İçeriğe geç

Bir Üstəgəl Bir Kitap Alıntıları – Jojo Moyes

Jojo Moyes kitaplarından Bir Üstəgəl Bir kitap alıntıları sizlerle…

Bir Üstəgəl Bir Kitap Alıntıları

&“&”

Hani sana yapılmasını istemediğin şeyi başkasına yapma" derler ya? Bu ancak herkes buna riayet ederse işe yarıyor. Ve artık kimsenin buna uyduğu yok. Dünya hiçbir şeyi umursamayan insanlarla dolu. Eğer istedikleri şeyi elde edeceklerse herkesi çiğneyip geçerler. Çiğnedikleri kendi çocukları bile olsa.
Seni istemeyen birine tutunmaya çalışmanın anlamı yoktu."
Sadece mutlu olduğumuz zamanları hatırlatacak bir şey istemiştim. "
Ed aslında bir fikir olarak çocukları seviyordu, tıpkı Hindistan’ı sevdiği gibi. Yani var olduğunu bilmek güzeldi ama hakkında hiçbir şey bilmiyordu ve hiçbir zaman ciddi ciddi gidip orda vakit geçirmeyi istememişti.
Marty, on altı yaşındaki Jess’ten hoşlanmıştı; çılgın, düşünmeden hareket eden hiçbir sorumluluğu olmayan Jess’ten. Sonra üzerine sorumluluklar yıkmış ve bunların altından çıkan insanı beğenmemişti.
Çünkü bütün dünya karşında dursa bile eğer annen arkandaysa sana bir şey olmazdı. İçinde derinlerde bir yerde, sevildiğini bilirdin. Sevilmeyi hak ettiğini bilirdin.
Tanzie, Nicky’nin ne düşündüğünü biliyordu, annesi sonunda delirmişti. Ama bir yerlerde de delilerin uyurgezerlere benzediğini okumuştu, en iyisi onlar rahatsız etmemekti.
Jess ise para konusunu “ayrıntı” olarak gören insanların gerçek anlamda hiç para sıkıntısı çekmemiş insanlar olduğunu düşünmeden edemiyordu.
Seni istemeyen birine tutunmaya çalışmanın anlamı yoktu.
Mutlu bir hayatın anahtarı, geçmişi çabuk unutmaktır.
Kalp kırıklığı, bekar bir anne için fazla maliyetli bir lükstü. "
İnsanın hep ama hep şikayet ettiği bir şeyi özlemesi tuhaf. "
Seni istemeyen birine tutunmaya çalışmanın bir anlamı yoktu. "
Başarı tamamen senin içinde… "
Baharı getirme ümidiyle terlik giyen bir kız… "
Artık uğraşmak istemiyorum. Sadece… gitmek istiyorum. "
Söyleyecek bir şeyi olmadığından değildi. Sadece bunları gerçekten söylemek istediği kimse yoktu. "
Hayatıma giren bütün tanımaya değer insanlar okulda biraz farklı olan tiplerdi. Senin sadece senin gibi insanları bulman gerekiyor. "
Hayata bir kez geliyoruz. "
Spor insanı insan yapar. "
Hatta köpekleri insanlardan daha çok severiz, değil mi Jack ? "
…onun güldüğünü görmek keyifliydi. "
Sanki bir milyon yıldır uyuyor gibiyim. "
Kimsenin hayatı benimki gibi değildir. "
Yalnız, tüysüz bir babundan daha hüzünlü bir şey yoktur. "
Kutsal bir metne dokunmak her şeyden önce bir risktir. Ona inanmayı değil onu samimi olarak anlamayı istediğimizde karşımızda koca bir tari- hin yükünü buluruz. Tarih boyunca insanların kitabı taşıdığı gibi, kitap da insanı taşıdığından, bu yük hem kitabın kendisine hem de onu anlamak isteyene aittir.
Mutlu bir hayatın anahtarı, geçmişi çabuk unutmaktır. "
Her şeyden kilometrelerce uzakta, burada, bu ıssız cehennemin dibinde tıkılıp kalmışım. "
Kalbinizi açmak için, kendinizi değişime açmalısınız. Görü- nürde sağlam dünyada yaşayın, onunla dans edin, meşgul olun, eksiksiz yaşayın, bütünüyle sevin ama yine de bunun geçici ol- duğunu ve sonuçta tüm formların çözülüp değiştiğini bilin.
Eğer izin verilirse insanın kalbini paramparça edebilecek adamlardan biriydi. "
Zamana ayak uydurmamız lazım. "
Bazen amaca giden yolda her şey mübahtır. "
Umurumda değil. Senin olan her şey benim. "
Benim tutkum bu. Özgür ruhlu olmayı, kafam nereye eserse oraya gitmeyi seviyorum. "
Okulu seviyorum, biliyorum… arkadaşlarımın çoğu sıkıcı olduğunu düşünüyor. Ama ben okulu eve tercih ederim. "
Tüm yaşamı boyunca sevgiye hasret kalmıştı. Doğası sevgiye açtı. Varlığının en temel arzusuydu bu. Buna rağmen hayatını onsuz sürdürmüş, sonucunda da katılaşmıştı. Sevgiye ihtiyaç duyduğunu bilmezdi. Şimdi de bunu bilmiyordu. Bildiği şey sadece, sevgiyle hareket eden insanların onda bir heyecan uyandırdığıydı. Sevginin inceliklerini, yüce ve olağanüstü olduğunu düşündü.
Sen ve beni toplasak sonuç ne olur ? "
Hayatın boyunca hiçbir yere ait olmadığını düşünürsün. Sonra bir gün bir odaya girersin, ister üniversitede, ister bir ofiste ya da kulüpte olsun ve dersin ki, ‘Ah. İşte buradalar.’ Ve kendini evinde gibi hissedersin.
İletişim çatışmalarının bir başka kaynağının ise “İlişki Tükenmişliği” olduğu düşünülmektedir. Uzun süre devam eden çatışmalardan sonra karşınızdaki kişiyle anlaşamadığınızı fark edersiniz. İlk tanıştığınızda ilişkiniz ne kadar renkli ve eğlenceliydi. Daha sonra eleştiriler, küçümsemeler arttıkça ilişki tükenmişliği ortaya çıkar. İlişkiden dolayı kişi kendisini yorgun, tükenmiş, çaresiz, yalnız hisseder. Bu durum aile ya da romantik ilişkilerde sıkça rastlanır. Sorunlu ebeveyni ile uzun süre iletişim kuran kişiler bir zaman sonra tükenmeye başlar. Romantik ilişkilerde ise tükenmişlik ayrılıklarla sonuçlanır.
Ancak en mutsuz çocuğunuz kadar mutlu olabilirsiniz diye kim demişti?
Bazen amaca ulaşmak için her yol mübahtır.
Çünkü bütün dünya sizi taşa tutsa bile arkanızda anneniz ya da babanız varsa sorun yok demekti. En derininizde bir yerden sevildiğinizi bilirdiniz. Sevilmeyi hak ettiğinizi bilirdiniz..
Çünkü bütün dünya sizi taşa tutsa bile arkanızda anneniz ya da babanız varsa sorun yok demektir."
Herkes parayi dusunur. Zenginler bile."
"Evet ama sen sadece o parayla nasil daha fazla para kazanabilecegini dusunursun. Ben ise parayi bir hafta nasil yettirecegimi dusunurum."
Bazen kafandakileri çözmek için biraz uzaklaşmak gerekir. O zaman her şey daha da netleşir.
Bazen amaca ulasmak icin her yol mübahtir."
Bir ferdi olduğum insanlık, ah ne kadar az idi gerçekten; derinliklerine erişemediği yeraltı ile sonsuzluğa uzanan gökyüzü arasındaki dünyasında, ancak basabildiği toprakla ve varabildiği menzille sınırlıydı; ne kadar âciz, bilgisiz ve çaresizdi!
…basit şekliyle: bazen tek yapmanız gereken denemeye devam etmektir.
…çünkü bir başka insanla aranızdaki en önemli şey güvendir."
Dünya hiçbir şeyi umursamayan insanlarla dolu. Eğer istedikleri şeyi elde edeceklerse herkesi çiğneyip geçerler."
Hayatı sadece bir kez yaşarsın.
Marty on altı yaşındaki Jess’i sevmişti… söz dinlemez, aklı havada, sorumluluk sahibi olmayan versiyonunu. Sonra Jess’e bir sürü sorumluluk yüklemiş ve bu sorumluluklarla şekillenen yeni insandan hoşlanmamıştı.
Doğru olanı yapın, sonunda bunun için mükafatlandırılacaksınız.
Sonra da insanın kalbini durduran romantik konuşmaları sonsuza dek yitireceğiz."
Eğer müsaade ederseniz kalbinizi kırıp minik parçalara ayıracak adamlardan biriydi.
Edin anası deyirdi ki, əsl dost həftələrlə, ya illərlə bir – biriylə görüşməsələr də, lazım olan anda, ehtiyac olanda yanında görə bildiyin adamdır.
İnsanlar arasında ən dəyərli şey etibardı.
Çoçuklarınızın babasının sizi terk etmesinde pek çok korkunç yan vardı: para meselesi, çocuklar adına bastırılmış öfke, evli arkadaşlarınızından çoğunun size potansiyel bir koca-ayartıcısı olarak bakması. Ama en kötüsü, sonsuz, insafsız, öldürücü, yorucu parasal sıkıntılardan da kötüsü boynuzu aşan işlerle karşılaştığınızda kendinizi yapayalnız hissetmenizdi.
Seni istemeyen birine tutunmaya çalışmanın anlamı yoktu.."
Seni istemeyen birine tutunmaya çalışmanın anlamı yoktu.
Annem hep iyi insanların başına iyi şeyler geldiğini söylerdi. Bilin bakalım ne oldu? Artık söylemiyor.
Hani sana yapılmasını istemediğin şeyi başkasına yapma" derler ya? Bu ancak herkes buna riayet ederse işe yarıyor. Ve artık kimsenin buna uyduğu yok. Dünya hiçbir şeyi umursamayan insanlarla dolu. Eğer istedikleri şeyi elde edeceklerse herkesi çiğneyip geçerler. Çiğnedikleri kendi çocukları bile olsa.
Bunca yıldır çocuklara insanlara iyi davranıp doğru olanı yaparlarsa her şeyin yolunda gideceğini söyleyip durdum. Hırsızlık yapmayın. Yalan söylemeyin. Doğru olanı yapın. Evren bir şekilde bunu karşılıksız bırakmayacaktır. Bunların hepsi saçmalık, değil mi? Kimse bu şekilde düşünmüyor.
İyi şeyler de oluyor. Bazen en beklemediğiniz anlarda.
Hayat sadece bir kez yaşarsın…
İnsanlar her geçen gün daha da deliriyor.
Çünkü bütün dünya sizi taşa tutsa bile arkanızda anneniz ya da babanız varsa sorun yok demekti. En derininizde bir yerden sevildiğinizi bilirdiniz. Sevilmeyi hak ettiğinizi bilirdiniz.
Hayatıma giren bütün tanımaya değer insanlar okulda biraz farklı olan tiplerdi. Senin sadece senin gibi insanları bulman gerekiyor.
Ama şimdiki aklım olsa hayatımda bir şeyleri yoluna koyduktan sonra çocuk sahibi olurdum. Onlara… daha iyi şartlar sunabilmek güzel olurdu.
Yani sonuç olarak zenginler —bankalar ve perakendeciler— daha zengin, fakirler ise daha fakir oluyor.
Parayı detay diye adlandıran birinin gerçekten hiç para sıkıntısı çekmemiş biri olduğunu düşünüyordu.
Bir kız kitap okuyarak yürüyordu. Gerçekten kitap okuyordu. Nicky McArthur’un bahçesinden kitap okuyarak geçerseniz dayak yiyeceğinizi söylerdi. Sigara gibi kitapları da saklamanız gerekiyordu.
Çocuklarınızın babasının sizi terk etmesinde pek çok korkunç yan vardı: para meselesi, çocuklar adına duyduğunuz bastırılmış öfke, evli arkadaşlarınızdan çoğunun size potansiyel bir koca-ayartıcısı olarak bakması. Ama en kötüsü, sonsuz, insafsız, öldürücü, yorucu parasal sıkıntılardan da kötüsü boyunuzu aşan işlerle karşılaştığınızda kendinizi yapayalnız hissetmenizdi.
Olasılık yasası;büyük sayılar yasasıyla birlikte,olasılıkları yenmek için bazen istediğiniz sonucu almak üzere bir olayı artan sayılarda tekrarlamak gerektiğini söylüyor.Ne kadar çok yaparsan istediğin sonuca o kadar yaklaşıyorsun.Ya da basitçe anneme açıkladığım gibi,bazen denemeye devam etmen gerekiyor.
Çünkü annen sana yakın değilse veya daima başına gelen en güzel şeyin sen olduğunu söylememişse ve hatta eve geldiğini bile fark etmemişse,içinde fırtınalar kopuyor,bir parça mühürleniyordu.
Ona ihtiyaç duymuyordun.
Kimseye ihtiyaç duymuyordun.
Ve farkında bile olmadan bekliyordun.
Yakınlaştığın herkesin sende başta fark etmedikleri,hoşlanmadıkları bir şey görmesini ve giderek soğuk davranmaya başlayıp tıpkı deniz tuzu gibi,onların da ortadan kaybolmasını bekliyordun.
Çünkü öz annen bile seni gerçekten sevmediyse sende bir sorun olmalıydı,değil mi?
Çünkü bütün dünya karşında dursa bile eğer annen arkandaysa sana bir şey olmazdı.
İçinde derinlerde bir yerde,sevildiğini bilirsin.
Sevilmeyi hak ettiğini bilirdin.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir