Stefan Zweig kitaplarından Bir Zanaatla Beklenmedik Karşılaşma kitap alıntıları sizlerle…
Bir Zanaatla Beklenmedik Karşılaşma Kitap Alıntıları
Yardım çağrısında bulunmayan bir insana yardım etmekten daha zor bir şey yoktur.
Merak edeceğim şeyler olduğunda her zamankinden daha çok kendim olurum.
Ve gittikçe aydınlanan yeni günden korktuğunu hissetti.
Ona tüm geçmişini unutturan bir sevgi filizlenmişti içinde
Onun aşkları platonik olmaktan öteye gitmemiş, uzaktan hayranlıkla sınırlı kalmış, şiirlerde, düşlerde kaybolup gitmişti.
Pazar gününün sevinci ve doğa tutkusu, haftanın tozlu ve yorucu altı gününü herkese unutturuyordu.
Pazar gününün sevinci ve doğa tutkusu, haftanın tozlu ve yorucu altı gününü herkese unutturuyordu.
Bedenimizin herhangi bir yeri, dişimiz, ayak parmağımız ya da sinirimiz, onu düşündüğümüz, oraya yoğunlaştığımız anda hassaslaşır, en ufak bir kırpıtıyı dahi hissederiz.
Ancak herkes de bilir ki, yardım çağrısında bulunmayan bir insana yardım etmekten daha zor bir şey yoktur
Çünkü biz insanlar böyleyizdir. Önemli konularda nazik, düşünceli hatta merhametli, planlarımızı yaparken cesur ve atılganızdır, ancak başkası söz konusuysa, o kişinin yardımımıza muhtaç olduğunu bilsek bile aramızdaki o ince çizgiyi aşmaya karar vermekte güçlü çekeriz, cesaretimiz kırılır, aciz kalırız
İnsanın ruhunun derinliklerini yanan bir kibritin alevi gibi bir anda aydınlatan da küçük ayrıntılar değil midir zaten?
Çünkü hiçbir sanat, gerçeğin kendisiyle yarışamaz. Vive la realite!
Çünkü hiçbir sanat, gerçeğin kendisiyle yarışamaz.
sanki bana ait bir şeyler benden uzaklaşıyordu.
Ben yalnızca bir sanık, bir hükümlü görmüştüm, gerçek bir hırsız değil. Çünkü hırsız iki ay sonra hâkim karşısına çıktığında değil, hırsızlık yaptığı anda hırsızdır, tıpkı bir şairin birkaç yıl sonra eline mikrofonu alıp şiirini okurken değil de, şiirini yaratma sürecinde şair olması gibi, suçlu da suçunu işlediği sırada suçludur.
İnsanın ruhunun derinliklerini yanan bir kibritin alevi gibi bir anda aydınlatan da küçük ayrıntılar değil midir zaten?
Çünkü biz insanlar böyleyizdir. Önemli konularda nazik, düşünceli hatta merhametli, planlarımızı yaparken cesur ve atılganızdır, ancak başkası söz konusuysa, o kişinin yardımımıza muhtaç olduğunu bilsek bile aramızdaki o ince çizgiyi aşmaya karar vermekte güçlük çekeriz, cesaretimiz kırılır, âciz kalırız
Devletler, kontrollerine aldıkları muhalefet hareketlerini, ayaklanmaları ya da devrimleri, dışında kaldıklarından daha kolay engeller.
▪yaşadığım hayat ve tüm günlük yaşamım bir çiçeğin solması gibi boş ve fani geliyor.
Çünkü hiçbir sanat, gerçeğin kendisiyle yarışamaz.
Eğer yaşanmakta olana başkaldırıyorsanız ve gençseniz, yaşadığınız her ne olursa olsun serüvendir.
Tecrübeli ve gerçek bir sanatçıyı, acemi, bir amatör, bir deneyimsizden ayıran şudur: Sanatçı sahip olduğu birçok tecrübe sayesinde gerçek bir başarıyı elde etmeden önce başarısızlığın da kaçınılmaz olduğunu çok iyi bilir, son ve en önemli fırsatı yakalamak için beklemesi ve sabretmesi gerektiğinin farkındadır.
Çünkü biz insanlar böyleyizdir. Önemli konularda nazik, düşünceli hatta merhametli, planlarımızı yaparken cesur ve atılganızdır, ancak başkası söz konusuysa, o kişinin yardımımıza muhtaç olduğunu bilsek bile aramızdaki o ince çizgiyi aşmaya karar vermekte güçlük çekeriz, cesaretimiz kırılır, aciz kalırız. Ancak herkes bilir ki, yardım çağrısında bulunmayan bir insana yardım etmekten daha zor bir şey yoktur, çünkü yardım dilenmiyorsa mutlaka son bir şey daha vardır: ısrar edip incitmememiz gereken gururdur bu. Sadece dilenciler bu konuda işimizi kolaylaştırırlar, kendilerine ulaşmanızı engellemedikleri için onlara teşekkür etmemiz gerekir
Çünkü biz insanlar böyleyizdir. Önemli konularda nazik, düşünceli hatta merhametli, planlarımızı yaparken cesur ve atılganızdır, ancak başkası söz konusuysa, o kişinin yardımımıza muhtaç olduğunu bilsek bile aramızdaki o ince çizgiyi aşmaya karar vermekte güçlük çekeriz, cesaretimiz kırılır, âciz kalırız.
İnsanın ruhunun derinliklerini yanan bir kibritin alevi gibi bir anda aydınlatan da küçük ayrıntılar değil midir zaten?
İnsanın ruhunun derinliklerini yanan bir kibritin alevi gibi aydınlatan da küçük ayrıntılar değil midir zaten?
Neyse ki her şeyi bilen içgüdüm sayesinde en mantıklı olana, yani hiçbir şey yapmamaya karar verdim.
Çünkü biz insanlar böyleyizdir. Önemli konularda nazik, düşünceli hatta merhametli, planlarımızı yaparken cesur ve atılganızdır, ancak başkası söz konusuysa, o kişinin yardımımıza muhtaç olduğunu bilsek bile aramızdaki o ince çizgiyi aşmaya karar vermekte güçlük çekeriz, cesaretimiz kırılır, âciz kalırız.
Çünkü biz insanlar böyleyizdir. Önemli konularda nazik , düşünceli hatta merhametli , planlarımızı yaparken cesur ve atılganızdır, ancak başkası söz konusuysa o kişinin yardımımıza muhtaç olduğunu bilsek bile aramızdaki o ince çizgiyi aşmaya karar vermekte güçlük çekeriz, cesaretimiz kırılır, âciz kalırız.
Hiçbir sanat, gerçeğin kendisiyle yarışamaz.
Bir dilenci gibi aşk dilendi kadından.
Çünkü biz insanlar böyleyizdir. Önemli konularda nazik, düşünceli hatta merhametli, planlarımızı yaparken cesur ve atılganızdır, ancak başkası söz konusuysa, o kişinin yardımımıza muhtaç olduğunu bilsek bile aramızdaki o ince çizgiyi aşmaya karar vermekte güçlük çekeriz, cesaretimiz kırılır, âciz kalırız.
Hiçbir zaman bir insanı suçlayacak ya da ihbar edecek cesaretim olmadı. Çünkü karmakarışık dünyamızda adaletin ne kadar zayıf, tek bir sorunlu olaydan hak hukuk elde etmenin ne büyük bir kibirlilik olduğunu biliyordum.
Hırsız iki ay sonra hâkim karşısına çıktığında değil, hırsızlık yaptığı anda hırsızdır, tıpkı bir şairin bir kaç yıl sonra eline mikrofonu alıp şiirini okurken değil de, şiirini yaratma sürecinde şair olması gibi, suçlu da suçunu işlediği sırada suçludur.
Çünkü hiçbir sanat gerçeğin kendisiyle yarışamaz. Yaşasın gerçeklik !
Bir şairin birkaç yıl sonra eline mikrofonunu alıp şiirini okurken değilde , şiirini yaratma sürecinde şair olması gibi , suçlu da suçunu işlediği sırada suçludur.
Çünkü biz insanlar böyleyizdir. Önemli konularda nazik, düşünceli, hatta merhametli, planlarımızı yaparken cesur ve atılganızdır, ancak başkası söz konusuysa, o kişinin yardımımıza muhtaç olduğunu bilsek bile aramızdaki o ince çizgiyi aşmaya karar vermekte güçlük çekeriz, cesaretimiz kırılır, âciz kalırız.
üzgün olmaktan neredeyse zevk alıyordu, kendi kendine eziyet etmekte bir çekicilik buluyordu.
yardım çağrısında bulunmayan bir insana yardım etmekten daha zor bir şey yoktur, çünkü yardım dilenmiyorsa mutlaka son bir şey daha vardır: Israr edip incitmememiz gereken gururudur bu.
biz insanlar böyleyizdir. Önemli konularda nazik, düşünceli hatta merhametli, planlarımızı yaparken cesur ve atılganızdır, ancak başkası söz konusuysa, o kişinin yardımımıza muhtaç olduğunu bilsek bile aramızdaki o ince çizgiyi aşmaya karar vermekte güçlük çekeriz, cesaretimiz kırılır, aciz kalırız.
binlerce gözlü ve her gün yenilenen bir merak ağı tüm varlığımızın üstünü sarar.
Sanatçı sahip olduğu birçok tecrübe sayesinde gerçek bir başarıyı elde etmeden önce başarısızlığın da kaçınılmaz olduğunu çok iyi bilir, son ve en önemli fırsatı yakalamak için beklemesi ve sabretmesi gerektiğinin farkındadır.
Onun aşkları platonik olmaktan öteye gitmemiş, uzaktan hayranlıkla sınırlı kalmış, şiirlerde, düşlerde kaybolup gitmişti.
çünkü bizler böyle insanlarız! acınacak halde olan insanlara karşı ince düşünceliyiz, sözde cesuruz ancak yine de bir insanı diğerinden ayıran o incecik hava tabakasını delip geçemeyecek kadar korkağız, özellikle de o kişinin sıkıntı çektiğini biliyorsak.
Çünkü biz insanlar böyleyizdir. Önemli konularda nazik, düşünceli hatta merhametli, planlarımızı yaparken cesur ve atılganızdır, ancak başkası söz konusuysa, o kişinin yardımımıza muhtaç olduğunu bilsek bile aramızdaki o ince çizgiyi aşmaya karar vermekte güçlük çekeriz, cesaretimiz kırılır, aciz kalırız. Ancak herkes de bilir ki, yardım çağrısında bulunmayan bir insana yardım etmekten daha zor bir şey yoktur, çünkü yardım dilenmiyorsa mutlaka son bir şey daha vardır: Israr edip incitmememiz gereken gururudur bu.
Sanatçı sahip olduğu birçok tecrübe sayesinde gerçek bir başarıyı elde etmeden önce başarısızlığın da kaçınılmaz olduğunu çok iyi bilir, son ve en önemli fırsatı yakalamak için beklemesi sabretmesi gerektiğinin farkındadır.
Neyse ki her şeyi bilen içgüdüm sayesinde en mantıklı olana, yani hiçbir şey yapmamaya karar verdim.
Ah, sadece yoksul insanlar gerçekten böyle minnettar olurlar, sadece yoksul insanlar
hiçbir sanat, gerçeğin kendisiyle yarışamaz.
anlaşılması güç, kötü kopyalanmış bir filmden çıkmış gibi yorgun ve bitkindim, ayağa kalkmak, yoluma devam etmek istiyordum.
Hiçbir zaman bir insanı suçlayacak ya da ihbar edecek cesaretim olmadı. Çünkü karmakarışık dünyamızda adaletin ne kadar zayıf, tek bir sorunlu olaydan hak ve hukuk elde etmenin ne büyük bir kibirlilik olduğunu biliyordum.
Onunla konuşmak, ona bir şeyler vermek için içimde inanılmaz bir arzu duydum. Fakat bunu nasıl yapacaktım? Söze nasıl başlayacaktım? Başıma ağrılar girinceye kadar bir bahane, bir sebep aradım ancak bulamadım.
Çünkü biz insanlar böyleyizdir. Önemli konularda nazik, düşünceli hatta merhametli, planlarımızı yaparken cesur ve atılganızdır, ancak başkası sözkonusuysa, o kişinin yardımımıza muhtaç olduğunu bilsek bile aramızdaki o ince çizgiyi aşmaya karar vermekte güçlük çekeriz, cesaretimiz kırılır, aciz kalırız.
Çünkü biz insanlar böyleyizdir. Önemli konularda nazik, düşünceli hatta merhametli, planlarımızı yaparken cesur ve atılganızdır, ancak başkası sözkonusuysa, o kişinin yardımımıza muhtaç olduğunu bilsek bile aramızdaki o ince çizgiyi aşmaya karar vermekte güçlük çekeriz, cesaretimiz kırılır, aciz kalırız.
Çünkü biz insanlar böyleyizdir. Önemli konularda nazik, düşünceli hatta merhametli, planlarımızı yaparken cesur ve atılganızdır, ancak başkası söz konusuysa, o kişinin yardımımıza muhtaç olduğunu bilsek bile aramızdaki o ince çizgiyi aşmaya karar vermekte güçlük çekeriz, cesaretimiz kırılır, aciz kalırız.
Hiçbir zaman bir insanı suçlayacak ya da ihbar edecek cesaretim olmadı. Çünkü karmakarışık dünyamızda adaletin ne kadar zayıf, tek bir sorunlu olaydan hak hukuk elde etmenin ne büyük bir kibirlilik olduğunu biliyordum.
Dudaklarında harika bir rüyadan mutlu bir şekilde uyanmış bir çocuğun gülümsemesi vardı
Aşkın sıcak güneşi derin karanlığı aydınlatıyordu
Ona tüm geçmişini unutturan bir sevgi filizlenmişti içinde, sanatının zirvesindeki bir oyuncunun sahnede bir kralı ya da kahramanı oynayıp gerçek mesleğini unutması, kendini kral ya da kahraman hissetmesi gibi tıpkı.
Sadece, kadının kulağına sürekli ve her biri diğerinden daha içten, daha sevgi dolu, şaşırtıcı binlerce şey fısıldayan adamın sesi yorulmamıştı. Kadın tüm bunları kendinden geçmiş, uykuya dalmak üzereyken sözlerini anlamadığı, yalnızca ritmini, melodisini duyduğu, uzaklardan gelen yabancı bir müziği dinler gibi dinliyordu.
Yemyeşil Prater’de asırlık kestane ağaçları heybetli dallarıyla dev gibi yükseliyordu. Çiçeklerle ağırlaşan dallar birbirlerine değdiklerinde âşıkların fısıltılarına benzer sesler çıkıyor, ağaçların tozları, rengârenk çiçeklerin kendine has desenini işlediği yeşil çimenlerin üzerine kar gibi dökülüyordu.
O anda tüm o anılar ve resimler gözünün önünde yeniden birer birer canlandı, neşesi altın rengindeki bir ışık gibi sardı tüm anılarını; ilk aşkını düşündü yine, fakat kırık bir kalple, hatırlamak istemediği bir şey olarak değil, aksine bir kez daha yaşamayı arzu ettiği bir yazgı gibi, karşılığında para almadığı, bedenini satmadığı bir aşka dokunur gibi
Bu kalabalığın içinde, denizdeki tek bir dalga gibi plansız, amaçsız ancak köpürerek ve gücünün bilincinde coşarak ilerliyordu.
Coşkusu kalabalığın neşeli havasına karıştı, çünkü pazar gününün sevinci ve doğa tutkusu, haftanın tozlu ve yorucu altı gününü herkese unutturuyordu.
Kafasından geçen hiçbir düşünceye aldırmadan koltuğa gömülüp uyumak, öğleden sonrasını uyuyarak geçirmek istiyordu. Fakat olmadı. Gözkapakları ışığı özlüyormuş gibi sürekli kalkıyordu.
Fakat böyle üzgün olmaktan neredeyse zevk alıyordu, kendi kendine eziyet etmekte bir çekicilik buluyordu adeta.
Uykunun, kaybettiği sevincinin acısından arındırdığı yüz hatları öyle narin, öyle düzgündü ki ona feminen bir görünüm veren ince kaşları olmasaydı, insan onun uyuyan bir çocuk olduğunu sanabilirdi.
Dikkatli bir insan bakarak, gözlemleyerek, dinleyerek her nesneyi daha iyi tanımayı, anlamayı öğrenir; sanat tarihi, arkeoloji, kitap sevgisi, mektup pulunu değerlendirme, nümizmatik ve bir o kadar da insan bilimi hakkında değerli bilgiler edinir.
biz insanlar böyleyizdir. Önemli konularda nazik, düşünceli hatta merhametli, planlarımızı yaparken cesur ve atılganızdır, ancak başkası söz konusuysa, o kişinin yardımımıza muhtaç olduğunu bilsek bile aramızdaki o ince çizgiyi aşmaya karar vermekte güçlük çekeriz, cesaretimiz kırılır, âciz kalırız.
İnsanın ruhunun derinliklerini yanan bir kibritin alevi gibi bir anda aydınlatan da küçük ayrıntılar değil midir zaten?
Hiçbir zaman insanı suçlayacak ya da ihbar edecek cesaretim olmadı. Çünkü karmakarışık dünyamızda adaletin ne kadar zayıf, tek bir sorunlu olaydan hak hukuk elde etmenin ne büyük bir kibirlilik olduğunu biliyordum.
tecrübeli ve gerçek sanatçıyı, bir acemi, bir amatör, bir deneyimsizden ayıran şudur: Sanatçı sahip olduğu birçok tecrübe sayesinde gerçek bir başarıyı elde etmeden önce başarısızlığın da kaçınılmaz olduğunu çok iyi bilir, son ve en önemli fırsatı yakalamak için beklemesi ve sabretmesi gerektiğinin farkındadır.
içinde yaşadığımız dünyada yasal ve yasadışı tüm zanaatlar arasında yankesicilik en zor, en tehlikeli işlerden biridir, hatta büyük bir çaba gerektirdiğinden neredeyse bir sanat denmeyi bile hak eder.
Akıllı bir yankesici sadece birkaç kurban üzerinde çalışır ve bu birkaç kurbanda da birbirini etkileyen sayısız tesadüf sonucu son anda iş başarısızlıkla sonuçlanabilir. Müthiş bir insan sarraflığı, uyanıklık ve soğukkanlılık gerektiriyordu bu zanaat, çünkü yankesici bir yandan tüm duyularını harekete geçirerek kurbanını seçmeye çalışıp ona yaklaşırken, diğer yandan iş üzerindeyken takip edilmediğinden emin olmalıdır.
hiçbir sanat, gerçeğin kendisiyle yarışamaz.
İnsanın ruhunun derinliklerini yanan bir kibritin alevi gibi bir anda aydınlatan da küçük ayrıntılar değil midir zaten?