İçeriğe geç

Bir Milyon Sevgi Dolu Mektup Kitap Alıntıları – Jodi Ann Bickley

Jodi Ann Bickley kitaplarından Bir Milyon Sevgi Dolu Mektup kitap alıntıları sizlerle…

Bir Milyon Sevgi Dolu Mektup Kitap Alıntıları

Hayat engellerle dolu fakat bu sizin başarısız olduğunuz anlamına gelmez; bir  bölümün bittiği diğerinin başlamak üzere olduğu anlamına gelir.
Hepimiz bir yerlere ait olmak istemişiz ve hiç kimsenin hiçbir yere ait olmadığını, böyle görünenlerin de çırpınıp durmaktan başka bir şey yapmadığını anlamamışız.
 Sanırım hepimiz böyle anlar yaşamışızdır,  insanlarla dolu bir odada kendinize her zamankinden yalnız hissettiğiniz zamanlar olmuştur. Ama o odadaki insanların da çoğunun aslında kendini yalnız hissettiğini anlamam yıllarımı aldı.
Böylesine büyük ve kalabalık bir dünyada insanın kendini yalnız hissetmesi inanılmaz.
Ve başka insanların kederi sizin durumunuzu değiştirmeyecek bile olsa onların da aynı sıkıntıyı yaşadığını bilmek sanırım yardımcı oluyor çünkü bu, başkalarının da aynı sıkıntıyı çözmeye çalıştığı, aynı şeyleri yaşadığı ve eninde sonunda çözüme ulaşacağı anlamına geliyor.
 Ama hayatın en çılgın ve harika yanı da kendine özgü bir deviniminin olmasıdır. Hayat hiç durmuyordu, sürekli bir şeyler oluyordu. İnsanlar doğuyor, evleniyor, aile kuruyordu. Kargaşanın veya belirsizliğin ortasında bile, kendinizi kapana sıkışmış gibi hissettiğinizde bile
Bir zamanlar tanıdığım birinin gölgesi gibi hissediyorum kendimi. Sevdiğim ancak tanıma şansı bulamadığım biriyle birlikte uyanıyordum. Üstelik her geçen saniye biraz daha yok oluyordum.
Bazen geri geri gitseniz de en azından hareket ediyorsunuzdur.
Dediğine göre aşk böyle bir şeymiş; o aşina olduğumuz dünyanın sonu, daha güzel bir dünyanın başlangıcıymış.
Birçoğumuz yardıma ihtiyacımız varken bile yokmuş gibi davranırız. Herkes yardım almayı hak eder özellikle de kendini kötü hissederken.
Kendimden nefret ediyordum ama yardım istemek çok zor geliyordu çünkü yardımı hak ettiğime inanmıyordum.
Küçücük bir iyiliğin neler doğuracağını asla bilemezsiniz.
Kelimelerin gücünü henüz çocukken öğrendim. Bir pop şarkıcısının sözleri kadar basit bir şeyin gününüzü aydınlatabileceğini, zor günleri çekilebilir hale getirebileceğini Ne hissedersiniz hissedin dünyanın herhangi bir yerinde birilerinin daha aynı şekilde hissettiğini, dikkatli baktığınız takdirde duygularınızı sizin adınıza muhteşem bir şekilde özetleyecek harika müzisyenler bulabileceğinizi
Bir insan değişmek istemiyorsa başkasının yapabileceği bir şey olmadığını zor yoldan da olsa öğrendim. Yapmanız gereken kendinizle ilgilenmek ve ihtiyaç duyulduğunda yardım etmek.
Hayal kırıklığı her zaman can yakıcıydı.
İyi şeyler iyi işler yapanların başına gelir.
Hepimiz bundan sonra olacakları düşünmekle o kadar meşgulüz ki yaşadığımız anın tadını çıkarmayı unutuyoruz.
Hayat yalnızca hayatta kalmak için değildir, yaşamak da gerekir.
Kendime gülebiliyorsam demekki dünya henüz tuzla buz olmamıştı.
Çünkü kendinden umudu kesmiş bir arkadaşınızdan umudunuzu kesemezsiniz. Gerçek arkadaşlar asla pes etmeyenlerdir.
Yalnızım ama hiç tek başına kalmıyorum
Başarıncaya kadar başarmış gibi yap dostum! Bazen geri geri gitseniz de en azından hareket ediyorsunuzdur.
Bir zamanlar tanıdığım birinin gölgesi gibi hissediyordum kendimi.
Bazen insanların olumsuzlukları ve korkularını yok edebilmeleri için ne kadar harika olduklarını duymaları gerekir.Bazen biri yeterince güçlü olmadığında siz onlar için çok daha güçlü olmalısınız.
yani olayları fazla ciddiye almayıp hayat o an onlara ne sunmuşsa en güzel haliyle yaşamaya çalışan insanları seviyorum.
Kırılan herşey sağlamından daha çok şey öğretir.Bu bilimsel bir deney veya herhangi bir kuram içinde geçerlidir.Mesela bir proton normalde bize sadece yükü ve kütlesi hakkında bilgi verir.Ama herhangi bir hızlandırıcıda çarpıştırılıp parçalara ayrılan bir proton ,bize bu yükü veya kütleyi nasıl kazandığı hakkında daha detaylı bilgi verir.Yada nöroloji için konuşucak olursak sağlam bir insan beyni bize içindeki hangi kısmın ne işe yaradığı konusunda pek az bilgi verir.Ama nezaman ki bu beynin bir kısmı hasar görür ve bu hasar sonucu kişi bazı duyuşsal yeteneklerini kaybeder.İşte o zaman beynin yapısına dair daha detaylı bilgiye sahip oluruz.Yada biyoloji içinde durum farklı değildir.Mesela tasarımlarında belli hatalara sahip canlılar görmemiz onların varoluşlarını oluşturan mekanizmalar hakkında daha detaylı bilgi sahibi olmamıza yararlar.Aynısı bilimsel kuramlar içinde geçerlidir.Mesela eski insanlar ısıyı,maddenin hareketi olarak değilde maddeden dışarı çıkan birşey olarak düşünüyorlardı.Ve sonra birgün kalayı ısıttıklarında yanan kalay, metal kirecine dönüşüyordu.Ama ilginç bir şekilde yanmadan önceki halinden daha ağır oluyordu.Ve o dönemin bilim insanları bu nasıl olabilir diye düşündüler.Eğer ısı maddenin yanınca dışarıya attığı bir fazlalıksa o zaman bu maddenin yanınca daha hafif olması lazım.Yani bu tarz deneysel bir çatlak o dönemin bilim insanlarına sahip oldukları ısı kuramının yanlışlığı hakkında daha detaylı bilgi verdi.Sosyoloji içinde durum pek farklı değildir.Mesela bir sistemin kendi içindeki çatlakları o sistemin işleyişi hakkında daha detaylı bilgi verir.Aynı bunun gibi insan ilişkilerinde de durum benzerdir.Mesela nezaman ki bir ilişki bozulur ozaman insanlar sahip oldukları gerçek kişilikler hakkında daha detaylı bilgi verirler.Yada konuya dair son bir örnek verecek olursak: Psikolojideki anormal insanlar olmasaydı bugün normal insanın psikolojisinin işleyişi hakkında bukadar detaylı bilgiye sahip olmazdık.Yani demem o ki örnekleri çoğaltmak mümkündür ama bu konunun ana fikrinin önemini arttırmayacaktır.Bu yüzden yazının başında dediğim şeyi tekrarlamakta fayda var:Kırılan herşey sağlamından daha çok şey öğretir!
Bunu birçok konuda yapıyorum: endişeyle içimi karartmak.
Gerçek arkadaşlar asla pes etmeyenlerdir. Uçurumun kenarına ne kadar yaklaştığınızı bilen ve siz onlara tekme atıp bağırırken, sizi bırakmaları için yalvarırken sizi sımsıkı tutanlardır. Böyle arkadaşlar sonsuza dek var olur.
On yaşındayken İstanbul’a ayak bastım. Ülkenin en büyük şehrindeyim ve danışacak, sığınacak kimsem yoktu. Başkasının kâbusu olur ama benim için ucu nereye gideceği bilinmeyen bir macera
Süpermarkette yanlışlıkla çarptığınız kişinin ruh halini siz değiştiremezsiniz ama özür dilemek ya da aptalı oynamak sizin elinizdedir.
Böylesine büyük ve kalabalık bir dünyada insanın kendini yalnız hissetmesi inanılmaz.
birkaç basit sözün bir insanın hayatını nasıl değiştirebildiğine inanamıyorum.
Duşta veya yağmurda ağlamanın gerçekten üzücü bir tarafı olduğu için ağlamadım, yalnızca üzüldüm.
Hiçbir şey sana arkana dönüp baktığında tırmandığın dağı görmekten ve başardım, diye düşünmekten daha büyük bir keyif veremez.
eğer kendime gülebiliyorsam demek ki dünya henüz tuzla buz olmamıştı.
Bazen ne kadar iyi top sürersen sür, topu sadece kendinde tutmaktan zarar gelir.
Küçük adımların daha büyük gelişmeler sağlarken daha az hayal kırıklığı yarattığını çabuk öğrendim.
İnsanlar kaba şeyler söylediğinde bunun aslında kendilerinden hoşnut olmamalarından ve kötü duyguyu başkasına aktararak kendilerini kurtarmak istemelerinden kaynaklandığını anlamam gerekiyordu. Bu tip insanlar kendilerinden daha zayıf birilerinin var olduğunu hissetmek isterler. Zorbalığın sebebi budur.
Beni içten içe yok etmesine rağmen bulimia benim zırhımdı.
Hayatla başa çıkamıyordum ve bulimia bir kontrol mekanizmasıydı.
Ama insanın ancak yanlış yöne baktığı zamanlarda kurtarılmaya ihtiyaç duyacağını da çok geçmeden öğrendim.
Sizi mutlu eden şeye sımsıkı sarılın.
Hepimiz yabancıların korkunç , garip ve bizden farklı olduklarına inanıyoruz. Oysa çoğumuz birbirimize çok benziyoruz.
Her şey değişir
Bizler kendimizi yeterince dinlemediğimiz için ne kadar harika olduğumuzu başkalarının bize hatırlatmasına ihtiyaç duyuyoruz.
İnsan ancak yanlış yöne baktığı zamanlarda kurtarılmaya ihtiyaç duyar.
Artık mektup yazmak veya almak sıra dışı bir şey oldu. Oysa ne hoş bir duygudur mektup almak. Mektup alan herkesin günü bir parça aydınlanır.
Bir anlamı olması için dağları yerinden oynatman gerekmiyor, bazen yalnızca gözlerini açman yeterli.
‘Birinin tünelin sonunda ışık olduğunu bana söylemesine,o ışığı göstermesine ihtiyacım var.’
Asıl öldürücü olan kaygılarımızdır, kaygılanmaktan vazgeçmeyi kendimize öğretebilirsek diğer her şeyle kolayca mücadele edebiliriz.
Kelimelerin gücünü henüz çocukken öğrendim. Bir pop şarkısının sözleri kadar basit bir şeyin gününüzü aydınlatabileceğini, zor günleri çekilebilir hale getirebileceğini Ne hissederseniz hissedin dünyanın herhangi bir yerinde birilerinin daha aynı şekilde hissettiğini, dikkatli baktığınız taktirde duygularınızı sizin adınıza muhteşem bir şekilde özetleyecek harika müzisyenler bulabileceğinizi
İnsan olsun ya da olmasın bir canlıya bakmak ruhunuza iyi geliyor.
Hepimiz bundan sonra olacakları düşünmekle o kadar meşgulüz ki yaşadığımız anın tadını çıkarmayı unutuyoruz.
Eğer bir kişinin bile sıkıntılarını hafifletebildiysem bu dünyadaki zamanımı iyi değerlendirmişim demektir.
İnsanlara tavsiyeler vermek, o tavsiyeleri uygulamaktan çok daha kolaydır.
Zaman her şeyin ilacıdır, o an öyle hissetmesek bile
Zamanını sizinle geçirmek istemeyen birine siz de zamanınızı harcamayın.
Bazen kafamıza dank etmesi için zaten bildiğimiz şeyleri başkalarının bize söylemesi gerekir.
Asla pes etme çünkü hiçbir şey sana arkana dönüp baktığında tırmandığın dağı görmekten ve başardım diye düşünmekten daha büyük bir keyif veremez.
Hayat yalnızca hayatta kalmak için değildir, yaşamak da gerekir.
Kötü günlere orta parmağını kaldır.
Git ve hayatı yakala.
Kendime gülünce, kendime gülebileceğimi hatırladım ve eğer kendime gülebiliyorsam demek
ki dünya henüz tuzla buz olmamıştı.
Ama hayatın en çılgın ve harika yanı da kendine özgü bir deviniminin olmasıdır. Hayat hiç durmuyordu, sürekli bir şeyler oluyordu. İnsanlar doğuyor, evleniyor, aile kuruyordu. Kargaşanın veya belirsizliğin ortasında bile, kendinizi kapana sıkışmış gibi hissettiğinizde bile
Bulutların arasındaki umut ışığını görmeniz gerekir.
Başarıncaya kadar başarmış gibi yap.
Öyle zamanlarda önemli olan, ümidini kaybetmemen gerektiğini, tersliklerin yaşanabileceğini, iyi günler kadar kötü günlerin de olabileceğini, bütün bunların normal olduğunu hatırlamaktı.
Başınıza ciddi bir şey geldiğinde dünyaya bakış açınız değişiyor. Daha önceleri yanından geçip gittiğiniz şeyleri fark ediyorsunuz.
Kötü bir dönemden geçtiğinizde bunun hiç son bulmayacağını sanıyorsunuz. Elbette son buluyordu ama siz bunu zamanında göremiyordunuz.
Bazen biri yeterince güçlü olamadığında siz onlar için çok daha güçlü olmalısınız. Onlara bu işin altından kalkabileceklerini, daha iyi olabileceklerini söylemenize ihtiyaç duyarlar çünkü iyileşme büyük
oranda inanma, olumlu düşünme ve kararlı olmayla gerçekleşir.
Herkesin dokunulmaya ihtiyacı vardır, dokunmak iyileştiricidir.
Dediğine göre aşk böyle bir şeymiş; o aşina olduğumuz dünyanın sonu, daha güzel bir dünyanın başlangıcı.
Bir şey seni mutlu ediyorsa ona sımsıkı sarıl.
İnsanlar kaba şeyler söylediğinde bunun aslında kendilerinden hoşnut olmamalarından ve o kötü duyguyu başkasına aktararak kendilerini kurtarmak istemelerinden kaynaklandığını anlamam gerekiyordu.
Kalbimi açık tutuyor ama onu nasıl koruyacağımı bilmiyordum.
Sigara ve içki içerek başkaldırma ihtiyacını hiç duymadım.
Kalp sızılarını unutturan kahkahalarımız vardı.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir