İçeriğe geç

Bizim Memleket Kitap Alıntıları – Aziz Nesin

Aziz Nesin kitaplarından Bizim Memleket kitap alıntıları sizlerle…

Bizim Memleket Kitap Alıntıları

“Dünayaya bir daha gelseydim yine aynı şeyleri yapardım.” diyenlerden değilim; ikinci gelişimde, birincisinde yaptıklarımın daha çoğunu, daha aşırısını, daha daha iyisini yapmak isterdim.
En büyük mutluluk, insanın sevdiği işi yapmasıdır. Oysa insanların çoğunluğu, neredeyse hepsi, sevmediği işi yapıyor.
Hangi devrin damadı olurlarsa olsunlar, bunların belli bir mesleğe ihtiyaçları yoktur, çünkü kendileri damatlığı meslek olarak benimsemiş profesyonel damattırlar.
Tütün, fındık, üzüm, meşe palamudu ve salyangoz yetiştiren ve bu mahsullerle dünyada önde giden memleketimizde, bugüne kadar pekçok da meşhur damat yetişmiştir. Tarihimiz, meşhur damatlar bakımından çok zengindir. Bu kadar çok meşhur damat yetişmiş olan memleketimizde hala Meşhur Damatlarımız namı ile bir kitap yazılmamış olması, Türkiye kitaplığı için gerçekten büyük bir eksikliktir.
Efendim, hepsini anladım, anladım da, sadece çevre kirliliği mi bizim şikayetimiz? Ya ruh kirliliği efendi, ya ruh kirliliği? Çevre kirliliği var da ruh kirliliği yok mu beyefendiciğim? İstanbul’un o güzelim evlerinin yıkılıp yıkılıp da yerlerine sözüm ona ev diye yapılan o beton yığınları Ya o insanlardaki kabalık, itişkakış, o saygısızlık Söz kokar mı beyefendiciğim, söz? Vallahi o kabasaba konuşmalar öyle pis kokuyor ki Istanbul’da İstanbullu da kalmadı; biz mağlup olduk efendim, çirkinliğe, kabalığa, bayağılığa mağlup olduk.
Zenginlerin çektiklerini düşünüyorum da, kendi halime şükrediyorum. Zavallıların uykusuzluktan, açlıktan, iflas korkusundan, batmaktan, hırsız tehlikesinden neler çektiklerini ben bilirim. Yaşasın züğürtlük!..
Sizin köyde domuz olmadığını Tarım Bakanı bilmiyor, Avrupa’da yıllarca tarım okullarında okuyan uzmanlar bilmiyor, müsteşar bilmiyor, vali bilmiyor, kaymakam bilmiyor, ziraat memurları bilmiyor, ben de bilmiyorum da, siz biliyorsunuz ha! Görüyor musun, bu cahillik ne fena şey Bak bu hakaretin ucu nereye varıyor? Önce hakaretin ucu bana dokunuyor, benden kaymakama, kaymakamdan valiye
Hikaye yazmaya askerliğim sırasında başlamıştım. O zamanlar, gazetelerde yazan askerlere üstleri iyi gözle bakmadıklarından, yazılarımı kendi adımla değil babamın adıyla, Aziz Nesin diye yazdım. Bu ilk takma adım gerçek adımı örttü, Nusret Nesin unutuldu.
Tütün, fındık, üzüm, meşe palamudu ve salyangoz yetiştiren ve bu mahsullerle dünyada önde giden memleketimizde, bugüne kadar pek çok da meşhur damat yetişmiştir. Tarihimiz, meşhur damatlar bakımından çok zengindir. Bu kadar çok meşhur damat yetişmiş olan memleketimizde hala “Meşhur Damatlarımız” namı ile bir kitap yazılmamış olması, Türkiye kitaplığı için gerçekten büyük bir eksikliktir.
Yaşamımda istediklerimi yapamadım, yaptıklarımı da istemedim.
Bakarsan şöyle bir, vurdumduymazın biri Oysa içlidir, duyguludur
Sonra Hazreti Ömer’in adaleti bitti, lambalar yandı
Efendim, hepsini anladım, anladım da, sadece çevre kirliliği mi bizim şikâyetimiz? Ya ruh kirliliği efendi, ya ruh kirliliği? Çevre kirliliği var da ruh kirliliği yok mu beyefendiciğim?
Ne mi yaptım? Ortaçağ Simyacıları taşı altına çeviremedi.
Ama ben bir simyacıyım, gözyaşlarımı gülmeceye çevirerek dünyaya sundum.
Saygıyla gel ölüm, bekliyorum.
Yenileceğimi bile bile, ama hiç
Yenilmeyecekmişim gibi,beni yenecek olanın üstüne üstüne varmadım mı?
Bir an olsun korktum mu yada kaçmayı düşündüm mü ?
Birazcık daha yaşayabilmek için birazcık daha iyi yaşayabilmek için, bunca güzel yeryüzü uğruna bile,sana bir kıpı ödün verdim mi ?
Yaşamayı hakkettiğim gibi, ölümü de hak etmek istiyorum.
Bu hakkı bana tanı!
Sonsuzca süren bu şavaşımın öyle bir yerinde gel,öyle bir güzel gel ki, sana gülümseyerek elimi uzatıp “ Merhaba “ diyebileyim.
Şimdi yalnız ne yazdığın değil nasıl yazdığın da, hatta neden yazmadığın, neden sustuğunda önemli, yazdıklarının da,yazmadıklarının da, yazamadıklarının da hesabını vermek zorundasın. Kötü yazmaya hakkın olmayacak denli yaşlandın
Kendi hikayem

İnsanları o denli, O denli çok seviyorum ki, Bu aşırı sevgim yüzünden insanlarıma kızdığım bile oluyor

Ağlansın diye yazdıklarımın çoğuna okurlarım gülüyorlar.
Bir zaman yazdığımı, Bir zamanda yazmadığımı ispata çalıştım.
Bunlardan birinde bilirkişi başka imzalı yazıyı benim yazdığımı söyledi ve yazmadığım yazı yüzünden on altı ay hapsedildim.
Şiire olan saygımdan ötürü şiiri bıraktım.
Günümüzde adını şaire çıkarmış olanların çoğu şiire saygıları olmadığından şiir yazdıkları sanısını sürdürüyorlar.

Şiirin büyük sanat olduğuna inanırım.

Çünkü birçokları şair olamadıkları için ünlü ve büyük yazar olmak zorunda kalmışlardır.

Bu sözleri kendim için söylemiyorum çünkü ben ne denli kötü şiir yazılabileceğini göstererek şiir de büyük başarı kazandım.

Her türlü yağma da hep sona kaldığım için, güzel soyadı yağmısında da sona kaldım.
Bana ortada böbürlenebileceğim bir soyadı kalmadığından, kendime “Nesin” soyadını aldım.
Herkes”Nesin?” Diye Çağırdıkça ne olduğumu düşünüp kendime geleyim istedim.
Herkes kendisine soyadını kendisi seçtiği için İnsanların bütün gizli aşağılık duyguları ortaya çıktı.

Dünyanın en cimrileri “Eliaçık” dünyanın en korkakları” Yürekli” dünyanın en tembelleri “Çalışkan” gibi soyadları aldılar .

Kapitalist ülkelerde tüccarların, sosyalist ülkelerde de, yazarların durumları çok iyidir.
Yani işini bilen bir insan sosyalist ülkedeyse yazar kapitalist ülke değilse tüccar olmalıdır.
Benim ne kadar ters bir insan olacağım daha çocukluğumda anlaşılmış;
Çünkü daha on yaşındayken Türkiye gibi kapitalist bozuntusu bir ülkede, yazar olacağım diye tutturmuşum, hem de ailemde ne okur ne yazar varken.
Her insan bu dünyada var olduğunu kendine göre bir yol bulup başkalarına kanıtlamak zorundadır.
Yoksa anlamı kalmayan yaşam bir saçmalık olur.
Ah o zamanki arkadaşlık nasıl arkadaşlıktı

Göğsümüzün içinde bu yürekler var ya..
Hiçbirimizin yüreği salt kendimiz için çarpmazdı birbirimiz için çarpardı.

Bu iki paralık dünyada o ne pahabicilmez bir arkadaş canlılığıydı.

Bir delinin bozduğunu kırk akıllı düzeltemez.
Ne var?
Bi şey yok.
Bi şey yoksa neden alkış tutuyorsunuz?
Siz geldinizde
Geldimse ben geldim size ne oluyor?
Suçlu yüzüne tükürülmeye bile değmez.
Memleket gençlerin omuzlarında yükselir.
Elveda sayın akıllı dinleyiciler!
Yaşasın deliler! Yaşasın delilik!
Günün birinde yine akıllılar duruma hakim olur iş başına geçerlerse, neden başsavcıyla polis müdürünü değiştirmeyeceklerse, biz de aynı o sebepten onları değiştirmedik.

Daha iki gün önce bizim aleyhimizde olmalarının cezasını bugün bizimle birlik olarak ödemektedirler.

Biz bu savaş denen işin şakaya gelir yanı olmadığını bir türlü delilere anlatamıyoruz.
İçeri kapatılanların akıllı olduklarını biliyor musunuz?
Biliyorum.
Sizi buraya kim müdür yaptı?
Deliler.
Öyleyse nasıl oluyor da kendinizde akıllı olduğunuz halde içerdeki akıllı arkadaşlarınızı dışarı bırakmıyorsunuz?
Müdür bu soruya çok kısa ve kesin şu cevabı vermişti;
Arkadaş vazife vazifedir. işte o kadar.
Bizden farkı yok ki, baksana oda deli.
Müdürle müdür olmayanın farkı, yurttaşla arasına bir takım başka kişilerin girmesidir.Odacı filan gibi

Araya daha çok kişi girerse o zaman genel müdür başkan filan olur bir insan.

Bütün büyüklük yurttaşla doğrudan doğru ya konuşmayıp araya aracıların girmesidir.

Ağabey dedi, yaşasak ne olacak? İş memleket yaşasın .
Öyle değil mi?
Biz yaşasak da olur, yaşamasak da ..
Tek memleket sağolsun, memleket yaşasın da..
Yahu siz beni nasıl hapsedersiniz?Ben yaşıyor muyum! Ölmüş adam hapsedilir mi?
Ulan ölü konuşur mu?
Koca herif karşımda ölüyüm diyor?
Yaşamaya yaşıyormuşum ama resmen yaşamıyormuşum.
Yahu anasından sekiz yıl önce doğmuş çocuk görülmüş mü?
Aman efendi etme dedi. Ben bizim oğlandan bir sene sonra mı doğmuşum?
Birlik olur ölüyü diri, diriyi ölü gösterir, türlü dolap çevirirsiniz
Olmaz böyle şey ben para vereyim onlar yaşasın
Eskiden gazetelerde milyonerlerin hayatını yazarlardı. Zamanımızda öyle milyonerler çıktı ki milyonlar bozuk para gibi kaldı.
Azmin elinden hiçbir şey kurtulmaz.

İnsan bir şey isterse mutlaka yapar.

Yoksa gerçekten içinde iki insan mı yaşıyor du?
Bu saygı sevgiden değil korkudan geliyordu.
Yumuşak huylu karıncayı incitmeyen bir adam olduğunu söylüyorlar böyle merhametli nazik bir adamın nasıl olupta aynı zamanda içinde bir canavar kişiliği taşıdığına şaşıyorlardı.
Suçlu muydu yoksa bir ruh hastası olduğu için zavallı tımarhanelik bir deli miydi?
Dinsizin hakkından imansız gelir.
Hey gidi dünya insanın rüyasını anlatabileceği kimsesi bile kalmıyor..
Çevre kirliliği varda ruh kirliliği yok mu beyefendiciğim?
Sen haklısın ama Ben de haksız değilim!
Hayat apartmanı sekiz katlıdır. İskeleti demir, Etleri betondan bir dev gibi toprağın sırtına abanmıştır.

Hayat apartmanı eğimli bir arazi üzerine kurulduğundan,

Önden bakınca beş katlı öbür yüzünden bakınca sekiz katlıdır.

Üç katı bir yandan kuyu gibi toprağın karnına gömülüdür, bi yanı arka caddeye bakar.

İnsan şuradan bir kitap almaz mı yahu!
Efendim biz okumuyoruz. Okumayınca ne olur? Memleket ilerler mi ? İlerlemez elbet ,işte ilerlemiyoruz ..
Arayan polis savcılık icra memuru alacaklı olmazsa aranmak güzel şeydir.
Ne tatlı ne güzel şeyler konuştunuz. Hep şiirden sanattan.
Demek Seni bana Allah gönderdi.
Allah değil beni sana parasızlık gönderdi.
Adamın mesleği ağlamak . Sen ağlayamazsın.
Bu dünyada insaniyetlik kalmamış..
Yahu müşteri geldi be!
Kimmiş o müşteri hah hah hah
Ben müşteri değil miyim yani!
Ölümlü dünya değil mi efendim?
Çok kötü oluyor şu insanlar..
Her insan kendi yorganına göre ayağını uzatmalı.
Yalan söylüyor hergele . vallahi yalan söylüyor.. Bu zamanda herkes iyi olur muymuş? Hepsi iyi olur mu?
Namusluymuş! Bana ne yararı var o namusunun ? Ulan öyle namus olmaz olsun.
Millete bir yararı olmadıktan sonra onun namusundan bana ne?
İnsanın yediği unutulur ama yaptığı kalır unutulmaz.
Yahu memleket uçuruma gidiyor.
Dur bakalım n’olcak ?
Yok yahu! . Allah Allah! .,
Paranın komünisti faşişti, dini imanı olur mu arkadaş;
Para paradır gelsin de nereden gelirse gelsin.
Geliyor dedik ise şıp diye burdadır demedik .
Ey vataaaan! Gözyaşların dinsin. Yetiştik çünkü biz!

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir