Gabriel Garcia Marquez kitaplarından Bir Kayıp Denizci kitap alıntıları sizlerle…
Bir Kayıp Denizci Kitap Alıntıları
Tükenmiştim, ama yaşıyordum. Bu gerçek bende tam bir boşverme duygusu uyandırdı.
Bir an gelir insan artık hiç acı duymaz olur. Duyarlılık biter,bilinç körelir,zaman ve uzam kavramı tümüyle yitirilir.
Her zaman yaşamak için bir neden,beklemek ve umut etmek için bağlanacağım küçük de olsa bir gerekçe buluyordum.
Artık düşünmek istemiyordum. Zaten düşüncelerimi düzene sokmak da çok güç geliyordu.
Her zaman yaşamak için bir neden, beklemek ve umut etmek için bağlanacağım küçük de olsa bir gerekçe buluyordum.
Dikkat et, dedim, miden dilinin kötülüklerini ödetebilir sana.
“Düşünde ne görüyordu acaba? Sekiz gün sonra suların dibinde bir ceset olacağını bilseydi bu denli rahat uyuyamazdı.”
Bir an gelir, insan artık hiç acı duymaz olur. Duyarlılık biter, bilinç körelir. Zaman ve uzam kavramı tümüyle yitirilir
Beni deniz tutacağı gün önce denizi deniz tutar.
Tükenmiştim ama yaşıyordum.
Bu gerçek bende tam bir boş verme duygusu uyandırdı..
Bu gerçek bende tam bir boş verme duygusu uyandırdı..
Yok oldu umutlar, gelsin ölüm
Ruhumun huzur içinde olması için. Ama bedenimin de rahat
etmesi için dua etmiş.
etmesi için dua etmiş.
ben de köpekbalıklarının artıklarından küçük
bir pay alabilmek için bütün malımı mülkümü verirdim
bir pay alabilmek için bütün malımı mülkümü verirdim
en büyük zevkim gece
gökyüzünde yıldızları tanımaktı.
gökyüzünde yıldızları tanımaktı.
Dikkat et,
dedim, miden dilinin kötülüklerini ödetebilir sana.
dedim, miden dilinin kötülüklerini ödetebilir sana.
Değişen ben değilim, ötekiler. Bundan böyle dostlarım yakın dost oldular. Sanırım düşmanlarım da daha çok düşman oldu.
En kötü anlarda bile insan utanma duygusundan kurtulamıyor.
Tükenmiştim, ama yaşıyordum. Bu gerçek bende tam bir boş verme duygusu uyandırdı.
Alın yazımdan yakınacak bir şeyim yoktu.
Bazen ne kadar iyi top sürersen sür, topu sadece kendinde tutmaktan zarar gelir.
“Fırtına mı? Fırtına olmadı ki.”
“Kimileri bana bu öykünün benim hayal ürünüm olan bir uydurma olduğunu söylüyor. Onlara şu soruyu yöneltiyorum: “Peki öyleyse denizdeki on günüm içinde ne yaptığımı sanıyorsunuz?”
“Kahraman olmak için hiçbir çaba harcamadım. Tüm çabalarım paçamı kurtarmak içindi.”
Ölmenin yaşamaktan daha kolay olduğu gerçeği karşısında istekle umudun kıskacına giriyordum
Daha birkaç dakika önce ölümü seçmiştim,oysa hala yaşamaktayım Elimde bir kürek parçası,canımı kurtarmak için savaşmaya hazırım.Beni artık ilgilendiren tek şey uğruna savaşmaya hazırım.
Daha birkaç dakika önce ölümü seçmiştim,oysa hala yaşamaktayım Elimde bir kürek parçası,canımı kurtarmak için savaşmaya hazırım.Beni artık ilgilendiren tek şey uğruna savaşmaya hazırım.
Hala ölememiş olmam dayanılmaz geliyordu bana.
Tükenmiştim ama yaşıyordum.
Tükenmiştim ama yaşıyordum.
Tükenmiştim, ama yaşıyordum.
On yaşındayken İstanbul’a ayak bastım. Ülkenin en büyük şehrindeyim ve danışacak, sığınacak kimsem yoktu. Başkasının kâbusu olur ama benim için ucu nereye gideceği bilinmeyen bir macera
Beni deniz tutacağı gün önce denizi deniz tutar
Hala ölememiş olmam dayanılmaz geliyordu bana. Tükenmiştim ama yaşıyordum.
Ölmek üzere olanların yaşamları gözlerinin önünden geçer derler. Benim başıma da aynı şey geldi.
Bir an gelir, insan artık hiç acı duymaz olur. Duyarlılık biter, bilinç körelir, zaman ve uzam kavramı tümüyle yitirilir.
Değişen ben değilim, ötekiler. Bundan böyle dostlarım yakın dost oldular. Sanırım düşmanlarım da daha çok düşman oldu.
Kahraman olmak için hiçbir çaba harcamadım. Tüm çabalarım parçamı kurtarmak içindi.
Can çekişen bir balık alışılagelmişten daha uzağa ve daha yükseğe sıçrayabilir.
Ölmek üzere olanların, Yaşamları gözlerinin önünden geçer derler
Yiyecek bulma umudu kalmazsa açlık dayanılır hale gelir.
Oysa kendini ölümün eşiğinde gören insanın korunma içgüdüsü pekişir.
Kimi kez martıların yollarını yitirip, bir gemiyi izleyerek limana varıncaya dek günlerce denizlerde dolaştığını her denizci bilir.
Hiçbiri de yanlış değildi, yalnızca benim her an direnmeye çabaladığım bilinmiyordu. Her zaman yaşamak için bir neden, beklemek ve umut etmek için bağlanacağım küçük de olsa bir gerekçe buluyordum.
Oysa ne zaman cesaretim kırılsa umutlanacağım bir olay oluyordu.
Denizde tek başına kalmış ve aç bir denizci için, bu kuşların varlığı bir umut ışığıdır. Genelde martılar, bir gemiyi, yolculuğun ilk iki günü boyunca izler.
Bir denizci için martı, yakında kara var demektir. Martı öldürmek bize yakışmaz.
Kurtuluşumu, yalnızca istencimde ve kalan gücümde aramaya karar verdim.
Gecenin gündüz kadar uzun olması dayanılır şey değil.
Burnumun dibini bile göremediğim bir karanlığa gömüldüğümü anlayınca korkuma egemen olamayacağım duygusuna kapıldım.
Sanırım dünyayı dolaşmış, iyice kaşarlanmış bir denizci, gemisinin yalnızca bir kımıltısından nerede bulunduğunu anlayabilir.
Artık kaygılı değil yorgundum.
Bir gemi demir alırken, “Herkes görev yerine” komutu çınlar bütün gemide. Herkes gemi limandan çıkana dek görev yerinde kalır.
Doğa böylesine azınca tek çözüm vardır, filmdekilerin de yaptığı gibi, geminin rotasını değiştirmek.
Denizde bir yıl kalınabilir, ama bir gün gelir daha fazla kalmak olanaksızlaşır
Bir denizci için martı, yakında kara var demektir. Martı öldürmek bize yakışmaz
Tükenmiştim, ama yaşıyordum.
Değişen ben değilim, ötekiler. Bundan böyle dostlarım yakın dost oldular. Sanırım düşmanlarım da daha bir düşman.
En kötü anlarda bile insan utanma duygusundan kurtulamıyor.
Bir an gelir, insan artık hiç acı duymaz olur.
Duyarlılık biter, bilinç körelir, zaman ve uzam kavramı tümüyle yitirilir.
Duyarlılık biter, bilinç körelir, zaman ve uzam kavramı tümüyle yitirilir.
Her zaman yaşamak için bir neden, beklemek ve umut etmek için bağlanacağım küçük de olsa bir gerekçe buluyordum.
Bu denli acımasız olma. Bir denizci için martı, yakında kara var demektir.
Martı öldürmek bize yakışmaz.
Martı öldürmek bize yakışmaz.
Gecenin gündüz kadar uzun olması dayanılır şey değil.
“Dikkat et,” dedim, miden dilinin kötülüklerini ödetebilir sana.
On gün boyunca, başıboş bir salda, yemeden içmeden kalmış, bulunduktan sonra ulusal kahraman ilan edilmiş, güzellik kraliçelerinin boynuna atıldığı bu denizci, sonradan hükümet tarafından lanetlenmiş ve unutulup gitmiştir.
Tükenmiştim ama yaşıyordum
Bir an gelir, insan artık hiç acı duymaz olur
“Bu denli acımasız olma.Bir denizci için martı, yakında kara var demektir.Martı öldürmek bize yakışmaz,” demişti
En kötü anlarda bile insan utanma duygusundan kurtulamıyor.
Tükenmiştim, ama yaşıyordum.
Ölmek üzere olanların yaşamları gözlerinin önünden geçer derler. Benim başıma da aynı şey geldi.
Başıma gelecek en iyi şey ölmekti.
Denizde bir yıl kalınabilir, ama bir gün gelir daha fazla kalmak olanaksızlaşır.
Gecenin gündüz kadar uzun olması dayanılır şey değil.
Doğduğumdan beri ilk kez, yirmi yıldır ilk kez, kendimi çok mutlu hissediyordum.
Bir an gelir, insan artık hiç acı duymaz olur. Duyarlılık biter, bilinç körelir, zaman ve uzam kavramı tümüyle yitirilir
En kötü anlarda bile insan utanma duygusundan kurtulamıyor.
Bu saatlerde Cartagena’da da birileri, tıpkı denizden benim baktığım gibi Küçükayı’ya bakıyorlardı. Bu nedenle yalnızlığımı daha az hissediyordum.
Ünlü olunca ilk izlenim, gece gündüz, her fırsatta insanların kendinizden söz etmenizi istemeleridir.
Tükenmiştim, ama yaşıyordum
Bir an gelir, insan artık hiç acı duymaz olur. Duyarlılık biter, bilinç körelir, zaman ve uzam kavramı tümüyle yitirilir.