İçeriğe geç

Blood of Elves Kitap Alıntıları – Andrzej Sapkowski

Andrzej Sapkowski kitaplarından Blood of Elves kitap alıntıları sizlerle…

Blood of Elves Kitap Alıntıları

En akıl sır ermez sorunların çoğunlukla en basit yöntemlerle çözüldüğü deneyimle sabittir.
Şekil için özür dilerim içerik için degil .
içimden böyle geldiğini, senin büyüne kapılmayı istediğimi kavradım..
İtirafımla seni zor durumda bıraktığım için utanıyorum.Seni zor durumda sokmuş olmam kendimi alçalmış hissetmeye yol açıyor .
Ve sonra Ne düşündüm biliyormusun ?. Bunun bir sihir olduğunu beni gizlice efsunlayıp kendine mahkum ettiğini , beni haberim olmadan bir işaretle ,kurt madolyonunla , kötücül bir bakışla büyülediğini düşündüm. Böyle düşündüm ama durmadım , koşmayı sürdürdüm çünkü içimden böyle geldiğini,senin büyüne kapılmayı istediğimi farkettim .
Seni seviyorum bunu engelleyemiyorum.
Duettânn aef cirrá Cáerme Gláedyvv. Yn á esseath. Bunun anlamını biliyor musun? Kader kılıcı çift ağızlıdır Bunlardan biri sensin.
Kadere teslim olmak, ona karşı koymak kadar tehlikelidir.
Aşk yalnızca almak değil, vazgeçmeyi de bilmektir, özveride bulunmaktır.
Hayır, benim için küçük bir özveriden fazlasını göze alamadığı ve göze almak istemediği için ondan artık nefret etmeyeceğim. Küçük bir özverinin müthiş büyük bir şey olduğunu şimdi anlıyorum.
Kadere teslim olmak, ona karşı koymak kadar tehlikelidir.
Kimse anlamıyor zaten. Kimse anlamak istemiyor.
Gözümde bir yaştan fazlası var
Çok utanıyorum. Duygularımdan dolayı utanıyorum; bu, lanetli bir hastalık
hissettiklerimi hissediyorsa acıyorum ona.
içimden böyle geldiğini, senin büyüne kapılmayı istediğimi kavradım.
Kolaydır ölüm çünkü acı olan unutmaktır.
duygulardan bütünüyle yoksun
hiç değilse konuşabileceğim insanlarla bir aradayım. Yanlarına yaklaştığımda konuşmalarını yarıda kesmeyen insanlarla. Hatta benden hoşlanmasalar bile, arkamdan atıp tutmak yerine bunu yüzüme söyleyen insanlarla.
Eğer yaşanmakta olana başkaldırıyorsanız ve gençseniz, yaşadığınız her ne olursa olsun serüvendir.
rüzgarın yol boyunca sürüklediği bir tutam pamuk artığıyım. Nereye gideyim, söyler misin?
”Çanın yüreği boğuk boğuk çınlayıp,

ölümün şarkısını söyler,

Kolaydır ölüm çünkü acı olan UNUTMAKTIR ”

İlk izlenim için asla ikinci bir şans yoktur. Gel , biz en iyisi bira içelim.
Güzel başlayan şeyler bile sıkıcı oluyor, sıradanlaşıyor, adına yaşam denilen insan ritüeline, tekdüze bir ritme dönüşüyor
Bağırma, Yen , saldırganlaşma.  Bir de şu Vengerberg hikayesini eşeleyip durma artık çünkü bu konuyu bir daha açmamalı kararlastirmistik . Seni suçlayamam, Yen , suçlamıyorum da. Sıradan ölçütlere uymadığını biliyorum.  Ama üzülüyor olmam Seni kaybedecek olma düşüncesinin beni öldürdüğü evet bütün bunlar hücresel bellek. Duyguları elinden alınmış bir mutantın geriye kalmış duygu artıkları
Benimle ne biçim konuşuyorsun öyle ! Küçük kız başını kibirle arkaya atıp ayağını yere vurdu . Ormanın yumuşak zemini bu darbeden nasibini iyice aldı.
Devletler, kontrollerine aldıkları muhalefet hareketlerini, ayaklanmaları ya da devrimleri, dışında kaldıklarından daha kolay engeller.
O halde beyaz atlarını kamçıla, Yen , bırak kuzeye ,buzların hiçbir zaman çözülemeyeceği yere doğru koşsunlar ki buz parçam hiç erimesin .Bir an önce senin buzdan sarayına ulaşmak istiyorum.
Dandelion birkaç yıl sonra baladın içeriğini değiştirebilir, gerçekte olanları yazabilirdi nasılsa. Ama yapmadı bunu. Çünkü gerçek bie hikâye kimseyi duygulandırmazdı. Witcher ile Göznuru’nun ayrıldıktan sonra bir daha hiç karşılaşmadıklarını kim duymak ister ki? Göznuru’nun dört yıl sonra Vizima’yı kasıp savuran bir salgında öldüğünü kim duymak isterdi? Dandelion’ım kızın cansı bedenini odun yığınının üstünde yanan cesetlerin arasından kendi elleriyle alıp kentin çok uzağında bir ormana tek başına usulca gömüldüğünü ve kızla birlikte -ondan istediği gibi- iki eşyasını, lavtasını ve mavi incisini toprağa verdiğini kim bilmek isterdi? Şair kız o inciden ömrünün sonuna kadar ayrılmamıştı.
Hayır, Dandelion bu şarkısının ilk versiyonunu asla değiştirmedi. Ama bu şarkıyı asla söylemedi. Asla. Kimseye.
Savaşların nedeni yok etmek değildir. Savaşlar iki nedenle, güç ve para için yapılır.
Kader diye bir şey yok. Geralt kendi sesini duydu. Yok öyle bir şey. Herkes için önceden tayin edilmiş tek şey ölümdür.
… Dünyayı yok etmek kimin işine yarayabilir ki? Savaşların nedeni yok etmek değildir. Savaşlar iki nedenle , güç ve para için yapılır.
“Zulmün yapılmadığı savaş yoktur,” diye Ozan’ın sözünü kesti witcher. “Abartıyorsun, Dandelion. Tıpkı şu gemi gibidir: Genelde böyle yapılır. Askeri gelenekler böyledir diyeyim. Topraklardan geçen ordular tüm dünya durduğundan beri öldürürler, yağmalarlar, yakarlar, yıkarlar, rıza geçerler, sırası farklı olsa da böyledir. Dünya var olduğundan beri, ne zaman savaş çıksa köylüler karılarını ve hayvanlarını alıp ormana gizlenirler, her şey geçtikten sonra da geri dönerler.”
Geralt, Yennefer’in gözlerinin içine baktı; sıcaktılar. Bir zamanlar olduğu gibi. Geralt başını eğip onu dudaklarından öptü. Sımsıcak, yumuşacık ve hazırdılar. Bir zamanlar olduğu gibi.
Kaderin gözünün içine bakmak istemiyorum çünkü inanmıyorum ona. Çünkü biliyorum ki iki insanı birleştirmek için tek başına kader yetmez. Kaderden biraz fazlası gerekli.
“Söyledikleri çıktı Geralt! Aynen söyledikleri gibi Senin kaderin miyim ben? Söyle! Kaderin miyim senin?
”Yorga, Witcher’ın gözlerinin içine baktı ve çok şaşırdı.Zelinda’nın ağladığını duydu,omuzlarının sarsıldığını hissetti.Witcher’a bakıp merakla yanıtını bekledi. Bu yanıtı anlamayacağını bilse de duymak istiyordu. Ve duydu.
“Sen biraz fazlasın, Ciri.Biraz fazlası.”
Geralt atını mahmuzlayıp yoluna devam etti ve derin bir suya gömülürcesine kapkara, buz gibi soğuk ve nemli ormana daldı. Tanıdığı, ona sıcak gelen ve bitmeyecekmiş gibi duran derin bir karanlıktı bu.
Kader diye bir şey yok, diye düşündü Geralt. Yok öyle bir şey. Tek bir kader var, o da ölüm. İki ağızlı kılıcın öbür ağzı ölüm.Biride benim. Öbürü de adım adım peşimi bırakmayan ölüm.Senin bu kadere terk edemem, edemem, Ciri.
Kadehin içine kazınmış yazıları oku Geralt, bu kadeh Craag An’dan bugün artık kimsenin anımsamadığı krallar içti içinden
Kader Kılıcı Çift ağızlıdır bunlardan birisi sensin.
Kader diye bir şey yok. Yok öyle bir şey. Yok. Herkes için önceden tayin edilmiş tek şey ölümdür.
Hiçbir şey hissetmiyorum, diye içinden geçirdi Witcher. Zerre kadar etkilenmedim. Elimi omzuma koymam içten gelen değil, düşünülüp taşınılmış bir hareket. İstediğim değil, öyle olması gerektiği için sarılıyorum ona. Hiçbir şey hissetmiyorum.
Geralt ona sarılır sarılmaz kız ağlamayı kesti, başını hızlı hızlı salladı, gözyaşlarını sildi ve yüzünü Witcher’a göstermemek için döndü. Sonra Geralt’a iyice sokulup başını göğsüne bastırdı.
Küçük bir özveri, diye düşündü Geralt, küçük bir özveri yalnızca. Sarılma, bir öpücük ve usulca okşamalar rahatlayacaktır. Fazlasını istemiyor. İstese bile, ne var ki bunda? Küçük bir özveri, sadece sadece küçük bir özveri olur, kız sonuçta güzel ve çekici Eğer fazlasını isterse Bu da sakinleştirir onu. Usulca, sakin, şefkatli bir sevişme. Ama ben Benim için fark etmez çünkü Essi leylak ve Frenk üzümü değil mineçiçeği kokuyor, teni soğuk değil, elektriklendirmiyor, Essi’nin saçları kapkara bukleler değil, Essi’nin gözleri güzel, yumuşacık, sıcak ve mavi; buz gibi, duygusuz, derin bir morluğun içinde yanmıyor. Essi sonrasında uykuya dalar, başını benden çevirir, dudaklarını hafifçe aralar, zafer kazanmış gibi gülümsemez. Çünkü Essi
Essi, Yennefer değil.
İşte bunun için yapamam. Kendimde bu küçük özveriyi bulamıyorum.
Witcher ile Essi’nin ayrıldıktan sonra bir daha hiç karşılaşmadıklarını kim duymak isterdi ki? Essi’nin dört yıl sonra Vizima’yı kasıp kavuran bir salgında öldüğünü kim duymak isterdi? Dandelion’ın kızın cansız bedeninin odun yığınının üzerinde yanan cesetlerin arasından kendi elleriyle alıp kentin çok uzağındaki bir ormanda tek başına usulca gömdüğünü ve kızla birlikte iki eşyasını, lavtasını ve mavi incisini toprağa verdiğini kim duymak isterdi? Şair kız, o inciden ömrünün sonuna kadar ayrılmamıştı.
Essi son olarak Dandelion’la birlikte Cynthia ve Vertvern’in ünlü düetini söyledi.Olağanüstüsü bir aşk şarkısıydı bu,”Gözümde bir yaştan fazlası var..” diye başlıyordu. Bu ikiliyi dinlemek için sanki ağaçlar bile eğiliyordu, öyle hissetmişti Geralt.
Çanın yüreği boğuk boğuk çınlayıp,
Ölümün şarkısını söyler,
Kolaydır ölüm çünkü acı olan unutmaktır
Seni seviyorum. Bunu engelleyemiyorum.
İlk izlenim için asla ikinci bir şans yoktur.
Ne yaşanmışsa yaşanmış. Yaşam devam etmek zorunda
Ne yapacaksınız, çevremiz iğrenç bir dünyayla sarılı Ama bu, bizim de iğrenç davranmamızı gerektirmez. İyiliğe ihtiyacımız var bizim.
Kader yetmez, yeterli değil, biraz fazlası gerekir.
Birbirimiz için yaratılmışız Birbirimizin kaderiyizdir belki de? Ancak bir şey çıkmayacak bundan.
Kimse anlamıyor zaten. Kimse anlamak istemiyor.
Kolaydır ölüm çünkü acı olan unutmaktır..
Rahat ve güvenli bir şekilde oturup, hatta ellerini tutarak sohbet edebileceğim iki aptal sandalye ve masa neden yok burada?
Kolaydır ölüm çünkü acı olan unutmaktır..
Düşünceler arasındaki bağlantı ruhun aynasıdır.
İlk izlenim için asla ikinci bir şans yoktur.
Aşk, yalnızca almak değil, vazgeçmeyi de bilmektir, özveride bulunmaktır.
Çünkü hepimizin, senin, benim, herkesin ortak bir şeyimiz varsa, o da umuttan başka bir şey değildir. Unutma bunu.
Sözlerin duygu yansıtmıyor, ses çıkarıyorsun yalnızca.
Yanılmışım, diye yineledi sonra. Ama gerçekten benim hatam bu. Duygular
Dünyamızın bir dengesi var. Bu dünyada yaşayan her türlü canlının öldürülmesi, kökünün kazınması bu dengeyi bozar. Bu denge olmadığı zaman da çöküş başlar, bildiğimiz dünyanın sonu gelir, batar.
en akıl sır ermez sorunların çoğunlukla en basit yöntemlerle çözüldüğü deneyimle sabittir
Ama şimdi yalan söylüyorsun, Dandelion.
Yalan söylemiyorum, yalnızca süslüyorum, bu farklı bir şey.
Ona göre varlığın sonu, başka bir varlığın başlangıcıdır, olasılıkların sınırı yoktur, en azından doğa böyle bir sınır tanımaz.
Hiç değişmiyorsunuz, canınız cehenneme hepinizin.
Duettânn aef cirrá Cáerme Gláedyvv. Yn á esseath.
Bunun anlamını biliyor musun?
Kader kılıcı çift ağızlıdır Bunlardan biri sensin.
Gitme!
Kız el sallıyordu.
Gitme! diye bağırdı incecik sesiyle. Gitmeeee!
Mecburum, diye düşündü Witcher. Mecburum çünkü çünkü ben hep giderim.
Çünkü benim için hiçbir şey fark etmiyor. Yönümü çevirebileceğim bir yerim yok. Yolun sonunda ulaşmak isteyebileceğim bir hedefim de.
Üçkarga hafifçe öksürdü. Yolun sonundaki bir hedef. Herkesin vardır böyle bir hedefi. Kendini farklı biri gibi duyumsamana karşın senin bile vardır.
Şimdi ben sana bir soru soracağım.
Sor.
Senin, yolun sonunda ulaşmak istediğin bir hedef var mı peki?
Var.
Çok şanslısın.
Siz birbiriniz için yaratılmışsınız, sen ve Witcher. Ancak bir şey çıkmayacak bundan. Hiçbir şey. Üzgünüm.
Biliyorum. Yennefer’in benzi attı biraz. Biliyorum, Villentretenmerth. Yine de olasılıkların sınırı olmadığına inanmayı çok isterim. Ya da hiç değilse çok uzakta olduğuna.
Seni seviyorum. Bunu engelleyemiyorum.
Küçük bir özveriye hazır değilsen, aşk neye yarar?
“Çünkü hepimizin, senin, benim, herkesin ortak bir şeyimiz varsa, o da umuttan başka bir şey değildir.”
Kaderin gözünün içine bakmak istemiyorum çünkü inanmıyorum ona. Çünkü biliyorum ki iki insanı birleştirmek için tek başına kader yetmez. Kaderden biraz fazlası gerekli.
İnan bana, sen bu dünyada karşılaştığım en büyük sürprizsin.
Bir hastalığa teslim olmuş gibi kendimi senin ellerine bıraktım.
Evet, duygularımı aldılar benden. Ama tam olarak becerememişler. Bu işi kim yaptıysa çuvallamış, Yen. ”

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir