İçeriğe geç

Bir Köy Hekimi Kitap Alıntıları – Franz Kafka

Franz Kafka kitaplarından Bir Köy Hekimi kitap alıntıları sizlerle…

Bir Köy Hekimi Kitap Alıntıları

İnsan denen yaratık, çözülmesi güç bir muamma!
Şimdi açıkça değerlendirebiliyorum:
Büyük bir iç huzuruydu gereksinmem, onsuz olmayacaktı.
insanlar çoğu zaman özgürlük diyerek birbirlerini aldatıyorlar;
özgürlük en yüce duygulardan sayılıyorsa, onun yolunda aldanma da en yüce aldanma sayılıyor.
Kanepeye yatsın, ona kimse dokunmasın, yaşam boyu tavana bakıp dursun, daha ne ister?
“Yaşam, şaşkınlık verecek denli kısa.
Belleğimi zorluyorum, örneğin bir ata atlayan bir delikanlının, kötü rastlantıları hiç hesaba katmasak da, mutlu bir akışla ilerleyecek sıradan bir yaşamın yetersiz kalabileceğinden korkmadan, en yakın köye gitme kararını nasıl alabildiğine şaşırıyorum şimdi.
Yaşamanın bile zor olduğu dünyada hasta olmak çok zor, bırak beni öleyim doktor.
“Yalın gerçekler söz konusuyken büyük dehalar kibarlığı bir kenara bırakır.”
İşte bölgemdeki insanlar böyledir. Doktorlardan her zaman imkansızı beklerler
Büyük yaranı gördüm; böğründeki bu yara seni öldürecek
Bu tür durumlarda Tanrı yardımcı olur, birden bir at gönderir, acil olduğu için ona bir ikinci at daha ekler ve bunu taçlandırmak için bir de seyis bahşeder
Her düşlediğini yapamıyor insan, her düş çiçek açmıyor…
Yaşamanın bile zor olduğu dünyada hasta olmak çok zor,bırak beni öleyim doktor.
Her düşlediğini yapamıyor insan, her düş çiçek açmıyor.
uçmak gereksinimi de güçsüzlükten kaynaklanmaz mı, uçmak bocalamak, kararsızca kanat çırpmaktan başka nedir?
Baylar, işte o anda öğrenmeye başladım! Ah, evet, insan zorda kalınca öğreniyor, bir çıkış yolu bulmak için öğreniyor, o zaman hiçbir şeyi kafasına takmadan öğreniyor!
Her düşlediğini yapamıyor insan, her düş çiçek açmıyor..
İnsan denen yaratık, çözülmesi güç bir muamma!
Reçete yazmak değil, insanlarla anlaşmak zordur.
tüm insanlar aynı, hekimlerden beceremeyecekleri şeyleri istiyorlar. Eski inançlar yitip gitmiş, rahip evinde ayin giysilerini sıkıntıyla parçalarken, hekimin sihirli elini kullanmasını bekliyorlar.
ben öldükten sonra bile yaşamını sürdüreceğini düşününce kahrımdan çıldırıyorum.
İnsan denen yaratık, çözülmesi güç bir muamma!
Reçete yazmak kolaydır ama insanlara bir şey anlatmak çok zor.
Devletler, kontrollerine aldıkları muhalefet hareketlerini, ayaklanmaları ya da devrimleri, dışında kaldıklarından daha kolay engeller.
Her düşlediğini yapamıyor insan, her düş çiçek açmıyor.
” her düş çiçek açmıyor. ”
İnsan denen yaratık, çözülmesi güç bir muamma!
İmparatorun sarayının çekim gücü, bu göçebeleri uzak ülkelerinden buraya getirdi fakat onları geri yollamayı beceremiyor.
bir şey anlatmak için dilinizde tüy bitene dek konuşmak, kollarınız kopana dek işaretler yapmak da yararsız; anlamazlar, anlamayacaklardır da.
Her düşlediğini yapamıyor insan, her düş çiçek açmıyor.
Eğer yaşanmakta olana başkaldırıyorsanız ve gençseniz, yaşadığınız her ne olursa olsun serüvendir.
Dedem hep anlatırdı: “Yaşam, şaşkınlık verecek denli kısa.
Sanırım masumiyet denen şey, dünya işleri arasında kendine bir yol bulabiliyor.
İnsan denen yaratık, çözülmesi güç bir muamma!
Her düşlediğini yapamıyor insan, her düş çiçek açmıyor.
Her düşlediğini yapamıyor insan, her düş çiçek açmıyor.
“Ah, evet, insan zorda kalınca öğreniyor, bir çıkış yolu bulmak için öğreniyor, o zaman hiçbir şeyi kafasına takmadan öğreniyor! Kendini kontrol etmek için kamçıdan yardım alıyor, benliğinde başkaldıran bir nokta mı var, kendi etini doğruyor.”
“Hayır, benim arzu ettiğim şey özgürlük değildi; sadece bir çıkış yolu, artık sağa mı olur sola mı, umurumda değildi; başka bir arzum yoktu, bu çıkış yolunun bir aldanmadan gayrı bir şey olmaması bile kabulümdü. Nasıl olsa arzu ettiğim şey büyük değil, aldanışım da onunla orantılı büyüklükte olacaktı. İleri, ileriye gitmeliydim; böyle elim böğrümde, bu sandığın önünde dikilmemeliydim.”
Recete yazmak kolaydır ama insanlara bir şey anlatmak çok zor.
Hatalısın, yeterince geniş bakmıyorsun.
“Her düşlediğini yapamıyor insan, her düş çiçek açmıyor.”
Baylar, işte o anda öğrenmeye başladım! Ah, evet, insan zorda kalınca öğreniyor, bir çıkış yolu bulmak için öğreniyor, o zaman hiçbir şeyi kafasına takmadan öğreniyor!
Her düşlediğini yapamıyor insan, her düş çiçek açmıyor..
Bana, “Giderken seni de yanıma alacağım baba,” der gibi baktığında içimden ona, “Güveneceğim son kişi sensin,” demek geliyor.
öldükten sonra bile yaşamını sürdüreceğini düşününce kahrımdan çıldırıyorum.
Kendi kendimize, “Bu işin sonu nedir?” diye soruyoruz, “Bu taşınması güç eziyete daha ne kadar katlanacağız?”
“Aklıma gelmişken, insanlar çoğu zaman özgürlük diyerek birbirlerini aldatıyorlar; özgürlük en yüce duygulardan sayılıyorsa, onun yolunda aldanma da en yüce aldanma sayılıyor.”
Her düşlediğini yapamıyor insan.
Yaşam, şaşkınlık verecek denli kısa.
Ülkemizin savunulması görevi ciddiye alınmışa benzemiyor pek.
Ormanda balta sesini, baltanın yaklaştığını hissetmeyen böğrünü baltaya sunar.
Reçete yazmak değil, insanlarla anlaşmak zordur.
Hepimiz bir gün ölecek değil miyiz?
“İnsan evinde neler olduğunu da bilmiyor.”
Ah, evet, insan
zorda kalınca öğreniyor, bir çıkış yolu bulmak için öğreniyor,
o zaman hiçbir şeyi kafasına takmadan öğreniyor! Kendini
kontrol etmek için kamçıdan yardım alıyor, benliğinde
başkaldıran bir nokta mı var, kendi etini doğruyor.
Aklıma gelmişken, insanlar çoğu zaman özgürlük diyerek birbirlerini aldatıyorlar; özgürlük en yüce
duygulardan sayılıyorsa, onun yolunda aldanma da en yüce aldanma sayılıyor.
Sadece kalemini
kullanarak ve ustaca çalışarak, taşın üzerine yaldızlı harflerle “Burada Yatan” sözcüklerini kazıdı.
“Aklıma gelmişken, insanlar çoğu zaman özgürlük diyerek birbirlerini aldatıyorlar; özgürlük en yüce duygulardan sayılıyorsa, onun yolunda aldanma da en yüce aldanma sayılıyor.”
“…Diz çöküyor yere, gövdesinde açıkta kalan yerleri, elleri ve yüzünü taşlara bastırıyor; herkes üşürken o bu denli yangınlar içinde.”
“İnsan denen yaratık, çözülmesi güç bir muamma!”
“…Onun güçsüzlüğüne utanılacak bir şey olarak bakmamak gerek; uçmak gereksinimi de güçsüzlükten kaynaklanmaz mı, uçmak bocalamak, karasızca kanat çırpmaktan başka nedir?”
“Kanepeye yatsın, ona kimse dokunmasın, yaşam boyu tavana bakıp dursun, daha ne ister?”
“Dilekler gerçek olacağa benzemiyorlar.”
“…Sanki fazla dar görüşlü; sağına soluna, hatta ilerisine baktığı söylenemez, hep aynı dar çemberin içinde dönerek düşünüyor; bu çemberin dışına çıkamıyor bir türlü.”
“…Bu yüzden umutlandık zaten; çünkü orada aklın egemenliği vardır, oysa burada, Arapların arasında sözü bile edilemez bunun, Arapların o burnu büyük böbürlenmesinde akıl ne gezer. Hem karınlarını doyurmak için hayvanları öldürür hem de leşleri iğrenç bulurlar onlar.”
“Kendi kendimize, “Bu işin sonu nedir?” diye soruyoruz, “Bu taşınması güç eziyete daha ne kadar katlanacağız?”
“…Onlara bir şey anlatmak için dilinizde tüy bitene dek konuşmak, kollarınız kopana dek işaretler yapmak da yararsız; anlamazlar, anlamayacaklardır da. Bunu denediğimizde suratlarındaki ifade bozulur, gözleri belerir, ağızları köpürür fakat niyetleri ne bir şey anlatmak, hatta ne de korkutmaktır, sadece başka türlü davranamıyorlar.”
“Onlarla konuşmak olanaksız; dilimizi hiç anlamıyorlar, ayrıca bir dilleri olduğundan da emin değiliz, kargalar gibi anlaşıyorlar birbirleriyle, sabahtan akşama dek karga gaklaması dinliyoruz. Bizim toplumsal yaşayışımızın düzenini bilmiyorlar, bunu öğrenmek gibi bir niyetleri de yok.”
“Kulağıma bir ses, “Farkında mısın?” diye fısıldıyor, “sana güvenmiyorum aslında. Sen de kovulmuş birisin, buraya kendi isteğinle gelmedin. Bana yardım edeceğine ölüm döşeğinde rahat etmemi engelliyorsun. Bari parmaklarınla gözlerimi oysan…”
“…sorunlarının tek çözümü onu yataktan bir tekmede aşağı yuvarlamak.”
“…Günümüzde varılacak kapılar bambaşka, daha yüksekte ve uzakta, üstelik onların yönünü işaret edecek birini bulmak da güç; kılıç tutan çok, ne yazık ki, sadece havada hızla çevirmek için tutuyorlar kılıcı; kılıcın hareketine baktı mı sersem oluyor insan.”
Cinayetle gelen mutluluk! Yabancı kan akıtılınca duyulan
hafiflik, neredeyse kanatlanma!

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir