İçeriğe geç

Bir Sosyopatın İtirafları Kitap Alıntıları – M. E. Thomas

M. E. Thomas kitaplarından Bir Sosyopatın İtirafları kitap alıntıları sizlerle…

Bir Sosyopatın İtirafları Kitap Alıntıları

Gerçek şu ki, şeytanla pazarlığa oturuyorsanız bunun nedeni başkalarının size daha iyi önerilerde bulunmamış olmasıdır.
Ben çoğu insana oranla biraz daha kötü niyetli ve soğuk bir kalbe sahip olduğumu her zaman farkındaydım. Belki de bu yüzden başkalarınınkini kırmak için bu kadar istekliyim
Zaten deliliği beyninde değil, yüreğindeydi.
Müzik bir anlamda uyuşturucu gibi, çünkü beni her zamankinden farklı birtakım duyguları yaşamaya zorluyor; farklı bir duyarlılığa yapay bir giriş yapıyorsunuz.
İnsan bir başkası tarafından ayartılmadıkça kendini korumaya kalkışmaz.
Bir kız olarak yetişirken sanki hareketleriniz kadınlığı yansıtıyormuş gibi, toplum ve çoğunlukla din ve aile ortamı, özellikle davranışlarınızdan kendini sorumlu tutan başka kadınlar tüm bedeninizin çevresine tebeşirle belirsiz çizgiler çizer. Bu çizilen çizgiler sizin dünya ile ilişkilerinizi belirler ve her lafın başında “bir kız için” sözlerinin yer almasına yol açar (“bu iş bir kız için zor”). Kollarınızı sallayıp bu çizgileri toz duman etmek istersiniz, ama onlar sürekli sizi izler ve sizi daracık bir köşeye sıkıştırır.
Her an ölebileceğimi, bunun aslında pek de kötü bir şey olmadığını öğrendim. O yüzden asla ölümden korkmadım. Zaman zaman onunla flört ettim, hatta onu özledim ama kendimi öldürmeye kalkışmadım.
Çirkinliklere bulansak bile birtakım mutluluklar bir adım ötemizdedir.
Sevginin son derece güvenilmez olduğunu öğrettiler bana, dolayısıyla sevgiye asla güvenmedim.
Yalnızlığı kendisi seçmemiştir; yalnızca bunu dolu dolu yaşar, başka türlü yaşamayı bilmez. Ruhu sürekli huzursuzdur.
Eğer başarılı olmak istiyorsanız kendinizi sevmek zorundasınız.
Şeytanla pazarlığa oturuyorsanız bunun nedeni başkalarının size daha iyi önerilerde bulunmamış olmasıdır.
Sosyopatlar kitleleri ezmek yerine onlara hoş görünürler; zorbalar güç kazandıklarında düşmanda kazanırlar, sosyopatlar ise dost edinirler.
Yağmur kimi zaman nimet, kimi zaman felakettir.
Gerçek şu ki, şeytanla pazarlığa oturuyorsanız bunun nedeni başkalarının size daha iyi önerilerde bulunmamış olmasıdır.
Gerçekten,sosyopatlar istisnasız güce,oyun oynayıp kazanmaya,can sıkıntılarını gidermeye ve keyif almaya tutkundurlar.Benim öykülerim ne kadar zeki olduğum ve bir durumdan nasıl yararlandığım üzerine kuruludur.
Başkalarına yalan söylemek farklı bir şey, ama ben yıllardır kendime yalan söylemekteydim.
Saklanıyorum, çünkü toplum başka türlü davranmama izin vermiyor.
Sosyopatinin tanımlamasında daha kafa karıştırıcı bir sorun, sosyopat ile narsisim, özsaygı, empati yoksunluğu ve Asperger’de görülen ve otizm alanına giren sosyal gelişim arızalarının benzer kişisel bozukluklar sergilemesidir.
Jane Murphy ‘nin 1976 ‘da yaptığı antropolojik bir araştırmaya göre Afrika’daki Yoruba kabilesi soğuk ruhlara arankan diyordu; bu başkalarını önemsemeden, işbirliğine yanaşmadan kendi yoluna giden, kötü huylu, başına buyruk adam demekti. Yupik dili konuşan Eskimolar kabilelerindeki antisosyal kişilere kulangeta adını veriyolardı. Bu aklı ne yapacağını bilen ama kendi bunu yapmayan, sürekli yalan söyleyip hileye başvuran ve hırsızlık yapan kadınlara cinsel istismarda bulunan, eleştirmeleri umursamayan ve sürekli kabile büyükleri tarafından cezalandırılan kişi anlamına geliyordu. Günümüzde sosyopatın tanımı, sosyal kuralları anlama kapasitesine sahip ama bunları uygulamayı reddeden kişidir.
Güveni başkalarında aramak yerine kendime güvenmeyi öğrendim.
Kasvetli, sıradan insanların hiçbir yere varmayan bir yarış içinde olduğu bir dünyada insanlar ışığa koşan pervaneler gibi sosyopatların çevresinde dolanmakta.
Eski sevgilinizin düğününe götürmek isteyeceğiniz türde bir insanım.
şeytanla pazarlığa oturuyorsanız bunun nedeni başkalarının size daha iyi önerilerde bulunmamış olmasıdır.
Sistemle oyun oynayanlardan, hükümetten hakları olmayan paraları koparanlardan, toplumsal güvenlik ağları içinde fırsatçılık yapanlardan tiksinmemiz gerekmiyor mu?
Bir ferdi olduğum insanlık, ah ne kadar az idi gerçekten; derinliklerine erişemediği yeraltı ile sonsuzluğa uzanan gökyüzü arasındaki dünyasında, ancak basabildiği toprakla ve varabildiği menzille sınırlıydı; ne kadar âciz, bilgisiz ve çaresizdi!
Eğer başarılı olmak istiyorsanız kendinizi sevmek zorundasınız.
Gerçekten, sosyopatlar istisnasız güce, oyun oynayıp kazanmaya, can sıkıntılarını gidermeye ve keyif almaya tutkundurlar.
Saklanıyorum, çünkü toplum başka türlü davranmama izin vermiyor.
dostlar ve hatta aile, kötü davranışları bir yere kadar affeder, sonra geri çekilirler.
Sosyopatlar yaşamları mahvetme gücüne ve eğilimine sahip ve internet üzerinden bunu yabancılara uygulamaktalar.
Bir toplum doğadan ne kadar uzaklaşır ve bu yüzden korkmaya başlarsa, o kadar çok korkacak yeni şeyler icat eder
herkes şartlar gerektirdiğinde acımasız bir katile dönüşebilir.
Başkalarına yalan söylemek farklı bir şey, ama ben yıllardır kendime yalan söylemekteyim. Kendimi kandırabildiğime güvenir olmuştum ve kim olduğumu unutmuştum. Şimdi de artık kendimi hiç anlayamıyordum. Kendime yabancılaşmak istemiyordum ve hayatımda ilk kez bu endişe bende bir şeyler yapma arzusu uyandırdı.
Aynı büroda çalışıyorduk ve saatlerce siyasetten, dinden, felsefeden, modadan ve bizi işin monotonluğundan kurtaracak her türlü konudan söz ediyorduk.
Üzerinde çalıştığınız konu için güvenilir ve doğru ölçütlere sahip değilseniz bilim gelişemez.
Psikopatlar çekicilikleriyle insanları acımasızca kullanarak ezip geçen, ardında bir sürü kırık kalp, yok olmuş beklenti ve boş cüzdanlar bırakan sosyal yağmacılardır
Tutkuları yüzünden suç işleyen empati sahibi kişilerin hapse atılma endişesiyle geri duracaklarından kuşkuluyum ve çok az seçeneğe sahip, çeteler ve yoksulluk içinde yetişen ve tüm yaşamlarını uyuşturucu satarak geçiren kişilerde de bunun herhangi bir etkisi olacağını sanmıyorum.
ev dolup taşarken artan görev ve sorumlulukları onun nefes alma ve düş kurma olanaklarını kısıtlıyordu.
Haftanın birkaç gecesi başka bir insan olmanın özgürlüğünü yaşamaya, ev işlerindeki hamaratlığı yerine estetik açıdan değerli bulunmaya gereksinimi vardı.
Belki de onun dikkatini dağıtan anılar değil, biraz farklı bir seçim yapmış olsaydı yaşayacağı bir hayatın fantezileriydi.
Sevginin son derece güvenilmez olduğunu öğrettiler bana, dolayısıyla sevgiye asla güvenmedim.
bilimadamları bebekliklerinde kendilerine dokunulmayan çocukların gelişip büyüyemediğini ve hatta bazen de öldüklerini saptadılar.
Bizler dal gibiydik, tek başına kolayca kırılabilirdik ama bir araya gelince güçlü oluyorduk.
Çirkinliklere bulansak bile birtakım mutluluklar bir adım ötemizdedir.
Ergenler her türlü yetkiye karşı ayaklanmaya isteklidir
Kimi zaman erkeklerin tüm güçün kadınlarda olduğunu, çünkü cinsel konularda evet ya da hayır diyenlerin onlar olduğunu söyleyip yakındıklarını duydum.
Herkes yolunu şaşırabilir, çünkü hiçbirimiz mükemmel değiliz, bağışlayıcı olmak bunun için gerekli.
Birçok bakımdan dini inançlarım garip davranışlarım için elverişli bir araç, sosyopatik davranışlarım için iyi bir paravan oluşturur.
İnsanlar birbirine ‘iyi’ davranma uğruna saçma işler yapıyordu. Bu doğal değildi. İlahi de değildi. Bir tanrı ayrıcalığından asla vazgeçmezdi.
Salt mantığın yansızlığı gerçekten kayda değer
Ben nelere kadir olduğumu biliyorum, bu da yeterli.
Yaşamöykümde önemli yer tutan bu etkinlikler, bunların zorbalıkla sağlandığını bilmediğiniz sürece, gerçekten etkileyicidir.
Zeki ve başarılı olarak tanınmaya bayılıyorum.
Yaşam, can sıkıcı bir karmaşıklık ve yetersizlik içeren belirsizlikle ahlaki ve sosyal kurallardan oluşur.
Yasalar yanılabilir ama biz öyle değilmiş gibi davranırız. Bu da hukukun önemli bir koz olmasını sağlar; bir durumdan ustaca yararlanabiliyorsanız yasalar daima sizden yanadır.
insanların birbirlerine karşı ne kadar yaratıcı biçimde kötü davrandıklarını sergileyen bir sürü dolandırıcılık ve istismar örnekleriyle karşılaştık.
Sanki kötülük -ya da kötülük olarak tanımlanan her ne ise- iyi insanların kötülük yapmasına bir gerekçe oluşturuyor.
insanların mantıklı davranmaları beklenemeyeceğinden, onların korkularını kullanarak benim anlattığım öyküye inanmalarını sağlarım.
Gökcisimlerinin hareketlerini hesaplayabilirim, insanların çılgınlığını değil.
Finans dünyasında tek ihtiyacınız olan, kitleden farklı düşünebilmektir.
Yapılabilecek tek şey en iyisini ummak ve en kötüsüne hazırlıklı olmaktır.
Benimle mücadeleye kalkışabilirler ama sınıfta ben tanrıyım. Sınavları ben hazırlıyorum. Kanun benim. Yine de yeterince çalım atarak daha renksiz biri yerine benim öğrencim oldukları için kendilerini şanslı saymalarını sağlıyorum.
zorbalar güç kazandıklarında düşman da kazanırlar
Erkek egemen bir alanda kadınların nesne olarak görüldüğünü anımsamakta fayda var.
Alışılmadık şeyler söyleyerek insanları kışkırtmayı seviyorum. Tartışmaya bayılıyorum.
Kimileri bunun adil bir kavga olmadığını söyleyebilir ama ben asla adil bir kavga yapılamayacağını biliyorum.
Bu bir çöküş.
önemli olan bir şeyin söylenmesine gerek kalmadan anlayabilmemdi.
Benim için en büyük zevk, aklımın ve fikirlerimin çevremdeki dünyayı biçimlendirmeyi hissetmektir.
Müzik bir anlamda bir uyuşturucu gibi, çünkü beni her zamankinden farklı birtakım duyguları yaşamaya zorluyor; farklı bir duyarlılığa yapay bir giriş yapıyorsunuz.
Kimi zaman insanları konuşmadan büyülemek daha kolay oluyor.
Filmlerdeki ve kitaplardaki kişilerle gerçek yaşamdaki insanlara oranlara daha kolay bağlantı kurabiliyorum. Filmlerdeki insanları hiçbir kısıtlamaya uğramadan rahatça gözlemleyip değerlendirebilirsiniz. Kitaplarda onların en içten fikirlerine kulak verebilir, bunlar üzerine düşünme olanağı bulur ve dilerseniz tekrar dinlersiniz.
İnsanlar aşka öylesine hasretler ki her gün onun özlemiyle -dokunulmak ve benimsenmek arzusu ile- biraz daha ölüyorlar.
Sizi anlamayan tüm diğer insanlar size göre aptaldır.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir