İçeriğe geç

Bir Yeryüzü Tanığı Kitap Alıntıları – İlhan Berk

İlhan Berk kitaplarından Bir Yeryüzü Tanığı kitap alıntıları sizlerle…

Bir Yeryüzü Tanığı Kitap Alıntıları

&“&”

Seni düşündükçe
Gül dikiyorum elimin değdiği yere
Atlara su veriyorum
Daha bir seviyorum dağları.
konuştuk denizi.
ve uzun uzun sustuk sonra üçümüz de
yakındık ne de olsa üçümüz de ölüme
onlar için bir yer değiştirmekti ölüm
iki heceli bir sözcük benim için
zaman ki sonsuzdur,
bitmemiş şiiirler gibidir.
bazı hüzünleri
bazı nehirleri tutup anlatmak gibidir.
biz ki zamanı tırnak içine alıp yaşadık,
bundan değil midir bizim aşkımızda
sürekli bir akşam hüznü vardır
denize bakan evler gibiydim seninle.
Bir kırlangıç bir su birikintisi bir parça gök.
Bir şiirden düşmüş olmalı bunlar.
Böyle diyordu yoldan geçen biri."
Bazı şeyleri
sana yazdığımı düşünüyorsan,
yanılıyorsun.
Her şeyi sana yazıyorum."
Sonra, herkes kendi dünyasına daldı.
Geçti, geçmez dediğimiz zaman.."
Bana gelince;
Ben, dümdüz giderken,
birden sana kıvrılan bir yol
gibiyim.."
Bazen ihtiyaç duyuyor insan,
sevildiğini bilmeye.."
Ben uzun bir yolda bir akşamüstüyüm daha çok
Sonra çıktık gittik. Eskidik.
Ve herkes bir gün gider; İnsan kendine kalır sonunda…"
Bundan değil midir bizim aşkımızda
Sürekli bir akşam hüznü vardır.
Zor olan, diyor, şiirin hayatını yaşamaktır. Yazmak sonradan gelir hep.
Her şeyi düşünmeden konuşabilirim
Ama seni hep düşünerek Susuyorum"..
Bundan değil midir bizim aşkımızda
Sürekli bir akşam hüznü vardır.
Geçiyor, geçmez dediğimiz zaman…
Bakıyor o:
Yakasını bırakmayan tanıklığına dünyanın.
Bir kadın, bir gök parçası.
Öpüştükçe öpüştükçe düzeliyoruz.
O kadar içten gülüyordun ki,
İçini kıskandım, için olmak istedim
Bazen ihtiyaç duyuyor insan,
Sevildiğini bilmeye.
Ve herkes bir gün gider,
İnsan kendine kalır sonunda
Sen yoksun ya,
Seninle binlerce yerim yok.
Zor olan, diyor, şiirin hayatını yaşamaktır.
Yazmak sonradan gelir hep
Ve herkes bir gün gider;
İnsan kendine kalır sonunda..
Saçlarını öyle ıslat ve tarat geceye
Küçük bir gül şimdi dünyadan geçerken
Anlatsın bir sonra ölümü
Bir şimdi bir sonra olan ölümü
Defterlerinde kırçiçekleri kurutan bir ölümü
Sessiz, solgun bir Doğulu olan ölümü
Bir dağ ya da bir ırmak olan ölümü
Seninle konuşur gibi kendi kendine konuşan ölümü
Kendi halinde bir ölüm olan ölümü
Evet saçlarını öyle ıslat ve tarat geceye.
Aşağılara uzayıp giden aşağılara bakıyor
Bir adam eşeğine odun yüklüyor,
yüzünün
sol yakasına kuşlar üşüşüyor.
Köpeği, torbası ve toprak bir testi
Ovada bir resimde durur gibi duruyorlar. (Önünde çekilmiş, iki güvercin işlemeli bir perdenin.)

Bir kadın, bir gök parçası, üç beş ağaç
Uzakta dışında onların.
Deniz?
Deniz oralı değil:
Yineleyip duruyor kendini
Bakıyor o:
Yakasını bırakmayan tanıklığına dünyanın.

Kağıtlar, kitaplar, dedi, nereye elimi atsam. Kiminde yarım kalmış, nasılsa bitmiş bir şiir Kiminde. Hem her şey şiirlerde değil miydi?
Bir gök şiirde ağar, bir sokak şiirlerde
Gider gelirdi.
Böyle yaşayıp gidiyorduk."
Sımsıkı tutmuş gölgesinin elinden
Yürüyor kıyı boyunca, dışında konuşulanların.
Bir yerlerde &‘tümcelerle öğrendim ben dünyayı’ dediğimi anımsıyorum.
Tümcelerdir dünya.
Ben bu seyri hiç kaçırmak istemem.
Bazı şeyleri sana yazdığımı düşünüyorsan yanılıyorsun.Her şeyi sana yazıyorum.
Yanmış ve yakılmış şehrimize bir akşamüzeri askerlerimiz girdi
Kursaklarında bir parça ekmekle insanlar ayaktaydı
O gün dünyayı ve insanları tanıdım
O gün ayağımın dibindeki şehirden ağlamayı öğrendim
___Çıkrıkçılar koğuşu__
Sonra birdenbire büyük bir sessizlik oldu
bu dünyadan ilhan berk geçti dedim yürüdüm
__Ne böyle sevdalar gördüm ne böyle ayrılıklar__
Seni düşündükçe
gül dikiyorum elimin değdiği yere
atlara su veriyorum
daha bir seviyorum dağları
___Dünyada en güzel şehirler uyanır __
Sen en güzel şarkılarını dnyanın bütün şehirlerine karşı söylersin
Bütün şehirler insanları sevmeye mahsustur
_____1919 ___
Kursaklarında bir parça ekmekle insanlar ayaktaydı
Ogün dünyayı ve insanları tanıdım
Ogün ayağımın dibindeki şehirden ağlamayı öğrendim
Senin bir ağacın büyümesini seyreder gibi baktığın ölüm
İlk Akdeniz halkı gibi kısa boylu burada.
Ne zaman seni düşünsem
Bir ceylan su içmeye iner
Çayırları büyürken görürüm.

Her akşam seninle
Yeşil bir zeytin tanesi
Bir parça mavi deniz
Alır beni.

Seni düşündükçe
Gül dikiyorum elimin değdiği yere
Atlara su veriyorum
Daha bir seviyorum dağları.

Kayıtlara göre 18 Kasım 1918’de başlayıp 28 Ağustos 2008’de biten bir hayat… Bu doksan yıllık ömrün tek bir belirleyicisi var: Şiir. Her şey şiire dönüştürülmek için vardı zaten, defalarca söylediği gibi: Taşlar, ağaçlar, sebzeler, otlar, sular, gök, kentler, aşklar, yalnızlıklar ve hatta kendisi… Her şey…"
Yüzün ki korkular verir bana ne zaman yüzümü tutsam yüzüne.
Biliyor musun sen bir şiirde bir satırsın ilk sözcük
Beyaz bir gül
beyaz bir gül ne kadar beyaz olursa
o kadar
Ve herkes bir gün gider.
İnsan, kendi kendine kalır…
“sen yoksun ya,seninle binlerce yerim yok’
Her şeyi düşünmeden konuşabilirim
Ama seni hep düşünerek Susuyorum"..
Bir yerlerde &‘tümcelerle öğrendim ben dünyayı’ dediğimi
anımsıyorum.
Tümcelerdir dünya.
Ben bu seyri hiç kaçırmak istemem.
Ölüm hiçbir şeye benzemiyor..
Zor olan, diyor, şiirin hayatını yaşamaktır.
Yazmak sonra gelir hep."
Gün ışıdı
Demek ki dağları göreceğiz.
Sen yoksun ya seninle binlerce yerim yok.
Seni düşündükçe
Gül dikiyorum elimin değdiği yere
Atlara su veriyorum
Daha bir seviyorum dağları.
Ve herkes bir gün gider;
İnsan kendine kalır sonunda..
Bazı şeyleri sana yazdığımı düşünüyorsan yanılıyorsun.Her şeyi sana yazıyorum.
Sahi siz mi geldiniz? Saksılarım ışıdı.
Seni düşündükçe
Gül dikiyorum elimin değdiği yere
Atlara su veriyorum
Daha bir seviyorum dağları.
ölüm hiçbir şeye benzemiyor…
yüzün ki korkular verir bana, ne zaman yüzümü tutsam yüzüne.
bu dünyadan İlhan Berk geçti dedim yürüdüm.
…Kışın eli kulağında diyorlar. Hem ayvalar da erken çıktı bu yıl. Ayvalar erken çıktı mı kış uzun olurmuş diyorlar.Duymuyor o.
Sımsıkı tutmuş gölgesinin elinden yürüyor kıyı boyunca,dışında konuşulanların..
Ve sonra,
Biri çıkar gelir,
Tüm gidenleri unutursun…
“Kuşların doğum gününde olacağım.Gece beni bekliyor, yolu biliyoruz…
Güz çoraplarını giyiyor.
– Yolculuk mu var..?
Sensiz karanlığın çizgisine koymuşlar umudu
Sensiz esenliğimizin üstünü çizmişler…
Sen yoksun ya seninle binlerce yerim yok.
Bazen ihtiyaç duyuyor insan,
Sevildiğini bilmeye…
O kadar içten gülüyordun ki,
İçini kıskandım, için olmak istedim…
Silmeye alışkın insanlardık…
Önce gözyaşımızı sildik, sonra birbirimizi…
&”…Üç kez seni seviyorum diye uyandım
Tuttum sonra çiçeklerin suyunu değiştirdim
Bir bulut başını almış gidiyordu görüyordum…&”
İlk izlenim çok önemlidir. İlk iki dakika kocaman bir yüreği
var sanırsın. Sonra bir ömür o yürekte ilk iki dakikayı
ararsın…"
&”Her şeyi düşünmeden konuşabilirim,
ama seni hep düşünerek susuyorum… &”
“Zaman ki sonsuzdur
Bitmemiş şiirler gibidir.

Bazı hüzünleri
Bazı nehirleri tutup anlatmak gibidir.

Biz ki zamanı tırnak içine alıp yaşadık
İsteğin bulanık kıyısında….”

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir