İçeriğe geç

Bir Kadının Yaşamındaki 24 Saat Kitap Alıntıları – Stefan Zweig

Stefan Zweig kitaplarından Bir Kadının Yaşamındaki 24 Saat kitap alıntıları sizlerle…

Bir Kadının Yaşamındaki 24 Saat Kitap Alıntıları

Belli bir amaç için yaşanmayan her hayat da bir yanılgıdır.
Kendimle hiç barışık değildim, zaten belli bir amacı olmayan her şey bir yanılgıdan ibarettir.
Belli bir amacı olmayan yaşam, tamamen yanılgıdan ibarettir.
Belli bir amaç için yaşanmayan her hayat da bir yanılgıdır.
Belli bir hedefi olmayan her hayat bir hatadır.
İnsan ciğerlerinde ve yüreğinde gökyüzünün ağırlığını hissediyordu.
‘İnsanların çoğunun muhakeme gücü körleşmiştir. Kendilerine doğrudan dokunmayan, sivri ucu ısrarla sert bir şekilde duyularına kadar nüfuz etmeyen şey, onları nerdeyse hiç harekete geçirmez; ancak gözlerinin önünde cereyan eden, duygularına dokunacak en ufak şey bile içlerinde ölçüsüz bir tutkuyu ateşler. ‘
Belli bir hedefi olmayan her hayat bir hatadır .
Yüzlerce karakteri, parayı kavrama biçiminden anlayabilirsiniz .
Belli bir amaç için yaşanmayan her hayat da bir yanılgıdır.
Hatıra denilen, kendimizi kandırdığımız anlar da olmasa ne yapacaktı bu insanlık.
Birbirimizden iki metre uzaklıkta nefes alıyorduk:
Gözlerimi ona dikmiştim, fakat o beni fark etmemişti.
Beni görmüyordu, hiç kimseyi görmüyordu.
Katlanılmaz bir şey bu; insanın yaşadığı müddetçe hayatındaki tek bir olaya, tek bir güne kilitlenip kalması.
“ Kim bilir, belki de insanın anlaması için ağrıyan bir kalbe gereksinimi vardır. “
Aşırılığın hâkim olduğu anlarda insanın olağanüstü gergin doğası insanın üzerinde öylesine trajik bir ifade yaratır ki,onu o anlarda tıpkı aniden çakan şimşeğin hızı gibi ne bir resim ne de bir söz betimleyebilir.
Ayaklarının altındaki uçurumu hisseden biri gibi sarılmıştı bana.
Böyle bir saati insan belki de hayatında ancak bir defa yaşar ve ancak milyonda bir insanın başına gelir. O korkunç tesadüf olmasaydı, ben de asla bir insanın, her şeyden vazgeçmiş, her şeyini kaybetmiş bir insanın nasıl bir ateşle, nasıl bir umutsuzlukla ve karşı konulmaz bir istekle hayatın her bir kızıl damlasını emdiğini asla bilemeyecektim; yirmi yıl boyunca varlığın her türlü şeytani güçlerinden uzak yaşayan biri olarak ben, doğanın bazen nasıl da sıcağı ve soğuğu, ölümü ve yaşamı, hazzı ve hüsranı birkaç nefesin içine sığdırabildiğini hiç kavrayamaycaktım.
Kişinin kendini tanımaya başlaması aslında kendini savunmaya
Başlamasıdır ve bu, çoğu zaman beyhude bir savunmadır.
Yeryüzünde hiçbir şey çaresizliği, kendinden ümidi kesmişliği, daha hayattayken ölmüş olmayı bu hareketsizlik, şakır şakır yağan yağmurun altında bu durgun ve duygusuz duruş, ayağa kalkamayacak kadar, korunacak bir dam altı bulmak için birkaç adım atamayacak kadar yorgun olmak, kendi varlığına karşı bu olağandışı ilgisizlik kadar sarsıcı bir şekilde ifade edemezdi.
Gerçeği kavrayabilmek için belki yüreğin yanması gerekiyordur.
“ Değerli olan her zaman için gerçeğin yarısı değil, tamamıdır. “
“ İnsanların çoğu sınırlı bir hayal gücüne sahiptir. Duyumlarını uyaracak ölçüde yakınlarında gerçekleşmeyen bir olaya ilgi göstermek pek içlerinden gelmez; ama aynı şey gözlerinin önünde, doğrudan duygularına dokunma mesafesinde gerçekleşirse, bu olay önemsiz bile olsa, hemen aşırı bir duyarlılık gösterirler. “
çoğu insanın düşünme ve hayal etme yetisi körelmiştir.
Yaşlanmak, geçmişten artık korku duymuyor olmaktan başka bir şey değil zaten.
Zaman her şeyin ilacı, alınan yaşın da tüm duygular üzerinde özel ve hafifleştirici bir etkisi var.
Her şeye rağmen ayağa kalktım, elbette ne yapmam gerektiğini bilmeden.
Bütün acılar korkaktır, yaşama karşı duyulan aşırı arzu karşısında acı geriler; çünkü yaşama arzusu, düşüncelerimizde var olan ölüm arzusundan çok daha güçlü şekilde bedenimizin her zerresinde mevcuttur.
Düşen insan kendine yardım edeni de kendisiyle birlikte sürüklemekten hoşlanır.
Belli bir amacı olmayan her şey bir yanılgıdan ibarettir.
Bütün şehir ve çevremdeki her şey öylesine yabancı geliyordu ki, insanlardan kaçıyordum
İnsanları yargılamaktan değil, anlamaya çalışmaktan zevk alıyorum.
Şahsen ben insanları yargılamak yerine , onları anlamaya çalışmak tan zevk alıyorum.
Belli bir hedefi kalmayan her hayat bir hatadır.
Kendimden vazgeçmiştim
Kişinin kendini tanımaya başlaması aslında kendini savunmaya
Başlamasıdır ve bu, çoğu zaman beyhude bir savunmadır.
İnsanları yönetmek, düzene sokmak yerine
onları anlamaktan daha büyük sevinç duyarım.
Ne olursa olsun zaman her şeyin üstesinden geliyor
Yaşlanmak, geçmişten artık korku duymuyor olmaktan başka bir şey değil zaten
Ama dediğim gibi bütün acılar korkaktır, yaşama karşı duyulan aşırı arzu karşısında acı geriler; çünkü yaşama arzusu, düşüncelerimizde var olan ölüm arzusundan çok daha güçlü şekilde bedenimizin her zerresinde mevcuttur
Minnettarlık mutlu eder, çünkü insan nadiren göz göze gelir bu duyguyla.
Neden inkar edeyim ki, o bakışlara karşı koyamadım.
Yarım gerçeğin hiç bir kıymeti yoktur, sadece tam gerçek önemlidir.
Ne olursa olsun zaman her şeyin üstesinden geliyor, yaşlılığında tüm duyguları boşa çıkaracak özel bir gücü var. İnsan ölümün yaklaştığını hissediyor, ölümün gölgesi yolunuzun üzerine kap kara düşüyor, işte o zaman her şeyin rengi artık o kadar canlı olmuyor ve insanın içini o kadar çok yakmıyor ve tehlikeli gücünden çok
Gerçeği kavrayabilmek için belki yüreğin yanması gerekiyordur.
Değerli olan her zaman için gerçeğin yarısı değil, tamamıdır.
O zaman her suçta bir tutku unsuru bulmak bu tutkuyu da mazeret saymak yeterli.
Gerçeği kavrayabilmek için belki yüreğin yanması gerekiyordur.
Yarım gerçeğin hiçbir kıymeti yoktur, sadece tam gerçek önemlidir.
Şahsen insanları mahkûm etmektense, anlamak beni daha mutlu kılar.
Şahsen ben insanları yargılamak yerine, onları anlamaya çalışmaktan zevk alıyorum.
Belirli bir amacı olmayan her yaşam bir hatadan ibarettir.
Bana dünya hiç bu kadar güzel görünmemişti.
Zaten yaşlanmak da insanın geçmişinden artık korkmamasından başka bir şey değildir.
iç dünyam ebediyen paramparça olmuştu.
Minnettarlık mutlu eder,çünkü insan nadiren göz göze gelir bu duyguyla
Ama bir kadının hisleri kelimeler ve bilinç olmadan da her şeyin farkındadır.
Belli bir amaç için yaşanmayan her hayat da bir yanılgıdır.
Hakikatin yarım yamalak ortaya konması kıymetli değildir, kıymetli olan hakikatin bütünüdür.
Kişinin kendini tanımaya başlaması aslında kendini savunmaya başlamasıdır ve bu, çoğu zaman beyhude bir savunmadır.
Bütün yalnızlar gibi özgür ve bütün özgürler gibi yalnızız.
Düşen insan kendine yardım edeni de kendisiyle birlikte sürüklemekten hoşlanır.
İnsanları yargılamaktan değil, anlamaya çalışmaktan zevk alıyorum.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir