İçeriğe geç

Bir Ömür Nasıl Yaşanır? Kitap Alıntıları – İlber Ortaylı

İlber Ortaylı kitaplarından Bir Ömür Nasıl Yaşanır? kitap alıntıları sizlerle…

Bir Ömür Nasıl Yaşanır? Kitap Alıntıları

Farklı insanları arayıp bulun, dünyanız değişsin.
Kendin gayret etmezsen ortada şans da olmaz
Herkes tavsiyeye ihtiyaç duyar. Güngörmüş, ne söylediğini bilen, dünyadan haberdar birinden gelen tavsiyeye ise iki kere ihtiyaç duyar.
İyi düşünmek için yalnız kalmak gerekir.
İnsan ancak önündeki modele bakarak kendini belirleyebilir. O model, başka dünyalar kurabilen biriyse sen de o dünyaya adım atabilirsin.
Hayatta en önemli şeylerden biri de insanın kendisi için en doğru kararı alabilmesidir , ortada bir sıkıntı varsa sürdürmeyeceksin.
“Her nefis ölümü tadacaktır, ayetini bankalara ve makam koltuklarına yazmalı. Tabutlara, mezarlıklara değil.”
Ne yaşadıysanız yüzünüze yansır. İnsanın yüzü bir kitap gibi okunabilir. İfadeniz bomboşsa da hiç birşey yaşamadığınız far edilir. Bundan kurtulmak mümkündür; yaşayın, monotonluktan uzaklaşın, gezin, görün, keşfedin, başkalarıyla ilgilenin, okuyun, sevin. Bunları dolu dolu yapın ki izleri yüzünüze yansısın. Yüzünüz ifadesiz kalmasın..
Dilinizi, intibaınızı, tecrübe ve görgünüzü geliştiren; dünyaya bakış açınızı değiştiren insanlar önemlidir
En çok öğretmene dikkat etmemiz lazım. Bizde model öğretmenlerdir, anlattıklarıyla bir dünya kurarlar. Öğretmen iyiyse toplumunu kurtarır.
Hayatta en önemli şeylerden biri de insanın kendisi için en doğru kararı alabilmesidir, ortada bir sıkıntı varsa sürdürmeyeceksin.
Sevginin olmadığı yerde hiç bir şey kurulamıyor
En çok öğretmene dikkat etmemiz lazım. Bizde model öğretmenlerdir, anlattıklarıyla bir dünya kurarlar. Öğretmen iyiyse toplumunu kurtarır.
Ümidsiz olmayın, təhsili xilas
etmək üçün bir həll var. O da Təzminat’ın böyükləri kimi davranmaqdan keçir.
Yaxşı məktəblər qurmalı, elit
müəllimlər hazırlamalı və nitelikli imtahanlar
keçirməliyik.
Umutsuz olmayın, eğitimi kurtarmak için çare var. O da Tazminat’ın büyükleri gibi davranmaktan geçiyor. İyi okullar kurmalıyız, elit öğretmenler yetiştirmeliyiz, nitelikli imtihanlar yapmalıyız.
Önünde iyi bir örnek yoksa, insan nasıl çalışacağını bilemez. Çünkü birini ancak meslektaşı adam eder.
Eğer yaşanmakta olana başkaldırıyorsanız ve gençseniz, yaşadığınız her ne olursa olsun serüvendir.
Bir cemiyetin insanını, toptancı kararlar ve toptancı politikalarla eğitime tabi tutamazsınız. Şunu kabul etmek zorundasınız: Eğitim insanların kabiliyetine göre olur ve bu kabiliyet de doğuştan gelir. Siz hiçbir zaman belirli paralar ve belirli statülerle, Biz elit yetiştireceğiz, diye bir okul kuramazsınız.
Bir şehir, insana ilgi sahaları sunabiliyorsa ya da belli bir sahanın içinde kişinin kendini geliştirmesini sağlayabiliyorsa özel bir şehirdir.
Tavsiyeleri işe değil, kişiye bakan insanlardan almalısınız. Bu tipte insanlar sizin kim olduğunuza, nasıl bir birikimle geldiğinize, neye ihtiyaç duyduğunuza bakar. Yoksa ezbere tavsiye vermek çok kolaydır.
Bir millet iktisadi krizle düşmez, hukukî ve kültürel yapıdaki derbederlikle düşer.
“Kendi yolunuzu kendiniz çizmeye çalışın”
“İnsana değer katan insanla beraber olun.”
Devletler, kontrollerine aldıkları muhalefet hareketlerini, ayaklanmaları ya da devrimleri, dışında kaldıklarından daha kolay engeller.
Türkiye’de gazetecilik maalesef iyi bir eğitimle girilecek bir meslek değildir.
Kendin gayret etmezsen ortada şans da olmaz.
Hayat telaşından kaç yaşınıza geldiğinizi fark etmiyorsunuz’
Hayat, derbederlik ve tembellik için çok uzun; fakat hırsla, yağma ve haydutluk yapmaya değmeyecek kadar kısadır.
Elit çocuk, yeteneği daha okula başlamadan tespit edilmiş ve ona göre bir okula kabul edilmiş çocuktur.
Öğretmen dediğin ciddi, işini seven, öğreten insan olacak.
Bunca yıldan, bunca tavsiyeden çıkardığım kanaat şudur: Özel hayatınızla ilgili kimseyi dinlemeyeceksiniz!
Bir millet krizle düşmez veya yükselmez; bir millet ancak insanın eğitim niteliği yüksekse yükselir,gelişir, zenginleşir
İnsan kalitesi köklü bir kültürden geçer.
Bir toplum ancak filoloji bilgisine sahipse bütün zamanları kontrol ediyordur, musiki ve matematikten anlıyorsa bütün insanlıkla irtibat kurabiliyordur. Bunu biz de en iyi Atatürk anlamıştı.
Her şeyden evvel insanların birbirlerini çok sevmesi lazım. Sevginin olmadığı yerde hiçbir şey kurulamıyor.
Hayat, derbederlik ve tembellik için çok uzun; fakat hırsla, yağma ve haydutluk yapmaya değmeyecek kadar kısadır.
Bir millet iktisadi krizle düşmez, hukuki ve kültürel yapıdaki derbederlikle düşer.
Kimsenin sizi bulmasını beklemeyin ; nitelikli insanları siz arayın! Ben insanları arar bulurum. İyi hocalardan eğitim almak için bizzat çok uğraşmışımdır. Neticede kimse gelip beni keşfetmedi. Kimsenin gelecek hâli de yoktu !
Türkiye’den keyif almamak mümkün değil.
Cultura demek, bir toplumda insanların zamanları ve mekânları avuçları içinde tutması demektir.
Bir kere insanın kendisini ruhen huzurlu tutması, bunun için de lüzumsuz ihtiraslara kapılmaktan vazgeçmesi lazım.
“Bunca yıldan, bunca tavsiyeden çıkardığım kanaat şudur;
Özel hayatınızla ilgili kimseyi dinlemeyeceksiniz.”

-İlber Ortaylı

Bir millet krizle düşmez veya yükselmez;bir millet ancak insanın eğitim niteliği yüksekse yükselir ,gelişir ,zenginleşir.
Kuşkusuz felaketi önlemek için her zamankinden daha sorumlu, daha mütevazı, daha ölçülü davranmak zorundayız.
“Herkes kendi talihinin mimarıdır.
Yaşadıkları, an be an insanı oluşturur ve arkasında bıraktıkları, farkına varmadan önüne geçer.”

-İlber Ortaylı

İnsan ancak önündeki modele bakarak kendini belirleyebilir. O model, başka dünyalar kurabilen biriyse sen de o dünyaya adım atabilirsin.
Bir şehrin nasıl bir yer olduğunu öğrenmek için, küçük insanın nelerle mutlu olduğuna bakın. Onlar şehirden istifade edebiliyorsa, orası iyi bir şehirdir. Burjuvazi yolunu her yerde bulur ama küçük insan bulamaz.
Yanımda sadece beynimi taşırım, en fazla bir iki kitabın vardır; bir yerden bir yere sadece onlarla gidip geliyorum demektir. Açıkçası bu kadarı da yeter
Yalnız kalmayan insanın düşünce ve gözler kabiliyeti yarım oluyor. Bu yüzden ben insanlara yalnız kalmayı öğrenmelerini öneriyorum. Yalnız kalmayı bilmek iyidir, önemlidir. Türkiye gibi bir yerde avantajlıdır.
Şimdiki çocukların mesela Türkçeleri yok; Fransızcaları, İngilizceleri de yok. Peki neleri var? Boş bir şımarıklıkları, kendilerini disipline etme gereği duymamaları var.
Bizde çocuğu çocuk olarak sevmek diye bir şey yoktur
Memleketten soğuduğun an bırakacaksın. Bir şekilde buradaki çevreyle, insanla, memleketle barışık değilsen ki barışık olmak zorunda da değilsin, lütfen bırak; çünkü yapamazsın.
Adamların hayatının bittiği yaşta, bizim çocuklar halen bir şey öğrenmeye çalışıyor; hayata atılamıyor. Çok açık ki yanlış ve verimsiz bir çizgideyiz
Bugün 16 yaşında bir insan, Türkiye’de de dünyada da çocuktur, ham ahlattır. Bir şeyler yapmak zorunda kalıyorsa yani çalışıyorsa, ortada ya bir suistimal ya da bahtsızlık mevcuttur.
‘’Eğer gençler bilse,ihtiyarlar yapabilse.’’
Sistematik bir eğitim sistemimiz yok maalesef.Basit,kokusuz ve kolaya kaçan sistem mevcut günümüzde **
Hayat, derbederlik ve tembellik için çok uzun; fakat hırsla, yağma ve haydutluk yapmaya değmeyecek kadar kısadır.
40’lı yaşlar insana bir olgunluk, sakinlik, derinlik getirir. Birini 40’ından sonra daha iyi sevebilirsiniz, hatta daha iyi bir âşık olursunuz.
Yabancı dil meselesini 25 inize gelmeden çözmeniz gerekir.
Okumuş insanın görmesi gereken beş şehir ;Petra,Antakya,Palmira,Efes,İskenderiye
Zavallı Türkçe!Ne güzelsin ve ne kadar şuursuz,cahil, cüretkar evlatların var,seni berbat ediyorlar
Kendi dünyanı yerinden kendin oynatacaksın
Öyle ki bir muslukçu bazen bir hukukçudan fazla işe yarar
Türkiye’den çıkınca ilk görülmesi gereken yer İran’dır.Bunuj nedeni de çok basittir İran’ı anlamadan Türkiye’yi anlayamazsınız.
Bir millet krizle düşmez veya yükselmez; bir millet ancak insanın eğitim niteliği yüksekse yükselir, gelişir, zenginleşir.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir