ve yalan eşdeğerde iki kavramdır; hiç değilse neşelenmek için yalan söylemeyeceğiz.
Hayatta ne acılar, sıkıntılar yaşanıyor, ama karşılığı o kadar az ki! Sonunda rahata ermeyi istedim; görüldüğü kadarıyla buradan bir şeyler çıkaracağımı umuyorum.
“Hiç de hıçkırmıyorum, üstelik yemek de yemedim, doğal halim bu benim. Hem şu kaprisleriniz yüzünden, bayan, asla huzur bulamayacaksınız.”
Her şeye şaşırmak, kuşkusuz budalalıktır; hiçbir şeye şaşırmamaksa daha iyidir, nedeni bilinmez, ama iyi bir tavır olarak kabul edilir bu. Aslında bu, kuşku götürür. Bence hiçbir şeye şaşırmamak, neredeyse saygı duymak anlamına gelir. Evet, aptal insan da saygı duyamaz zaten.
Ayda bir kez olsun kendini aptal yerine koyan, herkesten akıllıdır bence. Günümüzde duyulmamış özelliktir ya! Eskiden hiç değilse yılda bir kez, aptal olduğunu bilen çıkardı, şimdi nerde!.. İşler öyle karıştı ki kim aptal, kim akıllı, ayrımına varamıyor insan. Bunu bile bile yaptılar.
Belki bir yerde avutucu bir konuşmaya rastlarim
Gerçekten de dayanılmaz acılar çekiyor ruhum
Yeryüzünde yalan söylememenin olanağı yoktur. Çünkü yalanla yaşam doğru orantılıdır.
Budala bir insan saygı da duyamaz.
Her şeye şaşmak budalalıktır. Oysa hiçbir şeye şaşmamak daha güzeldir. Hem nedense incelik olarak kabul edilir ama sanmam ki gerçekte de öyle olsun. Bence hiçbir şeye şaşmamak her şeye şaşmaktan çok daha budalalıktır
Biz de genel bilgileri olan kişilerin uzmanlık alanlarına burunlarını sokmaları çok görülür.
Eskiden bir akılsız yılda en az bir defa anlardı akılsız olduğunu şimdi nerde? Üstelik o denli karıştırdılar ki akıllıyı akılsızdan ayırmanın olanağı kalmadı.
Düşünce yok adamlarda şunun bunun kusurlarıyla uğraşıyorlar.
“Fakat keşke aklımı kaçıracak kadar edebiyatçı olabilseydim.”
Bizde adamı delirtmesine delirtiyorlar; ama şimdiye kadar kimseyi daha akıllı yaptıklarını görmedik.
“ Bizim gibiler bunu hep yapar, parası neyse verir, üçüncü sınıf mezarlara gömülür.”
“Paranız var demek. Kimleri kazıkladınız?”
“Sizi aslında.”
Çekingen bir insanım,gelgelelim deli yapıp çıktılar işin içinden.
Günümüzde hiciv ve sağlam üslup yok oluyor, ince latifelerin yerini kabalık almaya başlıyor.
Günümüzde mizah da güzel üslup da yitip gidiyor. Küfür, deyiş inceliği olarak belleniyor.
Akıllıca olduklarından emin olmak için bütün aptallarını bir evin içinde kapattılar.” kendi bilgeliğini başka bir insanı bir tımarhanede susturarak gösterme.
Bu yazıları pek çok yayın kuruluna götürmüştüm halbuki, her yerde reddedildi. “Sizde nükte yok,” dediler.
“Sana nasıl nükte lazım,” diye alayla sordum, “İnce nükte mi?”
Bunu bile anlamadılar.
“Bence hiçbir şeye şaşmamak, her şeye şaşmaktan daha büyük budalalıktır. Hem sonra hiçbir şeye şaşmamak, hiçbir şeye saygı duymamakla aşağı yukarı aynı şeydir. “
“Kendilerinin aklı başında insanlar olduğuna başkalarını inandırmak için tüm delilerini özel bir binaya kapatmışlar.”
Günümüzde hiciv ve sağlam üslup yok oluyor, ince latifelerin yerini kabalık almaya başlıyor.
Hiçbir şey hayret etmeyen, neredeyse hiçbir şeye saygı da göstermez. Aptal insan da saygı gösteremez.
Yalnızca ilkokul eğitimi almış insanların, konuyu bilen kişilerin çözmesi gereken şeylere burnunu sokmasını hiç sevmem.
Bizde adamı delirtirler, fakat birinin akıllı olduğunu söylediklerine daha rastlanmamıştır.
Fakat keşke aklımı kaçıracak kadar edebiyatçı olabilseydim.
En azından ima edin, uslup bunun için var. Hayır ima etmeyi istemezler. Günümüzde hiciv ve sağlam üslup yok oluyor, ince latifelerin yerini kabalık almaya başlıyor.
En azından ima edin, üslup bunun için var. Hayır, ima etmeyi istemezler. Günümüzde hiciv ve sağlam üslup yok oluyor, ince latifelerin yerini kabalık almaya başlıyor.
“ Bana sorarsanız en akıllı insan hiç değilse ayda bir kez kendi kendine akılsız diyebilen kimsedir. Günümüzde inanılmayacak bir şey. Eskiden en akılsız, en azından yılda bir kez olsun anlardı akılsız olduğunu. Şimdi nerde ? Üstelik işleri o kadar karıştırdılar ki akıllıyı akılsızdan ayırma olanağı kalmadı. Özellikle yaptılar bunu. “
Düşünce yok adamlarda. Şunun bunun kusurlarıyla uğraşıyorlar!
Hiç bir şeye şaşmamak hiç bir şeye saygı duymamakla aynıdır
Bizde genel konularda bilgisi olan kimselerin burunlarını uzmanlık isteyen işlere sokması çok sık görülür.
“ Bizim gibiler bunu hep yapar, parası neyse verir, üçüncü sınıf mezarlara gömülür.”
“Paranız var demek. Kimleri kazıkladınız?”
“Sizi aslında.”
Bu yazıları pek çok yayın kuruluna götürmüştüm halbuki, her yerde reddedildi. “Sizde nükte yok,” dediler.
“Sana nasıl nükte lazım,” diye alayla sordum, “İnce nükte mi?”

Bunu bile anlamadılar.

Hayat ıstıraplarla, eziyetlerle o kadar dolu ki Bunun karşılığını hiç alamıyoruz.
Yaşam ile yalan eşanlamlı sözcüklerdi.
Bizde genel konularda bilgisi olan kimselerin burunlarını uzmanlık isteyen işlere sokması çok sık görülür.
Bana kalırsa en akıllı insan, hiç değilse ayda bir kez kendi kendine akılsız diyen kimsedir.
Tabutun içindeki ölüler neden bu kadar ağırdır?

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir